SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Ağca:'Herkes Şoke Olacak'.!

A- A+ PAYLAŞ

Mehmet Ali Ağca, Abdi İpekçi suikastiyle ilgili TAKVİM'e konuştu: İpekçi'yi öldüren tetiği ben çekmedim. Türkiye hazır değil ama bütün gerçekleri açıklayacağım, herkes şoke olacak!

Tarihler 1 Şubat 1979'u gösterdiğinde Türkiye, soru işaretleri ile dolu bir suikaste sahne olmuştu. Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi, İstanbul Nişantaşı'nda uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmişti. Peki tetiğe kim ya da kimler basmıştı? Bu sorunun cevabı, 5 ay sonra ortaya çıkmıştı. Mehmet Ali Ağca adlı zanlı, İpekçi suikastinin tetikçisi olarak 25 Haziran 1979'da yakalanmıştı. Ancak Ağca'nın yakalanışı ile başlayan süreç, soru işaretleri ile akmaya başladı. Çünkü polis ek gözaltı süresi istemesine rağmen bu talep reddedildi ve Ağca, Maltepe Askeri Cezaevi'ne konuldu.

5 AY SONRA YAKALANMIŞTI

Suikastten sonra 5 ay boyunca sırra kadem basan Ağca'nın derin destekçileri cezaevinde de devreye girdi. İddiaya göre Ağca'dan "Suçunu itiraf etmesi" istendi. Karşılığında da "Seni kaçıracağız" denildi. Mehmet Ali Ağca, bu gelişmeden 6 ay sonra 23 Kasım 1979'da aralarında Abdullah Çatlı'nın da bulunduğu iddia edilen bir grubun yardımıyla Bulgaristan'a kaçırıldı. Abdi İpekçi suikastinin tetikçisi olarak aranan Ağca, 13 Mayıs 1981'de Papa II. Jean Paul'ü vuran isim olarak manşetlere çıktı. Dünyayı sarsan tetikçinin yolculuğu, 13 Haziran 2000'de Türkiye'ye iade edilmesiyle sonlandı. Ancak tetikçi Ağca, İpekçi davası zamanaşımına uğradığı için gasp suçundan hapse girdi.

'BENİ HİÇ CİDDİYE ALMADILAR'

12 Ocak 2006 tarihinde serbest bırakıldı, ancak Adalet Bakanlığı'nın itirazı üzerine 8 gün sonra tekrar tutuklandı. Bu süreç Ağca'nın 18 Ocak 2010'da tahliyesiyle sonuçlandı. Ve önceki gün TRT'ye çıkan Ağca, Papa suikastiyle ilgili her şeyi açıkladı. Ancak İpekçi suikastiyle ilgili sessiz kalan Ağca'ya o soruyu TAKVİM sordu. İpekçi suikastinin ardında kim var? Papa suikastinin emrinin Vatikan ve CIA'den geldiğini söyleyen Ağca, şu iddialarda bulundu: Artık özgürüm. Gençliğim hapiste geçti. Beni ciddiye almadılar. Kimseye yalan borcum yok. Hukuken de vicdanım rahat. İpekçi suikastinde tetiği çeken ben değildim. Türkiye hazır değil ama yakında bütün gerçekleri açıklayacağım. Herkes şoke olacak. Dünyada bir tek insan bile bana inanmasa İpekçi'yi vuran tetiği çeken ben değilim. Ne davalar var. Adamlar yıllarca hapis yatıyor ama yıllar sonra suçsuz olduğu ortaya çıkıyor.

MUMCU'GERÇEK TETİKÇİYİ' BİLİYORDU

İpekçi suikastinden sonra o soruyu, yine yıllar sonra bir suikaste kurban gidecek olan Uğur Mumcu sormuştu. Tetiğin ardında kim vardı? İddiaya göre Mumcu, suikastin ardındaki isimleri biliyordu. Bu iddia yıllar sonra gazeteci Mehmet Altan tarafından da dillendirildi. Bir programa katılan Altan, şunları söyledi: "Mumcu Ağca'nın suikastı izlemek için orada bulunduğunu söylemişti. Cinayeti işleyen kişiyi biliyordu."

ÇELİK-ŞENER İLİŞKİSİ

Mumcu'yla ilgili en sıcak iddia ise dün Cüneyt Özdemir'den geldi. Özdemir, köşesinde şunları yazdı: "Ağca ve Oral Çelik ilişkisi Mumcu'nun dikkatini çekmişti. Mumcu, 'Ağca'nın sakladığı en önemli isim Oral Çelik'tir. Çelik, İpekçi cinayetinin gerçek katilidir. Cinayet; Oral Çelik-Mehmet Şener ikilisi tarafından planlanmıştır' diye yazdı."

ÜRUĞ'UN ROLÜ NE?

Dönemin tanıkları yıllar sonra suskunluklarını bozdu. Onlardan biri de Ecevit hükümetinin İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş'ti. İpekçi'nin katili Mehmet Ali Ağca'nın sorgu tekrarında bizzat bulunan Güneş, şu iddialarda bulundu: "Sorgu süresini uzatmak için İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı'ndan izin istedik. Ama Sıkıyönetim Komutanı Necdet Üruğ izin vermedi. Daha sonra da zaten cezaevinden kaçırıldı."

ŞERİFE GÜZEL - TAKVİM GAZETESİ

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız