SON DAKİKA
SON DEPREMLER

19 Mayıs'ın 'DEV' Cücesi

0
Güncellendi - 2015-12-27 17:44:14
19 Mayıs'ın 'DEV' Cücesi
A- A+ PAYLAŞ

Mustafa Kemal'in Kurtuluş Savaşı'nı başlatmak için Samsun'a çıkışının yıldönümü olan ve Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı olarak bugüne kadar coşkuyla kutlanan, ancak bu yıl "sıradan" bir dernek kuruluş yıldönümünü andıran "resmi program"la geçiştirilmek istenen bayramın 94. yıldönümü dolayısıyla, Hürriyet Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, "19 Mayıs" başlığıyla bir yazı yazdı.

O dönemin çok fazla bilinmeyen kahramanlarından birini anlatan yazı şöyle:

"19 MAYIS

Ali Şamil.

1 metre 10 santimdi.

Enver paşaya hediye edilmişti.

Köle gibi.

Zoraki “soytarı” yaptılar onu...

Garip garip kıyafetler giydirdiler.

Kadınları çocukları falan güldürdü.

Birinci dünya savaşında çarşı karışınca, Enver paşa apar topar İstanbul’dan ayrıldı, biraz da onları eğlendirsin diye Vahdettin’in kızı Ulviye Sultan’ın sarayına verdi Ali Şamil’i... Sultan’ın eşi İsmail Hakkı bey mert adamdı, tavla arkadaşı yaptı bu küçük insanı, ezdirmedi, alay ettirmedi, kolladı. Gel zaman git zaman... Milli mücadele başladı. Yurtseverler Anadolu’ya akıyordu. Padişah’ın damadı İsmail Hakkı bey de, onlardan biriydi. Eşinden bile gizlemek zorunda olduğu niyetini Ali Şamil’e çıtlatmıştı, güya vedalaşmak için... Pişman oldu. Çünkü, kocaman yürekli küçük insan, alenen tehdit etmişti, ya beni de götürürsün, ya da niyetini Sultan’a anlatır, senin gidişini de engellerim! Kuştüyü yataklarını, bi kuşsütü eksik mutfaklarını geride bırakıp, sahte kimlikler, köylü kıyafetleriyle maceraya atıldılar, işgal kontrollerini aşıp, Adapazarı üzerinden Ankara’ya ulaştılar. Haberi vardı Mustafa Kemal’in... Çağırdı. Gittiler. Hayatımın en unutulmaz akşamıydı dediği akşamı yaşadı Ali Şamil... Mustafa Kemal’le kadeh tokuşturdu. Sonra, üç sene, İsmail Hakkı bey nereye, Ali Şamil oraya, kah su taşıma, kah telgraf, kah boyu kadar tüfek, elinden ne geliyorsa ama, hep cephede... Kelle koltukta yaşadı, İzmir’e girenlerin hemen arkasındaydı. O göğsünde sallanan, İstiklal Madalyası.

*

Nedir dersen...

Günümüzün gönüllü 

soytarıları kavrayamaz.

Bu ruhtur, 19 Mayıs.

*

Ve, Osmanlı’da “gülünen” Ali Şamil, Cumhuriyet’te “Güler” soyadını aldı. 9 Eylül’de girdiği İzmir’den ayrılmak istemedi, Basmane garında memur yaptılar onu, neticede vade doldu, rahmetli oldu, Kokluca’da yatıyor.

*

Rahat uyu, aslan yürekli cüce.

Görecekler bugün gene...

Boyundan bosundan utanmayanlardan ibaret değildir bu ülke."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

2 yorum yapılmış

  • Aba (5 yıl önce)
    Çok mutlu oldum! Su konuda bir yazı yazılması, bir adın daha yayılmasına neden oldu; hem de, Osmanlı'nın durumunu gördüm. Osmanlı'da boy ayrımı olması ne kötü! Bir de... İyi ki vardın Ali Şamil. Sen olmasan, biz kısa boylular ne yapardık?
    0
    0
    Yanıtla
  • Bir de İsmail Hakkı olmasaydı...
    0
    0
    Yanıtla