SON DAKİKA
SON DEPREMLER

29 Mart Neyin Seçimi?

A- A+ PAYLAŞ

Osman KARAKAŞ

29 Mart Pazar günü Türkiye genelinde bir seçim yapılacak malûm. Yerel yöneticileri seçmek üzere seçmenler sandık başına gidecek.

Peki gerçekte öyle mi olacak?

Hayır!

Çünkü, seçmen çoğunlukla yerel yöneticileri seçmek yerine kendisine dayatılan kişileri dolaylı olarak parti liderlerinin direktifleri doğrultusunda onaylayacak sadece.

Geçmiş yerel seçimler sonrası yerel tivilerin muhabirlerinin sokak röportajlarına tanık olduk. Muhabir soruyor:
-Oyunuzu kime verdiniz?
Vatandaş cevap veriyor:
-Teyyib’e

Bir başkası, MHP’yi, bir başkası CHP’yi söylüyor.. Hatta bir genç Ülkü Ocakları’na oyunu verdiğini söylüyor.

Yani, seçmenin çoğu hangi belediye başkanına oy verdiğini bile bilmiyor.

Bundan daha acı bir durum olabilir mi?

Trajikomik bir durum aslında. Demokrasiyi ne kadar özümsediğimizin bir fotoğrafı o kısa süreli röportajlar.

Belediyeler Kanunu’na göre Belediye Meclisi’nde siyasi konuşma yapmak bile yasak ve Meclis’in feshine neden olabiliyor.

Siyaset ve kanun yapma yetkisi Türkiye Cumhuriyeti’nde sadece Meclis üyelerine kanunda izin verilmiş. Seçim dönemlerinde bir derneğin bile resmi olarak siyasi açıklamalar yapması etik olmadığı gibi yasal da değil. Ama Malatya’da birçok dernek kalkıp herhangi bir siyasi adayı desteklediğini bile açıklıyor.. Kimse de bir şey demiyor!

Oy çoğunluğunu elinde bulunduran iktidarların parti içi demokrasiyi bile işletmeden “atadığı” adaylara halk “oy vermek zorunda” kalıyor aslında.

Daha sonra siyasiler demokrasiden söz edebiliyor!

Belediye Başkanı seçimi ne bir partinin ne de bir siyasi görüşün etkisi altında olmamalı.

Kentin sorunlarını çözebilme birikimi ve yeteneğine sahip, idarecilik vasfına haiz projeleri tutarlı adaylar üzerinde yoğunlaşmak gerekirken, vatandaş yerel seçimlerde de siyasi düşünceyi ön planda tutabiliyor. Adayının seçilme şansı yüzde 1 olan bir parti bile kenti düşünmekten ziyade önceki seçime nazaran oyunu yüzde 1 de olsa artırmanın gayreti içinde.

Bu ne kadar anlamsız!

Oy potansiyeli yüksek olan ve halkın çoğunluğunun memnun olmadığı yönetim anlayışından şikâyet eden muhalif siyasi partiler belirleyeceği uygun bir adayın etrafında birleşmek yerine siyasi propaganda yapmayı daha yararlı görüyor.

Yerel seçimlerde parti liderleri Türkiye’yi dolaşıyor. Olay bir yerel seçimden çok genel seçim havasında geçiyor.

Parti liderlerinin ne işi var yerel seçimlerde?

Aslında siyasi partilerin ne işi var yerel seçimlerde?

Başta da söylediğimiz gibi siyasi konuşma yapmanın bile yasak olduğu belediye seçimlerinin siyasete alet edilmesi doğru mu?

Belediye başkanı ve meclisi seçimlerine partilerin dahil olması doğru değil. Meclis’te bir oylama yapılırken bile siyaset etkili oluyor. Kentin yararına olmayan bir karar bile çoğunluk partinin onayı ile rahatlıkla kabul edilebiliyor.

Belediye başkanı seçimlerinde partilerin devre dışı kalmasının sağlanmasının yolları bulunmalı. Kentlerde oluşturulacak bir komisyon adayları belli kriterlere göre belirlemeli ve seçimler 2 aşamalı yapılmalı.

Belediye meclisleri de aynı yöntemle belirlenmeli. Bu şekilde bir yöntem olması durumunda belediyeler ne bir rant kapısı ne de siyasi partilerin yandaşlarını doldurduğu ve kurum olmaktan çıkıp, sivil toplum örgütlerinin de yol gösterici önerileri ile kentleri hızlı bir şekilde değişimle daha yaşanabilir bir konuma getireceği şüphesizdir.

Peki kısa bir zaman zarfında bu mümkün değil ise ne yapmalı?

O zaman uygun görülen kişinin etrafında birleşmeli. Aday olduğu partiye bakılmadan.

Oyunu kime verdiğinden haberi olmayan seçmenleri uyandırmak da “farkında” olanların bir görevi.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız