SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Askeri Kısmı Zırva Bir Dava.."

0
Güncellendi - 2015-12-27 22:48:46
A- A+ PAYLAŞ

Zirve Yayınevi'nde biri Alman uyruklu 3 kişinin boğazının kesilerek öldürülmesi olayına ilişkin davanın 93. duruşması yapıldı. Duruşmaya tutuksuz sanık emekli Orgeneral Hurşit Tolon da katıldı. 

Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, Malatya Orduevi'nde kalan ve tutuksuz yargılanan emekli Orgeneral Hurşit Tolon kendi aracıyla geldi. Tutuksuz sanıklardan Emre Günaydın, Salih Gürler ve Abuzer Yıldırım polis araçlarıyla, Cuma Özdemir ise jandarma aracıyla adliyeye getirildi.

Zirve Yayınevi davasında emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un avukatı İlkay Sezer, savcıyı internet sitelerinden aldığı yazıları direk yapıştırmakla ve gizli tanığın verdiği ifadeleri direk alıp yapıştırmakla suçladı. 

Zirve Yayınevi Davası'nın 93. duruşması yeni mahkeme ve yeni heyet tarafından Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı. Duruşmada söz alan emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un avukatı İlkay Sezer, mütalaa için esas hakkında savunma yapamayacaklarını, bunun da delillerin tam olarak toplanılmaması ve istenilen tanıkların dinlenilmemesinden kaynaklandığını söyledi. Av. Sezer, “Deliller tartışılmadan bir uygulama yapılarak savcılık mütalaasını vermiştir. Mütalaanın ilk bölümü kontrogerilla.com adli internet sitesinden aynı şekilde kopyalama yapılmış. Bizi beylik tabancası ile vursaydınız da, bizi bu sitedeki kopyalama ile vurmasaydınız. İlker Çınar’ın 17 Şubat 2014 tarihinde mahkemeye sunduğu savunması 24 Şubat 2014 tarihli mütalaaya direk kopyalanarak alınmış. İlker Çınar’ın mahkemeye sunduğu savunmasında direk alıntı yapılarak mütalaaya yapıştırılmış. Polis Kriminal Raporu 24 Şubat 2014’te mahkemeye sunuldu. Ancak bu rapor 17 Şubat 2014 tarihinde İlker Çınar’ın mahkemeye sunduğu savunmasında yer alıyor. Bu nasıl oluyor? Polis Kriminal Raporu Nisan 2014’te bize verildi ve halen ekleri de yoktur. İlker Çınar ‘Ben cezaevinde yatmadım’ demişti. Biz de gidip cezaevindeki hükümlü defterini getirmiştik. Bu kez Çınar, ‘Benim yerime başkası yatmıştır’ dedi. ‘Hiç yargılanmadım’ dedi. İlker Çınar’ın cezaevinde birlikte yattığı Saim Özdemir tanık olarak şu anda mahkeme duruşmasının dışında beklemektedir. İlker Çınar hakkında olumsuz rapor veren bölük komutanı dönemin Üsteğmeni Mahir Akça da şu anda tanık olarak dinlenmek için duruşma salonunun dışında beklemektedir. Saim Özdemir, aynı dönemde İlker Çınar ile birlikte aynı cezaevinde kalmıştır. Dava kapsamında Levent Ersöz ve Emekli Orgeneral Hasan Iğsız’ın tanık olarak dinlenilmesini talep ediyoruz. Adil Serdar Saçan’ın da tanık olarak dinlenilmesini talep ediyoruz. İlker Çınar’ın hüküm giymediğini, mahkemede yargılanmadığını söyledi. Ancak İlker Çınar’ın yargılanarak ceza aldığı mahkeme kayıtlarının altında bugün Anayasa Mahkemesi üyesi ile şu anda birçok önemli yargı kurumlarında görev yapan dönemin hakim ve savcıları bulunmaktadır. Bunların da tanık olarak dinlenilmesini talep ediyoruz. Anayasa Mahkemesi Üyesi Nuri Necipoğlu, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısı Hakim Albay Hasan Mutlu, Askeri Yargıtay Üyesi ve Uyuşmazlık Mahkemesi Üyesi Hakim Albay Haluk Zeybel’in de o mahkeme kararının altında imzaları var. Mütalaa tekrar iddia makamına iade edilsin” dedi.

Duruşmada söz alan mağdur tarafın avukatlarından Murat Dinçer ise, "Davanın asıl sanığı olan 5 sanık elini kolunu sallayarak dışarıda geziyor. Ortada hukuken vahim bir durum var. 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ceza talebi ile yargılanan bu 5 sanığın dosyası ile diğer dosya birbirinden ayrılarak karar verilmeli. Mahkeme öncelikle tefrik kararı vermelidir" diyerek davanın asıl sanıkları olan 5 kişinin suçlandığı dosya ile diğer örgüt dosyasının birbirinden ayrılmasını talep etti.

Hurşit Tolon'un avukatı Dilek Helvacı ise savcının dosyadan el çektirilmesini talep etti.

Duruşmada söz alan Emekli Orgeneral Hurit Tolon da, “Türk Silahlı Kuvvetleri'ne girerken, günün birinde hain bir kurşunla şehit olacağımı bilerek bu göreve girdim. Ama günün birinde hukuk cinayetine kurban gideceğimi hiç aklımdan geçirmemiştim” diyerek, hakkındaki tüm suçlamaların gerçeği yansıtmadığını ve dava kapsamında yargılanan tüm sanıkları tanımadığını söyledi.

Sanık Emekli Albay Mehmet Ülger’in avukatı Saim Tuğrul ise, “Mütalaanın ilk 150 sayfası internet sitelerinden kes kopyala yapılarak hazırlanmış. Savcının İlker Çınar’ın hüküm giyerek inkar ettiği mahkeme kararının altında şu anda Anayasa Mahkemesi Üyesi olan Nuri Necipoğlu’nun da imzası var. O zaman İlker Çınar’ın mahkeme kararında imzası bulunan Anayasa Mahkemesi üyesi de örgüt üyesi olarak yargılansın. İlker Çınar mahkemede dinlenmeli” diye konuştu.

Sanık Astsubay Abdullah Atılgan’ın avukatı Faik Demez ise, Anayasa Mahkemesi’nin Balyoz davası ile ilgili kararındaki hak ihlali ile ilgili durumu hatırlatarak, “Mahkemedeki sanıklar için yapılan ihlaller burada göğe yol olur” dedi.

Mahkeme Başkanı Vedat Koç, duruşmaya ara verdi.

Duruşma sonrasında emekli Orgeneral Hurşit Tolon, geniş güvenlik önlemleri altında mahkemenin yan kapısından çıkış yaparak ayrıldı.

Bu arada, duruşmayı çok sayıda emekli subay da takip etti. Duruşma sonrasında açıklama yapan emekli Tümgeneral Naci Boztepe, “Bu davaların amacı bellidir. Hiçbirinin diğerinden farkı yoktur. Türk subayını, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni itibarsızlaştırmak, aşağılamak, Türk halkının ve Türk kamuoyunun gözünde böylelikle kendi amaçlarını gerçekleştirmektir. Burada insanları kıtır kıtır kesenler serbest, denetimli serbestlikle dolaşıyorlar. Burada yargılanan asker mensuplarının 1 gün bile ceza alması mümkün değildir. Böyle çıkacağından adım gibi eminim. Son düzenleme ile özel yetkilerin mahkemelerin kaldırılması ile bu soytarılığa son verileceğinden eminim” diye konuştu.

Balyoz davası sanıklarından Kurmay Albay Mustafa Önsel ise, “Bir kısmı gerçek, askeri kısmı ise zırva olan bir dava ile karşı karşıyayız ve bütün bu davalar proje davalarıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri'ni bu proje davaları üzerinde dönüştürmek, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin üzerinden Türkiye Cumhuriyeti'ni dönüştürme davalarıdır. Bütün bu davaların projesi Pensilvanya'da kurguludur. Bu davalar göreceksiniz, çok kısa bir sürede bitecek. Bu hukuksuz davaları açanlar, bu projeleri açanlar göreceksiniz ki bu davaların ikinci davalarında yargılanacaklar” şeklinde konuştu.

 Duruşmada tutuklu sanıklar Mehmet Ülger, Haydar Yeşil, Murat Göktürk, Ruhi Abat, Abdullah Atılgan, Adil Akçay, Mehmet Çolak, Adem Gedik, Levent Ercan Gelegen ile tutuksuz sanık Hüseyin Yelki de hazır bulundu.

Tutuklu sanık Varol Bülent Aral, Adana F-Tipi Cezaevi'nden, tutuksuz sanık Hamit Çeker ise Elbistan E-Tipi Cezaevi'nden telekonferans sistemiyle duruşmaya katıldı.

Duruşmayı, Balyoz Davası kapsamında tahliye olan emekli Kurmay Albay Ahmet Küçükşahin ile Zirve Yayınevi'nde öldürülen Alman Tilman Ekkehart Geske'nin eşi Suzanne Geske'de takip etti.

“BEN İLKER ÇINAR’IN BÖLÜK KOMUTANIYIM, CEZAEVİNE GÖNDERİLDİ”

Zirve Yayınevi Davasının 93. duruşmasının ikinci bölümünde davanın sanığı ve gizli tanığı İlker Çınar’ın uzman onbaşı olarak görev yaparken bölük komutanlığını yapan Emekli Binbaşı Mahir Akça tanık olarak dinlendi. İlker Çınar’ın uzman onbaşı olarak görev yaparken kendisinin Üsteğmen olarak bölük komutanı olduğunu söyleyen Mahir Akça, kanaat raporuna kendisinin “Dolandırıcı, sahtekar ve TSK’ya yakışmayan birisi olduğu” şeklindeki ifadeleri el yazısı ile yazdığını anlatarak, İlker Çınar’ın sürekli maaş günü gelip, daha sonra yeniden birlikten firar ettiğini ve İlker Çınar’ın mahkeme dosyası ve disiplin dosyasını kendisinin hazırlattığını söyledi.

İlker Çınar’ın ifadesinde geçen “Tugayın istihbarat biriminde çalıştığı” iddiası ile ilgili olarak ise Mahir Akça, “Benim haberim olmadan böyle bir görev verilmedi. İstihbarat şubede görevlendirilmedi. Tugay’dan Genelkurmay Başkanlığı’na, 1. Ordu Komutanlığına veya Kara Kuvvetleri Komutanlığı Karargahına belge gönderilme konusunda görevlendirilmedi. İlker Çınar, bölükte takım kısım komutanıydı. Cezaevinde iken ilişki kesme evrakları cezaevine gönderildi. Ankara’ya herhangi bir kursa gönderilmedi” dedi.

Avukat Murat Dinçer’in “21 yıl önceki olayı ayrıntılı olarak hatırlamasının özel bir sebebi olup olmadığı” ile ilgili sorusuna ise Mahir Akça, “Özel bir durum değildir. Her meslekte unutulmayacak olaylar vardır. Benim de hatırlayabildiğim 4-5 olaydan birisi budur. Olayı çok net olarak hatırlıyorum. Maaş gününde gelir, birkaç gün sonra firar ederdi” dedi.

“BEN İLKER ÇINAR’IN CEZAEVİ ARKADAŞIYIM”

Mahkemede İlker Çınar ile birlikte aynı birlikte görev yapan ve aynı cezaevinde kalan TSK’dan atılma Uzman Çavuş Saim Özdemir tanık olarak dinlendi. Kendisinin 1992 yılında uzman çavuş olarak Kırklareli’nde aynı birlikte görev yaptığını, aynı evde ve aynı otelde kaldıklarını, kendisini çok iyi tanıdığını söyledi.

“İkimizin de beraber mesaiye gitmeme alışkanlığı vardı” diyen Saim Özdemir, “Birlikte firar ettik. Birliğe geldiğimizde bir gün disiplin odasında kaldık. Cezaevinde ayrı koğuşlarda kaldık. O benden önce cezaevinden çıktı. Benim iki firar dosyam vardı. Çok yakın arkadaşımdı. Her hangi bir istihbarat birimine çalışsaydı bilirdim. Askeri birlikte o karargah bölüğündeydi, ben 2.bölükte görev yapıyordum. İlker Çınar’ın ve benim sorunlarımız vardı. TSK’dan atılmak için elimizden gelen her şeyi yaptık. Çünkü 2 yıllık sözleşme imzalamıştık. Disiplinsizlikleri kasten yaptık. Disiplinsizlik nedeniyle bize tabanca verilmedi. Tutuklandıktan sonra aynı cezaevi aracında götürüldük. Farklı koğuşlarda kaldık, arkadaşlarımızın omzuna çıkarak bir birimize el salladık. Tugayımız geçici görevle Hakkari’ye gidecekti, gitmemek için de TSK’dan ayrılmak istedik. Birlikte göreve başladıktan sonra ben ve İlker herhangi bir kursa gönderilmedik” dedi.

Bu arada, gizli tanık ve sanık İlker Çınar, mahkemeye verdiği ifadelerinde hiçbir şekilde askeri cezaevine girmediğini, hakkında mahkeme kararı olsa bile yerine bir başkasının yatırılmış olabileceğini, kendisinin TUSHAD örgütüne tere yağdan kıl çeker gibi görevlendirildiğini, TUSHAD’ın kurucusunun Emekli Orgeneral Hurşit Tolon olduğunu, kendisinin Tugay’da istihbarat biriminde çalıştığını iddia etmişti.

Mağdur avukatlarından Ali Koç, dosyanın örgüt bölümü ile cinayetler bölümünün bir birinden ayrılmasını talep ettiklerini belirterek, olayın asıl 5 sanığının denetimli serbestlik kurallarına uymamaları halinde tutuklanmalarını mahkemeye iletti.

SANIK ARAL’DAN İLGİNÇ İDDİA

Duruşmaya Adana Cezaevi’nden telekonferans sistemi ile katılan sanık Varol Bülent Aral, kendisine dava dosyasının savcısı İsmail Aksoy tarafından “Ahlaksız bir teklif yapıldığını” iddia ederek, “Bana gizli tanık teklifi yapıldı ve bunlar kameraya alındı. Mehmet Ülger aleyhine tanıklık yapmam için tanıklık teklifi yapıldı. İsmail Aksoy ve duruşma savcısının tekliflerini kabul etmediğim için Adana Cezaevine gönderildim” ifadelerini ileri sürdü.

HATİCE YÜKSEL’DEN MAHKEME BAŞKANINA TEPKİ

Duruşma esnasında söz alan Zirve Yayınevi Cinayetinde öldürülen Necati Yüksel’in annesi Hatice Yüksel, olayın asıl 5 sanığının cezaevinden tahliye edilmesine tepki göstererek, “Ben Necati’nin annesiyim. Katilleri nasıl bırakıyorsunuz? Kelepçe vurarak annesinin, babasının yanında. Benim oğlum ise toprakta çürüyor. Benim eşim onların yüzünden felç oldu. Böyle yasa olmaz, olmaz. Seninde çocuğun var. Kendini benim yerime koy lütfen” dedi. Mahkeme başkanı Vedat Koç ise, sanıkların yasa nedeniyle tahliye olduklarını söyledi. Hatice Yüksel, ağlayarak salondan ayrılıp, bir süre sonra tekrar duruşma salonuna geldi.

“17 ARALIK DARBESİ BAŞARILI OLSAYDI, VERİLMEYEN EK BELGELERE İSİMLER YAZILACAKTI”

Duruşmada söz alan sanık Ruhi Abat, “Dosyadaki plan Zekeriya Öz ve Yurt Atagün tarafından hazırlanmıştır. Ses kayıtlarında işlerine gelmeyen yerlere nokta koymuşlar. Burada biz Romanın köleleriyiz. Bu ülkede hukukla, milletle alay ettiler. Bu iddianame anlaşılmadan 17 Aralık darbesi anlaşılmaz. Dosyada sahtekarlığın değirmeni dönüyor. Bir tek delil yoktur. Ek belgeler dosyada yoktur. İstedik vermediler. Avukatlar bastırıp isteyince İlker Çınar’ın vermediğini söylemişler. Eğer 17 Aralık darbesi başarılı olsaydı, yargıda, bürokraside, üniversitelerde, medyada istedikleri isimleri ek belgeleri yazacaklardı. Eklerin saklanmasının sebebi budur” ifadelerini kaydetti.

Mahkeme heyeti duruşmayı yarına erteledi.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız