SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Arşivler Saklanmak İçin Değildir"

0
Güncellendi - 2017-11-16 05:58:17
A- A+ PAYLAŞ

Malatya 7. Uluslararası Film Festivali kapsamında “Türkiye’de Arşivcilik ve Genel Arşiv Teknikleri” konulu bir panel düzenlendi.

Bir otelde gerçekleşen paneli TRT Genel Müdür Yardımcısı Tuncay Yürekli ve Malatya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Ertan Mumcu ile sinemaseverler izlediler.

TRT’nin arşiv çalışmalarının anlatıldığı panelin moderatörlüğünü TRT Arşiv Daire Başkanı Tülay Altıparmak yaparken, TRT Arşiv Dairesi Başkanlığı Teknik Sorumlu Başmühendis Türkay Okan Salman, TRT Arşiv Dairesi Başkanlığı Yeni Medya Koordinatörü Nurettin İşsever ve Film yönetmeni ve yapımcısı Derviş Zaim konuşmacı olarak katıldılar.

-“ Saklanması, depolarda çürütülmesi hiçbir işimize yaramaz.”

TRT Arşiv Daire Başkanı Tülay Altıparmak, “Bugün bilgisayar tabanlı sistemlerde korunan, yedeklenen ve yeni formatlarla kullanıma sunulan işitsel ve görsel arşiv verilerinin bir ömrü olacağı tartışılmaktadır. Gelinen son noktada sayısal saklama alanlarının ömrünün bilinmemesi nedeniyle, eserlerin orijinalleri ile yeni formatlarının birlikte saklanması gerekliliği tartışılmaktadır. “ dedi.

Arşivin geçmiş ile gelecek arasında bir köprü olduğuna vurgu yapan TRT Arşiv Daire Başkanı Tülay Altıparmak; “Kültür Bakanlığı sinema Genel Müdürlüğü ile beraber elimizdeki 7 binin üzerindeki film ve 30 bin adet haber filmini sayılaştırıp, restore etmek üzere çalışmalara başladık. Şuanda Sinema Genel Müdürlüğünün makineleri ile filmlerimizi sayısallaştırıyoruz ve restorasyonları kurumumuzda yapılıyor. Restorasyon setlerimiz var, elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Öncelikle arşivler saklanmak için değildir. Ben bir elektronik mühendisiyim. Teknolojinin nimetlerinden daime faydalanmak isterim. Ama teknoloji insanlar içindir. Bu mantıkla görevime başlamıştım. Sayın Genel Müdürüm, genel müdür yardımcımız Tuncay beyinde yol göstermesi ile beraber arşivi halkımızın kullanımına açtık. Bunlar gelenek, görenek ve kültürümüzü yansıtan materyallerdi. Saklanması, depolarda çürütülmesi hiçbir işimize yaramaz. Bunların kullanılması, geçmişi olmayan milletin geleceği de olmaz. Halkımızın geçmişimizi bilmesi gerekmektedir. Bu düşüncelerle hareket ediyoruz.” Şeklinde konuştu.

-“Türkiye’nin kültürel mirasını insanlığa sunuyoruz”

TRT Arşiv Dairesi Başkanlığı Teknik Sorumlu Başmühendis Türkay Okan Salman ise şöyle konuştu:

“2000 yılından itibaren arşiv TRT’nin optik ve manyetik analog arşivlerinin çok yüksek standartlı teknolojik sistemlere sayısallaştırıyoruz. Şuanda yaklaşık 100 bin saat materyalimiz arşiv dairesinin işletmiş olduğu sayısal sistem yoluyla kurum içinde bin 350 kullanıcımıza, 7 bölgede kullanıcımızın her an kullanımına açık. Aynı zamanda bu tozlu arşiv raflarında bulunan, bulunmakta olan bant materyallerinin erişimini kolaylaştırıyor. Biz sayısallaştırdığımız materyalleri hem kurum içi kullanıcılarımıza açtığımız gibi, trtarsiv.com sitesi aracılığı ile Türkiye’nin kültürel mirası kapsamında insanlığın kullanımına açmış bulunmaktayız. TRT Arşiv Dairesi Başkanlığı olarak depolarımızda bulunan daha 100 bin saati daha bu yıllar boyu geliştirmiş olduğumuz bilgi teknolojisi sonucunda yeni sistemlere aktararak sayısallaşmaya devam edeceğiz, sunmaya. “

-“ Ne kadar hatırlarsak o kadar kendimizi güçlü hissedeceğiz.”

TRT Arşiv Dairesi Başkanlığı Yeni Medya Koordinatörü Nurettin İşsever ise, “TRT kurumu olarak biz kullanılmayan potansiyelin ne kadar tehlikeli olduğunun farkındayız. Aslında bu sadece yer altı kaynakları, insan gücü, zamandan değil, izleyemediğimiz çok büyük bir arşive sahip olmanın, o potansiyelinde farkındayız. Bunun kullanılmamasının belli bir zaman sonra tehlikeli değil, ama bir ağırlık hissettireceğini de fark ettik. Aslında böylesi önemli bir projenin hayata geçmesi çerçevesinde iki tane önemli isim var; genel müdürümüz Sayın İbrahim Eren ve genel müdür yardımcımız Sayın Tuncay Yürekli. Onların yüksek destekleri ile böyle bir proje başladı ve bugünlere kadar geldi.

Aslında ilerleyen zamanda TRT Arşiv’in bir marka olacağından biz tüm TRT çalışanları olarak eminiz. Felsefemizde trtarsiv.com sitesinde şu; ne kadar hatırlarsak o kadar kendimizi güçlü hissedeceğiz. Bize ulaşabilen herkese makul ve mantıklı bir şekilde güçlü olduklarını hissettirmek istiyoruz.” diye konuştu.

-“Tarihi fotoğraflarda halka açılacak”

İşsever, “Aslında trtarsiv.com’un belli zaman içerisinde evrilmeside gerekiyor. Yani sadece bizim televizyon için ürettiklerimizi değil de, arşivimizde kıymetli olup gün yüzüne çıkmamış değerlerimizi de ortaya koymamız gerekiyor. Bunlardan en önemlilerden bir tanesi fotoğraf arşivimiz. 300 binden fazla slayt, dia, nefatif fotoğraf şuanda arşivimizde mevcut’ derken, araya giren TRT Arşiv Daire Başkanı Tülay Altıparmak, “Taramalar devam etmekte. Yıldız Sarayı’ndan, Osmanlı’dan kalan tüm fotoğraflarda olmak üzere yakın zamanda trtarsiv.com’da paylaşacağız” ifadesini kaydetti.

İşsever şöyle konuştu:

“Bunun yanında radyo arşivimizi de, spor arşivimizi de belli mantıklar içerisinde paylaşmamız trtarşiv.com’un evrilmesini tamamlayacaktır. Fakat böylede bitmeyecek, çünkü artık hepimiz mobiliz. Bir mobil uygulaması ile trtarsiv.com’u cep telefonlarına da yerleştirmeyi düşünüyoruz. En yakın zamanda umuyorum böyle bir gelişimi de başlatacağız.”

-Türk sinemasını bekleyen tehlike… arşiv

Film yönetmeni ve yapımcısı Derviş Zaim ise panelde yaptığı konuşmasında şu ifadeleri kaydetti:

“Türk sinemasının korunması, bir yerde kopyasının alınması son derece önemli. Ancak; bizi bu durumda bir takım problemler bekliyor. Molekülle 35 bin metre ile çalıştığınız zamanlarda molekülün üretilmesinin, dağıtılmasının, finansmanın çok büyük zorlukları vardı. Sonra dijital teknoloji ortay açıktı ve dijital teknolojinin biraz demokratikleşme getireceğini düşündük, buna çok sevindik. Çünkü daha kolay film üretilebiliniyordu. Şuanda durum böyle bir ana denk düşüyor. Şuanda tabir için beni maruz görün, canı sıkılan film çekiyor. Dolayısıyla ortada bir demokratikleşme var mı, evet var. Ama büyük bir problem bizi bekliyor. Ne yazıkki Türkiye’de laboratuarlar kapandıktan sonra, ortaya çıkan sinema örneğinin çok büyük bir kısmını ileride bulamayacağız. Dijital olarak formatlandıkları için ne yazık ki çok büyük bir bölümü ortadan kaybolacak. Çünkü 35 bin metre ile çektiğiniz bir film, negatif kopyası duruyorsa bir ihtimal 80 sene; 100 sene dayanabiliyor. Ama dijital bir kopyanın onu en son teknolojinin size getirdiği imkanlarla bir yerlerde kopyalarını alıp uygun koşullarda saklamaya kalktığınız andan itibaren ömrünün bu kadar olmayacağını üçte birine yakın bir ömrünün olduğunu ve daha sonra bunları tekrar ve tekrar çoğaltıp, ondan sonra aynı şeyi 30 senede bir, 20 senede bir, şanslıysan 35 senede bir yapman gerektiğini söyleyenler var, teknolojinin bizi getirdiği durum düşünüldüğü zaman. Teknoloji 10 sene sonra değişir, daha farklı uzun ömürlü dijital saklama imkanları ortaya çıkar, onu bilemem. Ama şuanda böyle bir durum var. Ve bu bizi nasıl bir geleceğe doğru götürecek? Türk sineması bağlamında şöyle bir gelecek, en evvel söylediğim şeyi tekrarlamam gerekiyorsa; buradan bir 20 sene, 15 sene sonra geriye bakacağız; 2000’li yılların içerisinde çok önemsediğimiz bir film vardı, o nerede diyeceğiz. Ve o ne yazık ki çok güç bulunacak. Ya da belki hiç bulunmayacak. Bu bir ülkenin ruhunun, karakterinin, düşünce yapısının uçup itmesi gibi bir tehlike anlamına geliyor. Teknolojinin kölesi değil, biz teknolojiyi işlerimiz için, amaçlarımız için nasıl kullanabiliriz diye düşünmeliyiz. Bu bakışla ele almalıyız. “

Burhan KARADUMAN, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız