SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Aileye Ne Oluyor?'

A- A+ PAYLAŞ

Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü'nün yayın organı olan Aile ve Toplum Dergisi'nde yayımlanan araştırması ile medyada tartışılan isim olan Dr. Ünal Şentürk, televizyon dizisi yapımcılarının evliliğin çocuk oyuncağı olup olmadığını düşünmeleri gerektiğini belirterek, son dönemdeki dizilerdeki kahramanların özellikle 'boşanmış ya da nikahsız yaşıyor' olduğunu ifade etti.

İnönü Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Ünal Şentürk, tartışma konusu yapılan "Aile Kurumuna Yönelik Güncel Riskler" adlı araştırması ile ilgili olarak İHA'ya açıklamalarda bulundu. Dr. Şentürk, "Aile küçülüyor, aile yapısal fonksiyon olarak değişikliğe uğruyor. Aile kurumunu riske sokacak şeyler de ortaya çıkıyor. Mesela, dünyada ve Türkiye'de boşanma hızla artıyor. Boşanmanın hızlı artmasına paralel olarak sadece anne ile yaşayan çocukların, sadece baba ile yaşayan çocukların olduğu tek ebebeyinli ailelerde de bir artış gözleniyor. Nikahsız birliktelikler artıyor. Yeni çiftler bütün şartlarını yerine getirmelerine rağmen gençler evlenme isteğinde bulunmuyorlar. Hem dünyada ve hem de Türkiye'de çocuk yapmama eğilimi gözlemlenmekte. Diğer gözlemlediğimiz şey eşcinsel evlilikler. Bunların hepsi bazen tek başına, bazen bir çoğu bir araya gelerek aile kurumunu riske sokmaktadır.

Peki bunlar neden meydana gelmektedir? Yani boşanmalardaki artış, tek ebebeyinlikli ailelerdeki artış. Nikahsız birliktelikteki artış. Evliliğin ertelenmesi veya çocuk yapmama eğilimindeki artış neden ortaya çıkıyor?

İnsan her şeyden evvel bir toplumsal varlık. Kendi başına rastgele hareket edemiyor. Mevcut tarihsel koşulları ve toplumsal koşulların etkisinde kalan insanoğlu; zamanın ve mekanın koordinatların şartlarının neticesi olarak hareket ediyor. Dolayısıyla biz boşanmadaki artışları, tek ebebeyinli ailelerdeki artışları, nikahsız birlikteliklerdeki artışları değerlendirirken, bunların neden son zamanlarda dünyada ve Türkiye'de arttığını gözlemlememiz ve tartışmamız gerekiyor.

Bunun nedenlerine baktığımızda birden çok nedeninin olduğunu görüyoruz. İlk akla gelebilecek şeyler; modernleşmenin büyük bir etkisi var. Kentleşmenin büyük bir etkisi var. Sanayileşmenin var. Ekonomik dar boğazın etkisi var. Kadının çalışma hayatına girişinin etkisi var. Feminist hareketlerin bir etkisi var. Aile içi şiddetin bir etkisi var. Bir neden olarak da kitle iletişim araçlarının etkisi var" şeklinde konuştu.

Dr. Şentürk sözlerine şöyle devam etti;

"Son günlerde tartışmaya konu olan şey; kitle iletişim araçlarını ilgilendiren veya böyle değerlendirmemize sebep olacak yorumların yapılmış olması. Benim burada söylemek istediğim ve tartışmaya yol açan şey, özellikle Türkiye'de son zamanlardaki popüler olan dizilerdeki kahramanların ya boşanmış olmaları, ya ayrı yaşıyor olmaları, ya da nikahsız bir birliktelik neticesinde yaşıyor olmalarıydı. Böyle bir yorum yapmıştım. Bu yorumumda da şu soruyu söylemiştim; 'Medyaya büyük sorumluluklar düşmektedir.

Kitle iletişim araçlarının insan tutum ve davranışları üzerindeki çok güçlü etkilerinin olduğunu yadsınamaz bir gerçekliktir. Günümüzde izlenme rekorları kıran, oldukça popüleşen dizilerin büyük bir çoğunda boşanma, yalnız yaşama ve sivil evlilik diye tanıtılan nikahsız birliktelikler olağan bir durum gibi gösterilmekte veya bu durumların diğer yönleri dikkate alınmamaktadır. Bu ise, aile kurumuna yönelik olumsuz sonuçları ile belirlenen riskli oluşumları normalleştirmektedir. Bir çok dizideki kahramanların boşanmış, eşinden ayrı yaşayan, bekar kalan, sadece çocukları ile yaşamını sürdüren ve nikahsız yaşayan kişilerden oluşması izleyici bağlamında arzu edilmeyen davranışlar modellerini oluşturarak, toplumsal yaşamı riske sokmaktadır. Bu nedenle halkın beğenisine ve ilgisine sunulan yayınların toplumun değerleri ve kabulleri ve beklentileri ile örtüşmesi oldukça fonksiyonel olacaktır ' diyorum.

Sonuçlar ve öneriler kısmındaki sadece bu cümle bir gazete ve bir kaç medya grubunda farklı bir şekilde tartışıldı. Sanki benim burada söylemek istediğim, bu olumsuz olarak nitelendirdiğim aileyi riske sokacak dediğim gelişmelerin tek sebebi kitle iletişim araçları ve bu kitle iletişim araçlarındaki popüleşen diziler ve dizilerdeki kahramanlarmış gibi lanse edilmiş. Bunu söylemek istemiyorum. Söylemek istediğim; aile kurumunu riske sokacak oluşumların birden çok sebebi var. Bunlardan sadece bir tanesi kitle iletişim araçları."

Yapımcıların dizilerin toplumu nasıl etkileyeceği konusunda önceden düşünmesi gerektiğini belirten İnönü Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Ünal Şentürk, "Son zamanlar da popüleşen dizilerdeki kahramanları, riskli olarak gördüğümüz boşanmış aile çiftlerinden biri olmaları, ayrı yaşamaları veya hayatlarının geri kalan kısımlarını bekar olarak yaşıyor olmalarıydı. Mesela ilk akla gelen popüler dizilere baktığımız zaman; Avrupa Yakası'nda Aslı ile Cem; sebebini tam olarak anlayamadığımız bir nedenden dolayı boşanmışlardı, fakat aynı evde yaşıyorlardı.Yaprak Dökümü, Leyla ile Oğuz bir boşanmış çifttir. Necla ile Oğuz boşanmış çifttir. Ferhunde ile Şevket boşanmış bir çifttir. Annem dizisinde milletvekili Musa boşanmıştır. Bez Bebek dizisinde Özge'nin annesi Simge, boşanmış bir eş rolünü oynamaktadır. İki aile dizisinde Yaman boşanmıştır. Boşanmış bu çiftler, aynı mekanda farklı bir aileyle birlikte yaşamaktadır. Binbir Gece'de Fisun ile Ali Kemal boşanmış bir çifttir. Aliye dizisinde Aliye
boşanmış bir çifttir. Yağmur Zamanı ve Bütün Çocuklar dizisine baktığımız zaman Fırat ve Ali Yahya, eşinin ölmesi veya ayrı yaşamasından dolayı çocukları ile yaşayan tek ebebiyen bir modeldir. Haziran Gecesi'ndeki Baran, tek ebebiyenli aileye örnektir. Kader İsterse dizisinde Hülya Avşar, eşinin aldatması nedeniyle boşanmış bir kadını oynamaktadır.

Bunları neden söylüyoruz. Medya gerçekten günümüzde çok önemli bir güce sahip. Yasama, yargı ve yürütmeden sonra dördüncü büyük güç olarak tanımlanmakta. Bugün medyanın gücü veya insanların tutum ve davranışları üzerindeki etkisi yadsınamaz bir gerçek. Demek istediğimiz toplum olarak herkese görevler düşüyor. İnsanların boşanmamaları için, ailelerin dağılmamaları için, toplumun bundan olumsuz etkilenmemeleri için, herkesin elinden gelebilecek, yapabileceği şeyler var.

Bir sorumlulukta medyaya düşmekte. Medyanın üzerine düşen görev, program yapımcılarının 'Acaba biz bunu verdiğimiz zaman toplum bunu nasıl okur, toplum bundan nasıl etkilenir? Özellikle 18 yaşından küçük veya 18 yaşından sonraki gençler, bundan nasıl etkilenir, aileyi nasıl görür? Evlilik gerçekten böyle çocuk oyuncağı mıdır? 3 gün tanışan 5. gün evlenen 2. gün ayrılan 3 ay sonra tartışan, 5 ay sonra boşanılan bir oyuncak mıdır?' diye düşünmelerini tavsiye etmiştim" dedi.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız