SON DAKİKA
SON DEPREMLER

''AKP'ye 'Merhaba' 3 Bin Lira!.''

A- A+ PAYLAŞ

Halkın Sesi Partisi (HAS Parti) Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, Türkiye'de siyasetin, elitlerin işi olduğu yönünde bir algı bulunduğunu belirterek, bir kişinin seçim kampanyası için en az 100 bin liraya ihtiyacı olduğunu söyledi. Bu sistemin, gençlerin önünü tıkadığını savunan Kurtulmuş, "Bu seçimlerde özendirmek için, aday adayı olacak gençlerden adaylık başvurusuyla ilgili bir lira dahi almayacağız" dedi.

HAS Parti tarafından düzenlenen 'Siyaseti Halka Açmak' konulu panel İlci Otel'de başladı. Panelin açılışına HAS Parti Genel Başkanı Kurtulmuş ile parti yöneticileri ve çok sayıda partili katıldı. Panelin açılış konuşmasını yapan Kurtulmuş, Türkiye'de siyasal sistemin siyasal ahlakla donanmasının istenen bir şey olduğunu ancak siyasal ahlakın, sadece bireylerin ahlaklı olmasına bırakılacak kadar basit bir konu olmadığını belirtti.

Siyasal ahlakın sistem ahlakıyla ilgili olduğuna işaret eden Kurtulmuş, "Buradaki hukuki ve Anayasal çerçeve değiştirilmeden, Türkiye'deki oligarşik yapı değişmeden ve bu oligarşik yapıyı tahkim eden, o yapının emrinde olan siyasal bütünüyle demokratik hale getirilmeden, yani Siyasi Partiler Yasası, Seçim Yasası ve Meclis İçtüzüğü demokratikleştirilmeden Türkiye'de siyasetin finansmanının da düzgün olmasından bahsetmek mümkün olmayacaktır" diye konuştu.

"HALK OY MEKANİZMASI HALİNE GETİRİLDİ"
Siyaseti kim finanse ederse halkın karar ve tercihlerini de kamu politikalarına onların dönüştürdüğünü anlatan Kurtulmuş, esas olan hususun, halkın geniş kesimlerinin gönüllü katkılarıyla siyasetin finanse edilmesini sağlamak ve halkın sesini doğrudan siyasal karar mekanizmalarına ve kamu politikalarının oluşmasına yansıtmak olduğunu söyledi. Siyaseti halkın doğrudan doğruya gönüllülük esasına göre finanse etmez, bir takım çevreler finanse etmeye başlarsa o zaman siyasette, kamu politikalarında halkın değil bu finansmanı sağlayan çevrelerin etkili olacağına dikkat çeken Kurtulmuş, Batı demokrasilerinin en temel sorununun da siyasetin finansmanı konusu olduğunu ifade etti. ABD'de oy kullanma oranlarının, yüzde 50'nin biraz üzerinde olduğuna işaret eden Kurtulmuş, halkın pratik olarak yarısının siyasete katılmadığını belirtti.
ABD'de siyaseti halkın finanse etmediğini, onun için de kamu kararlarıyla doğrudan ilgilenmediğini söyledi.

Türkiye'de de 12 Eylül rejimiyle birlikte gelen süreçte halkın hem depolitize edildiğini, hem de siyasal kararların dışına çıkarıldığını kaydeden Kurtulmuş, "Kendisiyle ilgili kararları verme konusunda elinden güçleri alınmış olan bir halk, ayrıca siyasetin finansmanını da sağlamıyorsa, sadece bir noter konumuna düşürülmekte, sadece 4 yıldan 4 yıla, ya da 5 yıldan 5 yıla oy mekanizması haline getirilmektedir" değerlendirmesini yaptı.

Türkiye'de siyasal kampanyaların fikir beyan etmek ve projeleri yarıştırmak meselesi olmaktan çıktığını ve insanları pazarlama aracına dönüştüğünü öne süren Kurtulmuş, siyasal pazarlama kadar kendisini rahatsız eden bir başka söz olmadığını dile getirdi. "Bir mal pazarlamıyorsunuz, bir ürün pazarlamıyorsunuz. Pazarlanan bir fikirdir, bir tekliftir" diyen Kurtulmuş, siyasal iletişimin piyasa şartlarında sözü edilen bir pazarlama işlevine dönüştürüldüğünü dile getirdi.

"ONLARI SEÇEN HALK DEĞİL LİDERLER"
Türkiye'de siyasetin pahalı bir iş olduğu ve elitlerin işi olduğu yönünde bir algı bulunduğunu kaydeden Kurtulmuş, 12 Haziran seçimleri yaklaşırken Ankara'nın bütün otellerinin dolu olduğunu belirtti. On binlerce aday adayının Ankara'da bulunmayı tercih ettiklerini ifade eden Kurtulmuş, "Hakkari'den, Malatya'dan, Giresun'dan, Konya'dan seçilecek olan insanların Konya halkıyla, Artvin halkıyla, Malatya halkıyla bir ilgisi yok ki. Onları seçen oranın halkı değil ki. Onları seçen parti oligarşileridir,
liderlerdir. Liderlerinin iki dudakları arasından kağıtlara dökülmek için millete derdini anlatmak yerine liderlerin gözüne girmeyi aday adayları tercih etmektedir. Türkiye'de siyasetin halka ne kadar kapalı olduğunun en önemli göstergelerinden birisi de, önümüzdeki günlerde daha da yoğunlaşacak olan Ankara'daki siyasetin seyridir" diye konuştu.

Türkiye'de siyasi partilere hazine yardımı konusunun çok garip bir şekilde düzenlendiğini dile getiren Kurtulmuş, bunun demokratik ve katılımcı bir tavır olmadığını belirtti. Kurtulmuş, "Bu aslında oligarşik demokrasinin unsurları olarak örgütlenen siyasi partilere devletin verdiği doğrudan bir rüşvetten ibarettir" dedi.

Hükümet partisinin şu anda yaklaşık yarım milyar TL'lik bir hazine yardımına muhatap olduğunu söyleyen Kurtulmuş, öte taraftan HAS Parti'nin hazineden bir kuruş yardım almadığını, almak da istemediğini belirtti. HAS Parti'nin teklifinin, hiçbir partinin hazineden yardım almaması, milletin vergileriyle beslenmemesi olduğunu açıklayan Kurtulmuş, meselenin sadece siyasi rüşvet değil çok açık bir haksız rekabet konusu olduğunu da ifade etmek için bu rakamı telaffuz ettiğini bildirdi. Siyaseti gönüllülük
esasına dayandırarak üyeler üzerinden finanse etmek gerektiğini düşündüklerini kaydeden Kurtulmuş, bunun için ilk kez HAS Parti'nin 'Üyelerle İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı'nı ihdas ettiğini belirtti. Kurtulmuş, amaçlarının, bu partiye üye olan herkesin belli olarlarda aylık ya da yıllık desteklerle HAS Parti'nin siyasi faaliyetlerine katkı sağlaması ve HAS Parti'nin hiçbir ilave desteğe ihtiyaç duymadan, üyeleri vasıtasıyla finanse edilmesini sağlamak olduğunu vurguladı. Kurtulmuş, "Böyle bir parti tabi ki yönetim ve karar süreçlerinde de üyelerinin sözüne itibar edecektir" dedi.

"İKTİDAR PARTİSİNDE 'MERHABA' DEME PARASI 3 BİN LİRA"
İktidar partisinin aday adayı olmak için insanlardan yaklaşık 3 bin lira aldığına işaret eden Kurtulmuş, bu paranın ilk girişte alınan 'merhaba' deme parası olduğunu söyledi. Bir kişinin aday adaylığı sürecini yürütebilmesi için 30-40 bin lira gibi bir paraya daha ihtiyacı olduğunu kaydeden Kurtulmuş, aday seçilmesi halinde ise bir kişinin seçim kampanyası için en az 100 bin liraya ihtiyacı olduğunu anlattı. İşi olmayan, gelecek umudu bulunmayan bir gencin nasıl siyasete katılabileceğini soran Kurtulmuş, bu nedenle seçme ve seçilme yaşının düşürülmesine yönelik düzenlemelerin göz boyamadan ibaret olduğunu savundu. Kurtulmuş, "Türkiye gençlerini pahalı bir uğraş olan siyasetin içine nasıl çekecektir? Türkiye demokrasisinin önemli sorunların birisi de budur. Halkın Sesi Partisi olarak bu seçimlerde özendirmek için, aday adayı olacak genç arkadaşlarımızın hiçbirisinden adaylık başvurusuyla ilgili bir lira dahi almayacağız" diye konuştu.

Askeri ihtilaller nasıl halkın iradesini yansıtmayan oligarşik zeminlerse, halktan kopuk bugünkü siyaset tarzının da halkla ilgili olmayan, halktan uzak olan ve giderek halkla irtibatını koparan bir siyaset tarzı olduğunu öne süren Kurtulmuş, "Bu millet nasıl askeri ihtilallere karşı, açık aristokrasiye karşı mücadele ediyorsa, şu andaki aristokratik demokrasiye karşı da mücadele edecek, halkın sesi, Türkiye siyasetinin yönetim ve karar süreçlerinde etkili olacaktır" şeklinde konuştu.

HAS PARTİ'DEN 'ÜYEM' UYGULAMASI
Kurtulmuş'un konuşmasının ardından HAS Parti'nin 'Üye Tabanlı Siyaset ve Yaygın Aiadat-Açık Finans Sistemi' hakkında bir sunum yapan Genel Başkan Yardımcısı Erol Erdoğan, bu sistemle üyelerin politika belirleme çalışmalarına dahil edileceğini anlattı. Türkiye'de ilk defa 'Üyelerle İlişkiler Başkanlığı' ismiyle müstakil bir birim oluşturulduğunu kaydeden Erdoğan, üyelerin siyasi süreçlere nasıl katılacağı konusunda çalışmalar yaptıklarını ve bu konuda hazırladıkları rehberi teşkilatlara dağıttıklarını söyledi. Erdoğan, üyeleri sürece dahil etmek amacıyla Üye İletişim Merkezi'nin (ÜYEM) oluşturulacağını ifade ederek, tüm üyelerin bu merkeze her türlü teklif ve eleştirilerini iletebileceklerini açıkladı.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız