SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Amani Bol Olsun!..

A- A+ PAYLAŞ

“AMANI BOL OLSUN!”
Süleyman ÖZEROL/Araştırmacı-Gazeteci
Hüseyin ŞAHİN/Araştırmacı

Arguvan Türküleri ve “Arguvan Türküleri” Kitabımız Üzerine Bir Değerlendirme.

Arguvan havaları ülke genelinde haklı bir üne kavuşmuş; sevda, hasret, ayrılık duygularıyla yüklü ezgilerinde bazen de acılar dile gelmiştir.
Bir bakarsınız hon türküsü olmuştur sevda ile karışık;

Elliğim elimde olsa
Orağım belimde olsa
Sevdiğim yanımda olsa
Yıkarım tarla seni

Ha dağlar ha dağlar
Ha dağlar ha dağlar
Elleri koynunda bir gelin ağlar

Ot biçerken, harman kaldırırken, el taşında bulgur çekerken de ezgiler akıverir Arguvanlının gönlünden. Yaylaya giderken çobanın kavalından süzülen içli mi içli bir ezgiyle karşılaşırsınız.

Yaylaların nergiziyim
Mor koyunun bercisiyim
Emzirmem nazlı kuzumu
Ben yarın da bercisiyim

Asker uğurlamalarında biler acılı seslenişler dile gelir bağlamanın tellerinde.

Otuz üç gün oldu asker olalı
Ana ben ölürüm sen geleneçe
Var mı benim gibi bahtı karalı
Baba ben ölürüm sen geleneçe

Sevip de alamayan delikanlının kara sevdası dile gelir dizelerde.

Yarın mendilinin ucunu yaktım
Tükettim ömrümü yoluna baktım

Değerini bilmeyen yare vurulmuştur. Onun için gül benzine sarılık düşer. Onun için nazarı yarın alma yanağında kalmıştır. Onun için;

Ellerin yarı da gelip geçtikçe
Elimi goynuma sohar ağlarım

diyerek avunur.

Aha ben gediyim ağla nazlı yar
Geyin karaları bağla nazlı yar

Diyerek gurbet ele yollanır. Geride kalanlara şöyle seslenir:

Köyüm sana gurbet bana
Ara ki bulasın beni

Bu kez de Aşık Bektaş’ın ağzından seslenir:

Ben yolcuyum helallaşak sabahtan
Bu ayrılık devam eder bir zaman

Ayrılık yamandır. Büker insanın belini, artırır hasretliği.

Yüce dağ başında bir topça diken
Ayrılık değil mi belimi büken

Sılaya dönünce Karacoğlan’dan ses verir.

Görünüyü emmimgilin söğüdü
Ben giderken ekinleri göğüdü

Ruhsatinin ağzından güzellere seslenir.

Elin ele tutmuş gelen güzeller
Tanrı selamını almaz mısınız

Kadere, feleğe, yare... Dolaylı bir yakınma, acı bir ilenç, gizli bir isyan vardır...

* Kaderim kaderim kötü kaderim
Başım alır diyar diyar giderim

* Dallanıp da budaklanam der iken
Felek kırdı kanadımı kolumu

* Hasta düştüm yataklarda yatarım
Yanıma gelmedin çürük narınan

Bakarsınız gönül kuşu birden bire havalanmış.

Gine havalandı göğnümün kuşu
Olmadı bir dala konduramadım
İçerime ataş düştü yanarım
Bağladım Fırat’ı söndüremedim

“Oy Fırat, Asi Fırat!..”
Fırat bazan can alır, ağıtlar yakılır, öyküleri anlatılır ağıtların.

Fırat kenarında yüzen kayıklar
Anam ağlar bacım beni sayıklar

Yalnız Fırat türkülerinin mi öyküleri var? Elbette ki başka türkülerin de var; Battalın Destanı, Yıldız Gelin, Gacer Yaylası, Dede Türküsü, Aşağıdan Gelir Omuz Omuza, Otuz Üç Gün Oldu Asker Olalı, Gelin Senemin Ağıtı ...

Dertler, sevdalar, hasret, acılar, ilençler, yakınmalar, dilekler karmaşık bir duygu yükü olarak motiflerle bezenir, simgelerle dile getirilir.

Bakarsınız yar, ceylandır.

Yaralı ceylanım susuz çöllerde
Neyleyim ki çöller beni yaralar
Kanat vurdum boz bulanık sellerde
Neyleyim ki seller beni yaralar

Bakarsınız keklik:

Keklik de benim kekliğim
Kanadına gül ektiğim

Kırmızı gülün ayrı bir yeri vardır Arguvan havalarında.

* Kırmızı güllerin sarı tohumu
Yayla soğuk alamadım uykumu
Eğer gurbet ele gider gelmezsem
Esen ürüzgardan alın kokumu

* Kırmızı gülünen açtım ben seni
Güseller içinde seçtim ben seni

* Kırmızı gül yar elinde kurumaz
Alem güzel olsa yara uyamaz

“Armudun dalını Pazar eylemiş”; “İğde çiçeğinden dilek dilemiştir” Arguvanlı. Yar çiçek, o arısıdır. Renklerle dile getirir duygularını, düşüncelerini.

* Etek sarı sen etekten sarısın
Kurban olam Beydağı’nın karısın

* Kırmızılar giyme dedim giymişsin
El sözüne uyma dedim uymuşsun

* Beri gel beri gel boyu güzelim
Ela gözlerinde kaldı nazarım

Motiflerle bezenen, simgelerle dile getirilen temalar, deyimler ve kalıp sözlerle daha bir anlam kazanır. Her Arguvan türküsü deyimlerle dolu olup, anlatılmak istenenler deyimlere yüklenmiştir.

Bağlantılar-katmalar türkülerin tuzu biberidir. Böylece söyleyiş pekiştirilir, tamamlanır, yinelenerek sürdürülür. Türkü sözlerini bilmeyenler bile bağlantılara-katmalara eşlik ederek zaman zaman kanon oluştururlar. Bazıları ise, “Sen söyle, ben tehöğ diyem” ya da “Söylemesi senden, tehöğ demesi benden” diyerek söyleyicileri özendirirler. İstemde bulunanlar, “Amanı bol olsun” dedikten sonra da “Ah amaaaan!” diyerek yol gösterirler. “Ölem ölem”, “aman aman” derken bir rahatlama duyulur, “zalım zalım”, “hayın hayın” derken, kin yok, içli bir sitem vardır...

Yerel söyleyiş türkülere ister istemez yansır. Öyle olmasa ağız ortaya çıkmazdı. Ses ve harf değişmeleri, harflerin yer değiştirmesi, harf düşmesi, harf eklenmesi görülür. Ancak, yörede yaygın olan “oraa” (oraya) ve “buraa” (buraya) söyleyişlerinin türkülerde yer almadığı görülür.

İş türkülerinin başında hon türküleri; yani ekin biçerken söylenen türküler gelir. Malatya’da tarla tarımının yaygın olduğu Arguvan Ovasında ve birçok köyünde honcuların yerini biçerlerin alması, diğer yerlerde ise ekin ekilmemesi honcuların işlevini yitirdiği gibi, hon türkülerinin unutulmasına da neden olmuştur.

Halk oyunlarımızdan halaylar türkülerle özdeşleşmiştir. Arguvan yöresinde türkülü halaylar yoğun olup, “Kaleden kaleye şahin uçurdum” ve benzek olan “Yaylanın havası yazınan gelir” sözbaşlı düz halay en yaygın olanıdır. Kına-baş bağlama türküleri genel özellik gösterir. Seher davulu ve gelin ağlatma havaları ise acıklı, içli uzun hava ezgilerinden oluşur, davul-zurna ile çalınır. Zaman zaman eşlik edenler de olur.

Düğünlerde, bayramlarda, muhabbetlerde, cemlerde; yani, yaşamın her alanında Arguvanlı sazıyla-sözüyle bütünleşmiştir. Bu nedenledir ki, hangi eve gitseniz duvarda asılı bir saz görürsünüz. Bununla birlikte yörede birçok halk ozanı yetişmiş, deyiş-düvazimamlar yönünden de zengindir Arguvan. Sivas, Erzincan, Tokat yöreleri ile de ortak özellikler taşır.

Müziksel yönden Çamşıhı ve Hekimhan havaları ile bir iç içelik gösteren Arguvan havalarının eğin ve Barak havaları ile de benzer yönleri vardır. Başka yörelerde oyun havası olan ezgilerin Arguvan’da uzun hava-ağıt olarak söylendiğini görürsünüz.

Sonuç olarak, Arguvan ezgileri yaşamın bir parçası, hatta kendisi olarak; büyük ozanlardan beslenmiş, birçok ozan Arguvan’da deyişleriyle özümsenmiş, en az onlar kadar benzetmeler yaparak, kendi yaşamını da katarak yıllar boyunca süzgecinden geçirmiştir. Ozanlar, aşıklar, icracılar yetiştiren Arguvanlı, geleneği sürdürerek ileriki kuşaklara türkü mirasını zenginleştirerek aktarmış ve aktarımını sürdürmektedir.



Malatya’nın hemen her yerinde, Sivas, Elazığ, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Gaziantep, Erzincan, Yozgat, Çorum, Tokat, Ankara, İstanbul hatta Amasya, Samsun gibi illerde beğeni ile dinlenir, yurt dışından gelen işçiler genellikle Arguvan ezgilerinin bulunduğu kasetleri satın alırlar. Bu beğeninin oluşmasında, yaygınlaşmasında, birçok sanatçının (özellikle de yerel sanatçıların) önemli rolü vardır. Merkezi İstanbul’da bulunan Arguvan ve Köyleri Eğitim Kültür Vakfı (AKEV) başta olmak üzere Arguvanlı derneklerinin ve vakıflarının ise ayrı bir yeri ve önemi vardır.

İşte, bütün bunları “Arguvan Türküleri/Halkbilimsel Bir Araştırma Denemesi” adlı ortak kitabımızda inceledik, dile getirdik, örnekledik. Gelecek kuşaklara aktarımda önemli bir görevi yerine getirdiğimize inanıyoruz. Bu bağlamda, türküleri yaşatan ve bizlere aktaran kaynak kişilere, türküleri söyleyen/okuyanlara, derleyicilere; çalışmanın değişik aşamalarında katkılarını esirgemeyen ailelerimize, dostlarımıza ve herkese teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bizi çalışmamızın başlangıcında yüreklendiren, her türlü katkıyı sağlayacağını belirten; ancak, yazılmasını çok arzuladığı “Arguvan Türküleri”ni inceleyen bu eserin tamamlandığını göremeden aramızdan ayrılan Şemsi Belli’yi de rahmetle anıyoruz.

Arguvan ezgileri konusunda halkbilimi bakış açısıyla yapılan bu çalışma, çalışma yöntemi bakımından bir ilk olmaktadır. Bundan dolayıdır ki bir çok eksiklikleri olacaktır. Bizim beklentimiz, “Deneme” olarak adlandırabileceğimiz bu çalışmanın Müzikoloji alanındaki uzmanlarca daha da kapsamlı bir bakışla genişletilmesi, eksikliklerinin giderilmesidir.

Kitabın basımında AKEV Başkanı Sayın Sadık S. Kayhan’ın katkısı katkıların en büyüğü olmuştur. Sayın Kayhan’ın türkülerimizin belgelenmesi ve türkü severlere ulaşmasında gösterdiği çabadan ve katkıdan dolayı, kendisine ve AKEV Yönetim Kuruluna teşekkürlerimizi sunmayı bir gönül borcu biliriz...

Yazar: Süleyman Özerol

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız