SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Ağbaba: "Zirve'yi MİT de İzliyordu"

A- A+ PAYLAŞ
 
CHP Malatya Milletvekili Ağbaba, Zirve Yayınevi katliamından altı ay önce dükkanına gelen ve sonradan MİT görevli olduklarını iddia ettiği sivil giyimli iki kişinin Zirve Yayınevi hakkında sorular sorduğunu ileri sürüyor.
 
CHP Malatya Milletvekili Ağbaba'yı farklı kılan özelliklerden birisi de, 18 Nisan 2007'de üç Hristiyan'ın öldürüldüğü Malatya Zirve Yayınevi'nin bulunduğu Ağbaba İş Merkezi'nin sahibi oluşu... Kendisinin de bu iş merkezinde bir dükkanı bulunuyor. Ağbaba, cinayetten yaklaşık altı ay önce dükkanına gelen iki MİT'çinin yayınevi hakkında "Neden burada oturuyorlar?", "Kim kiraya verdi?" diye sorup bilg topladığını, bu durumda honut görünmediklerini iddia etti. Ağbaba, Malatya'daki misyonerlik karşıtı kampanyanın arkasında devlet birimlerinin olabileceğini belirterek, "Fakat Malatya'da ben ev kilise görmedim. Hristiyana olana da rastlamadım. Bu kadar korkunç adamlardıysa, benim ayak basmadığım köy kalmadı, hiç karşılaşmadım" diyor. Ağbaba, Zirve Yayınevi cinayetinin hala aydınlatılamadığını ifade ediyor. 
 
Bu yıl 12 Haziran'daki genel seçimlerle ilk kez milletvekili seçilen Veli Ağbaba'nın inşaat malzemeleri satan dükkanı, Ağbaba İş Merkezi'nde yer alıyor. Ağbaba, Zirve Yayınevi'nin bulunduğu dördüncü katı cinayetten önce ellerinden çıkardıklarını belirtiyor. CHP İl Başkanlığı görevini yürüttüğü sırada Protestanların binaya taşındığını anlatıyor. Öldürülen Tilmann Geske'nin yabancı olduğu için dikkat çektiğini, Geske ile zaman zaman karşılaştıklarını anlatan Ağbaba, "Komşularla pek ilişkileri yoktu. Çok konuşkan değildi. Birbirimizi tanıyorduk. Birkaç kez merhabalaşmıştık" diyor. 
 
Ağbaba, cinayetten altı ay önce dükkanına gelen ve sonradan MİT görevli olduklarını iddia ettiği sivil giyimli iki kişinin Zirve Yayınevi hakkında sorular sorduğunu ileri sürüyor. Ağbaba, şunları anlatıyor: 
 
"Bunların takip edildiğini görüyorduk. Bizim dükkana iki MİT'çi gelmişti. Bilgi topluyorlardı. Önce inşaat malzemesi sordular, sonra bina hakkında sorular sordular. Ben de "MİT'çi misiniz?" dedim. Birbirlerine baktılar, 'Başbakanlık görevlisiyiz' dediler. 'Neden burada oturuyorlar?', 'Kim kiraya verdi' diye soru sordular. Ben de 'Kimseye zararları yok' dedim. Fakat bu durumdan hoşnut görünmedikleri belliydi." 
 
Ağbaba, cinayetten önceki iki yıl içinde Malatya'da bazı siyasiler, dernekler ve vakıfların misyonerlik karşıtı açıklamalar yaptığını, Ülkü Ocakları'nın eylem gerçekleştirdiğini belirterek, şöyle devam ediyor: 
 
"Malatya'da din elden gidiyormuş gibi bir kamuoyu vardı. Oysa asla tepki çekecek hareketlerini görmemiştik. Bir anda ulusal ve yerel basın organları Türkiye'de yüzlerce kilise açıldığı ve faaliyet yapıldığı yönünde kanaat oluşturdular. Topluma düşman olarak yansıttılar. Sanki büyük tehlikeymiş gibi gösterildiler. Dinsel gruplar tepkiliydiler. Misyonerlik propagandası yapıldığı yönünde propagandalar oluyordu. Fakat Malatya'da ben ev kilise görmedim. Hristiyana da rastlamadım. Bu kadar korkunç adamlardıysa, benim ayak basmadığım köy kalmadı, hiç karşılaşmadım." 
 
Propagandanın arkasında devletin güvenlik birimlerinin olabileceğini savunan Ağbaba, "Derine inmek gerekir. Gerçek ancak böyle aydınlanabilir. Beş çocuğun öldürmesiyle olacak iş değildir" diyor. Ağbaba, kurbanların devlet birimlerince izlenirken öldürüldüklerini kaydederek, "Bence burayı devlet izliyordu. İzlenirken cinayet işlenmesi çok anlamlı. Zaafiyet olduğu ortada. Olmamasını düşünmek ahmaklıktır. İzlenirken tedbir alınmıyor. Art niyet var mı, bilmiyorum. Ama kamuyonun oluşumunda devletin kendisi de var. Bazen vali oluyor, bazen müftülük. Çeşitli sivil kuruluşların yönlendirmesi hissediliyordu. Düşman olarak görüyorlardı. Bu cinayetin ortaya çıkarılmasıyla ilgili hiçbir şey yapılmadı" diye konuşuyor. Ağbaba, bir dönem Ermenilere, Kürtlere ve Alevilere yönelik olduğu gibi Hristiyanlara yönelik de ötekileştirme kampanyasının sürdürüldüğünü anlatıyor. 
 
İSMAİL SAYMAZ - RADİKAL

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız