SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Bal Verimi Çok Düşük, Çünkü..'

0
Güncellendi - 2015-12-28 01:58:16
'Bal Verimi Çok Düşük, Çünkü..'
A- A+ PAYLAŞ

İnönü Üniversitesi Arıcılık Geliştirme-Uygulama ve Araştırma Merkezi (İNAGAM) Müdürü Yrd. Doç. Dr. Semiramis Karlıdağ arıcılıkta Malatya’nın durumunu anlattı: 

“En temel sorun ana arı yetiştiriciliği”

İnönü Üniversitesi Arıcılık Geliştirme-Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Semiramis Karlıdağ, Malatya’nın arıcılık ve arıcılığın temel ürünü olan bal üretimi açısından son derece zengin bir floraya sahip olmasına karşın, bazı sorunlar nedeniyle koloni başına üretimin, bir hayli düşük olduğunu söyledi. 

Arıcılık Geliştirme-Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak Malatya’da arıcılığın geliştirilmesi yolunda bazı projeleri Hekimhan Mehmet Emin Sungur Meslek Yüksekokulu Arıcılık Programı ile birlikte uygulamaya başlayacaklarını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Semiramis Karlıdağ, merkezin binasının arıcılık faaliyetleri açısından elverişli bir konumda olan Pütürge’de kurulması için etüt çalışmalarının devam ettiğini açıkladı. 

Malatya’da arıcılığın durumu, arıcılık potansiyeli, arıcılığın geleceği ve arıcılık uygulama merkezinin çalışmaları konusundaki soruları yanıtlayan Yrd. Doç. Dr. Semiramis Karlıdağ, Malatya’da arıcılığın temel sorununun ana arı yetiştiriciliği olduğunu vurguladı. 

Karlıdağ, Çin’de koloni başına bal üretiminin 50 kg, Kanada’da 47 kg olduğunu belirterek, “Malatya’da koloni başına bal üretimi 8 kg. Türkiye ortalaması ise 14 kg. Dolayısıyla Malatya zaten çok düşük olan Türkiye ortalamasının bile gerisinde bir bal verimliliğine sahip. Bu verim düşüklüğünün temel sebebi, Malatya florasına ve coğrafyasına adapte olmakta zorlanan ana arıların dışarıdan getirilmesidir” dedi. 

Arıcılık Geliştirme-Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak bu sorunun aşılması ve koloni başına verimin yükseltilmesi için Hekimhan Mehmet Emin Sungur Meslek Yüksekokulu Arıcılık Programı ile birlikte bir dizi eğitim programı yapacaklarını belirten Yrd. Doç. Dr. Semiramis Karlıdağ, “Merkez olarak, Malatya’ya uyumlu ana arı yetiştiriciliğine yönelik faaliyetler yürüteceğiz” diye konuştu. 

Yeni Malatya Muhabirinin sorularını yanıtlayan Arıcılık Geliştirme-Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Semiramis Karlıdağ’ın yaptığı açıklamalarda öne çıkan vurgular şöyle:

-Malatya’daki arıcılarımız bilinçli arıcılık yapıyor ama sahte ballar nedeniyle çok dertli

Malatya’daki arıcılara baktığımızda bilinçli arıcılık yaptıklarını görüyoruz. Göçer arıcılık yapılıyor. Kovanlarını Malatya’dan Akdeniz Bölgesi’ne taşıyorlar. Bahar aylarında ise buraya getirip tekrar yaylalara, dağ köylerine veya Bingöl yöresine götürüyorlar. Bilinçli arıcılık yapılıyor ama istedikleri geliri elde edemedikleri için bir dokunduğunuzda bin ah işitiyorsunuz.

En çok, televizyon reklamlarıyla satışı yapılan sahte ballar konusunda şikâyetçiler. Bal satışlarının bu yüzden çok düştüğünü ifade ediyorlar. Baldan gelir elde edemediklerini söylüyorlar. İstedikleri fiyata satamıyorlar. 

-Çin’de koloni başına 50 kg, Malatya’da 8 kg. bal üretimi yapılıyor 

Malatya’daki arıcılık potansiyeli, benim gözlemlediğim kadarıyla elle tutulur noktada değil. Kovan başına verim miktarına baktığımızda bunu görebiliyoruz.  Bu alanda dünyada birinci sırada Çin geliyor. Örneğin, Çin’de koloni başına 50 kg verim alınırken Malatya’da koloni başına 8 kg civarında bal alınıyor. Türkiye ortalaması ise, koloni başına 14 kg civarında. Yani koloni başına bal üretiminde Çin’in oldukça gerisindeyiz.  Bizde elde edilen verim koloninin sayıca fazla olmasından elde edilen verim. Teknik olarak olması gereken koloni sayısının az ama verimin yüksek olması. Mesela Kanada’da koloni sayısı çok az olmasına karşın koloni başına verim 47 kg. 

-Malatya bal üretimi için çok zengin bir floraya sahip ama ana arılar dışardan satın alındığı için adaptasyon sorunu yüzünden verim çok düşüyor 

Malatya’ya baktığımızda, kendi içerisinde bile göçer arıcılık yapmaya müsait. Esasında Türkiye Kuzeyden Güney’e çok farklı rakımda arıcılık yapmak için oldukça uygun ve zengin bir coğrafyaya sahip. Göçer arıcılık açısından daha da avantajlı. Arıları kış aylarında bir bölgeye, bahar aylarında bir başka bölgeye taşıyabilirsiniz.  İlçeler ile merkez arasında bile göçer arıcılık yapılabilir. Türkiye’nin ve Malatya’nın florası esasında arıcılık için çok uygun ama arı yetiştiricilerimiz genel anlamda bilinçli olmasına karşın hayati önem taşıyan bazı konularda bilinç düzeylerinin yükseltilmesi gerekiyor. Bu anlamda, özellikle bizim sahada bizzat tanıklık ettiğimiz en önemli sorun ana arı yetiştiriciliği. Malatya’daki arıcılarımız ne yapıyor? Bahar aylarında gidip Akdeniz’den ana arı alıyorlar. Arıcılar satıyor, arı yetiştiricilerimiz gidip onu alıyorlar. Burada şöyle bir sakınca ortaya çıkıyor: Akdeniz şartlarına uyumlu halde yetişen ana arı Malatya’ya geldiğinde adaptasyon sorunu yaşıyor ve bu nedenle verim düşüklüğüne yol açıyor. 

Malatya’da arıcılığın geliştirilmesi için ana arı yetiştiriciliğinin geliştirilmesi gerekiyor. Peki, bunun için ne yapmak zorundayız? Her şeyden önce ıslah çalışma ve programının düzenlenmesi gerekiyor. Malatya’da göçer arıcılığın yoğun olmadığı yerlere ulaşılıp, onların verimli olan ana arılarını alıp onun üzerinde ıslah çalışması yapılması gerekiyor. Mesela buraya bir Kafkas ana arısı, Borçka veya Artvin’den geldiğinde, o bölgeye uyum sağlamış olduğu için Malatya’da beklenen verimi veremeyebiliyor. Bizim Malatya’da arıcılık potansiyeli ve bal verimini arttırmamız için ana arı yetiştiriciliğini yapmamız gerekiyor.  

-Malatya’da 1090 aile fiilen arıcılık faaliyeti yürütüyor, merkezimizin faaliyetleri sonrasında bu sayının artacağını düşünüyorum.

Malatya’da Arıcılar Birliğine kayıtlı olan ve arıcılık faaliyeti yürüttüğünü beyan eden 1090 aile bulunuyor. Merkezimizin faaliyetleri sonrasında ve uygulayacağımız eğitim projeleri sayesinde bu sayının artacağını düşünüyorum. Çünkü Malatya’nın arıcılık potansiyeli bir hayli geniş. 

 - Merkezin binası Pütürge’de projelendiriliyor

Arıcılık Geliştirme-Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne ilişkin yönetmelik, Nisan 2013 yılında Resmi Gazete’de yayınlandı. Merkez binasının Pütürge’de yapılması konusunda etüt çalışması devam ediyor. Projelendirilip yapımına başlanması bekleniyor. Şu anda arı ürünlerinin üretilmesi noktasında bir proje yürütüyoruz. Merkezin tam olarak işlevini yerine getirmesi için çalışmalarımız devam ediyor. Bir takım alt yapı eksikliklerimiz var. Bu merkez Malatya arısının ıslahı, ana arı yetiştirilmesi, daha verimli arılarla çalışarak koloni başına verimi arttırıcı bir takım çalışmalar yapmak açısından önemli bir işlev üstlenecek.  Bu merkezde, Malatya arısını ıslah etmek amacıyla, bir dizi çalışma yürütülecek. Bu kapsamda, Malatya yöresinde görülen arı hastalıklarını tespit etmek ve bu konuda çalışmalar yapmak, arıcılarımıza ulaşıp onların sorunlarını dinleyip bilinçlendirmek için sistematik programlar yürüteceğiz. 

-Gelişigüzel ilaçlama arıcılığa zarar veriyor 

Türkiye geneline baktığımızda arıcılığımızın bir başka sorunu, arıcılarımızın gelişigüzel ilaçlama yapıyor olmaları. İnsan sağlığına zararlı kanserojen etkili maddeler olabiliyor. Arıların hastalığı ile ilgili kullanılan ilaçlar, arının bal depolamaya başladığı dönemde değil de bal hasadı sonrasında ve erken ilkbaharda kullanılmalı. 

Arıcılık teşviki, kovan başına 10 TL gibi bir teşvik veriliyor. Arı yetiştiricileri bundan çok da memnun değiller. Bazen bununla uğraşmaya değmeyeceğini söylüyorlar ve bunun arttırılmasını istiyorlar. 

Malatya arıcılık için çok uygun. Bir bölgeye koyduğunuzda bahardan başlayarak mevsimin ilerleyen zamanlarına doğru çiçeklenme artıyorsa arıcılık için ideal bir doğal ortam demektir. İyi bir flora seçildiği takdirde kovan başına verim miktarı bakımından önemli bir verim alınabilir. Arıcılık için ideal bir yer. Özellikle Pütürge, Sarıçiçek, Arapgir, Akçadağ, Hekimhan yöreleri ile Yama Dağı ve Beydağı çiçeklenmenin çok fazla olduğu, dağlarının florasının zengin olduğu bir yer. 

- Merkezin en önemli hedefi çevre arıcılarının bilinç düzeyini yükseltmek olacak 

Arı yetiştiricilerinin, şu anda merkezimizin aktif bir durumu olmadığı için henüz bir diyalog yok ama tam olarak faaliyete geçtiğinde arıcılarımıza yönelik bilgilendirme ve kurslar şeklinde bir takım faaliyetler planlıyoruz. En önemli hedefimiz çevre arıcılarını bilinçlendirmek olacak. Bu sayede, ana arı yetiştiriciliğini geliştirmek, kendi ana arısını kullanabilecek düzeye çıkarmayı sağlayacağımızı düşünüyorum. Birincisi. Ana arı. Eğer göçer arıcılık yapıyorsa en geç yılda bir, sabit arıcılık yapıyorsa iki yılda bir ana arısını değiştirmesi gerekiyor. Sabit arıcılık olduğunda kış aylarında ana arı yumurtlamayı bırakıyor. İlkbaharın gelmesiyle birlikte ana arı yumurtlamasına tekrar devam ediyor. Ancak göçer arıcılık yapıldığında ana arı yumurtlamasına devam ediyor ve sabit arıcılığa göre daha kısa sürede verimden düşüyor. Yaşlı ana arı yerine genç ana arı kullanmak gerekiyor. Bir diğeri de tabi beslemeye dikkat etmek gerekiyor. Arının depolayacağı kadar şeker vermemek gerekiyor. Nektar dönemini öncesinde beslemeyi kesmeleri gerekiyor. 

-Kaliteli ve organik balın kriterleri nelerdir?

Arıcılık Geliştirme-Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Semiramis Karlıdağ, nitelikli, kaliteli ve doğal balın kriterlerine ilişkin de bilgi verdi. 

Yrd. Doç. Dr. Karlıdağ, organik bal konusunda şöyle konuştu: “Arıya vereceğimiz ilacın organik olmasından tutun çevredeki tüm bitkilerde kimyasal gübre ve ilacın kullanılmadığı, bitki florasının da organik olduğu bir ortamda üretilen bal’ demektir. Kovanların doğal malzemeden yapılmış olması, doğal ürünlerle boyanmaları, organik ana arı için istenilen şartlardan bazılarıdır. Yani organik bal üretimi sadece arıya bağlı değil, çevreye, çevresel faktörlere de bağlı bir durumdur. Çevrenin de organik olması gerekiyor. Arı kolonilerinin beslenmesinde organik bal, organik şeker şurubu veya organik şeker kullanılır. Bu şartları sağlayamadığımızda, organik arı yetiştiriciliği yapmış olmayız. Teknik arıcılıkta arıyı beslemek gerekiyor. ‘Arıya hiç şeker vermeden bal üreteceğiz’ dediğimizde bal üretimi düşük olur. Özellikle erken ilkbaharda, şuruplama zamanı geldiği dönemlerde arının günlük tüketeceği kadar bir şeker şurubu verilebilir. Bir su bardağı kadar. Onu günlük verdiğimiz zaman ana arı ‘dışardan nektar geliyor’ hissine kapılır ve günlük yumurta sayısını arttırmaya başlar. Bal dönemi geldiğinde güçlü bir popülasyonla bal dönemine girer ve fazla miktarda nektar toplar. Ama hiç besleme yapmazsak, ana arı ‘nektar gelmeyeceği’ hissine kapılacağı için zayıf kolonilerle nektara girmiş olur ve bal toplama işlemi düşük düzeyde kalır. Vatandaş bal alacağı zaman sorar: Şeker kullanıyor musunuz diye? Şeker kullanılıyor elbette ama bir su bardağı kadar verildiğinde arı onu sadece yavru beslemesinde kullanıyor. Ama daha fazlasını verirsek arı onu günlük olarak tüketemeyecek ve gözlere doldurarak üzerini sırlamaya başlayacak.  Yani nektar döneminde hiç şeker vermeyip de ilkbahar döneminde yoğun şeker verilirse bu şeker bala geçer. Bu nedenle şekerin hangi dönemde ve ne oranda verildiği kaliteli ve saf bal üretimi için çok önemlidir. 

-Bal konusunda doğru bilinen yanlış

Şimdi tüketicilerde yanlış olan bir anlayış var. Kristalize olan balları sanki şekerli balmış gibi algılanıyor. Hâlbuki bal şekerlenmiyorsa şüphe etmek gerekiyor. Yani kristalize bal şekerli bal değildir. Bu bitki kaynağına göre, depolama şartlarına göre şekerlenebilir. Şekerlenen bal sıcak su içinde bekletildiğinde yeniden sıvı hale gelir. Kristalize olması balın kalitesini bozmaz, şekerlenmiş bal bozuk bal değildir. Hiç şeker verilmese bile bal kristalleşebilir. Doğal balın kristalleşmesi beklenen bir durumdur.

-Arı sütü soğuk zincirinden koparsa hiçbir fayda sağlamaz

Yrd. Doç. Dr. Semiramis Karlıdağ, arı ürünlerinden biri olan arı sütünün hasatından, son tüketiciye ulaşıncaya kadar kesinlikle soğuk zincirinden kopmaması gerektiğini, aksi takdirde hiçbir faydası olmayacağını söyledi. Yrd. Doç. Dr. Karlıdağ, diğer arı ürünleri olan propolis ve arı sütü konusunda şu bilgileri verdi:  

Propolis: Antibakteriyal, antifungal, antiviral, antiülser gibi özellikleri var. Aslında doğada bulunan çeşitli bitki ve ağaçların tomurcuk, yaprak ve benzeri kısımlarından arılar tarafından toplanan zamksı yapışkanımsı reçinemsi madde. Arı onu propolis olarak toplayıp getirebilir. Arı da polen toplar gibi arka bacaklarına bunu depolar ve kovana taşır. Arı bunu sonbahar hazırlıklarında kovan girişini daraltıyor. Kışa hazırlık olarak kullanıyor. Propolis, kovan içinde hastalıkların oluşmasını engelliyor. Arının doğal savunma mekanizmasını oluşturuyor. Mikroorganizmaların çok barınmadığı görülüyor. Propolis üretirken, doğal olması için kovanlar çivisiz ve şehir merkezinden uzak, kovanların boyasız olması gerekiyor.

Arı Sütü: Açık havada hemen bozulan, güneşten etkilenen bir ürün. Arı sütünü hasat eder etmez derin dondurucuya atmanız gerekiyor. Eğer o yoksa arazi şartlarında soğuk kutular veya buz içerisinde saklayıp hemen getirdiğinizde derin dondurucuya atılması gerekiyor.  Arı sütü çok hassas, sıcağa maruz kalırsa bütün özelliğini kaybeder. Kesinlikle soğuk zincirde saklanması gerekiyor.  Hasattan tüketime kadar soğuk zincirinin kırılmaması gerekiyor. Bir de tabi arı sütüne larva katmamak, katkı maddesi katmamak gerekiyor. Diğer bir arı ürünü polenin hangi şartlarda kurutulduğu önemli. Doğal yolla kurutuluyorsa gölgede kurutmak gerek. Besin değerini kaybetmeyecek şekilde depolamak lazım”. 

İnönü Üniversitesi Arıcılık Geliştirme-Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Semiramis Karlıdağ, Malatya’da arıcılık yapan ailelerin arıcılığın gelişimine yönelik bilgilenme talebi olduğu takdirde, yardımcı olmaktan mutluluk duyacaklarını da kaydetti.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

5 yorum yapılmış

  • Ortaç (5 yıl önce)
    Malatya iklimine uygun en iyi arı kılıç arıdır ben buna inanıyorum elimde kılıç arı melesi var çok saldırgan değil 3.katı verdim bu şekilde devam ederse 4 veya 5. Katı da görebilirim
    0
    0
    Yanıtla
  • İbrahim (3 yıl önce)Ortaç isimli kullanıcı yorumuna
    Ortaç Bey kılıç arı arıyorum nereden bulabilirim
    0
    0
    Yanıtla
  • Kiraz Coşar Sönmez tlf (6 yıl önce)
    Yazınızı okudum güzel fikirleriniz var sizinle arı sorunlarını paylaşıp faydalanmak istiyorum.ben Kiraz yamadaginda aricilik yapıyorum bu yöreye uygun ana arı yı nasıl alabiliriz sizden saygılarımla iyi çalışmalar başarılar diliyorum
    0
    0
    Yanıtla
  • Selahattin.arslan (7 yıl önce)
    Bende 1500 kg bal var satamiyoruz divrigi de neyapmaliyiz saygılar
    0
    0
    Yanıtla
  • VEDAT (8 yıl önce)
    ESKİ VERİMLER YOK TABİKİ ZORLADA BİRŞEY OLMAZ NE OLUYORSA YENİLİKLER ADI ALTINDA DENEMELERDE OLUYOR.TÜRKİYEDE HERKES TİCARET PEŞİNDE BANA GÖRE MALATYAYA GİDEN ANA IRKI KAFKAS VE POSOF F1 IRKLARI BU İKİSİNİN DIŞINDA MALATYA İKLİMİNE GİTMEZ
    0
    0
    Yanıtla