SON DAKİKA
SON DEPREMLER

40'lı Yaşlarda Doğum Ömrü Uzatıyor!

A- A+ PAYLAŞ
 
Birçok araştırma, 40’lı yaşlarda doğum yapan kadınların, bebeğin fetal hücreleri sayesinde yenilenme ve tamir yardımı alarak daha uzun yaşadıklarını gösteriyor...
 
Kırklı yaşlarda anne olmanın birtakım riskler içerdiği bilinen bir gerçek. Geç yaşlardaki gebeliklerde hipertansiyon, diyabet ve diğer hastalıkların yanında, yüksek riskli gebelikler de artıyor. Dış faktörlerin ise hem doğurganlığı, hem de yaşam süresini etkilediğinin unutulmaması gerekiyor. Örneğin açlık doğurganlığı etkilemezken sigaranın menopoz yaşını 3-4 yıl erkene çektiği biliniyor. İleri yaşlarda doğum yapmayı ve gebeliğin olumlu etkilerinden yararlanmayı planlayanların ise 40’lı yaşlarına sağlıklı şekilde ulaşmaları gerekiyor. Bu konuda kilo kontrolüne dikkat edilmesi, sigara içilmemesi, düzenli jinekolojik kontrollere gidilerek organ kaybına yol açacak hastalıklardan korunulması ve doğru beslenme önerilerine uyularak gerekli antioksidanların kullanılması öneriliyor.
 
KADININ ÖMRÜ UZUYOR 
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Tansu Küçük, kadınların zaten var olan bu doğal avantajlarını uzatmanın bir yolu daha bulunduğunu, bu yolun 40 yaş civarında hamile kalmak olduğunu söylüyor. Küçük’e göre anne kanındaki “fetal hücreler”in varlığı artık kanıtlanmış olduğu için, günümüzde bu hücreler kullanılarak amniosentez bile yapılmadan, bebeğin genetik yapısını araştırmak mümkün hale geliyor. 
 
ANNEYİ YENİLİYOR 
Erkek bebek doğuran kadınların karaciğerlerinde “46XY” yapısında (erkek) hücreler bulunması, bir erkek vericiden kemik iliği alan kadınlarda çeşitli organlarda “46XY” yapılı hücreler bulunması, genç ve sağlam hücrelerin yabancı vücutlarda bile tamir ve yenileme yaptığının kanıtları olarak görülüyor. Erkek bebek doğuran annelerin vücudunda doğumdan 27 yıl sonra bile bebeğe ait hücreler bulunması da bu düşünceyi destekliyor. Dünyanın her yerinde kadınların erkeklerden uzun yaşamasının sırrının gebelik sırasında bebeklerinden bir yenilenme yardımı almaları olduğu düşünülüyor. Türkiye’de doğan bir kız bebeğin beklenen yaşam süresi ise 74.5 yıl iken bu süre her yıl yaklaşık 4 ay daha uzuyor.
 
GEÇ DOĞUM ALZHEİMER RİSKİNİ DE AZALTIYOR
Prof. Dr. Tansu Küçük, 5 aydan daha uzun süren hamileliğin anneyi 15 yıl boyunca romatizmal artritten koruduğuna yönelik çalışmalar olduğunu ve annenin tiroit dokusu veya karaciğerinde hasar varsa, fetüsün kök hücre potansiyeli olan hücrelerinin oralara göç ederek hasarlı dokuyu tamir ettiklerini söylüyor. Bu tür hücrelere PAPC (pregnancyassociated progenitor cells) deniyor. Geç yaşta doğum yapan kadınlarda östrojen hormonu artışına bağlı olarak Alzheimer riskinin de azaldığı belirtiliyor. 
 
BEBEĞİN GENÇ HÜCRELERİ ANNEYE DE GENÇLİK VERİYOR 
Bebeğin anneye genç hücreler vererek onu yenileme fonksiyonu, her yaştaki anneye yarar sağlıyor. Anne adayı zaten genç olduğunda bunun yararı fark edilmiyor ve görsel bulgusu fazla olmuyor. Ancak 40 yaş civarındaki hamilelerde bu olumlu değişiklik görsel olarak da fark ediliyor. ABD Boston’da 100 yaşını görmüş kadınlar üzerinde yapılan bir araştırmada, bu kadınların 40 yaş ve sonrasında çocuk sahibi olmaları dikkat çekiyor. Aynı sonuca Norveç’te yapılan başka bir çalışmada da rastlanıyor. 
 
ARAŞTIRMA SONUÇLARI 
Finlandiya’da kilise doğum kayıtlarında ve Kuzey Almanya’da yapılan 2 ayrı araştırmada ise çok çocuk yapan ve ileri yaşta bebek sahibi olan kadınların daha uzun yaşadıkları görülüyor. Fransız kökenli Kanadalılarda ve Amish toplumunda da aynı gözlemlerde bulunuluyor. 1.6 milyon nüfuslu Utah Mormonları’nda 41 yaş ve sonrasında anne olan kadınların daha erken doğum yapanlara göre daha uzun yaşadıkları kanıtlanıyor. Max-Planck Enstitüsü’nün Çin’de yaptığı başka bir çalışmada ise uzun yaşama etkisinin 35 yaşından sonraki doğumlarda başladığı ve kadının doğum yaptığı yaş arttıkça olumlu etkilerin de arttığı gösteriliyor.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız