SON DAKİKA
SON DEPREMLER

''3 Kişiden 1'i Sorunlu''

A- A+ PAYLAŞ

Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği (CETAD) tarafından "Cinsel Yaşam ve Sorunları" üzerine yapılan araştırmada, Türkiye'de her 3 kişiden birinin cinsel işlev bozukluğu yaşadığı, kadınların erkeklere oranla daha büyük cinsel sorunlarla karşılaştığı belirtildi. Doğu Anadolu Bölgesi'nde cinsel problemlerin çözümü konusunda tıp dışı yöntemler başvuru kaynağı olarak ilk sırayı alırken, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde uzman doktor yardımına başvuru oranının metropollerle eşit düzeyde çıktığı saptandı.

CETAD, Avrupa Birliği (AB) tarafından finanse edilen Sağlık Bakanlığı ile işbirliği içinde yürütülen "Türkiye Üreme Sağlığı Programı" kapsamında desteklenen "Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Alanında Ulusal ve Yerel Medya Yoluyla Savunuculuk" projesi kapsamında hazırladığı "Cinsel Yaşam ve Sorunları" dosyasını, Diyarbakır'da düzenlediği basın toplantısında medya mensuplarıyla paylaştı. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Doğan Şahin, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ferruh Şimşek ile Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Seyisoğlu'nun birlikte hazırladığı dosyada; cinsellik anlayışından, cinsel mitlere, cinsel sorunlardan, nedenleri ve tedavi yollarına kadar cinsel yaşam sorunları ayrıntılı biçimde ele alındı ve bu alanda yapılan araştırmanın sonuçları basın toplantısında başlıklar altında sunuldu.

Cinsel yaşam ve sorunlarına ilişkin anket araştırma çalışması Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Manisa, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kırklareli, Konya, İçel, Samsun, Zonguldak, Denizli, Malatya, Trabzon ve Eskişehir olmak üzere toplam 20 ilde 16 yaş ve üstü bin 537 kişi üzerinde gerçekleştirildi.

Ülkemizdeki cinsellik anlayışından yanlış cinsel inanışlara, cinsel sorunlardan nedenlerine kadar cinsel yaşam ayrıntılarıyla ele alındığı 'Cinsel Yaşam ve Sorunları' dosyasında, söz konusu araştırmanın ilginç sonuçlarına yer verildi.

Prestij Otel'de düzenlenen toplantıya konuşmacı olarak Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ferruh Şimşek ile CETAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Proje Direktörü Doç Dr. Cem İncesu katıldı.

Toplantıda yaptığı konuşmada, araştırma verilerine ve anketin sonuçlarına ilişkin istatistiksel bilgiler veren Doç. Dr. İncesu, cinsellik olgusunun sadece tıbbi olmadığını, bu nedenle sadece hastalık ekseninde yaklaşmanın sorunları çözmeye yeterli olmayabileceğini belirterek, cinsellik olgusuna ve yaşanan sorunlara tıbbi, psikolojik ve sosyokültürel etkenleri bir bütün olarak dikkate alarak yaklaşmak gerektiğini söyledi. "Cinsel yaşam, herkes için en temel haklardan biridir" diyen İncesu, "Cinsel sorunlarımızı kendimize saklamayalım, en yakın sağlık kuruluşuna başvuralım. Cinsellik, sadece bir üreme sorunu değil, kadın-erkek için hoş bir eylemdir" dedi.

Araştırma sonuçlarına göre; Türk toplumu, cinsel sorunlarının en önemli kaynağı olarak eğitimsizlik ve bilgisizliği gösterirken, araştırmaya katılanların yüzde 40'ı, toplumun cinselliğe yaklaşımını, önyargılar ve tabuları, gelenek ve görenekleri olarak vurguluyor. Türk toplumu, cinsel sorunların üçüncü kaynağı olarak psikolojik nedenleri ve stresi gösteriyor. Araştırma, cinselliğe toplumsal bakışın ve geleneklerin cinsel problemler için önemli bir sorun kaynağı olduğunu gösteriyor. Araştırmada, Türk toplumunun cinsellik konusundaki bilgi düzeyi irdelendi ve bu konuda, görüşülen kişilerin yarısından fazlası toplumun bu konuda hiç bilgili olmadığını ifade etti. Kişilere cinsellik konusundaki kendi bilgi düzeylerini nasıl değerlendirdikleri sorulduğunda ise; bulguların iki açıdan oldukça ilginç olduğu görüldü.

Görüşülen kişiler, içinde yaşadıkları toplumu cinsellik konusunda bilgisiz olarak değerlendirirken, kendilerini bu toplumdan daha bilgili değerlendirdi. Doğum kontrol yöntemlerinin kullanılma oranları, bilinme ve tanınma oranına göre daha düşük olmakla birlikte, araştırma kapsamında cinsel sağlık ve yaşam konusu bilgi düzeyinin, farkındalığın ve uygulamanın en yüksek olduğu konu olduğu ifade edildi. Araştırma, Türk toplumunun dörtte birinin herhangi bir korunma yöntemi kullanmadığını gösterdi. Bu oran, evli erkeklerde yüzde 30 olarak kaydedildi. Bekar kadınların yüzde 64'ü cinsel ilişkiye girmediğini ifade ederek, Türk kadınlarının cinsel yaşamına ilişkin önemli bir bulgu sundu.

"CİNSEL SORUNLARIN BAŞLICA NEDENİ EĞİTİMSİZLİK VE BİLGİSİZLİK"
Türk halkının cinsel sorunlarını ifade etmesi, paylaşması konusunda başta uzmanlar ve doktorlar olmak üzere sağlık hizmetini veren kesimlerin ilk soruyu sormaları ve konuyu açan taraf olmaları beklentisi içinde olduğu saptandı.

Sonuçların, Türk halkının bu alanda uzmanlaşmış danışmanlık hizmetlerinin ve merkezlerin gerekliliğine önem verdiğini de ortaya koyduğu belirtildi.

Araştırmada, cinsel sorunların kaynakları listesinde bilgisizlik ve eğitimsizlik ilk sırada yer alırken, psikolojik nedenler ve stres en yüksek oranda belirtilen diğer iki unsur olarak ortaya çıktı. Gerek erkekler gerekse kadınların yüzde 20'si, cinsel sorunların kaynakları arasında "önyargılar-tabular, gelenek ve görenekler ve toplumun cinselliğe yaklaşımı" başlıklı 3 ifadeden en az birini seçti. Araştırmada bunun da, tek bir başlık altında ele alındığında cinselliğe toplumsal bakış ve geleneklerin cinsel sorunlar için ne denli önemli bir sorun kaynağı olduğunu sayısal olarak gösterdiği ve listenin ilk sıralarında yerini aldığı belirtildi. Okullarda verilen cinsel bilginin çok kısıtlı olduğu belirtilirken, özellikle kadınlar okullarda cinsel eğitim verilmesini savunuyor.
Kadının, cinselliği eşinden öğrendiği, yaşam kalitesinin düşüklüğünün cinsel yaşamı etkilediği kaydedildi.

CETAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Proje Direktörü Doç Dr. Cem İncesu, yaklaşık her 3 kişiden birinin cinsel yaşamının herhangi bir döneminde en az bir cinsel işlev bozukluğu yaşadığına dikkat çekerek, "Cinsel sorunların başlıca nedeni eğitimsizlik ve bilgisizlik. Ülkemizde okul çağında başlayan bir cinsel eğitimin olmaması ve formel cinsel bilgi kaynaklarının (okul, öğretmenler, uzmanlar, kitaplar vs.) yeterli ölçüde kullanılmaması, cinsellik alanında ciddi boyutta bilgi eksikliği yaşanmasının nedeni. Cinsel eğitim eksikliği özellikle deneyim eksikliği; toplumun cinselliğe yaklaşımındaki katı tabular ve yasaklarla yüklü muhafazakar tutumla birleşince birçok cinsel soruna ve cinsel işlev bozukluğuna yol açabiliyor. Ayrıca başka yüksek tansiyon, şeker hastalığı ve kan yağlarının yükselmesi olmak üzere çok sayıda kronik hastalık da cinsel sorunların kaynağı durumunda. Kullandığımız çok sayıda ilacın da cinsel yan etkileri var. Son yıllarda ülkemizde artan sigara kullanımının da cinsel yaşamın en büyük düşmanlarından biri olduğu on yıllarda ortaya çıktı" dedi.

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ferruh Şimşek ise, erkeklerde en büyük sorunun sertleşme kaybı olduğunu belirterek, toplumda cinsellik ile ilgili tanımlamalarda yapılan yanlışlıklara dikkat çekti. Ferruh, "Erkeklerde özellikle orta ve ileri yaş gruplarına geldiğimiz zaman sertleşme kayıplarının en büyük sorun olduğunu görüyoruz. Birçok tanımlama yapılabilir belki, ama konuyla ilgili sağlık kuruluşlarının, herkesin ortak bir tanım etrafında birleşmesi gerekiyor. Bu şekilde bir uzlaşma ortaya çıkıyor. Bazı konularda bir şeyi tanımlarken doğru terim kullanmanın önemi çok büyük. Sizin için özellikle medyada bunun doğru kullanılmasının çok büyük önem vardır. Zaman zaman hepimiz, sizler ve bizler bu sağlık sorunuyla ile yanlış laflar, deyimler kullanıyoruz. İktidarsız gibi. Bunların artık yeri yok, bunların kabul görmeyen terimler olarak ortaya çıkığını belirtmek istiyorum. Baktığınız zaman erkek egemenliğini yansıtan iktidar, cinsel güç, sahip olunması gereken bir güçmüş izlenimini veriyor. Bunun geçici ya da kalıcı olarak elde edilememesi durumunda son derece gurur kırıcı, aşağılayıcı bir tanım ortaya çıkıyor. Oysa bu bir sağlık sorunudur. Bu bir fonksiyonunuzun kaybolması demek. Cinsellik, önemli bir sağlık sorunudur. Ruh sağlığı, aile sağılığı, toplum sağlığı, sosyal yaşam sağlığını etkiler. Devlet tarafından okullarda cinsellikle ilgili bir eğitim programı düzenlenebilir. Örgütlü, planlı eğitim sağlanabilirse, cinsel eğitim doğru olarak verilebilir. Bu da devletin görevidir" diye konuştu.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız