SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Ateş Gömleği Giydiriliyor"

A- A+ PAYLAŞ
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Savunma Sanayi Müsteşarlığı'nın bütçe görüşmelerinde söz alarak, partisi adına TBMM'de konuşma yaptı. 
 
Ağbaba konuşmasında, hükümetin dış politikalarını eleştirerek  “Davos’ta  “Van Minüt” ;  Lizbon’da “Yes, Okey” diyorsunuz." dedi. 
 
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'nın TBMM'de yaptığı konuşma şöyle ; 
 
"Savunma Sanayi ile ilgili birinci madde oldukça açık bir hüküm içeriyor. Ne diyor: “Bu Kanunun amacı, modern savunma sanayinin geliştirilmesi ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin modernizasyonunun sağlanmasıdır.”  Bu kadar açık bir hükme rağmen siz savunma sanayi destekleme fonundan MİT’e ve Emniyet’e pay ayrılması için Kanun Hükmünde Kararname çıkarttınız! Neden? 6 milyar doları MİT ve Emniyete aktarmanın yolunu mu arıyorsunuz? Eğer bu bütçe TSK’ya fazla geliyorsa; payı, eğitime kaydırın. 81 vilayete asmakla övündüğünüz tabelaların, üniversite olması için kullanın. MİT’in ve emniyetin bütçesi mi yetmiyor?  O zaman bu kurumların bütçesini artırın. Burada bir bit yeniği var. Burnumuza kötü kokular geliyor. Çıkıp bu durumun gerekçesini açıklayın. 
 
Savunma Sanayi Müsteşarlığı ile ilgili olarak çıkardığınız karar, AKP politikalarını iyi özetliyor. Bu politikaları da en iyi “deve” örneği anlatıyor. Neyiniz doğru ki; burada almış olduğunuz karar doğru olsun. 
 
İnsansız Hava Araçları ile ilgili olarak İsrail ile yaptığınız anlaşma ne oldu? İsrail ne kadar kazandı? Maliyeti milyonlarca doları bulan kazalar yaşandı mı? Halkımızın paraları yanıp kül mü oldu? Önce insansız Hava Araçları satın almak için para ödüyorsunuz, sonra da milyonlarca dolar verip aynı araçları kiralıyorsunuz. İsrail’e para musluğu bağlamaya yemin mi ettiniz? O kadar çok cevapsız soru var ki! Bu sorular, biz bilmediğimiz için değil, siz açıklayamadığınız için cevapsız. 
 
Aynı cevapsız sorular, aynı dumanlı hava, füze kalkanı projesinde de mevcuttur.
 
Değerli arkadaşlar
 
AKP, bu ülkeye, halktan ve meclisten habersiz, bir ateş gömleği giydiriyor. Bu projeyle ABD’nin uşağı, İsrail’in kalkanı oluyoruz.  Komşularımızın hedefi haline geliyoruz.
 
Malatya’ya Füze kalkanı kurulması için müsteşar ile büyükelçi bir mutabakat zaptı imzaladı. Neden bir anlaşma değil de mutabakat zaptı?  Çünkü anlaşma olursa meclis gündemine gelmek zorunda. Mecliste bunu tartışmaya yüzü olmayan AKP, kalemi müsteşarın eline tutuşturdu. Sinsice imza attırdı. İmza gece yarısı bülteniyle duyuruldu. 
 
Başbakan, Lizbon zirvesi öncesinde şöyle diyor: “Topraklarımızın genelinde böyle bir şey düşünülüyorsa, zaten komuta kesinlikle bize verilmeli, aksi takdirde böyle bir şeyin kabulü mümkün değil.” Peki, aynı başbakan, çok değil,  bir hafta sonra ne diyor? “Komuta sisteminin tamamen NATO’da olması gerektiğini söyledik.” İki cümle arsındaki amansız çelişki, yürek burkan bir durumdur. Başbakanın bu duruma düşmesi gerçekten üzücüdür.  
 
Şöyle-böyle derken, altyapı, donanım gibi gerekçelerle komuta ABD’ye teslim edildi. Bana inanmıyorsanız, Beyaz Saray’ın açıklamalarını okuyunuz. Çıplak gerçeği orada da göreceksiniz. 
 
Proje kimin? ABD’nin! Kime karşı, kimi koruyacak? İran’a karşı İsrail’i koruyacak. Yazan ABD, oynayan AKP! Senaryo çok basit: Davul Türkiye’nin boynunda, tokmak ABD’nin elinde olacak. 
 
Tarihe bakınız, orada emperyal güçlerin kanlı sayfalarını göreceksiniz. O kanlı sayfalarda bu ülkenin egemenlerinin, iktidarlarının payını da göreceksiniz.  Irak istilacılarına bu ülke topraklarını açanlar, onlar için dua edenler, bir koyup beş alsalar bile tarihin önünde suçlu olmaktan kurtulamayacaklardır. 
 
Yoksulların kanını akıtacak, mazlumların “ahını” alacak bu emperyalist projeye hayır demeliyiz. Yoksa akacak kanın her damlasında, toprağa düşecek her canda, anaların gözyaşlarında, yetimlerin bakışlarında; bugün sorumluğunu yerine getirmeyen herkesin payı olacaktır.
 
Aylar öncesinden “Bu kılıç-kalkan oyununa girmeyelim, ülkemizi hedef haline getirmeyelim” dedik. Kürecik Dağlarına çıktık, Malatya’dan “hayır” dedik.   Ama dinletemedik. Kısa bir süre sonra, Suriye füzelerini Türkiye’ye çevirdi. İran ilk olarak Malatya’yı vuracağını bangır bangır bağırmaya başladı. 
 
· Çok değil bir gün önce, İran Meclis Başkan Vekili Hüseyin İbrahimi, şöyle dedi: “herhangi bir saldırıya uğramamız halinde, Kürecikte’ki füze kalkanını hedef alacağız. Ve bu bizim en doğal hakkımızdır.” 
· Rusya Devlet Başkanı da füze kalkanını karşı gerekli önlemleri alacaklarını belirtti.
 
Hedef haline geldiğimiz bu bilgilerle somutlaşmış oldu. Maalesef biz haklı çıktık. Peki, bizi cazgırlık yapmakla suçlayan, füze kalkanını masumlaştırmaya çalışan kişiler, çıkıp yanlışlarını düzeltti mi? Halktan özür diledi mi? Kamuoyuna yanlış bilgi vermenin üzüntüsünü yaşadı mı? Hayır, bunların hiçbiri olmadı. 
 
Kalkana karşı olmayı bizim solculuğumuza bağlayan bu kişiler şunu iyi bilsinler ki; 
 
1- Ben, solcu olmaktan gurur duyuyorum. İsrail Kalkanına karşı Deniz Gezmiş’lerin yolundan yürüyorum.
 
2- Bu mesele siyasi duruş kadar, vicdanla da alakalıdır.  Sağ gelenekten gelen Saadet Partisi, HAS Parti, Mazlum-Der de bu kalkana karşı bizimle yürüyor. Adalet duygusu çürümemiş, vicdanı kararmamış herkes bu kalkana karşı çıkıyor.
 
 
Zikzaklar çizerek, emperyalistlerin peşinden giderek doğru yolu bulamazsınız. İnsani değerleri çıkarlara feda ederek doğru iş yapmış olmazsınız. 
 
Irak’a özgürlük ve demokrasi vaatleriyle girenlerin neler yaptığını gördük. Yüz binlerce ölü, milyonlarca dul-yetim, ırzına geçilmiş kadınlar, hayatları yağmalanmış Iraklılar… İşte emperyalizmin demokrasi ve özgürlük anlayışı. Ne Irak’taki Conileri unutacağız, ne de onların duacılarını. 
 
Savaş vahşettir. Savaş ölümdür. Savaş, büyük patronların kendi çıkar çarklarını yoksulların kanıyla döndürdüğü bir kıyım makinesidir. Savaş, tezkere satanların, tezkere satın alamayanların başına ördüğü bir çoraptır. Asıl cesaret isteyen savaş, değil barıştır. Biz savaşa karşı, barışı savunuyoruz. 
 
Ve size bir tavsiyede bulunuyoruz.
 
Hiç değilse yıllardır istismar ettiğiniz kesimleri düşünün.  9 yıllık iktidarınız boyunca kan gölüne dönen İslam coğrafyasına bakın. Eski günlerinizin hatırına bir saniyeliğine mazlumlara kulak verin. Ne oldu? Yoksa iktidara gelince mücahitlikten emekli mi oldunuz?
 
Davos’ta  “Van Minüt” diyorsunuz;  Lizbon’da “Yes, Okey” diyorsunuz. Kamera karşısında hava atıyorsunuz; kapılar arkasında imza atıyorsunuz! Ne olacak sizin bu haliniz böyle? Güneşi balçıkla sıvayamazsınız. Gerçeklerin üzerini örtemezsiniz. 
 
Eğer bu ayıptan kurtulmak istiyorsanız, bu yanlıştan dönmek istiyorsanız vakit çok geç olmadan harekete geçin. İmzanızı çekin. Sonrasında ise izlenilmesi gereken yol oldukça basit.
 
Bu füze kalkanı projesi derhal durdurulmalıdır. Sonra meclise getirilmelidir. Burada gerekli bilgilendirmeler ve tartışmalar yürütülmelidir. Aksi durumda anayasanın 92. maddesine uymamış ve dolayısıyla suç işlemiş olacaksınız. Anayasal suç işlemekle kalmayacaksınız, mazlumlar nazarında da suçlu sandalyesine oturmuş olacaksınız. Onun için bu kalkan projesinin meclise getirilmesi gerekiyor. 
 
Benim önerim son derece şeffaf, son derece meşrudur. Bu yolun izlenileceğini umuyorum. 
 
Aksi taktirde füze kalkanınıza karşı barış kalkanı kuracağız. Emperyalistlere ve işbirlikçilerine teslim olmayacağız. Direneceğiz! 
 
Unutmayın, Kandan Kına Yakılmaz! Silahla Barış Sağlanmaz! Emperyalizmden Dost Olmaz!"

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız