SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Bakan Gittikten Sonra!.

0
Güncellendi - 2015-12-27 16:58:08
Bakan Gittikten Sonra!.
A- A+ PAYLAŞ

Tıp Bayramı nedeniyle İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde düzenlenen kutlama törenin açılışında konuşan Malatya Tabip Odası Başkanı Ali Yalçın, eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ’a atıfta bulunarak, “Bakanımız 14 Mart’ta değişseydi, belki çifte bayram yapardık” dedi. Yalçın, eski Bakan Akdağ’ın kendi meslektaşlarına en çok sıkıntı çektiren bakan olduğunu ileri sürdü. 

Kampus içerisindeki pembe yolda sağlık yürüyüşü ile başlayan etkinlik, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ünsal Özgen’in Cumhuriyet Meydanı Atatürk Anıtı’na çelenk koymasından sonra Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen programla devam etti. Rektör Prof. Dr. Cemil Çelik’in de hazır bulunduğu programa Vali Yardımcısı Ahmet Sait Kurnaz, Malatya Cumhuriyet Başsavcısı Muzaffer Sayın, Malatya Baro Başkanı Av. Eyüp Kutlubay, 2. Ordu İdari Kurmay Yarbaşkanı Albay Mehmet Akgül, SGK İl Müdürü Mustafa Yılmaz, AKP İl Başkanı Bülent Tüfenkçi, TSO Başkanı Hasan Hüseyin Erkoç, MESOB Başkanı Şevket Keskin çok sayıda kamu kurum ve kuruluşunun yöneticileri, sivil toplum örgüt temsilcileri, akademik, idari personel ile öğrenciler de katıldı.

Tabipler Odası Başkanı Ali Yalçın, hastaların geçmişte kuyruklarda beklediğini, muayenehanelere gitmek zorunda kaldığını, hekimlere paralar verdiğini belirterek, “Kirli bir süreçti, hekimlerimiz de kirlendi, kabul edelim. O süreçleri yaşadık. Ben öğrenciydim, kendimde yaşadım. Taraf olan hasta mağdurdu. Sonra değişim ve dönüşüm süreci yaşadı, bu kez kantarın topuzu bu tarafı kaçmaya başladı. Bu kez doktorlarımız mağdur. Doktorlarımız tartaklandı, hakaret edildi ve aşağılandı. Yine biz dengeyi tutturamadık. Doktorlarımız, genç meslektaşları ile performans koşusunda onlara yetişmek için koşturuyor. Bu bir zulümdür, haksızlıktır. Doktorlar, bugün ekonomik düzelme olsa, emekli olduğunda eline geçecek olan emekli maaşı yeterli olsa, hemen emekli olacak. İstatistik veriler 23 bin hekimin bugün emekliliğini düşündüğünü gösteriyor” dedi.

İl Halk Sağlığı Müdürü Dr. Kemal Şener de konuşmasında sağlıklı hayatın insanların vazgeçemeyeceği temel bir hak olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

“Etkin ve kaliteli bir sağlık sistemi, nitelikli bir toplumun en önemli şartıdır. Son yıllarda herkese eşit ve kaliteli sağlık hizmet felsefesiyle hareket edilerek reform niteliğinde düzenlemeler yapılmış, sağlık sisteminin çağın ihtiyaçlarına göre şekillendirilmesi için Sağlıkta Dönüşüm Programı başlatılarak çok ciddi mesafeler alınmıştır. Bu sayede vatandaşlarımız istedikleri kurumdan istedikleri şekilde hizmet alma imkanına kavuşmuşlardı.”

Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Şükrü Özdemir de, “İkinci basamak sağlık hizmetlerini, bakanlığımızın belirlediği çerçeve de sorumluluk alanımız içerisinde, kaynakları en etkili ve verimli şekilde kullanarak, planlamaya ve yürütmeye çalışıyoruz” dedi.

Sağlık İl Müdürü Nail Umay, “Toplum sağlığının korunması ve geliştirilmesi, insanların daha sağlıklı ve daha mutlu hayat sürmesi için en zor şartlarda görev yapan, özveriyle çalışmalarını sürdüren bütün hekimlerimizin ve sağlık çalışanlarının çabası vatandaşlarımızın hak ettikleri kaliteli ve iyi sağlık hizmetleri verebilmektir” dedi.

İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ünsal Özgen,  gelişmemiş ülkelerin geçmişle uğraştıklarını ancak gelişmiş ülkelerin ileriye bakarak yarının tablosunu ve sorunları görebildiklerini dile getirdi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin büyük bir devlet olduğunu,  devletin 2023 ve 2071 vizyonları ile büyümeye devam edeceğini ve ilerleyen geminin yönünü de belirlediğini vurgulayan Prof. Dr. Ünsal Özgen, kendilerine düşen misyonun çalışmak, bu vizyona azami katkı sunmak, üretmek, kaliteyi korumak, model alınan olmak, oluşturan, keşfeden ve öğreten konumunda olmak olduğunu söyledi.

Tıp Fakültelerinin temelde üç görevleri bulunduğunu, bunların eğitim, araştırma ve sağlık hizmetleri olduğunu kaydeden Prof. Dr. Özgen, “Burada ağırlıklı olarak sağlık hizmetleri konuşuluyor ancak sağlık eğitimi bu konuların hepsinin temelidir ve çok önemlidir.” dedi. Bu noktada İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesinin artık uluslararası arenada yarışan bir konumda olduğunu söyleyen Özgen, Türkiye ve dünya ölçeğinde farklı modelleri inceleyerek eksiklik ve fazlalıkları tespit ettiklerini, her açıdan plan ve programlarını yaptıklarını kaydetti.

Tıp Fakültesi olarak eğitim ve formasyon noktasında da 20 yıllık stratejik planlarını yaptıklarını vurgulayan Prof. Dr. Ünsal Özgen, bu 20 yıllık süreçte gerçekleştirmeyi planladıkları 2033 hedeflerinin tüm dünyada tercih edilen bir konuma gelmek olduğunu, bu vizyonun ise son derece realist ve görülebilecek bir hedef olduğunu dile getirdi.

Anne ve babalara da seslenen Özgen, sözlerine şöyle devam etti: “Çocuklarınız emin ellerde, uluslararası bir düzeyde yarışabilir hâlde olacakları ezberden kurtulmuş öğrenme odaklı bir eğitim sisteminin içerisinde bulunmaktadır. Akademi demek akademisyen demektir ve bu sisteme en büyük katkıyı, çalışan, sabırlı, gayretli öğretim elemanları sunabilmektedir. Bu anlamda en fazla yük öğretim elemanlarının üzerindedir. Büyük düşünmek esastır ve ‘Büyük Türkiye’ için yürümek değil koşmak zamanıdır.”

“Bu ülkede yaşayan herkeste ülke sevdasının olduğunu ve bu ülkenin sağlık sektöründe daha iyi bir yere gelmesi için sağlık çalışanlarının çaba sarf ettiğini, bunun için yüreğini kattığını biliyorum.” diyerek konuşmasına başlayan Rektör Prof. Dr. Cemil Çelik, sağlık sektörüne ayrılan payın arttığını belirtti ve bunun kullanımı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu: “Dünyada sağlık harcamalarına ayrılan ekonomik pay son zamanlarda gittikçe artmaktadır. Bu, bizim ülke için de geçerlidir. Son on yıla baktığımızda sağlık harcamalarımız için bütçeden ayrılan payın gittikçe arttığını görmekteyiz. Tabii bu kaynak da ülkesine vergi veren vatandaşlarımızdan elde edilmektedir. Dolayısıyla bir taraftan sağlığa ayrılan ekonomik payın artması, öbür taraftan da sosyal refah düzeyinin artmasının paralelinde vatandaşlarımızın kaliteli sağlık hizmeti talebi de artmaktadır. Bu durumda sağlık sektörüne düşen görev, ülkenin kaynaklarını çok iyi kullanmaktır. Kaliteli sağlık hizmeti verebilmek için teknolojik güce ihtiyaç var. Bu da pahalı bir yatırımdır. Dolayısıyla bu teknolojiyi dengeli ve sağlıklı kullanmak gerekmektedir. Dünyanın her tarafında, özellikle merkez laboratuarlarında sağlıkla ilgili tetkiklerin yapıldığı hizmetler, merkezî olarak yapılmaktadır. Bir ülkede ya da ilde aynı eksende hizmet veren ve maddi değeri yüksek olan cihazların bulunduğu birimler ve o birimlerde hizmet veren teknik ekipmanın gerekliliği konusunun iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Bu ve benzeri durumlar için ülkenin kaynaklarının heba edilmemesine dikkat edilmelidir. Aksi takdirde sağlık sektöründe çalışanlara devletin ayıracağı payın kısıtlanması da kaçınılmaz olmaktadır. Bu ülkede devletin, hükümetin yürüttüğü belirli bir sağlık politikası vardır. Bu politika dâhilinde üniversite, devlet ve özel sağlık sektörü hastaneleri üzerine düşen görevi yapacaktır. Tabii bunlar birbirini tamamlamalıdır. Birbirinden bağımsız, habersiz işler yapan kurumlar olmamaya özen gösterirsek sağlık sektörüne ayrılan pay gittikçe yükselecektir.”

Rektör Prof. Dr. Cemil Çelik, konuşmasını şöyle tamamladı: “Bu bağlamda, ülkemizde öncelikle kurumlar arasında koordinasyonun sağlanması gerekiyor. Ülke kaynaklarının heba edilmeden, koordinasyon ve işbirliği sağlanarak kullanılması sağlık alanında gelecekte daha da önem kazanacaktır.  Diğer bir konu ise, ülkemizdeki sağlık sektörünün yöneticilerinin ağırlıklı olarak hekimlerden oluşmasıdır. Eğer daha medeni ve büyük bir ülke olacaksak, sağlık sektörü profesyonel yöneticilerle yönetilmelidir.  Üniversiteler, klasik anlayışlarını değiştirme noktasında üzerine düşen görevleri yerine getirmede isteksiz davranmamalıdır. Yenilikler zordur, yeniliklere alışmak, yeni sistemlere geçmek kolay değildir. Bu yenilikler ve değişimler konusunda esas rol, Tıp Fakülteleri ve üniversite hastanelerine düşmektedir.  Bu düşüncelerle tüm sağlık çalışanlarımızın Tıp Bayramını kutluyorum.”

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız