SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"3-5 Teröriste Terketmeyeceğiz"

0
Güncellendi - 2015-12-28 04:28:22
A- A+ PAYLAŞ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Koalisyon hükümeti kurulması için makul şartlarda uzlaşmaya çalışmak yerine hesaplaşmacı ve dayatmacı tavra giren muhalefet partilerinin içinde bulunduğumuz acı durumda hiç mi sorumluluğu yoktur?" dedi. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, YÖK Yönetim Kurulu üyeleri ve üniversite rektörlerini kabul etti. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, "Siyasette rekabet başka bir şeydir. Ülkenin ve milletin bekası söz konusu olduğunda biraraya gelmek başka bir şeydir. Ben, hayatımın hiçbir döneminde siyasi rekabetten kaçmadım, kaçmam ama ülkemin geleceği, Türkiye söz konusu olduğunda benim için diğer her şey teferruattır. Herkesin de bu anlayışta olmasını temenni ederim. Ülkemizin bütünlüğüne, milletimizin birliğine yönelik çok yönlü saldırılarla karşı karşıya olduğumuz şu dönemde hep birlikte bu tavrı ortaya koyabilmeliyiz. Bölücü terör örgütünün ve diğer terör örgütlerinin saldırılarını 'ama, fakat' gibi kaçma yolları kullanmadan açıkça, mertçe, samimiyetle kınamayan herkesin bu ülkeyle ve bu milletle olan bağında sorun vardır. Milletimiz, dimdik ayaktayken, güvenlik güçlerimiz fedakarlıkla mücadelelerini yürütürken, moral bozmaya, kafaları bulandırmaya, gönülleri karartmaya yönelik her söz her tavır sadece terörün amacına hizmet eder. Devleti ve hükümeti eksik yapılan, yanlış yapılan işleri eleştirmek elbette herkesin hakkıdır. Fakat, ülkesine ve milletine karşı sorumlulukları yerine getirmeyen muhalefetin, medyanın, aydınların da aynı şekilde murakabeye tabi tutulması gerekmiyor mu?" dedi. 

Erdoğan, "Bugün Türkiye siyasi bir belirsizlik ortamından geçiyorsa bunun sorumlusu iktidar partisi veya bir kişi midir? Sırtını terör örgütüne dayamakta behiç görmeyen, siyaset yerine şiddeti tercih eden siyasi partinin yaşananlarda hiç mi sorumluluğu yoktur? Koalisyon hükümeti kurulması için makul şartlarda uzlaşmaya çalışmak yerine hesaplaşmacı ve dayatmacı tavra giren muhalefet partilerinin içinde bulunduğumuz acı durumda hiç mi sorumluluğu yoktur? Soruyorum, ulusal veya uluslararası tüm dünyada Tayyip Erdoğan düşmanlığını, devletin ve milletin varlığına yönelik tehditler karşısında dahi terör örgütüyle, paralel örgütle, uluslararası lobilerle aynı çizgide hizalanmaya vardıranların sorumluluklarını görmezden gelebilir miyiz? Halbuki Tayyip Erdoğan fanidir ama bu ülke ve bu devlet bizden sonraki nesillere de lazımdır. Yarın bizler toprak olup gittiğimizde çocuklarımıza, torunlarımıza, daha sonraki kuşaklara güçlü, müreffeh bir ülke bırakmak hepimizin en başta gelen görevi değil midir? Unutulmamalıdır ki söylenen her söz, ortaya konan her tutum tarihe atılan bir imzadır" şeklinde konuştu.

"Geçmişteki yanlışlarıyla, hatalarıyla, gafletleriyle, ihanetleriyle, ülkemizin ve milletimizin bugüne etki yapmış olan herkes bu kıstaslarla değerlendirilmektedir" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İkinci Viyana kuşatması sırasında kendince Osmanlı'ya ders vermek isteyen Murat Giray Han'ın ihanetinin sonuçlarını çok iyi biliyoruz. Bulgar ordusunun Edirne'yi işgali sırasında tamamen iç siyasi çekişmelerden kaynaklanan sebeplerle 'Enver gireceğine Bulgar girsin' diyenlerin ihanetini de çok iyi biliyoruz. Bugün de Erdoğan kaybetsin de Türkiye ne olursa olsun gibi bir akıl tutulmasına kapılanların olduğunu görüyoruz. Türkiye, PKK, DHPK-C terörü, DEAŞ tehdidi, paralel devlet yapılanması ihaneti karşısında mücadele verirken böylesine küçük hesaplar içinde koşanları şiddetle kınıyorum. Milletimiz, ülkenin huzuru ve refahı için eksiğiyle, fazlasıyla çalışanları da taş üstüne taş koymadığı bir çivi çakmadığı halde sadece hizmet edenlere çelme takma peşinde olanları da görüyor. Şahsen ben, yaptığım her şeyin hesabını bu dünyada milletime, ebedi alemde Rabbime vermeye hazırım. Demokrasilerde bu hesaplaşmanın yeri ve zemini sandıktır, seçimlerdir. E şimdi, önümüzde 1 Kasım var. 1 Kasım'da da milletimiz orada bütün bu olanların hesabını birilerine soracaktır. Diğer zamanlarda hele terör gibi hayati bir meselede ihtiyacımız olan birliktir, beraberliktir. Bir kez daha altını çizerek ifade ediyorum, Türkiye'nin iktidar partisi kadar muhalefet partilerine de ihtiyaçları vardır. Zira, demokrasi gücünü sadece iktidar partisinden almaz, demokrasi yani güçlü demokrasi gücünü aynı zamanda güçlü muhalefetten alır" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, "Türkiye'nin kamuoyunun haber alma özgürlüğüne hizmet edecek medyaya ihtiyacı var, Türkiye'nin her çeşit düşünceyi savunacak analiz yapacak, kavram üretecek aydınlara da ihtiyacı var ama daha önemlisi Türkiye'nin birliğini, beraberliğini korumaya, geleceğini güvence altına almaya ihtiyacı var. Siyasi partiler de, medya da, aydınlar da milletimizin bu ortak beklentisine cevap verebildikleri katkı sağlayabildikleri oranda anlamlıdır. Kendi milletine, onun değerlerine, gelecek hedeflerine düşmanlık eden partilerle, medyayla, aydınlarla katedebileceğimiz yol, yönelebileceğimiz bir mevzi yoktur. İlkesiz bir şekilde, işine geldiğinde terör örgütüne destek veren, işine geldiğinde hükümeti, polisi, askeri suçlayan, kendi ülkesini yabancılara şikayet eden bir siyaset anlayışını kabul edemeyiz. Dünyanın hiçbir yerinde ne siyasetçilerin ne medyanın ne de aydınların kendi ülkesinin, devletinin aleyhinde yalanla, iftira ile, çarpıtmayla gerçek dışı algılar oluşturarak çalışma hakkı yoktur. Bu demokrasi ve özgürlük meselesi değildir bu kendi ülkesi ve milletine yabancılaşma, ihanet sorunudur. Al bayrağa sarılı tabutlarını omuzlarımızda taşıyarak aziz bedenlerini toprağa verdiğimiz her şehidimizin acısı yüreğimizi yaksa da milletimiz müsterih olsun diyorum. Bugüne kadar nice badirelerin üstesinden gelmeyi başaran Türkiye, bölücü terör meselesini de Allah'ın izniyle çözecektir. Devlet çarkı biraz ağır işler ama bu çark bir dönmeye başladığında da önünde hiçbir gücün, örgütün, çetenin, algı operasyonun durabilmesi mümkün değildir. Devletimiz, askeriyle, polisiyle, istihbaratıyla, bölücü terör örgütünün ve onun uzantılarının üzerine gidiyor” dedi.

"ŞU ANA KADAR ÖRGÜTE YURT İÇİNDE VE YURT DIŞINDA ÇOK CİDDİ ZARARLAR VERİLDİ"

"Şu ana kadar örgüte yurt içinde ve yurt dışında çok ciddi zararlar verildi" diyen Erdoğan, "Son gelişmeler zaten biraz da onun paniğidir. Yapılan operasyonlarda örgütün verdiği kayıplar binlerle ifade ediliyor. Örgütün yurt içinde yapılanması konusunda da önemli çalışmalar yürütülüyor. Güvenlik güçlerimizin ve adalet teşkilatımızın çalışmalarıyla bu yapı da çökertilecektir. Şehitlerimizin acıları yüreklerimizi dağladığı kadar bize yürüttüğümüz mücadelede çok büyük bir güç de veriyor. Vatandaşlarımızdan sağduyularını, metanetlerini muhafaza etmelerini özellikle rica ediyorum. Bizim mücadelemiz sadece ve sadece terörizme, teröriste karşıdır. Ekmeğinin peşinde olan, terörle, teröristle hiçbir işi olmayan herhangi bir vatandaşımızın zarar görmesi bizi en az şehitlerimiz kadar üzüntüye boğar. Vatandaş olarak güvenlik güçlerimize yardımcı olarak, hukukun işlemesine katkı sağlayarak, tahriklere, provokasyonlara asla gelmeyerek üzerimize düşenleri yerine getirmiş oluruz diye düşünüyorum. Bunun dışındaki her yol ve yöntemin birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize yönelik bir saldırı olduğumuzu unutmamalıyız" ifadelerini kullandı. 

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: 

"Bilindiği gibi biz terör sorununu suhuletle çözmek için samimiyetle her yolu denedik. Önce demokratik açılım dedik, onu biraz daha ilerlettik 'milli beraberlik ve kardeşlik' dedik. onu da ilerlettik ve ardından çözüm süreci dedik ve çözüm sürecinde açılan eller karşılığını bulmadı. Bugüne kadar hemen tüm şehitlerimizin aileleriyle görüştüm, görüşmeye de devam ediyorum. Kendilerine taziyelerimi ilettim, onların hissiyatlarını, acılarını çok yakından biliyorum. İşte, bu acıların yaşanmasını, annelerin, babaların, eşlerin, kardeşlerin gözyaşlarını engellemek için çok mücadele verdik, vermeye devam edeceğiz. Fakat, terör örgütü yeniden silaha, şiddete, baskıya, kan dökme yoluna başvurarak bizim arzu ettiğimiz çözüm yolunu kapattı." 

"EN BÜYÜK GÖREV HALKIMIZA DÜŞÜYOR.."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Terör örgütü silahları ya devlete teslim edecek ya da üzerine beton dökülüp bir daha kullanılamaz hale getirilecektir. Artık, bunun dışında konuşulacak, görüşülecek, tartışılacak hiçbir şey yoktur. Devlet de millet de bu meselede üzerine düşeni ziyadesiyle yapmıştır. Gereken sabrı ve fedakarlığı göstermiştir. Silahların gömülmesi, terörün durması, ülkenin yeniden huzur iklimine kavuşması konusunda somut adım atacak olan terör örgütüdür" dedi. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde YÖK Başkanı Prof.Dr. Yekta Saraç, YÖK Yönetim Kurulu üyeleri ve üniversite rektörlerini kabul etti. Erdoğan "Elinde molotof varsa bu bir silahtır, dolayısıyla güvenlik güçlerimize silah kullanma yetkisini verir. Bu yasanın gereğidir. Bu saatten sonra devletin ve milletin razı olabileceği tek çözüm terör örgütünün tüm faaliyetlerine son verip silahlarını bırakmasıdır. Dünyanın her yerinde silahlı bir güce sahip olma ve gerektiğinde bunu kullanma yetkisine sahip tek kurum devlettir. Devletin güvenlik güçleridir. Terör örgütü, silahları ya devlete teslim edecek ya da üzerine beton dökülüp bir daha kullanılamaz hale getirilecektir. Artık, bunun dışında konuşulacak, görüşülecek, tartışılacak hiçbir şey yoktur. Devlet de millet de bu meselede üzerine düşeni ziyadesiyle yapmıştır, gereken sabrı ve fedakarlığı göstermiştir. Silahların gömülmesi, terörün durması, ülkenin yeniden huzur iklimine kavuşması konusunda somut adım atacak olan terör örgütüdür. Terör örgütünün silah bırakması konusunda en büyük görev bölgede yaşayan halkımıza düşüyor" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geçtiğimiz günlerde Şemdinli'de olduğu gibi bölge insanı terör örgütüne karşı tavır koyar, devletin ve güvenlik güçlerimizin yanında yer alırsa bu mesele süratle çözüm yoluna girer. Çatışmaları başlatan, süreci bitiren, sabote eden terör örgütü ve onun uzantısı olan siyasilerdir. Örgüt, bunu kendi açıklamalarıyla, üstlendiği eylemlerle açıkça ifade etmiştir. Ceylanpınar'da evlerinde uyuyan polislerimizi alçakça kurşunlayarak şehit eden örgütün ta kendisidir. Kaza var diyerek çağırdıkları trafik polislerini, olay var, yangın var diye çağırdıkları karakol polislerini şehit eden örgütün ta kendisidir. Hastanenin acil servisinde nöbet tutan polisi kurşunlayarak şehit eden örgütün ta kendisidir. Karakollara, emniyet müdürlüklerine, lojmanlara fütursuzca saldıran, ambulanslara saldıran, silahla tarayan, bomba atan, roket atan örgütün ta kendisidir. Cami, okul dinlemeyen, üniversitelerimize varıncaya kadar bu adımları atanlar terör örgütün ta kendisidir. Patlattığı bombalar, rastgele açtığı ateşlerle masum çocukları, kadınları, otomobil sürücülerini katleden örgütün ta kendisidir. Yolları mayınlayan, kapatan, halkın günlük hayatını cehenneme çeviren örgütün ta kendisidir. Yollardaki kamyonları, otomobilleri ateşe veren örgütün ta kendisidir. Eylemler sebebiyle bölgede, ticareti, turizmi, hayvancılığı durma noktasına getiren, insanların ekmeğine kan doğrayan örgütün ta kendisidir. Örgüt yöneticilerinin, bölge halkının hayatının zorlaştırılması için her türlü eylemin yapılması talimatı verdiğini bölgede bilmeyen yok" diye konuştu.

"DAĞDAKİ TERÖRİSTE ARAÇ YÜKLÜ ERZAK GÖTÜREN O PARTİNİN BİR MİLLETVEKİLİ BAYAN"

"Tüm bunlar ortadayken, ısrarla çatışmaları devletin, hükümetin ve hatta akıl almaz bir şekilde şahsımın başlattığı iddiası dezanformasyondan başka, kara propagandadan başka bir şey değildir" diyen Erdoğan, "Bu iftiraları dile getiren, yayan herkes toprağa düşen her şehidin vebaline, dökülen tüm kanlara ortaktır. Şahsım başta olmak üzere hükümet de, devlet de yıllardır baskının değil, yaşatmanın mücadelesini verdik. Özgürlüğün öldürmenin değil, yaşatmanın mücadelesini verdik. Temel hak ve özgürlükler için neler yaptık hepsi ortada. Şayet bugün ortaya çıkan tablo için bir suçlu aranacaksa bakılacak olan yer Ankara değil, Kandil'dir. Sorumlular hükümette, iktidar partisinde değil, örgütün yönetiminde ve tercihlerini demokrasiden yana kullanamayan, onların güdümündeki partide aranmalıdır. İşte yaptıkları açıklama, ne diyor 'Biz gücümüzü YPG'den alıyoruz', 'Biz gücümüzü PKK'dan, PYD'den alıyoruz', bu kadar açık, bunu söyleyenler kim bakıyorsunuz o partinin eş başkanı bunu söylemeye cüret edecek kadar ortada. Vahşet, tablo ortada. Başka aranacak bir şey yok. Ülkesinin ve milletinin yanında, huzurunda, dağdaki teröriste araç yüklü erzak götüren bakıyorsunuz o partinin bir milletvekili bir bayan. Tablo ortada. Güçlü bir duruş sergilemeyen her parti, her medya kuruluşu her sivil toplum örgütü de bu sorumluluğa ortaktır. Bizim bölgede yaşayan kardeşlerimizle en küçük bir sorumuz yok" ifadelerini kullandı.

"SEN NASIL MEDYASIN?"

Katıldığı bir televizyon programında yaptığı açıklamalara değinen Erdoğan, "Birlikte mülakat yaptığımız arkadaşımız 400 milletvekili ile ilgili bir soru soruyor ve ben kendilerine ta 7 Haziran seçimlerinde Kırşehir'de yaptığım bir toplu açılış töreninde 400 milletvekili alacak bir partiyle 'Yeni Türkiye, yeni Anayasa kurulabilir, inşa edilebilir' diyorum ve hemen tweetler başlıyor. Basında amiral gemisi olduğunu söyleyenler bu konuda başlıyor. 'Yani, 400 milletvekili alsaydınız Dağlıca olmayacak mıydı?' diyor. Bu kadar hedef saptırma olabilir mi? Sen nasıl medyasın? Ondan sonra 10 dakika geçiyor, 10 dakika sonra kaldırıyor ama önce zehri atıyor, virüsü salıyor. Bu nasıl bir medyada dürüstlüktür. Ondan sonra kalk, 'E biz aramızda toplantı yaptığımız zaman medyada dürüstlük ilkeleri bizim kendi ilkelerimizdir bu değişmez', nasıl dürüstlükse?" dedi. 

Erdoğan, "Biz de muhalefet yaşadık ama hiçbir zaman muhalefetteyiz diye ortalığı şiddete mahkum etmedik ve durumumuza razı olduk. 'Daha ne yapabiliriz ki iyi bir konuma gelelim, milletimizin takdirini kazanalım?' dedik ve bunu da başardık. Ama bu mücadelenin hukuk dışı, demokrasi dışı yollarla yürütülmesine asla müsamaha gösteremeyiz. Böyle bir durumda ülkemiz ve milletimize karşı sorumluluğumuzu yerine getirmemiş oluruz. Şu anda yaşanan olaylar, devletin, hükümetin ve şahsımın tercihi değil tam tersine hiç arzu etmediğimiz halde karşı karşıya kaldığımız bir durumdur" şeklinde konuştu.

"MİLLETİN GELECEĞİNİ 3-5 TERÖRİSTE TERK ETMEDİK, ETMEYECEĞİZ"

"Ülkemizi ve milletimizi bu zor durumdan gereken her yolu ve yöntemi kullanarak çıkaracağız" diyen Erdoğan, "Yetkiyi aldığı milletimize karşı hesap verme sorumluluğumuz bunu gerektiriyor. Bu mücadelede de en büyük güç kaynağımız milletimizin kendisi, desteğidir, hayır duasıdır. Milletimizin bağrından çıkan TSK, polisimiz, jandarmamız, istihbaratımız da, köy korucularımızla çok daha sıkı bir koordinasyon, işbirliği içinde yürütülen mücadelenin başarıya ulaşacağından kimsenin şüphesi olmasın. Biz, bu ülkeyi, bu devleti sokakta bulmadık. Milletin geleceğini 3-5 teröriste, 3-5 ihanet çetesi mensubuna, 3-5 işbirlikçiye terk etmedik, etmeyeceğiz" vurgusunda bulundu.

Geçmiş yıllardan bu yana artan fakülte sayısına değinen Erdoğan, akademisyen sayısındaki artışa da dikkati çekti. 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız