SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"ABD'nin İtibarını ve Süper Gücünü Hedef Aldık"

0
Güncellendi - 2020-01-18 00:59:50
A- A+ PAYLAŞ

İran lideri Ali Hamaney, Irak'taki ABD üssüne yapılan saldırıyı "ABD'nin itibarına ve süper gücüne yapılan bir saldırı" şeklinde niteledi.

Hamaney, Tahran İmam Humeyni Musallası'nda 8 yıl aradan sonra okuduğu ilk cuma hutbesinde gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İran'ın son 2 haftada acı ve tatlı maceralar yaşadığını ve bunların halk için de ders verici nitelikte olduğunu söyleyen Hamaney, "Ayn el-Esed Hava Üssü'ne gönderilen füzeler, ABD'nin haysiyetini hedef almıştır. Bu, ABD'nin süper gücüne yapılan bir saldırıdır. ABD, Suriye, Irak, Lübnan ve Afganistan'da direniş güçleri tarafından darbe alıyor ancak verilen bu güçlü cevap, ABD'nin itibarına yapılmıştır, ne yaparsa yapsın bundan kurtulamaz." dedi.

Hamaney, Devrim Muhafızlarının ABD üslerini vurmasının önemli günlerden bir tanesi olduğunu ve füzelerin atılmasının güç göstergesi olduğunu savunarak, "Bu saldırı askeri açıdan da önemliydi ancak daha önemlisi ABD’nin prestijine ve süper güç imajına darbe vurulmasıdır." ifadelerini kullandı.

İran halkının devrimden 41 sonra da rejime sahip çıkmak için cenaze törenine yüksek katılım gösterdiğini dile getiren Hamaney, İsrail ve destekçisi basının, Süleymani'yi terörist olarak göstermeye çalıştığını kaydetti.

ABD Başkanı Donald Trump ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun Süleymani'yi terörist olarak isimlendirdiğini hatırlatan Hamaney, şunları kaydetti:

"Teröristlerle en büyük mücadeleyi veren komutana karşı terör eylemi gerçekleştirdiler. Daha önce İsrail, Hamas liderini ve İslami Cihad liderini öldürdü ve biz yaptık dedi. ABD ise Irak ve Afganistan'da birçok kişiyi öldürdü ancak inkar ediyordu. Bu sefer ABD Başkanı öldürdüklerini itiraf etti. ABD terörist olduğunu ilan etti ve biz öldürdük dedi. Terörizme karşı en güçlü komutanı terörist olarak ilan etti, bu ABD için utanç nedenidir."

Süleymani'nin sadece bir kişi ve Kudüs Gücünün de bir kurum olarak görülmemesi gerektiğine işaret eden Hamaney, "Süleymani'nin komutası altında mücadele edenler ülkemizin güvenliğinin de önemli temsilcileridir. Evet dışarıda savaşıyorlar ancak ülkelerini koruyorlar. Onlar Suriye ve Irak'ta İran'ı koruyor. Suriye ve Irak'ta icat edilen DEAŞ'ın asıl hedefi İran'dı. ABD'nin asıl hedefi İran'dı. Bu Süleymani komutasında mücadele eden gençler tarafından durduruldu." diye konuştu.

Rejim karşıtı gösterilerde "Ne Gazze ne Lübnan" diye slogan atanları eleştiren ve bu kişilerin İran için de kendilerini feda edemeyeceğini iddia eden Hamaney, şöyle devam etti:

"İran için canını feda eden Süleymani'ydi. Tahran, Kum, Kirman ve Huzistan'da meydana inen milyonlar ve diğer şehirlerde Süleymani için yas tutanlar bu büyük imtihanda yer aldılar. Halk devrimden ve İslam cumhuriyetinden yana olduğunu göstermiştir. Emperyalizme karşı olduğunu ortaya koymuştur."

İran halkının rejimi desteklediğini ve dünyaya farklı bir tablo göstermek isteyenlerin samimi olmadığını ileri süren Hamaney, "İran halkı, zorbalığa karşı direnişten yanadır. Süleymani'nin posterine hakaret edenler mi yoksa meydanlara çıkanlar mı İran halkıdır? ABD'li yetkililer İran halkının yanında olduğunu söylüyor ancak yalan söylüyor. ABD'li yetkililer hiçbir şey yapamadı ve yapamayacaktır. İran halkı samimi duruşunu gösterdi. Halkın intikam sesi, ABD üslerini vuran füzelerin yakıtıydı." görüşünü savundu.

Ukrayna Hava Yollarına ait uçağın düşürülmesi hadisesiyle Süleymani olayının unutturulmak istendiğini savunan Hamaney, rejim karşıtı gösterilerde yer alan gençlerin de "kandırıldığını" ileri sürdü.

İran lideri, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz uçak hadisesine ne kadar üzüldüysek düşman da o kadar sevindi. Düşman, İslam nizamının, silahlı kuvvetlerinin ve Devrim Muhafızlarının sorgulanmasını sağlayacak bir argüman elde etti. İran güçlü olmalıdır. İran'ın önündeki en önemli yol güçlenmesidir. Müzakere önemli değildir kiminle olursa olsun ancak güçlü olmalıyız. Ekonomi güçlü olmalı. Petrole bağımlılık bitmelidir."

Uçağın düşürülmesiyle ilgili konunun takip edilmesini ve tekrarlanmaması için tedbir alınmasını isteyen Hamaney, 21 Şubat'ta yapılacak milletvekilliği seçimlerine de katılım çağrısında bulunarak, "Halkın seçimlere katılımı düşmanı ümitsiz kılmaktadır. Halk, iştiyakla seçimlere katılmalıdır. Düşman bu konuda etkisini ortaya koymamalıdır." ifadelerini kullandı.

Hamaney'den nükleer anlaşma tepkisi

Almanya, Fransa ve İngiltere'nin nükleer anlaşmayla ilgili İran'ı tehdit ettiğini ifade eden Hamaney, bu ülkelerin Irak savaşında Saddam'a yardım ettiğini öne sürdü.

Almanya'nın Saddam'a kimyasal malzeme ve silah, Fransa'nın da İran'a ait petrol gemilerini vurması için savaş helikopterleri verdiğini iddia eden Hamaney, İngiltere'nin de tüm gücüyle Saddam'ın yanında durduğunu kaydetti.

Hamaney, sözlerini şöyle tamamladı:

"ABD'nin çıkmasından sonra bu 3 ülke yaygara kopardı, ben bunlara inanılmaması gerektiğini ve ABD'nin hizmetinde olduklarını söyledim. Ortaya çıktı ki bu devletler ABD'nin hizmetindedir. Sizin efendiniz ABD bile İran'a diz çöktüremedi, siz ondan daha güçsüz olanlar da İran'a diz çöktüremeyeceksiniz. Bunların müzakeresi de aldatıcıdır. Müzakere masasında oturanlar ile Süleymani'nin öldürülmesine ortaklık edenler aynı kişilerdir. Sadece elbise değiştiriyorlar. Bunlar güvenilecek kişiler değildir. Müzakereden korktuğumuz yok ama ABD ile olmayacak."

Hutbede Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Meclis Başkanı Ali Laricani ve Yargı Erki Başkanı İbrahim Reisi ile diğer yetkililer de hazır bulundu. Daha önce cuma namazının ardından Tahran'da yapılacağı duyurulan gösteri de iptal edildi.

Tahran, AA

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız