SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Bağımsızlık Hak Edenindir'

A- A+ PAYLAŞ

Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Haftası nedeniyle Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit ve Dul Yetimleri Derneği Malatya Şube Başkanı Duran Şahin, Emniyet Mensubu Şehit Aileleri Derneği Malatya Şube Başkanı Ömer Terkin, beraberindeki dernek yöneticileriyle birlikte Belediye Başkanı Ahmet Çakır’ı ziyaret ettiler.

Ziyarette konuşan Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit ve Dul Yetimleri Derneği Malatya Şube Başkanı Duran Şahin, cennet vatan Türkiye’yi bize emanet eden şehitleri minnetle, rahmetle andıklarını söyledi.

Vatan için canını vermiş bütün şehitleri rahmetle andıklarını belirten Belediye Başkanı Ahmet Çakır, “Bugün bu vatan topraklarında huzur içerisinde yaşıyorsak bunu şehitlerimize ve gazilerimize borçluyuz. Derneklerimiz şehit aileleri arasında dayanışmayı, hayatlarındaki acıları paylaşmayı, zor ve güzel günlerinde yanlarında olmayı sağlıyor. Bundan dolayı sizlere ayrıca teşekkür ediyorum. Bizlerde sizlere her zaman destek olmak için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz” dedi.

Ziyarette Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit ve Dul Yetimleri Derneği Malatya Şube Başkanı Duran Şahin, günün anısına Belediye Başkanı Ahmet Çakır’a şilt hediye etti.

VALİLİKTE..
Ayrıca, Çanakkale Zaferi'nin yıl dönümü ve Şehitler Haftası nedeniyle Malatya Valisi Ulvi Saran'a ziyaret gerçekleştirildi.

Türkiye Harp Malülleri, Gaziler Şehit Dul Yetimleri Derneği Malatya Şube Başkanı Duran Şahin, Emniyet Mensupları Şehit Aileleri Derneği Başkanı Ömer Terkin ve derneklerin yönetim kurulu üyeleri, Vali Ulvi Saran'a ziyaret gerçekleştirerek, şehit ve gazi yakınlarına gösterdiği ilgiden dolayı Saran'a plaket verdiler.

Ziyarette konuşan Vali Saran, şehitliğin ve gaziliğin önemini anlatıp, şehitleri rahmetle andıklarını ve gazilerin de her zaman yanlarında olduklarını vurguladı.

MİLLETVEKİLİNİN MESAJI..
AKP Milletvekili Ömer Faruk Öz, Çanakkale Zaferi'nin yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada şöyle dedi:

"“Çanakkale, provası tekrarlansa aynı sonucu veremeyecek bir zaferdir. Bugün uzay çağının, teknolojik harikaların bile karşısında galip gelemeyeceği bir destandır Çanakkale…

Hangi millet bilerek güle güle, koşarak ölüme gider ki? Bizi biz yapan ve bizi özellikli kılan ortak birlerimizdeki ortak değerlerimiz değil mi?

Çanakkale sadece güçlerin değil, gönüllerin de bir araya geldiği mekân ve zamanla ifade edilemeyen erlerin “ya istiklal, ya ölüm” mücadelesidir. Gönül, inanç, vatan, millet, bayrak seferliği ile hürriyete olan düşkünlüğün nefsi müdafaasıdır Çanakkale.

“Asım’ın nesli”nin dirilişidir, yeniden diriliştir, var olmanın tarihin altın sayfalarında silinmez yazılışıdır Çanakkale.

Eskilerin deyimiyle "Melhâme-i Kübra" olarak adlandırılan bu savaşta hangi kınalı kuzular elbiselerini tertemiz yıkayarak ak bir şekilde ölüme koşmadılar ki. Üst rütbeli subaylardan, değişik meslek gruplarından, ülkenin siyasetinde, ekonomisinde, sosyal hayatında etkili olanlardan, öğrencilere kadar, ülkenin her yerinden, Kars'tan, Malatya'dan, Edirne'den kısaca her kesimine kadar nice şehitler verilmedi ki bu uğurda.

Sadece bu zaferi bizler kutlamıyoruz tabii ki. Dünya, Çanakkale ile bizleri takdir ediyor ve bizi de çok iyi tanıyor artık(!) Bakın Avrupalı siyasî ve tarih yazarları ne diyor Çanakkale için; "Malazgirt Zaferinden beri Türklerin yaptıkları 254 savaşın en büyüğü Çanakkale'dir. Kurtuluş Savaşının tescilidir Çanakkale. Çanakkale sadece bu toprakların değil, bundan sonraki dönemlerde Anzaklar gibi başka milletlerin bizleri anlaması, dostlukların başlamasıdır.

Tarihteki kahramanlıklarımızı, başarılarımızı milli günlerimizle daha anlamlı bir hale getirerek o günleri onurla yaşayarak bu vatanın evlatlarını tarihlerinden haberdar etme fırsatını tanıyoruz bir noktada. Dahası yarınlara hazırlıyoruz nesillerimizi. Ya metrekareye altı bin kurşunun sığdığı, yaklaşık bir yıl süren yüz binlerce şehidin anılarını bir güne sığdırmak bir destanı anlamak için yeterli mi acaba?

Zaferleri kazanmak kadar, zaferleri anlamak ve anlamlı hale getirmek bir o kadar önemli olsa gerek. Çanakkale bir zaferdir, bir destandır. Bir günde kazanılmayan bir savaş, bir günde zor anlaşılır herhalde.

Bu eşsiz zaferde vatan için canlarını feda ederek bu cennet vatanı bizlere hediye eden ecdadımızı, şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum, ruhları şad olsun.”

BAŞKANIN MESAJI..
Belediye Başkanı Ahmet Çakır, Çanakkale Zaferi nedeniyle şu bülteni yayınladı:

"Tarihin akışını değiştiren Çanakkale Zaferi’nin 96. yıl dönümünü kutlamanın gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz.

Çanakkale Zaferi; hürriyetini, canı, malı ve kanı ile elde eden bir milletin kahramanlık destanıdır. Eşsiz bir mücadele sonunda kazanılan eşsiz bir zaferdir. Sonucu itibariyle de tarihin akışını değiştiren, daha da önemlisi Türk milletinin kaderini değiştiren çok önemli bir başarıdır.

Çanakkale Zaferi, vatanın bütünlüğü ve ulusun bağımsızlığı söz konusu olduğunda, Türk milletinin neleri başarabileceğinin en güzel kanıtıdır. Çanakkale Savaşları, yüce milletimizin zamanın en güçlü ve donanımlı ordularına karşı inanç, vatan sevgisi, dayanışma, birlik ve beraberlik duyguları ile vermiş olduğu bir savaştır. Çanakkale Savaşları sonuçları sebebiyle dünyaya Türk milletinin yenilmezliğini, Mehmetçiğin azim ve iradesini göstermiştir. Tarihte eşine az rastlanır, çok uluslu bir güce kanları ve canları pahasına dur diyen ve tüm dünyaya ‘Çanakkale Geçilmez’ dedirten büyük Türk Milleti ve onun bağrından çıkan kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri, bugün de aynı güç ve kararlılıktadır.

Bu duygu ve düşüncelerle, tarihe altın harflerle yazılan Çanakkale Deniz Zaferi’nin 96. yıl dönümünde başta Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere kahraman şehitlerimizi şükran ve rahmetle anıyor, milletimizin bu anlamlı gününü kutluyorum."

ADD'NİN AÇIKLAMASI..
Atatürkçü Düşünce Derneği Malatya Şube Başkanı Ali Ekber Tunçdemir de, zaferin yıldönümü dolayısıyla şu açıklamayı yaptı:

"Çanakkale savunması Türk milletinin çekiç ile örs arasında kan ve can pahasına edindiği bir zaferdir. Türk milleti, dünya tarihinde emperyalist orduları deniz dökerek tarihin ilk antiemperyalist bağımsızlık savaşını kazanmış, ezilen uluslara, sömürgelere yol göstermiştir.

Kanla, irfanla, devrimle kurulan Türkiye Cumhuriyet’i 1919’dan başlayarak 1938’e kadar Anadolu’da emperyalizm destekli bütün karşıdevrimci ayaklanmaları bastırarak kolay lokma olmadığını dosta düşman herkese göstermiştir.

Emperyalizm ise 2023’ü göstermemek için Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı dâhili ve harici her türlü tertiple üniter ulus devleti yıkmak amacıyla gecesini gündüzüne katarak çalışmaktadır.

Çanakkale Zaferi Türk Kurtuluş Savaşı gibi, bilim ve özgürlük düşüncesine doğrulukla bağlı kalan bir önderlik sayesinde kazanıldığını vurgulamak büyük önem taşımaktadır.

Bu büyük zafer:

Türk ulusunu yok olmaktan kurtarmıştır!

Anadolu’nun Türk yurdu olmaktan çıkarılmasını engellemiş, Türkiye’yi haritadan silinmekten kurtarmış olan Birinci Kurtuluş Zaferimizdir!

İstanbul’un Türk olmaktan çıkarılması yıkımını önleyen zaferdir!

Anadolu halkının, “Türk ulusluğu” bilincinde kaynaşmasını sağlayan direniş zaferidir!

Bu “kurtuluş” ise, “Özgürlük ve bağımsızlığı karakter edinen, özgürlük düzeninin gerektirdiği gibi davranan” bir önderlik sayesinde başarılabilmiştir!

Çanakkale Zaferi’nin, yıldönümlerinde vurgulanmayan, bilinçlere yerleşmesi istenmeyen yaşamsal önemi, işte bu ölçüde büyüktür! Aslında Atatürk’le uğraşanların derdi; Türk milletinin varlığı ve onun teşkilatlanmış bir şekli olan Türk devletidir. Hiç bir savaş komutansız kazanılamayacağına göre, Çanakkale zaferinin de bir komutanı olmalı değil mi? Bu komutanın Alman Liman von Sanders değil, Mustafa Kemal olduğu, Çanakkale’yi geçilmez kılan etkenin Mustafa Kemal’in sergilediği komutanlık dehası olduğu, Düşman Donanması Başkomutanı İngiliz General Hamilton tarafından bile teslim edilmiştir. Oysa bu gerçeği, o gün de ulusumuz üzerindeki baskıcı, sömürgen, gerici güçler saklamaya çalışmışlardı; bugün de yine aynı nitelikteki güçler saklamaya çalışıyorlar. Çünkü Çanakkale Zaferinin hem dış, hem iç sömürgeciliği önleyici özünün ve sonucunun anlaşılması istenmemiştir, istenmemektedir!

Bugün de ABD ve AB’nin güdümünde, AB ve bazı yıkıcı fon paralarıyla kalem oynatan, sözde belgesel filmler hazırlayan… Gerici ve çıkarcı işbirlikçi türediler, Çanakkale Zaferinin yaşamsal önemini yadsımakla, Mustafa Kemal’i gölgelemekle, hatta yoksamakla, Atatürk Cumhuriyeti’nin ilke ve kurumlarına saldırmakla, gerçekte ulusal bağımsızlığımızı, birliğimizi, yurt bütünlüğümüzü, laik hukuk devletimizi, ileri teknolojiye dayalı üretken ekonomi sahibi olma projemizi, kısacası bütünüyle sömürgeciliği yenerek kurulmuş olan Atatürk Türkiye’sini yıkmaya çalışmaktadırlar.

Çanakkale Zaferi’nin doğru anlamıyla kavranması, bu hain sömürgeci saldırısını caydıracak bir ulusal bilinç oluşturur. Bu nedenle Çanakkale Zaferini de, Türk Kurtuluş Savaşı’nı da, Türk Demokrasi Devrimini de, hiç yılmadan, bıkıp usanmadan iç ve dış sömürgeciyi caydırmak, maskelerinin inmesini sağlayarak sindirmek için anlatmak ödevimizi aksatmadan yerine getireceğiz. Onbinlerce vatanseverimiz gözlerini kırpmadan girdikleri mücadelelerde canlarını vererek şehit olmuşlardır. Bu gözü pek ve kalbi ülke sevgisi ile dolu yurtseverlerimizi rahmet ve minnetle anarken, bu savanlarda yaralanarak bizlere ulus sevgisi için canlı örnek teşkil eden gazilerimizi de unutmayalım.

Bağımsızlık onu hak edenlerindir.

İşte bizler, 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’nin yıldönümünü karatma günlerinde idrak etmek zorundayız. Cahit Külebi’nin güzel dizesinde belirttiği gibi “Bin kez yurdumuzu kurtaran” Mustafa Kemal Atatürk’ün ve tüm Çanakkale şehit ve gazilerinin anıları önünde saygıyla eğiliyoruz."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız