SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Asıl Neden..'

A- A+ PAYLAŞ

İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Murat Özmen ve suda yaşayan canlılarla ilgili çalışmalar yapan Hidrobiyolog Yrd. Doç. Dr. Didem Gökçe Oğuzkurt, Battalgazi İlçesi Boran Köyü’ndeki balık ölümlerinin kirlilik ihtimalinin yanı sıra mevsimsel nedenlerle ölmüş olabileceğini söyledi.

Karakaya’da uzun yıllar çalışmalar yapan Prof. Dr. Murat Özmen, balık ölümlerinin mevsimsel nedenlerle de olabileceğini ancak Malatya için asıl büyük tehlikenin Organize Sanayi Bölgesinin arıtma tesisinden çıkan atık su olduğunu söyledi. Murat Özmen ayrıca, sudan alınan numunelerin Adana’ya gönderilmesine gerek olmadığını, kendilerinin ve Merkezi Araştırma Laboratuarının bu analizler için çok donanımlı olduğunu belirtti.

Balık ölümlerinin nedenlerine ilişkin kesin bir yargının ancak yapılacak analizlerden sonra söylenebileceğini kaydeden Prof. Dr. Özmen ve Yrd. Doç. Dr. Oğuzkurt, iklimsel değişiklikler ve artan sıcaklıkların bu tür sığ sularda yaşayan mikroorganizmaların çoğalmasına, dolayısıyla sudaki oksijen değerlerinin azalması sonucunda inci kefal gibi belli büyüklükteki balıkların toplu ölümlerine yol açabileceğini belirterek özellikle insan eliyle yaratılan kirlenmenin mutlaka önüne geçilmesi gerektiğini belirttiler.

Suda yaşayan canlılar üzerine araştırma yapan İnönü Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nden Hidrobiyolog Yrd. Doç. Dr. Didem Gökçe Oğuzkurt ise balık ölümlerinin nedenlerine ilişkin analiz yapmadan net bir bilgi vermenin doğru olmadığını ancak balık ölümlerinin gerek kirlilik gerekse mevsimsel koşullardan kaynaklanabileceğini söyledi.

2009 yılında Boran Köyü’nde su kayıpları ile birlikte tabanda yaşayan canlılar üzerinde bir araştırma yaptıklarını ve örnekleme yaptıkları dönemde kanalizasyon girdisinin suya karıştığını tespit ettiklerini aktaran Yrd. Doç. Dr. Oğuzkurt şu bilgileri aktardı:

“Boran Köyü bir kere Karakaya Barajı Fırat Nehri üzerinde kurulu, koyda kurulmuş bir yerleşim yeri. Bizim örnekleme yaptığımız dönemde yoğun olarak bir kanalizasyon girdisi vardı. Ama şimdi bildiğim kadarıyla kanalizasyon girdisi kısmen engellenmiş durumda. Kesin bir şey söyleyemem ama o bölgeyi net bildiğim için şunu söyleyebilirim. Su derinliği biraz sığ. Yaklaşık 5 metreye kadar. Ama şimdi yağışlarla birlikte bu biraz daha yükseldi. Barajda bir artış var. Buna bağlı olarak hava sıcaklığı da nispeten yükseldi. 22 dereceye kadar çıktı. Uygun besinsel tuzların varlığından buradaki bazı canlılarda aşırı çoğalma meydana geldi. Öğrendiğim kadarıyla bu sudaki katı madde miktarı artmış ve suyun rengi kahverengi olarak değişmiş. Burada ölen balıklar yaklaşık 20-22 cm boyuna inci kefali dediğimiz belli boyutlardaki balıklar ve bu balıklarda ölüm oldu. Muhtemelen, fitoplankton (Göllerde, denizlerde ve akarsularda bulunan, hareket yeteneği akıntıya bağımlı olan bitkisel canlılara verilen genel isim) miktarının artması, balıklardaki solungaçların tıkanması ve buna bağlı olarak ölümler ortaya çıktı. Eğer bahsedildiği gibi bir zehirlenme ya da zehir atığı girişi olsaydı balık ölümlerinin devam etmesi gerekiyordu. Oysa balık ölümleri kesilmiş durumda. Bir gün devam etti ertesi gün kesildi. Aksi takdire bir kirlilik olsaydı başka balıkların ölmesi ve bu ölümlerin devam etmesi beklenirdi. Boran Köyü, kapalı bir koy sisteminde ve su sirkülasyonunun olmadığı bir yer. Balıkların artışı, mevsimsel olarak popülasyonun artışı, planktonun populasyon yoğunluğunun artışı, bu istenmeye durumu oluşturmuş gibi görünüyor. Azotlu ve fosforlu besinsel tuzların artışı mümkün ki bu koşullar üst üste çakışarak balık ölümleri bölgede gerçekleşmiş olabilir’ dedi.

KİRLİLİĞİN MUTLAKA ÖNLENMESİ GEREKİYOR
Yrd. Doç. Dr. Didem Gökçe Oğuzkurt, iklimsel değişim ve giderek artan sıcaklık değerlerinin göz önünde bulundurularak insani kirlenmenin mutlaka önüne geçilmesi gerektiğine vurgu yaparak “Çünkü insan eliyle yaratılan kirlilik ile iklimsel değişiklikler birleştiğinde ne yazık ki bu tür istenmeyen durumlarla sık sık karşılaşacağız” dedi.

"OSB'YE ÇOK DİKKAT EDİLMESİ GEREKİYOR"
2008 yılının Nisan ayında OSB’nin arıtma tesisinden alınan su numunelerinde ağır metallerin bulunduğunu ortaya koyan İnönü Üniversitesi Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Murat Özmen ise, balık ölümlerine yol açan kirliliğin mevsimsel olabileceğini ancak Malatya açısından, kapasitesi yetersiz olduğu için kimyasal ve boyar maddeler barındıran Organize Sanayi Bölgesi’nin arıtma tesisinden çıkan suyun en büyük tehlike oluşturduğuna dikkat çekti.

Balık ölümlerinden sonra alınan su numunelerinin analiz için Adana’ya gönderilmesine de bir anlam veremediklerini belirten Prof. Dr. Özmen “Gerek bizim kendi laboratuarımız gerekse Merkezi Araştırma Laboratuarı oldukça gelişmiş teknolojik cihazlarla donatılmış. Bana göre Türkiye’de en modern laboratuarlardan birisi. Çok modern, çok gelişmiş teknolojik cihazlarla donatılmış.Buraya İstanbul Teknik Üniversitesi ve Hacettepe’den analiz için numune geliyor. Gerek Malatya Belediyesi gerekse diğer kurumlar bu laboratuarları kullansın” dedi.

Özmen, yaşanan balık ölümlerinin ardından Karakaya Barajı’nın kirlenmesinin nereden ve nasıl kirlendiğine ilişkin şu bilgileri aktardı:

“Karakaya Baraj’ında yıllardır çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Asıl kirlilik kaynağı başlangıçta kanalizasyondan kaynaklanan kirliliğiydi ki, Boran bölgesinde yapılan arıtma ünitesi ile büyük oranda ortadan kaldırılmıştı. Şimdi az da olsa orada belki kapasite eksikliği nedeniyle bir kirlilik var gibi görünüyor, çünkü balıkların bölgede ölmesi bu ihtimali doğurabilir, aslında o kirliliğin kaynağı mevsimsel de olabilir. Kanalizasyon atıklarının süratli dağılmasında mevsimsel olarak tetikleyici olabilir.

Ama bana göre üzerinde özellikle durulması gereken giderek büyüyen ve kapasitesinin üç misline çıkmış olan OSB. OSB baştan beri problem olmuştu. Büyük oranda arıtma ünitesinin yapılması, Karakaya’ya Tohma çayı yoluyla Şahnahan bölgesinden giren kirlilik ortadan kalkmıştı. Geçen sene yaptığımız tespitlerde ortaya çok vahim bir durum çıktı. OSB’nin arıtması tam olarak çalışmıyor, bu zaten makamlar tarafından teyit edilmişti ve oradan çok ciddi, zehirli atıklar, ağır metallerin Karakaya’ya girişi vardı. Bu da balıklar gibi ani değil ama belli bir süreçte insan sağlığı için çok ciddi bir tehlike oluşturuyor.

Kanser başta olmak üzere birçok ciddi hastalıkların ortaya çıkmasına neden olabilecek bir kirlilik vardı. OSB’de çok çeşitli atıklar birleştirilerek barajlara yönlendiriliyor. Bunların arıtılmaya verilmesinden önce her bir tesisin ön arıtmadan geçmesi gerekiyor. Çünkü bir tekstil fabrikasının verdiği atıkla bir başka tesisin atığını birleştirdiğinizde çok sağlıklı bir arıtma yapmanız mümkün değil. Dolayısıyla içerisinde çok çeşitli kimyasallar bulunabiliyor. Tekstil sanayinden kaynaklanan çok fazla boya yükü var. Çoğunun da kanser yapıcı etkiye sahip ajanlar olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla bunların arıtılmaması bir kere hem kimyasal madde oldukları için sulama suyu olarak kullanılması da çok sakıncalı. Kayısı ağaçlarında kuruma meydana getirir.”

Prof. Dr. Özmen, baraj’daki kirlenmenin, yoğun olarak yapılan ve ciddi bir istihdam sağlayan kafes balıkçılığını ne yönde etkileyeceğinin sorulması üzerine de “Şu anda biz bununla ilgili bir çalışma yapıyoruz. Karakaya’da Kafes Balıkçılığı’nın durumunu inceliyoruz. Bununla ilgili verileri aldıktan sonra bir yorum yapmak daha doğru olur” dedi.

Özmen, gerek DSİ kanalından gerekse belediyenin arıtma tesisinden alınan suyun analiz için Adana’ya gönderilmesi ile ilgili olarak “Bizim kendi laboratuarlarımız da oldukça gelişmiş ve çok teknolojik cihazlarımız var. Hem de merkezi araştırma laboratuarımız var ki, bana göre Türkiye’de en modern laboratuarlardan birisi. Çok modern, çok gelişmiş teknolojik cihazlarla donatılmış. Zamanında buraya çok ciddi paralar harcanarak, çok ciddi yatırımlar yapılarak bu laboratuar kuruldu. En son teknolojik cihazlar alındı. Bu örneklerin Adana’ya gönderilmesine gerek yok. Çünkü İstanbul Teknik Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesinden buraya örnekler analiz için gönderiliyorsa, Malatya Belediyesi’nin de bu konuda üniversiteyi değerlendirmesi lazım” diye konuştu.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız