SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Bakanlar Kurulu 4 Konuyu Görüştü"

0
Güncellendi - 2016-02-23 01:12:32
A- A+ PAYLAŞ

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Kararlılık içerisinde terörle mücadelenin sürdürülmesi, terörle mücadele sürdürülürken Birlik, Huzur ve Demokrasi Eylem Planı'ndan hiç taviz verilmeden bu süreçte yapılması gereken bütün restorasyon çalışmalarının da yapılması bir kere daha müzakere edildi ve bu konudaki kararlılık teyit edildi" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Bakanlar Kurulu toplantısı sona erdi. 8.5 saat süren toplantının ardından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde basın toplantısı düzenleyen Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulundu.

64. Hükümet'in Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında yapılan ilk toplantısında Türkiye'nin önemli meselelerinin çok uzun ve teferruatlı bir şekilde tartışılarak ele alındığını belirten Kurtulmuş, bunların en başında iç ve dış güvenlik konularının geldiğine vurguladı.

BAKANLAR KURULU'NDA TERÖR SUNUMU

İç ve dış güvenlik konularında İçişleri Bakanlığı, MİT Müsteşarlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin birer sunumlar yaptığını bildiren Kurtulmuş, Türkiye'de içerisinde yaşanan terör ve terörizmle mücadele kapsamındaki gelişmelerin yanı sıra Türkiye'nin çevresindeki gelişmelerin de ele alındığını açıkladı. Kurtulmuş, "Kararlılık içerisinde terörle mücadelenin sürdürülmesi, terörle mücadele sürdürülürken Birlik, Huzur ve Demokrasi Eylem Planı'ndan da hiç taviz verilmeden bu süreçte yapılması gereken bütün restorasyon çalışmalarının da yapılması bir kere daha müzakere edildi ve bu konudaki kararlılık teyit edildi" dedi.

Terörün sınır ötesi kaynakları ve bu kaynakların Türkiye'ye karşı oluşturduğu tehditler üzerinde durulduğunu söyleyen Kurtulmuş, toplantıda bu tehditlerin bertaraf edilmesine ilişkin hazırlıkların teferruatlı şekilde ele alınması zaruretinin ortaya konulduğuna işaret etti. Bu çerçevede göç değerlendirmesi yapıldığını bildiren Kurtulmuş, "Yaklaşık 3 milyona yakın Suriyeli ve Iraklı mültecilerin olduğu bir ülkeden bahsediyoruz. Bu göç meselesinin bugün uluslararası alanda ne kadar büyük bir boyuta ulaşmış olduğunu biliyoruz. Türkiye göç meselesiyle şimdiye kadar neredeyse tek başına mücadele etti. Bundan sonra uluslararası camianın Türkiye'nin göç ve göçmen sorununa yapmış olduğu bu büyük katkıya destek vermesini beklemek de hakkımızdır" ifadelerini kullandı.

YASA DIŞI GÖÇMEN SAYISINDA REKOR ARTIŞ

Türkiye'nin yasa dışı göç bakımından "sadece üzerinden geçilen ülke" olmanın ötesinde ekonomik gelişmeler göz önünde alındığında "hedef ülke" haline geldiğini söyleyen Kurtulmuş, "Bunun için Türkiye'nin yasa dışı göçle de bütün imkanlarıyla mücadele etmesinin önemli bir güvenlik meselesi olduğunun altı çizildi. Bu çerçevede sadece 2015 yılı içerisinde Türkiye'nin 146 bin 485 yasa dışı göçmeni yakaladığını biliyoruz. Bunların 91 bini ise Ege ve Akdeniz'de uluslararası sularda yakalanmıştır. Bu anlamda bir önceki yıla göre yasa dışı yakalanan göçmen sayısında 2.5 kat, denizlerde yakalanan yasa dışı göçmen sayısında ise 6 kat bir artışın olduğu ortaya konuluyor" dedi.

ENERJİ BAKANLIĞI'NDAN ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİ SUNUMU

Türkiye'nin enerji arz güvenliğinin ele alınan konular arasında olduğunu açıklayan Kurtulmuş, Türkiye'nin bir taraftan ekonomik gelişmesiyle birlikte enerji talebinin arttığını vurguladı. Kurtulmuş, Türkiye'nin bölgedeki siyasi ve sosyal gelişmeler dolayısıyla enerji bakımından kendisine yeterli hale gelmesinin önemli bir güvenlik meselesi haline geldiğine dikkat çekti.

Türkiye'nin doğalgazda yüzde 55 oranında Rusya, yüzde 16 oranında ise İran'a bağımlı olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Yani yüzde 71 enerji kaynakları bakımından iki yakın komşumuza bağlıyız. Bu çerçevede tedarik esnekliğinin sağlanması, doğalgaz depolama çalışmaları gibi alanlardaki çalışmaların sürdürülmesi ayrıca Türkiye'nin kömür üretiminin artırılması, burada milli rezervlerin kullanılması, özellikle termik santrallere kaynak olarak görülüyor. Ayrıca mevcut enerji yatırımlarının kısa bir süre içerisinde tamamlanması, 3-4 yıl içerisinde mevcut altyapı yatırımlarının hızlandırılması, yabancı yatırımcıların Türkiye'ye çekilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması gibi alanlarda çok geniş enerji alanındaki Türkiye'nin yapması gerekenler, Enerji Bakanımız tarafından Bakanlar Kurulumuzla paylaşıldı. Bu konuların her biriyle ilgili Bakanlar Kurulu üyesi arkadaşlarımız gerekli katkılarda bulundular, sorularını sordular ve kendi katkılarında bulundular."

EKONOMİK GELİŞMELER MASAYA YATIRILDI

Bakanlar Kurulu'na sunum yapılan üçüncü alanın ekonomi olduğunu bildiren Kurtulmuş, küresel ekonomide yaşanan gelişmelerle ilgili görüşlerin ifade edildiğini dile getirdi. Kurtulmuş, küresel ekonomideki yavaşlama, jeopolitik gerginlikler ve siyasal belirsizlikler, FED'in faiz artışıyla birlikte ortaya çıkan yeni küresel ekonomik dalgalanma ve özellikle emtia fiyatlarındaki düşüşün bundan sonraki süreçte yakın planda dünya ekonomisini etkileyecek ana akım gelişmeler olarak değerlendirildiğini belirtti.

Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Türkiye'nin 2002 yılından bu yana yaşamış olduğu ekonomik gelişme sürecinde Türkiye ekonomisinin yapısal olarak son derece sağlam alanları olduğu gibi özellikle Türk Lirası'nın değer kaybı, risk priminin artması gibi bütün gelişmekte olan ülkelerde görülen benzer meselelerin Türkiye'de de olduğu, tasarruflarımızdaki azalma, tasarruflarımızın azlığı ve tasarrufların artırılmasının şart olduğu, iş gücünün niteliğinin artırılması ve ihracat pazarlarımızın tekrar genişletilmesi gibi alanlarda da neler yapılması gerektiği konusunda uzun müzakereler yapıldı. Bu çerçevede Türkiye ekonomisinin bundan sonraki süreçte makro istikrarını, makro tedbirlerle reform sürecini sürdürmesi en önemli kararlılık alanlarından birisidir. Türkiye'de yapısal reformların sağlanması, yatırım ortamının iyileştirilmesi, yargı reformu, şeffaflık, kamu maliyesiyle ilgili reform çalışmaları, kamu yönetimi reformu ve eğitim reformu gibi alanlarda zaten 64. Hükümet'in hükümet programının parçası olan reform hareketlerine kararlılıkla devam edileceğinin altı çizilmiş oldu."

"EKONOMİK REFORMLAR ÜÇ AYAK ÜZERİNDE OTURACAK"

"Bundan sonraki ekonomik reformlar üç ayak üzerinde oturacak" diyen Kurtulmuş, "Biri makro reformlar, bir diğer mikro reformlar. Mikro alanda da 25 sektörel dönüşüm programından taviz verilmeden uygulamalar devam edecektir. Üçüncü ayak ise Avrupa Birliği uyum reformları çerçevesinde Türkiye'nin bu süreci sürdürmesidir" ifadelerini kullandı.

BAKANLAR KURULU'NDA DIŞ İLİŞKİLERE İLİŞKİN SUNUM

Bugünkü Bakanlar Kurulu'nda dış ilişkilerle ilgili sunum yapıldığını belirten Kurtulmuş, "Bildiğiniz gibi son derece hızlı, son derece devingen bir süreçten geçiyoruz dış ilişkiler bakımından. Türkiye çok farklı alanlarda farklı dış politik sorunlarla karşı karşıya. Ayrıca sadece Türkiye değil bölgemiz ve küresel ölçekte dünyanın da sürekli dış politikada yeni sorun ve gelişmelerle karşı karşıya kaldığı ortadadır" dedi.

Kurtulmuş, bu çerçevede Türkiye'nin Avrupa Birliği ilişkilerinin dış politikadaki önemli gelişme alanlarından biri olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi:

"Özellikle Avrupa Birliği ile göç sorununa karşı ortak eylem planı içerisinde hareket etmemiz bundan sonraki süreçte de bu işbirliğinin artırılarak devamı önemlidir. Bunun için Türkiye'nin Vize Serbestisi Anlaşmasını ümit ediyoruz ki 2016 yılının Ekim ayında bunu nihayetlendireceğiz. Ayrıca Haziran 2016'da da Geri Kabul Anlaşması'nın üçüncü ülkelere uygulanması konusunda da gerekli adımlar atılacaktır. Bütün yasa dışı göçle ilgili olarak son zamanlarda yaptığımız çalışmalar ve önleyici tedbirler çerçevesinde yasa dışı göç konusunda önemli kayda değer azalmaların görülmeye başlandığını da ifade etmek isterim. Bu çerçevede Türkiye'nin yasa dışı göç konusunda Türkiye, Almanya ve Yunanistan yapacağı ortak çalışmalara NATO'nun vereceği destek de önemli olacaktır. NATO'nun hem Ege Denizi'nde hem Türkiye-Suriye sınırında yasa dışı göçe ilişkin istihbarat, keşif ve izleme faaliyetleri içerisinde olması ümit edilir ki bu alandaki kararlı işbirliğini artıracak önemli bir tavır olacaktır. Ayrıca Türkiye'nin ABD ile olan ilişkilerindeki gelişmeler, Suriye politikasındaki bir takım görüşmelerimizdeki farklılıklar, ayrıca Ortadoğu ve Körfez ülkeleriyle olan ilişkilerimizdeki son gelişmeler, Suriye ve Irak'taki siyasal gelişmeler, Kıbrıs ve Filistin'deki gelişmeler dışişleri sunumunda ele alınan önemli konular oldu."

"BUGÜNKÜ BAKANLAR KURULU'NUN GÜNDEMİNİ DÖRT KONU TEŞKİL ETTİ"

Söz konusu dört konunun bugünkü Bakanlar Kurulu'nun gündemini teşkil ettiğini dile getiren Kurtulmuş, "Her bakanlık her kamu kurum ve kuruluşu bütün meselelerimizi en ince detayına kadar takip ederek Türkiye'nin ulusal menfaatlerinin korunması, halkımızın huzur ve refahının geliştirilmesi bakımından üzerine düşen her türlü sorumluluğu yerine getiriyor. Terörle mücadelede bütün kurum ve kuruluşlar arasında her türlü işbirliği en üst düzeyde sağlanıyor. Ayrıca dış politikanın yakinen takip edilebilmesi için bütün kurum ve kuruluşlar arasında fikir alışverişleri ve bu anlamda da perspektif paylaşımları gerçekleştiriliyor. Türkiye bu anlamda çevresindeki bütün gelişmeleri hem takip ediyor hem bu gelişmeleri proaktif bir şekilde izlemeye çalışarak Türkiye'nin menfaatlerini koruyacak istikamette çalışmalarını sürdürüyor" ifadelerini kullandı.

SORULARI YANITLADI

Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Bakanlar Kurulu toplantısı sona erdi. 8.5 saat süren toplantının ardından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde basın toplantısı düzenleyen Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Kurtulmuş, Ankara saldırısını gerçekleştiren zanlıya ilişkin iddialar hatırlatılarak, "Son durum nedir, isim konusunda netleştirilen bir şey var mı?" sorusu üzerine, "Biz hükümet adına resmi açıklamayı yaparken elimizdeki net bilgilerle hareket ederiz, dolayısıyla her açıklamamızın, söylediğimiz her sözün kamuoyunu bilgilendirme bakımından bir sorumluluk olduğu bilinciyle hareket ederiz. Olayın ilk gerçekleştiği anda kendi ortaya koyduğu, ibraz ettiği kimlik bilgileri bakımından biliyorsunuz bir baş parmak ve bir el bulundu patlama yerinde. Buradaki parmak izlerinden şahsın kimlik bilgileri o şekilde tespit edildi. Yani Mardin'den 2014 yılı yaz ayında girdiği, daha evvel PYD bölgesinden Türkiye'ye giriş yaptığı, PYD bölgesinde, orada bulunduğu ve oradan geldiği çok açık net olan bir durumla karşı karşıyayız. Bizim elimizdeki bilgi buydu olay anında ve olay sonrasındaki araştırmalar sırasında. Bu kişinin aslında isminin başka bir isim olup olmadığı şu anda devam etmekte tahkikat çerçevesinde tahkikatı yapan savcılığın görev alanı içerisindedir. Savcılığa bu bizim de bilgilerimiz, kimlik bilgilerinin teyit edilmesi bakımından DNA testleri yapıldı, savcılık bununla ilgili resmi açıklamayı yapacaktır" karşılığını verdi.

"CANLI BOMBANIN GERÇEK KİMLİĞİ DNA TESTİNDEN SONRA NETLEŞİR"

"Sonuçta net olan şey şudur, bu bombayı patlatan kişi PYD bölgesinden girmiştir" diyen Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Arabanın temin edilmesi, İzmir'den kiralanması arkasından İstanbul'a götürülmesi, oradan Diyarbakır kırsalına götürülmesi, oradan tekrar Ankara'ya getirilerek burada bu bombayı patlatan kişiye teslim edilmesi... Bütün bunlar ondan sonraki soruşturma safhasında açıkça ortaya konulmuştur. Yaklaşık 20'nin üzerinde kişi gözaltına alınmıştır, bunların içerisinde bir kısmı da tutuklanmıştır. Dolayısıyla emniyet bakımından olayın işleyişi, serüveni aradaki ilişkiler itibarıyla Sayın İçişleri Bakanımızın da açıkladığı gibi aşağı yukarı olayın bütün yönleriyle safahatı ortadadır. Ancak ölen canlı bombanın gerçek kimliği, yapılan DNA testlerinden sonra netleşir, netleşmez bunu da kamuoyuyla paylaşırız. Dediğim gibi biz net bilgi üzerinden görüşlerimizi ifade ederiz. Şu anda soruşturma savcılık tarafından devam ettiriliyor. İsmi başka bir şey olabilir, isminin başka bir isim olması meselenin gerçeğini değiştirmez. Tekraren söylüyorum, bu kişi PYD bölgesinden Türkiye'ye giriş yapmış, kendisini ibraz ettiği kimlikle bu şekilde Türkiye'de kayıt altına alınmış ve bu kimliğe bağlı olan kişinin işbirliği içerisinde olduğu bir zincir içerisinde de eylem PYD/PKK bağlantılı olarak ortaya konulmuştur. Eğer böylesine bir saptırma da söz konusuysa bu eylemin bir kere daha ne kadar art niyetli olduğunu ortaya koyar, ne kadar hesaplı kitaplı olduğunu ortaya koyar. Dolayısıyla bizim resmi bilgileri bu anlamda netleştikçe ortaya koymak gibi bir sorumluluğumuz var."

YENİ GÜVENLİK KONSEPTİ

Yeni güvenlik konsepti kapsamında ortaya konulacak somut önlemlerin neler olduğu ve TBMM'de milletvekili odalarının farklı yerlere taşınmasının gündemde olup olmadığının sorulması üzerine Kurtulmuş, "Türkiye, Ankara saldırısı da gösterdi ki çok ciddi bir şekilde terör saldırısıyla karşı karşıyadır. Planlı, art niyetli, arkasında birçok desteklerin olduğu, bu desteklerin sadece eleman desteği değil, sadece silah ve mühimmat desteği değil, öyle görülüyor ki istihbarat desteklerinin de olduğu son derece kapsamlı bir terör dalgasıyla karşı karşıya olduğumuz açıktır. Maalesef Suruç, Ankara Garı, İstanbul Sultanahmet ve en son Ankara'da tekrar olan bu patlamalar bu gerçeği çok iyi anlamamızı gerektiriyor. Terörle mücadelede hiçbir detay atlanmadan bütün bu detayların son derece ciddi bir koordinasyonla uygulanması şart" ifadelerini kullandı.

Fransa ve ABD gibi ülkelerde de terör olayları yaşandığını belirten Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Bizim esas bir numaralı meselemiz, terörle mücadelede ulusal birliği sağlamamızdır. Bunun için bütün herkesin, medyanın, vatandaşlarımızın, kamu kurum ve kuruluşlarımızı yönetenlerin aynı şekilde siyasilerin, farklı kanaatlerde olan herkesin ortak bir tek kanaati olması lazım. Terör hainliktir, terörü yapmak hainliktir, terör odakları şer odaklarıdır ve bütün bu terör örgütleri adı ne olursa olsun hepsi bu milletin düşmanıdır. Dolayısıyla burada hepimizin bir ortak çizgide buluşmak mecburiyetimiz var. Ondan sonra terör karşı şöyle bir tedbir alınır, böyle bir tedbir alınır. Kimin ne tedbiri almakla ilgili fikri varsa bunu ortaya koyar ama bir toplantı yapıldı, uzun, son derece önemli bir toplantı yapıldı. Sadece Ankara için değil bütün illerimiz için genel güvenlik konseptinin dışında o illere özel güvenlik konseptleri üzerine çok derin tartışmalar, müzakereler yapıldı. Ayrıca tabii ki Ankara Valiliği'ndeki toplantıda ana gündem Ankara olduğu için burada belli konular görüşüldü."

"GEREKLİ TEDBİRLERİ ALACAĞIZ"

"Ankara'da 'Niye teröre karşı tedbirlerimizi artırmalıyız?' derken soruyu bir de şöyle sormak lazım, Ankara'da niye hem de Merasim Sokak'ta niye bu saldırıyı düzenlediler? Bütün millete, 78 milyona gözdağı vermek için, Türkiye'yi terörle mücadele edemez göstermek için böyle bir saldırıyı yaptılar" ifadesini kullanan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Şimdi biz de Türkiye'yi terörle mücadelede son derece başarılı bir ülke olarak inşallah Ankara'da gerekli tedbirlerimizi alacağız. Bunun içerisinde korunması öncelikli olan binalar tabii ki var, korunması öncelikli olan şahıslar tabii ki bunlar da var ama bütün bunların hepsi teferruattır. Teröre karşı önlemlerin görünür olması, görünür olmaması bunların hepsi teknik meseledir, aslolan mesele devletin kurum ve kuruluşları bütün bu tedbirleri alırken vatandaşlarımızın tamamının bu konuda duyarlı olmasıdır. Duyarlılık önce bu konudaki bir milli birliği sağlamamızı gerektiriyor, ikincisi ola ki teröre karşı alınan tedbirlerin bir kısmı vatandaşlarımız bakımından da ilave tedbirler ve ilave sorumluluklar gerektirir. Dolayısıyla burada el birliği içerisinde terör örgütlerinin hiçbir şekilde bundan sonra eylem yapmasına imkan sağlamayacak, onların zeminlerini daraltacak her türlü tedbiri alacağız. Burada aslolan vatandaşımızın esenlik içinde yaşamasını sağlamaktır."

CERATTEPE'DE YAŞANAN GERİLİM

Kurtulmuş'a, Artvin Cerattepe'de açılması planlanan maden sahasıyla ilgili yöre halkının direnişi hatırlatılarak, "Bakanlar Kurulu bir şekilde bu olaya dahil olacak mı?" sorusuna, "Bu Bakanlar Kurulu toplantısında gündeme gelmedi ama konuyu yakinen takip ediyoruz. Artvinli hemşehrilerimiz rahat olsunlar yani biz hükümet olarak çevreye karşı en ufak bir zarar verilmemesi için her türlü tedbiri alırız. Bu çerçevede ÇED raporlarında da bildiğim kadarıyla buradaki maden ocağının kapalı bir ocak olarak faaliyette bulunması için izin verilmiştir yani çevreye zarar vermeyecek bir şekilde bu faaliyetleri yapması için izin verilmiştir. Türkiye'nin yeraltı, yer üstü kaynaklarını çok iyi kullanabilmesi lazım, Türkiye'nin enerji alanında son derece ciddi şekilde atılımlar yapması lazım. Türkiye'nin madencilik alanında da elindeki bütün imkanları kullanması lazım. Bu bir terazidir. Terazinin bir kefesinde Türkiye'nin madenlerini iyi kullanabilmesi, ekonomik olarak bunlardan iyi istifade edebilmesi, kefenin diğer tarafında ise bütün bunları yaparken çevreye zarar verilmemesi. Bu dengenin sağlanacak olmasından hiç kimsenin şüphe etmemesini arzu ederiz. Burada hükümet olarak bu dengeyi sağlayacağız, sadece Cerattepe özelinde söylemiyorum genel olarak Türkiye her türlü madeninden istifade edecek, yeraltı, yer üstü imkanlarını sağlayacak, buralardan istifade edecek ama bunu yaparken de doğaya zarar vermeyecek tedbirlerle bunların üretilmesini sağlayacak" yanıtını verdi.

ABD İLE RUSYA'NIN SURİYE'DE ATEŞKES SAĞLANMASI KONUSUNDA ANLAŞMASI

ABD ile Rusya'nın Suriye'de ateşkesin sağlanması konusunda anlaştığı ve ateşkesin 27 Şubat gece yarısından sonra yürürlüğe gireceği yönündeki haberlere ilişkin değerlendirmesi sorulan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Öncelikle ateşkesin sağlanacak olmasını olumlu karşıladığımızı ifade ederim. Önceki ateşkeslere benzemez, ümit ederiz ki uygulama kabiliyeti olan bir ateşkes olur. Bu anlaşmaya göre 6 aylık bir süre müzakere süresi öngörülmektedir. 6 aylık süre içerisinde bir tarafta rejim oturacak diğer tarafta muhalif güçler oturacaktır. Ondan sonraki 18 ayda da geçici hükümet kurularak bu geçici hükümetle ülkenin bir seçime götürülmesi ve demokratik süreçlerin uygulanması öngörülmektedir. Ümit ederiz ki bu süreçler doğru bir şekilde işler. Bizim buradaki hassasiyetimiz şudur, ateşkes üzerinde DAEŞ ve benzeri bazı örgütler dışarıda bırakılacak. Yani bundan sonra ABD ve Rusya başta olmak üzere uluslararası camia Suriye toprakları üzerindeki ana düşman olarak, ortak hedef olarak DAEŞ'i öngörecek. Ümit ederiz ki Rusya'nın 'DAEŞ'e karşı mücadele ediyoruz' anlayışı içinde, o görüntü içerisinde bundan sonraki bu 6 aylık müzakere sürecinde de uçaklarını kaldırıp oradaki sivil, masum insanları öldürmemesini temenni ediyoruz."

"YETER ARTIK, FİLLER TEPİŞİYOR OLAN ÇİMENLERE OLUYOR"

Kurtulmuş, Rus uçaklarının Suriye üzerinde Eylül ayından bu yana 8 bine yakın sorti yaptığını ve bu saldırılarda yüzde 90'ı ılımlı muhalifler ve sivillerin üzerine bombalar atıldığına dikkat çekti. Rusya'nın hava saldırılarında sadece yüzde 10'luk bir kısmında DAEŞ hedeflerini vurduğunu belirten Kurtulmuş, "Dolayısıyla burada uluslararası camianın samimi olması lazım. Yeter artık olan hani filler tepişiyor olan çimenlere oluyor, 450 bin masum Suriyeli öldü. Sarin gazları kullanıldı dünyanın kılı kıpırdamadı, misket bombaları atıldı dünyanın kılı kıpırdamadı. Bütün bunlara rağmen gelinen noktayı olumlu karşılıyoruz. Bir ateşkesin ilan ediliyor olması, bir ateşkes sürecinin başlamış olması bizim açımızdan da olumludur. Ümit ederiz ki bu ateşkes olumlu bir şekilde devam eder. Ateşkes devam ederken birileri uçaklarını kaldırarak sivil, masum insanları vurmaya kalkmazlar. Ve inşallah bu 6 aylık müzakereler sonucunda da Suriye'deki bütün ilgili unsurlar, Suriye'nin bütün ılımlı unsurları da dahil olmak üzere Suriye'nin bundan sonraki yeniden inşası sürecinde yer alır. Yine ümit ediyoruz ki bundan sonraki süreçte halkına karşı suç işlemiş olanlar Suriye'nin geleceğinde söz sahibi olmazlar" ifadelerini kullandı.

6 aylık bir süre içerisinde müzakerelerin yürütüleceğini belirten Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"ABD ile Rusya arasında da Suriye'nin geleceğine ilişkin farklı fikirlerin olduğunu biliyoruz. Rusya ve İran Esad rejiminin ve Esed rejiminin aktörlerinin devam etmesinden yana olduğunu da biliyoruz. Biz, Avrupa Birliği üyeleri ve ABD'nin de Esad'sız bir Suriye, daha doğrusu halkına zulmetmiş olan bu rejimin unsurlarının yer almadığı bir Suriye yönünde kanaatleri olduğunu biliyoruz. Süreci belirleyecek olan ateşkesin düzgün bir şekilde devam etmesinden sonra 6 aylık müzakere sürecidir. Ümit ederiz ki 6 aylık müzakere sonrasında oluşacak bir geçiş hükümeti için olumlu adımlar atılır ve Suriye halkı 2011 yılının Nisan ayından beri yaşadığı bu derin acı ve kahırları sonlandırmış olur. Yine ümit ederiz ki Suriye'de barışın bütün unsurlarıyla birlikte gelmesiyle şu anda 8 milyona yakın yurt dışında yaşayan Suriyeliler de kendi ülkelerine, şehirlerine, kasabalarına dönme imkanına kavuşurlar."

"YASA DIŞI GÖÇMENLERE İLİŞKİN TEDBİRLERİMİZ ARTIRILMIŞ VAZİYETTE"

Yasa dışı göçmenlerin yakalanması konusunda ise Kurtulmuş, "Ortada çok büyük rakamlar var. 146 bin kişi 2015 yılında yakalanmış. Bu son tedbirlerimizle sürekli olarak yakalanan insanların sayısında artış var. Bu, yasa dışı göçün de bize gösteriyor, insanlar daha çok yakalanıyorlar. Çok daha tedbirlerimiz artırılmış vaziyettedir. Ege'de, Akdeniz'de yasa dışı göçmenlere karşı çok daha etkin bir mücadelenin içine girmiş bulunuyoruz" dedi.

GALATASARAY-TRABZONSPOR KARŞILAŞMASI

Olaylı Galatasaray-Trabzonspor maçını değerlendiren Kurtulmuş, "Özetlerini izledim, maçın tamamını izlemedim ama bir felaketti, bir kabus gibi bir şeydi. Yani bir hakem bu kadar sistematik olarak nasıl hata yapar ben şahsen bunu anlamadım. Neredeyse özetlerde gördüğüm pozisyonların hiçbirisi doğru verilmiş kararlar değildi, herhalde Merkez Hakem Kurulu gerekeni yapacaktır diye düşünüyorum. Trabzonspor'a geçmiş olsun ama Galatasaray'a da geçmiş olsun. Bu kadar yanlış kararlar sonucu alınmış bir galibiyeti herhalde Galatasaray camiasını da memnun etmemiştir" ifadelerini kullandı.

Ankara- iha

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız