SON DAKİKA
SON DEPREMLER

''Alın AB'yi Başınıza Çalın, Demiyorlar''

A- A+ PAYLAŞ

Emekli Korgeneral Yaşar Müjdeci, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üye olma yerine, Kıbrıs dahil diğer sorunlarını çözmesi gerektiğini belirtti.

İnönü Üniversitesi Bilim ve Eğitim Topluluğu tarafından organize edilen, "Türkiye Nereye Gidiyor?" konulu konferans, İnönü Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi'nde yapıldı.

Konferansın ilk konuşmacısı Emekli Korgeneral Yaşar Müjdeci, Türkiye'nin iyiye gitmediğini, iyi yolda olmadığını ileri sürerek, konuşmasında, Ermeni sorununa da değindi. Son günlerde gündemden düşmeyen Ermeni sorunuyla ilgli konuşan Müjdeci, "Ermeniler Türklerin Anadolu'ya girmelerine takiben hoşgörülü, birleştirici siyaset yoluyla Türklüğün adil ve insani töresinden yararlanmışlardır. Ermeniler, devlete bağlı, milletle kaynaşmış ve anlaşmış olduklarından dolayı, milleti sadıka olarak kabul edilmişlerdir. Ancak, Osmanlı Devleti'nin zayıflamaya başladığı dönemde Avrupa ve Rusya'nın kendi çıkarları doğrultusunda müdahaleler başlayınca Türk - Ermeni ilişkileri de bozulma devri başlamıştır "şeklinde konuştu.

"Son günlerde çıkan tartışmaların tek nedeni ABD ve yardakçıların buna başta AB de diyebiliriz, yaptığı ayak oyunlarıdır. Ermeni sorunu ABD ve AB yardakçılarının ayak oyunlarıdır"diyen Müjdeci, Patriklik ve ekümenlik sorununa da değindi. Yaşar Müjdeci, "Buradaki mesele, dinin siyasete alet edilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu şekilde Türkiye'nin başına çorap örülüyor. Türkiye'nin ensesinde boza pişiriliyor"şeklinde belirtti.

Kıbrıs sorununa da parmak basan Müjdeci, "Kıbrıs çeşitli manevra yöntemleriyle elden çıkarılmak isteniyor. Birinci Fin önerisi olarak bilinen Finlandiya önerisi dediler kabul edilmedi, şimdi ikinci Fin önerisi çıktı. Burada, limanların açılarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yok edilmek isteniyor. Bu sorunların çözümü milli hükümettir. Türkiye'nin çıkarlarını savunmak gerekir. Ülkenin, milli güçleri birleşmelidir. Bunları niye diyoruz? Çünkü, iktidar, kalkıp da 'alın AB'yi başınıza çalın' demiyor. Türkiye, AB'ye tam üye olacağına, Kıbrıs dahil tüm sorunları halletmek zorundadır"diye sözlerini tamamladı.

Daha sonra, Talat Paşa Komitesi Genel Sekreteri Ferit İlsever ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr. Alpaslan Işıklı, Türkiye'nin gelişmesiyle ilgili görüşlerini dile getirdiler.

İlsever, Türkiye'nin ABD, AB tarafından kuşatma altına alındığını, milli devletin yok edilmek istendiğini, AB kararları ve müzakere koşullarıyla çökertilmesinin amaçlandığını, devleti devlet yapan tüm değerlerin masaya yatırıldığını söyledi.

Prof.Dr. Işıklı da, cumhuriyete ve temel değerlerine yoğun bir saldırının söz konusu olduğunu, eskiden beri olan bu saldırının son dönemlerde yoğunlaştığını, bunun başlangıcının küreselleşme denilen süreç olduğunu bildirdi.

İrticanın en çok dine zarar verdiğini, irticanın arkasında dinin bulunmadığını, meseleye dikkatle bakmak gerektiğini, bu olgunun, uluslararası sömürücü çevrelerin ürünü olarak sahneye konulduğunu kaydenen Işıklı, Atatürk döneminde Şeyh Sait olayının, İngiliz kışkırtması olarak ortaya çıktığını, demokrasinin akamete uğratıldığını, günümüzde de benzer örnekler görüldüğünü bildirdi. Türkiye'de süreçte görülen örneklerin yurt dışı bağlantısına dikkat çeken Işıklı, irticanın İslami değerlere dönüş değil, İslamiyet öncesindeki cahiliye dönemine dönüş olduğu iddiasını dile getirdi.

Bölücülük faaliyetlerine de değinen Işıklı, bunun da dış kökenli olduğunu belirterek, değerlendirmelerini yaşanan çeşitli olayları örnek vererek sürdürdü. Işıklı, ikinci cumhuriyetçi diye kendisini adlandıranların da bu hedeflere hizmet ettiklerini kaydetti. "Türkiye'yi bir nezarethaneye kapatmışlardır. Bu nezarethane, AB'nin bekleme odasıdır." diyen Işıklı, Türkiye'nin Yugoslavya parçalanma koşullarına taşındığını savundu.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız