SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"2013'te Öğrenci Alınacak"

0
Güncellendi - 2015-12-27 16:04:16
A- A+ PAYLAŞ

Malatya İnönü Üniversitesi (İ.Ü.) Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Tuncay Özdemir, üniversiteye bağlı yayın yapan Kampüs FM'de, İnanç Kara Ölmeztoprak'ın hazırlayıp canlı yayında sunduğu 'Panorama' programına konuk oldu. 

Özdemir programda; Göktürk-2 uydusu, Maya takvimine göre 21 Aralık'ın işareti, Dünya'nın var oluşu ve yok oluşu ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.Temel bilimlerde gelişmenin büyük yatırımlar istediğini kaydeden Özdemir, "İnönü Üniversitesi Gözlemevi" ile ilgili projenin yoğun çabalar neticesi hazırlandığını ve Türkiye'de sadece 5 üniversitede 'astronomi ve uzay bilimleri bölümü' bulunduğunu bildirdi. Özdemir, bölümün Malatya İ.Ü.'de 1 yıl önce açıldığını ve 2013'de öğrenci alacaklarını ifade etti.

Gözlemevinde 36 santim çaplı bir teleskop ve odak düzlem aletleri ile çalışıldığını kaydeden Özdemir, “Kampüs olarak nispeten karanlık, yani ışık kirliliğinden uzak bir ortama sahibiz” şeklinde konuştu.

Gözlemlerinden bahsederken, "Ne kadar uzağa bakıyorsanız o kadar geçmişe bakıyorsunuz demektir" ifadelerini kullanan Özdemir, "Örneğin Güneş'e baktığınızda, baktığınız anın 8 dakika öncesini görürsünüz" dedi.

Astronomi ve uzay çalışmaları ile ilgili teknolojik yetersizliklerden bahseden Özdemir, günümüzde büyük yatırımlar gerektiren bu çalışmaların ortak çatı altında yapıldığını, örneğin Türkiye'nin de Avrupa Güney Gözlemevi (ESO) ve Avrupa Uzay Ajansı'na (ESA) üyelik ile ilgili çalışmalar yaptığını anlattı. Bu tip büyük organizasyonlar için proje bazında sunumlar yapmanın gerekliliğini vurgulayan Özdemir, "Teleskoptan ancak zaman tahsis edebiliyorsunuz" diye konuştu. 

Daha sönük cisimlerin gözlemlenebileceği ileri teknoloji ürünü teleskoplara ihtiyaç olduğunu aktaran Özdemir, bir teleskopun yapımının yıllar sürebildiğini; Amerika ve Avrupa ülkeleri ile aramızda teorik alanlarda bilimsel bir uçurumun olmadığını, ancak 'alet yapar el övünür' noktasına gelindiğinde aranın açıldığını ifade etti.

İstanbul Teknik Üniversitesi'nin uzaya attığı küplere değinen Özdemir, Türkiye'nin ilk yerli yapım uydusu Rasat'ın daha çok çevre ve şehircilikle alakalı olduğunu, örneğin bir ürününün bolluğunu görebileceğini kaydetti. 

Göktürk-2 uydusunun tamamen Türk tasarımı olduğunu belirten Özdemir, bu uyduların neden Çin'den fırlatıldığı yönündeki soruya ise, "Türkiye henüz bu alanda yeterli teknik alt yapıya ve birikime sahip değil. Ayrıca bir füze genelde tek bir yük için uzaya gönderilmemekte, başka uyduları da uzaya taşımakta kullanılmaktadır" şeklinde cevap verdi. 

Uyduların atmosfer sürtünmesi yüzünden bir ömürleri olduğunu söyleyen Özdemir, bunların kafaya düşmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, genelde uydunun kalan son enerjisinin kullanılarak insansız bölgelere düşürüldüğünden söz etti.

Uydu yapımı konusunda teknolojik sırlar bulunduğunu kaydeden Özdemir, TÜBİTAK'ın alt birimlerince yapılan çalışmalardan, testlerden bahsederken, insanlı uydu programları konusunda soğuk savaş bittiğinden bu yana Rusya ve ABD arasında ortak çalışmalar yapıldığında değindi. Göktürk-2 uydusu ile ilgili açıklamalar yapan Özdemir, "TSK ve diğer kamu kurumlarının görüntü ihtiyacını karşılaması, uydu ihtiyacının milli imkanlarla karşılanması, Ar-Ge çalışmaları noktasında son derece önemlidir" ifadelerini kullandı.

21 Aralık ve Maya takvimi ile ilgili kıyamet senaryolarının bilimsel hiçbir temele dayanmadığından söz eden Özdemir, bu iddiaların, insanların bilinmeyene ilgisi ve gelecek kaygısından kaynaklandığını belirtti.

"Dinozorların yok oluşu da göktaşı çarpması sonucu çok kısa bir sürede gerçekleşmiştir" diyen Özdemir, yine çok daha yakın bir tarih olan 1908'de Tunguska'daki göktaşının yere çarpması sonucu oluşan patlamadan ve etkilediği alanın genişliğinden bahsetti. Özdemir, "O cismin çapının 50-60 metre olduğu tahmin ediliyor; düşününüz ki çapı 1 kilometre olan bir göktaşı düştüğünde 13 şiddetinde bir depremle eşdeğer olur" dedi.

Ses hızının yakalandığını ama ışık hızının henüz yakalanmadığını kaydeden Özdemir, zamanda yolculuğun teoride mümkün ancak bunun olabilmesi için, ışık hızına yakın hızlarda hareket edilmesi gerektiğini, ama bunun da yine teorik olarak mümkün olmadığını belirtti. Özdemir, UFO'lar konusunda da yaygın inanış ve internetteki görselleri hiç inandırıcı bulmadığını, ancak uzayın ve evrenin genişliği, büyüklüğü düşünüldüğünde, sonsuz galaksi ve gezegen sistemleri içerisinde başka yaşam formlarının bulunduğuna inandığını söyledi.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız