SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"3 Gün Konuşmasa Huzur Olacak"

0
Güncellendi - 2015-12-27 22:04:18
A- A+ PAYLAŞ

 CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Sorun yaratan bir siyasi iktidar var. 3 gün konuşmasa Türkiye’de huzur olacak, her gün konuş, her gün kavga” dedi.

TBMM’de partisinin grup toplantısında konuşan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülü alan Nuri Bilge Ceylan kutlayarak, “O bir sinema bilgesidir” ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu, Yatağan Termik Santral’deki işçilerin sorunlarına da değindi. Taşeron işçilik döneminin bitmesi gerektiğini söyleyen ve 2 milyon taşeron işçi sayısı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, taşeron işçilere seslenerek, şimdi yeni bir tasarı hazırlandığını, bütün çalışanların taşeron işçi olacağını belirtti. Sendikalara da seslenen Kılıçdaroğlu, “Eğer işçinin yanındaysanız doğal olarak sizin adresiniz CHP’dir. Taşeronluğu yaygınlaştıran, 301 işçinin hayatını kaybetmesine neden olan bu düzeni savunacak mısınız, savunmayacak mısınız? Biz bu düzeni değiştireceğiz. Soma’daki işçiler haklarını arıyorlar, ilk istedikleri, daha önce kendilerinin seçtikleri sendika yöneticilerinin istifa etmesini istediler. Orada eylem yapan işçi kardeşlerimi yürekten kutluyorum. Herkesin işi olmalı ama herkes örgütlenebilmeli. Kim sizin örgütlenmenizin önüne yasal engel getiriyorsa sizinle beraber mücadeleye hazırız. Biz sizin haklarınızı savunuyoruz, sizin için mücadele ediyoruz. Hala gidip de sizin emeğinizi sömüren bir siyasal partiye destek verirseniz başınıza daha çok şey gelir. Taşeron işçilere sesleniyorum; kimse kusura bakmasın, sizin yeriniz, sizin ocağınız CHP’dir. Biz sizin haklarınızı savunuyoruz ne arıyorsunuz sağda solda. Geleceksiniz, eliniz mahkum, ya sömürülmeye katlanacaksınız, ya da artık ‘yeter’ diyeceksiniz, diyecekseniz gelin beraber ortak ses çıkartalım” diye konuştu.

“TÜRKİYE ÇOK RİSKLİ BİR SÜRECİN İÇİNE GİRDİ”

“Türkiye çok riskli bir sürecin içine girdi. Bir gerginlik yaşanıyor toplumda. Kullanılan dil gerginliği besliyor” diyen Kılıçdaroğlu, bu gerginlikten belli siyaset kurumlarının beslenmeye çalıştıklarının altını çizdi. Başbakan Erdoğan’ı çok konuşmakla eleştiren Kılıçdaroğlu, “Siyasetçinin bir görevi vardır, halka hesap vermek zorundadır, siyaseti zenginleşmek için yapmaz. Eğer siz bütün bunları bir tarafa bırakıp kendi iktidarınızı korumak için toplumu bölerseniz sorun yaratırsınız. Bugün geldiğimiz nokta budur. Sorun yaratan bir siyasi iktidar var. 3 gün konuşmasa Türkiye’de huzur olacak. Her gün konuş, her gün kavga. Türkiye’yi bundan çekip çıkartmamız gerekiyor. Biz üstümüze düşeni fazlasıyla yapıyoruz, hatta bazı hataları toplumda kutuplaşma olmasın diye görmüyoruz, toplumda kutuplaşma olmasın diye Soma olayları konusunda çok dikkatli bir tavır izledik, toplumda kutuplaşma olmasın diye Gezi olayları konusunda çok dikkatli bir tutum izledik. 76 milyon yurttaşımıza sesleniyorum, biz yanlış mı yapıyoruz?” açıklamasında bulundu.

“YÜZÜ MASKELİ, ELİNDE SİLAH OLAY ÇIKARTANLARA KARŞIYIZ”

Yüzü maskeli ellerinde silahlarla eylem yapanlara karşı olduklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Yüzü maskeli, elinde silah olayları çıkartanlar kim bunları ortaya çıkartsınlar. Biz yüzü maskeli, elinde silah olay çıkartanlara karşıyız. O kişiler acaba kim? Gezi olaylarında TOMA’ya molotofkokteyli atan polisleri gördük, şimdi toplumda bu kutuplaşmayı yaratanlar kimler, hükümetin biran önce bunu ortaya çıkartması lazım. Ben 68 kuşağından geliyorum, ülkemizin hep özgürlüğünü ve bağımsızlığını savunduk, herkesin mutlu olmasını savunduk, işçilerin örgütlenmesini savunduk, üretenlere saygı duyduk, 68 kuşağından geliyoruz dolayısıyla pek çok acıyı yaşadık. Çocuktum hatırlamıyorum ama 1960 ihtilali sonrası 3 siyasetçiyi darağacına gönderdik. O dönem birileri belki alkışladı ama bugün siyasetçilerin idam edilmesinin ne kadar yanlış olduğunu hepimiz biliyoruz. 1971’de askeri darbe oldu, 3 gencimizi darağacına gönderdik. Doğru değildi ve toplum bunu üstünden atmış değil. Siyaseten idamların doğru olmadığını tecrübe ile yaşayan bir ülkeyiz. 1980 öncesi gencecik çocuklarımız birbirlerini öldürüyorlardı. 1980 askeri darbesi oldu, yine ders çıkartmadık, gençlerimiz birbirlerini öldürdü, pek çok gencimiz idam sehpalarında hayatını kaybetti. Biz bütün bunlardan ders çıkartma zorundayız. Ders almamış bir toplum konumundayız biz, çünkü tarihi yeteri kadar bilmiyoruz. Siyasetçiler tarihi yeterince irdelemiyorlar. Ders alınsaydı tekerrür eder miydi? Birileri geldi bizi geçti, demokrasileri güçlendi, biz toplumu ayrıştırıyoruz ve bölüyoruz, bu bizim kabul edebileceğimiz bir olay değil. Bugün Cumhuriyet tarihinin en büyük kırılmasıyla karşı karşıyayız. Kendi içinde bir toplu yaratmamız gerekiyor, ayrıştıran, bölen, halkı kullanan siyasetçiler. Halkı kendisine köle konumuna getiren siyasetçiler. Halkın bütün bunlardan ders çıkartması lazım” şeklinde konuştu.

“SENİ TOKATLAYAN ADAMIN HALA ARKASINDAYSAN ORAYA BEN ÜÇ NOKTA KOYUYORUM”

İşçilere seslenen Kılıçdaroğlu, “İşçi kardeşlerimize sözüm var, bu sendika ağalığını yıkacağız ve sonunda onlardan da hesap soracağız” ifadelerini kullandıktan sonra Başbakan Erdoğan’ın Soma ziyaretinde yaşananlara değindi. Kılıçdaroğlu şunları dedi:

“Güneş bile yedi renkli, neden bütün renkleri yok ediyoruz, neden umut vaat etmiyoruz, neden hep kavga ediyoruz, bütün bunları değerlendirmek zorundayız. 301 işçi hayatını kaybetti, bir kadın biz giderken bize de sitemini yaptı. Sessiz sakin dinledik. Bu ülkenin Başbakanlık koltuğunda oturan sat da gidiyor, gitti, gayet güzel, 301 kişi hayatını kaybetmiş, yaş ortalaması 10 olan 432 çocuk yetim kalmış. Bu gidiyor sanki miting meydanıymış gibi kürsüyü koyuyor başlıyor konuşmaya, 301 ölümü doğal bir ölüm olarak kabul ediyor. 1870’in İngiltere’sinden örnek veriyor. Sen nasıl bu örneği verirsin, bu örneği verdiği andan itibaren Soma ayağa kalkıyor. Efelenerek vatandaşın üstüne yürüyor, ‘yuh çekersen tokadı yersin’ diyor. Hakaret ediyor. 4 bin polis ile gidiyor Soma’ya, bir markete sığınmak zorunda kalıyor. Marketteki bir vatandaşı da tokatlıyor. İlk kez bizim tarihimizde bir ülkenin Başbakan’ı kendi vatandaşını tokatlıyor. Bu ülkenin insanlarının, 76 milyon yurttaşın vicdanına sisleniyorum, seni tokatlayan adamın hala arkasındaysan oraya ben üç nokta koyuyorum, kimse kusura bakmasın.”

Okmeydanı’nda yaşanan olaylara değinen ve olaylarla ilgili olmayan bir vatandaşın cemevinde hayatını kaybetmesine değinen Kılıçdaroğlu, İstanbul Kızılay Şube Başkanı İlhami Yıldırım’ın attığı iddia edilen twiti okuyarak eleştiride bulundu. Kılıçdaroğlu, “Senin defolup gitmen lazım, sen kim oluyorsun” diye konuştu.

Başbakan Erdoğan’ın Okmeydanı’nda gelen olaylarla ilgili ‘polislerin sabrına şaşırıyorum’ yönünde bir ifade kullandığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Siz aklınızı yitirmişseniz ülkeyi felakete götürürsünüz. Erdoğan bütün bunları koltuğunu korumak için bilinçli yapıyor. O ısrarla ‘bölünün, ayrışın, kavga edin’ diyor. O koltuğunu korumayı ayrışmaya borçludur, bunu yapmak istiyor” şeklinde konuştu.

DİKTATÖR TARTIŞMASI

Başbakan Erdoğan’ın Almanya ziyaretine yönelik olarak konuşan ve Başbakan Erdoğan’ın Türkiye’nin itibarını zedelediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, TOBB Genel Kurulu’nda yaşananlara değindi. İşveren dünyasının yaptığı toplantılarda protokol kurallarına uyulmadığını, Başbakan Erdoğan’ın konuşup çekip gittiğini söyledi. “Protokolü uygulamayacaksanız bu toplantıları neden yapıyorsunuz?” sorusunu soran Kılıçdaroğlu, “Sevgili Erdoğan ben meydanlarda cesaretle geziyorum, sen benim konuşmama tahammül edemiyorsun, kalkıp kaçıyorsun. Sanıyor meydanlar kendisinin tapulu malı. Diktatörlerin temel özelliği çok korkak olmalarıdır. Benim konuşmamı dinlemeye tahammül edemiyor. Çünkü hemen müdahale edecek, müdahale ettiğinde cevabını alacak, o nedenle kaçmayı tercih etti ve gitti” ifadelerini kullandı.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız