SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Avukat Çekildi

A- A+ PAYLAŞ

Malatya'daki Alman Tilman Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel adlı misyonerlerin öldürüldüğü Zirve Yayınevi'nin 28. duruşmasında Kafes Eylem Planı davası delil klasörleri, Zirve Davası dosyasına eklenirken, duruşmada JİTEM hakkındaki iddialar ile DHKP/C'li bombacı kardeşler ön plana çıktı.

Malatya'da 18 Nisan 2007 tarihindeki biri Alman, 3 kişinin öldürüldüğü Zirve Yayınevi davasının görüldüğü Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki 28. duruşmanın başında olayı azmettirmekle suçlana Varol Bülent Aral ile avukatı arasındaki diyalogla başladı. Aral, "Devlet avukat veriyor, avukat aleyhime çalışıyor" dedi. Duruşma başlayınca Aral'ın avukatı Hasan Duran, davadan çekildiğini mahkemeye sundu.

Mahkeme Başkanı Eray Gültekin, Varol Bülent Aral'ın kullandığı cep telefonu ile ilgili olarak yapılan incelemede, bu şahısın adına her hangi bir cep telefonu kaydına ulaşılamadığına dair raporun geldiğini belirtti.

Mahkeme Başkanı Gültekin, Kafes Eylem Planı davasının istenen ek klasörlerinin İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından gönderildiğini ve dosyaya konulduğunu açıkladı.
Hrant Dink Davası'nda tanık olarak ifade veren Orhan Erhan Özen adlı şahıs ile Sivas Cezaevi'ndeki tutuklu bulunan Orhan Kartal adlı şahısın Zirve Yayınevi Davası ile ilgili ifadesinin mahkemeye ulaştığını belirtti.

"JİTEM'DE ÇALIŞTIM, HÜKÜMETİ YIPRATMAK İÇİN MİSYONERLERE YÖNELİK EYLEM PLANLANIYORDU"
Mahkemeye dosyasına giren ve Hrant Dink Davası'nda da tanık olarak dinlenen Erhan Özen'in Zirve Yayınevi davası ile ilgili olarak verdiği ifadesinde şu iddialar yer alıyor, "Ben 1997 -2005 yılları arasında JİTEM'de gayri resmi olarak istihbarat elamanlığı yaptım. Bu süre zarfında Veli Küçük, Muzaffer Tekin, Levent Ersöz isimli şahıslarla irtibatlanarak çalıştım. Çalıştığım bu süre zarfında Muzaffer Tekin ve kod adlan Yusuf ve Şiran olan şahıslardan mevcut iktidara karşı zayıflatmaya ve zor durumda bırakmaya yönelik eylemler planlandığını bilmekte idim. Bu eylemlerin içerisinde Malatya ilinde de misyonerlik faaliyetlerinin yoğunlaştığının ve bu nedenle acil veya normal düzeyde kodlamalar yapılmak suretiyle buralarda eylem yapılacağı dile getiriliyordu. Benim bildiğim JİTEM Bölge Komutanı ile Malatya Üniversitesi'nin rektörleri bu tür misyonerlik faaliyetlerini takip ediliyorlardı. Aralarında bilgi alıp verişi vardı. Bu benim dediğim dönen 2003 ve 2005 yılları arasıdır. Şuan bu rektörlerden birisi Silivri'deki davada yargılanmaktır. O dönemde görev yapan komutanlardan Cemal Temizöz'ü hatırlıyorum. Fakat sürekli komutan değişmekte idi. Bizzat Zirve Yayınevine yönelik saldırıdan haberdar değilim. Az önce de belirttiğim gibi mevcut siyasi iktidarı zor durumda bırakmak amacıyla misyonerlik faaliyetleri yoğunlaşan Malatya da bir eylem planlaması ve hazırlığı vardı. Bu hazırlıkları ifademde belirttiğin komutanlar ve bir takım siviller bu işi yönlendiriyordu. Fakat daha önceden verdiğim ifadeden dolayı medyaya adım karıştığından bu konularda açıklama yapmak istemiyorum. Zaten eylem sırasında ben cezaevinde idim. Bu hususta aileme yönelik tehditler söz konusudur. Daha doğrusu aileme zarar gelir düşüncesindeyim. Korkuyorum. Başkaca söyleyeceğim bir şey yoktur."

"VAROL BÜLENT ARAL, CEZAEVİNDE OLAYI KABULLENİYORDU"
Adıyaman Cezaevi'nde iken Varol Bülent Aral ile aynı koğuşta kalan ve daha sonra Sivas Cezaevi'ne gönderilen Orhan Kartal'ın mahkemeye gelen ifadesinde, "Ben 2008 yılı 11 ve 12. aylarında Adıyaman E Tipi Kapalı Cezaevi'nde yatıyordum. Bülent isimli bir tutuklu ile arkadaş olduk. Kendisi sohbet esnasında Ergenekon adına çalıştığını, Veli Küçük'e saygı duyduğunu, devletin arkasında olduğunu, Malatya'da Zirve Yayınevi diye geçen katliamı kendisinin yönlendirdiğini ve o çocukların bir tavuğu bile öldürme
cesaretinin olmadığını..., Kendisinin bu Zirve Yayınevi katliamını yapan gençleri fikir ve ruh olarak yetiştirdiğini ve kendisiyle bağlantı kurdurmamak için kaleşnikof silah yakalatıp cezaevine girdiğini, cezaevinde iken olayın yapıldığını söyledi" ifadelerini ile sürdü.

"HİKMET SAMİ TÜRK'Ü ÖLDÜRMEK İSTEYEN CANLI BOMBA KIZ BENİM SOSYAL ARKADAŞIMDI"
Mahkeme Başkanı Varol Bülent Aral'a Orhan Kartal'ı tanıyıp tanımadığını sordu. Aral verdiği cevapta, "Şahısı tanımıyorum. Bu şahıs JİTEM'e çalışan PKK itirafçısı 'Botan' kod adlı şahıstır. Kendisinin JİTEM'ci olması ve benim de ömrüm boyunca JİTEM aleyhine çalışmam nedeniyle bu şekilde bir ifade vermiştir. Ben JJİTEM'in PKK'lı canlı bombaları yönlendirdiğini, PKK ile JİTEM arasında bağlantı olduğunu gördüm. Melekbaba Mahallesi'ndeki evime de 1995 yılı 10. ayında polisler baskın yaptı. Şengül Akkurt ki bu şahıs, Hikmet Sami Türk'ü öldürmek isterken canlı bomba olarak kendisi ölmüştür. Benim sosyal arkadaşımdır. Son olarak bomba ile yakalanan Elif Akkurt ise, Sengül'ün kardeşidir" ifadelerini ileri sürdü.

TEHLİKELİ BOMBACILARI YAKINDAN TANIYOR
Bu arada, Varol Bülent Aral'ın sosyal arkadaşım dediği DHKP/C üyesi Şengül Akkurt, 21 Mayıs 2003 tarihinde Ankara'da bir kafeteryaya intihar saldırı düzenlemek isterken bombanın erken patlaması sonucu parçalanarak ölmüştü. DHKP/C üyesi Elif Akkurt ise, 25 Mayıs 2010 tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a oyuncak bebekli suikast yapmayı planladığı iddiasıyla DHKP/C üyesi 2 kişi ile birlikte yakalanmıştı.

VAROL BÜLENT ARAL SALONDAN ATILDI
Sanık Emre Günaydın, duruşma esnasında söz alıp konuşurken, söz almadan konuşan Varol Bülent Aral, mahkeme başkanı tarafından salondan dışarı çıkartıldı. Emre Günaydın, "Varol Bülent Aral, çocuklar tarafından dövülüp elinden parası alınan bir şahıstır. Beyanlarının ciddiye alınmamasını talep ederim" dedi.

MAHKEME VAROL BÜLENT ARAL'IN AKIL RAPORLARINI İSTEDİ, 2 ŞAHISIN TANIKLIĞINI KABUL ETTİ
Mahkeme heyeti, duruşmayı sonlandırarak Sivas Kapalı Cezaevi'nde bulunduğu bildirilen Orhan Kartal ve Amasya E Tipi Cezaevi'nde bulunan Erhan Özen'in tanık sıfatı ile dinlenmesi amacıyla önümüzdeki oturum duruşmada hazır edilmesi için Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazı yazılmasına, dosyaya gelen Kafes Eylem Planı delil klasörlerinin incelenmesinden sonra karara bağlanmasına, Sanık Varol Bülent Aral'ın akıl sağlığına ilişkin varsa tedavi evrakları ve raporlarının bulunduğu cezaevi müdürlüğünden istenilmesine, duruşmanın 15 Ekim 2010 tarihine bırakılmasına karar verdi.

AVUKATTAN TEPKİ
Mağdur avukatlarında Erdal Doğan, "İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Kafes Eylem Planı ile ilgili olarak açılan davanın, Zirve Yayınevi Davası ile hukuki ve fiili bir bağlantısı olduğu konusunda bir tartışma yok bizim açımızda. Bu davanın çok daha önceden İstanbul'daki Ergenekon davası ile birleştirilmesi gerekirdi. Kafes Eylem Planı ile ilgili iddianame açılmadan önce, biz müdahil vekilleri olarak bu soruşturmaları başlatan, Ergenekon'a start veren Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz beyle görüşmüştük. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nın bu davanın derinleştirilmesi ve genişletilmesi konusunda müdahale ettiğini bize belirtti. bu konu Andıç meselesinde de, Burada Zirve Yayınevi olayı olduğu dönemde 2. Ordu Komutanlığı yapan Hasan Iğsız'ın ifadesinin alınması konusunda da İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nı müdahalesi ile yine karşı karşıya kaldık. Kafes Eylem Planı klasörlerinde Zirve Yayınevi olayı ile ilgili bağlantı hukuki ve fiziki olarak çok net bir şekilde belirtiliyor" ifadelerini kaydetti.

Duruşmayı izleyen Alman Tilman Geske'nin eşi Suzanna Geske, polis koruması eşliğinde geldiği adliyeden yine polis koruması eşliğinde ayrıldı.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız