SON DAKİKA
SON DEPREMLER

2. Duruşma 10 Saat

A- A+ PAYLAŞ

Malatya'da Zirve Yayınevi'nde 3 kişiyi öldürdükleri öne sürülen 7 sanığın yargılandığı davanın ikinci duruşmasında mahkeme heyeti, sanıkların soykırım suçu iddiasıyla yargılanması talebini reddetti. Duruşma akşamın geç saatlerine kadar devam etti. 2 tutuksuz, 1 tutuklu sanığın dinlenebildiği duruşma, 25 Şubat gününe ertelendi.

İKİNCİ DURUŞMA..
3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmayı izlemek için TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Zafer Üskül (Üçüncü fotoğrafta) , Almanya Büyükelçiliği'nden Konsolos Vekili Raner Dost, Türkiye Prostestan Kiliseler Birliği Dönem Başkanı Zekai Tanyar, Türkiye Protestan Kiliseler Birliği Dönem Sözcüsü Dönem Sözcüsü İsa Karataş, Diyarbakır Kilisesi Ruhani Lideri Ahmet Güvener, Mazlum-Der Genel Başkan Yardımcısı Emrullah Bayer, İnsan Hakları Ortak Girişim Platformu, Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De Girişimi, Helsinki Yurttaşlar Derneği temsilcileri, avukatlar, öldürülen Alman Tilmann Geske'nin eşi Suzanna Geske, Necati Aydın'ın eşi Şemse Aydın, zanlılardan Emre Günaydın'ın babası Mustafa Günaydın, bazı sanık yakınları ile yabancı ve Türk basınından çok sayıda gazeteci adliyeye geldi.

Malatya'da 18 Nisan 2007 tarihinde 1'i Alman uyruklu 3 kişiyi öldürmek suçundan tutuklu yargılanan Emre G., Salih G., Cuma O., Abuzer Y. ve Hamit C. ile tutuksuz yargılanan Kürşat K. ve Mehmet G., ikinci kez mahkeme önüne çıktı. 3. Ağır Ceza Mehkamesi'nde görülen duruşmada mahkeme heyeti, mağdur avukatlarının duruşmanın teknik olarak kayda alınması, dava kapsamında adli emanette bulunan delillerin birer suretinin taraf avukatlarına verilmesi, 16 klasörden oluşan Hıristiyanlık ve misyonerlikle ilgili
belgelerin dava kapsamından çıkartılması ve sanıkların soykırım suçu işlemiş olduğu iddiasıyla yargılanması talebini reddetti.

"TEK TEK ALINSIN.."
Duruşmada, mağdur ve sanık avukatlarının, "sanıkların tek tek sorgulanması ve sanıklardan biri ifade verirken diğerlerinin mahkeme salonu dışında birbirleri ile konuşmayacak şekilde tutulması" talebi kabul edilerek sanıklar dışarı çıkartıldı.

Mahkemede sanık avukatları yargılamanın başından beri toplumun ve mahkemenin baskı altında tutulmaya çalışıldığını ileri sürdü. Mahkeme başkanının sanıkların tek tek ifadelerinin alınması için sanıkların salondan dışarı çıkartılması talimatını verdiği esnada salonda bulunan öldürülen Uğur Yüksel'in annesi, "Vicdanınız rahat mı?" diye bağırdı.

"NURS EVİNDE DERS VERİYORLARDI.."
Mahkeme heyeti önce tutuksuz olarak yargılanan ve terör örgütüne yardım ve yataklıkla suçlanan Kürşat K.'nın ifadesini aldı. Kürşat K., olayın kilit ismi Emre G. ile Ekim 2006'da tanıştığını ve birlikte dershaneye gittiklerini anlatarak olaydan 4 ay önce Emre G.'nin kendisine Malatya'da 49 tane kilise ev olduğunu, içlerine sızacağını, paraları varsa alacağını söylediğini iddia etti. Kendisinin de bu işe girmesini isteyen Emre G.'ye olumsuz cevap vermesi nedeniyle Emre G. tarafından "Sen fazla oluyorsun" diye kafasına vurulduğunu ileri sürdü. Kürşat K. ayrıca Emre G.'nin kendisine "Marangozdan da öte" adlı bir kitap verdiğini ve "Bunlar dinimize küfrediyor" dediğini ancak kendisinin Emre G. ile hareket etmediğini ileri sürdü.

Emre G.'nin kaldığı yurtta arama yapılacağı için kendisine kuru sıkı tabancasını verdiğini, kendilerinin evinde çekmecede sakladığı tabancayı Emre G.'nin olaydan 1 gün önce geri aldığını ileri süren Kürşat K., "Emre, 'Misyonerlerle irtibata geçtim. Sizi de tanıştırayım' diyordu. Onlara zarar verip vermeyeceği konusunda bir şey söylemiyordu. Emre bana Ozan adlı bir kişi ile MSN'de görüştüğünü söylüyordu. Emre hırçın, duygusal davranıyordu, ne yapacağı belli olmuyordu. Bu nedenle çevresindekiler kendisinden çekinirdi. Ben Emre'nin öyle gizemli bir gücü olduğuna inanmıyorum. Bir eve gidip burada üniversite öğrencisi ağabeylerle birlikte ders çalıyorduk. Bu evde olayla ilgili hiçbir şekilde konuşma geçmedi. Evde Hıristiyanlık inancını kötüleyici ve şiddet içeren konuşmalar olmuyordu. Emre'nin ülkü ocaklarına gidip gitmediğini bilmiyorum. Emre, evleri Malatya merkezde olduğu halde daha rahat ders çalışmak için yurda gittiğini söyledi" iddialarında bulundu.

Emre G.'nin günlük dini yaşamı ile ilgili bir soruya ise Kürşat K., "Dini konularda çok hassas olmadığını biliyorum" diye yanıt verdi.

Bu arada Hürriyet Gazetesi'nde Kürşat K.'nın "Üniversiteden ağabeyler gelip bir Nurs evinde bize ders veriyorlardı. Fahrettin Ölmez diye bir hocamız vardı. Burada Said-i Nursi'nin kitaplarını okuyorduk. Bu eve de Emre Günaydın'ın aracılığı ile gittim. Yaklaşık 25 öğrenci orada ders çalışıyorduk. Herkes Emre'den korkardı, sinirliydi ama saldırgan değildi. Emre bir gün kız arkadaşı D.'nin yanında bir erkek gördügünü onunla kavga ettigini söyledi.Bana,'Madem bizimle değilsin bari gözcülük yap. Biz kiliseleri araştırırken, sen de bize yardım et'dedi. Bunu da kabul etmedim" şeklinde konuştuğu da belirtildi.

ELMA ŞİFRESİ!..
3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndedi davada tutuksuz yargılanan ve terör örgütüne yardım ve yataklıkla suçlanan Mehmet G., ifade verdi. Mehmet G., "Ben olayda sadece Emre'yi tanıyorum. CD market işletmecisiyim. Emre'yi müşterim olduğu için tanıyorum. Evleri işyerimin karşısında bulunuyor. Emre olaydan bir gün önce içerisinde tanımadığım 5 kişi bulunan bir araçla işyerime geldi. Bu kişilerin yüzlerini de görmedim. Yarın bilgisayarları getireceğini söyledi. Bilgisayarları getireceği zaman mesajla haber vereceğini, mesajda bilgisayar yerine 'elma' ibaresi kullanacağını söyledi. Ben de dalga geçtiğini düşündüm. Olay günü sabah saat 09.00'da mesaj geldi. 'Elmaları getirdim manav açık değildi' şeklinde bir mesaj gönderdi. Ben de 'Manavı açtım, getir' diye karşı mesaj geçtim. Samimi olduğuna inanmadığım için olay günü başkasına ait bilgisayarı tamire gittim. Emre sert bir kişilikti. Çekiniyordum. Ama korkacak düzeyde değildi. Öldürme olayından haberim yoktu. Sadece misyonerlere ait bilgisayar hard disklerini getirip onların içindeki bilgileri almamı istedi. Emre aksiyon ve bilim kurgu filmleri alıyordu benden. Vanhelsing adlı filmi de benden alıp izledi. Emre bana misyonerlere takıldığını söyledi. Emre'nin dışındaki diğer sanıkları tanımıyorum" dedi.

Mağdur avukatları, Mehmet G.'nin tutuklanmasını talep etti.

"EMRE BİZİ ONLARA TANIŞTIRDI.."
Tutuklu sanıklardan Hamit Ç., verdiği ifadede, "Ben Eylül 2006'da Elbistan'dan Malatya'ya gelerek üniversite sınavlarına daha iyi hazırlanmak için yurda geldim. Ocak ayının başında Emre ile tanıştım. Emre bize misyonerlik faaliyetleriyle ilgili şeyler anlatıyordu. Faaliyetlerin çok büyük ve çok tehlikeli olduklarını söylüyordu. Türk kızlarını fuhşa sürüp üzerinden kazanç sağladıklarını, Malatya'da 30-40 kilise ev olduğunu, insanların zorla
dinlerini değiştirdiklerini söylüyordu. Bunlarla vatanını milletini seven herkesin mücadele etmesi gerektiğini söylüyordu. Bize de başarılı olmak için içlerine sızacağını söyledi. Herhangi bir yanlışta Emre kafamıza sıkacağını, ailemiz dahil herkesin öldürüleceğini söyleyerek tehdit etti. Kendisi Mart ayında yurttan atıldı. Yurtta birini dövdüğü gerekçesiyle atıldı. Emre, misyonerlerin PKK ile bağlantılı olduğunu söylüyordu. Ben, Salih ve Cuma olaydan önce Emre'yi uyarmak istedik. Ancak hiçbirimiz söyleyemedik. Olay günü olay yerine gittiğimizde her birimizde birer bıçak, bende, Cuma ve Abuzer'de kuru sıkı tabanca vardı. Biz içeri girdiğimizde Emre bizi onlara arkadaşları olarak tanıttı" diye konuştu.

Hamit Ç., olay yerinde 2.5 saat kaldıklarını, bunun 1 saatini sohbet ederek geçtiğini söyledi. Hamit Ç., "Emre'nin bize anlattıklarını polise söylemek istedik. Salih ve Cuma, Emre'nin kendilerine emniyet müdürüyle oturup kalktığını söylediğini anlattılar. Biz de bundan dolayı polise gidemedik" ifadelerini kullandı. Hamit Ç., öldürülen şahısları ilk kez olay günü gördüğünü de söyledi. Emre G. tarafından "Sizi artık biliyorlar. Bu işten dönerseniz kafanıza sıkarım. Ben yapmazsam onlar ailenize zarar verir" şeklinde söylendiği iddia edilen ifadede geçen "onlar"ın kim olduğu sorusuna ise Hamit Ç., "Beni buraya sürükleyecek bir insanı söylerim. Onların kim olduğunu bilmiyorum" şeklinde cevap verdi. Hamit Ç., emniyette gözaltındayken resmi yada gayri resmi kişilerden baskı ve yönlendirme görmediklerini de kaydetti.

Hamit Ç., duruşmada verdiği ifadesinde, "Olaydan önce hava astsubaylığı için başvurdum. Olaydan sonra cezaevine girdikten sonra gardiyana bu olayın askeri okula girmemi engelleyip engellemeyeceğini sordum. Olaydan önce misyonerliğin ne anlama geldiğini bilmiyordum. Hiçbirine kin ve nefret beslemiyordum" dedi. Hamit Ç., kendi avukatının sorusu üzerine, Uğur Yüksel'in elleri ve ayakları yerde bağlıyken, sıkılmış olan elini gevşetip rahat etmesi için başının altına poşet koyduğunu söyledi.

ACILI EŞİN TEPKİSİ..
Bunun üzerine salonda bulunan Necati Aydın'ın eşi Şemse Aydın, tepki göstererek, "Eşlerimizi kesmek için giden alçakları, onları rahat ettirme gibi böyle komik, saçma bir şey olamaz" dedi. Mahkeme Başkanı, Şemse Aydın'ı duruşma düzenini bozduğu gerekçesiyle salondan dışarı çıkardı.

Araya giren mağdur avukatları, Şemse Aydın'ın eşi öldürülen bir insan haliyle hareket ettiğini belirterek, tekrar salona alınmasını ve uyarı verilmesini talep etti. Mahkeme Başkanı da Şemse Aydın'ı tekrar salona aldırarak, meslek hayatında ilk defa böyle bir şey yaptığını, kimsenin duruşmanın ahengini bozmamasını istedi.

Mahkeme heyeti, tutuksuz yargılanan Mehmet G.'nin tutuklanma talebini reddetti.

25 ŞUBAT'A ERTELEME..
İkinci duruşmada gün boyunca tutuksuz sanıklar Kürşat K. ve Mehmet G. ile tutuklu sanık Hamit Ç.'nin ifadeleri alındı. Diğer tutuklu 4 sanığın ifadelerinin alınması ise bir sonraki duruşmaya bırakıldı.

Sabah 09.30'da başlayan duruşma 19.00 sıralarında son buldu. Dava tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamı kararıyla 25 Şubat gününe ertelendi.

AVUKATLARIN AÇIKLAMASI..
Zirve Yayınevi Davası'nın 2. duruşmasından sonra mağdur avukatları, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Mağdur avukatlarından Orhan Kemal Cengiz, "Biz en başından beri olayın 5 kişi ile sınırlı olmadığı görüşündeyiz. Bugünkü mahkemede verilen ifadeler de bu tezimizi güçlendiriyor" dedi.

Avukat Özkan Yücel ise, mahkemenin bazı taleplerini reddettiğini belirterek, bu taleplerin içinde deliller arasındaki dijital kayıtların taraflara verilmesi talebinin de bulunduğunu belirtti.

Yine mağdur avukatlarından Ali Koç ise, askeri personeli kapsayan ihbar mektubunun askeri savcılığa gitmeden adli müşavirlik tarafından dilekçe kanunu kapsamında değerlendirilerek işleme konulmadığını, burada hukuka uygun olmayan bir karar olduğunu savundu.

Bu arada, öldürülen Alman Tilman Geske'nin eşi Suzanna Geske ise, adliye çıkışında basın mensuplarına açıklama yapmadı.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız