SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Bari Doktor Olayım, Deyip.."

0
Güncellendi - 2015-12-28 03:37:19
A- A+ PAYLAŞ

İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi bu yıl mezun ettiği 146 doktordan birisi çok farklıydı. O farklı doktor, 45 yaşında Tıp Fakültesi diplomasını sahnede 5. sınıfa geçen kızıyla birlikte alarak, doktor oldu. 

İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden bu yıl mezun olarak diplomasını alan doktorlardan birisi olan 45 yaşındaki Ferhat Bozyiğit, evli ve 2 çocuk babası. Kızı bu yıl 5. Sınıfa geçti, oğlu ise lise son sınıfa geçti. 

Malatya’da doğup büyüyen ve Fatih Lisesi mezunu olan Dr. Ferhat Bozyiğit, 1989 yılında Fatih Lisesi’nden mezun olduğunda Hava Harp Okulu’nu kazandı. Ancak buradaki eğitimini 1.5  ay sonra bıraktı. Dr. Ferhat Bozyiğit, 1990 yılında girdiği üniversite sınavında bu kez GATA Tıp Fakültesini kazandı ve buradaki eğitimini 4. sınıfta bıraktı ve 1995 yılında fakülteden ayrıldı. Bir kez daha sınava giren ve İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne 1997 yılında kayıt yaptıran Dr. Ferhat Bozyiğit, bir daha okula uğramadı. 

Evlenen ve 2 çocuğu olan Dr. Ferhat Bozyiğit, özel sektörde ilaç mümessili olarak çalışmaya başladı. Eğitimine 2012 yılında yeniden başlayan Ferhat Bozyiğit, İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden bu yıl mezun oldu. 

“DOKTORLUK BENİM HAYALİMDİ” 

Dr. Ferhat Bozyiğit, “1989 yılında Malatya Fatih Lisesi’nden mezun oldum. O yıl üniversite sınavında ucu ucuna tıp fakültesini kaybetmiştim, fakat Hava Harp Okulu’nu kazandım. Orada 1.5 ay eğitim aldıktan sonar doktor olmak hevesiyle eğitimimi bıraktım. Ertesi yıl 1990 yıl GATA Tıp Fakültesi’ne başladım. Benim bu yıl beraber mezun olduğum çocuklar 1989 ve 1990 doğumlular. Yani benim fakülteyi kazandığım yıl doğan çocuklarla beraber okudum. GATA’da adaptasyon sıkıntısı yaşad, şansızlıklar oldu, bende bıraktım. Bıraktıktan hemen sonra evlendim, 6 ay sonrada bir Fransız ilaç firmasında çalışmaya başladım. Bir süre çalışayım, evlendik, eşyaları dizeyim derken bir baktım 15 yıl geçti. Büyüyence doktor olma hayalim vardı, daha fazla büyümeden bari doktor olayım deyip 2012 yılında tekrar fakülteye döndüm ve bu yılda mezun oldum. Ben GATA’dan ayrıldıktan sonra 1997 yılında İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kaydımı yaptırmıştım, ama başlamamıştım. Öğrenci affından sonra 2012 yılında Tıp Fakültesi’ne dönerek hiç takılmadan bütün stajları temizleyerek bu dönem mezuniyete hak kazandım” dedi.

“İHTİSAS YAPSAYDIM, BEYİN CERRAHİ OLURDUM” 

Dr. Bozyiğit, bundan sonra uzmanlık için ihtisas yapmayacağını belirterek, “Benim sadece doktor olma hayalim vardı, ama zamanında bitirmiş olsaydım aynı zamanda amcamın oğlu olan Bülent Bozyiğit gibi beyin cerrahi olmak isterdim. GATA’dan normal süreçte mezun olsaydım yapacağım ihtisas beyin cerrahi olurdu. Kısmet değilmiş. Bundan sonra ilçe devlet hastanelerin bir tanesinde acil hekimi olarak hayatımızı idame edeceğiz” diye konuştu.

“EŞİM;  BENİ, OĞLUMU VE KIZIMI BİRLİKTE OKUTTU” 

Eşimin çalışması ve benimde ilaç firmasından ayrılırken almış olduğum tazminat maddi olarak beni sıkıntı yaşamamım engelledi. Eşim 3 tane öğrenci okuttu, oğlumu, kızımı ve beni okuttu. Oğlum lise son sınıfa geçti, kızımda 5. Sınıfa geçti. En çok eşim sevindi, ‘Öğrencilerimden birisini mezun ettim’ diye.  Bu 3 yıl fakültede okumak güzeldi.  Mezun olduktan sonra gençlerin attığı mesajlar var; ‘ağabey bize sağladığın katkılardan dolayı teşekkür ediyoruz’ diye. İlaç sektöründe, ben masanın diğer tarafı diye tabir ediyorum, orada doktor otururdu, biz gelir masanın diğer ucunda ilacımızı anlatırdık. Şimdi eski meslektaşlarım ‘Ağabey masanın diğer tarafına geçtin’ diye yorum yapıyorlar” ifadelerini kaydetti.

“DİPLOMAMI, LİSEDEN BİR SINIF ÖNDE OKUYAN HOCAM VERDİ” 

Eğitim görürken gençlere empati yapmayı, hastaları ile empati kurmalarını, yakınları ile empati kurmaları konusunda telkinlerde bulunduklarını söyleyen Dr. Ferhat Bozyiğit, sahnede diplomasını alırken yaşadığı duyguları da anlatarak, “Diplomamı Prof. Dr. Cengiz Ara hocam verdi. Cengiz hocam benim mahalleden ve okuldan arkadaşımdı. Cengiz hocam lisede benden bir sınıf öndeydi. Salondan çıkarken babamla göz göze geldiğimde 44-45 yaşındaki birisi gibi değil de, 18-19 yaşındaki bir genç gibi gözlerim doldu. GATA’dan sınıf arkadaşımda gelmişti, oda Tabip Albay. O’da töreni izledi, yalnız bırakmadı beni” diye konuştu.

“AKŞAMLARI ÇOCUKLARIMLA BİRLİKTE DERS ÇALIŞIYORDUM” 

Dr. Ferhat Bozyiğit, “Özellikle kızımla çok sık ders çalışıyorduk. Oturup akşamları beraber çalışıyorduk. Belli bir yaştan sonra dersler gerçekten zor oluyor. Ben gençlere söylüyordum, ‘Biz bir defa okuyup anlıyorsunuz, ama ben 5 defa okumam gerekiyor’ diye. Gençler, sınıf arkadaşlarım benden hiç desteklerini esirgemediler. 3 yılımı güzel günlerle geçirdim. En çok da benden yaşça küçük olan hocalarımın derslerinden zorlanıyordum” diye konuştu.

“ÇOK KALİTELİ HOCALARIMIZ VAR” 

İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi çok kaliteli hocalardan oluşuyor. Kesinlikle Türkiye’de hastanemiz bir marka oldu. Her branşta, her dalda çok güzel işler yapılıyor. Dekanımız, bölüm başkanı hocalarımız birbirinden kaliteli.  Türkiye’de hemen hemen bütün üniversitelerde hocaların muayenehaneleri vardır. Bizim İnönü Üniversitesi'nde hiçbir hocamızın özel muayenehanesi yoktur ve hem öğrencileri ile hem hastalarıyla ilgilenip, çok da başarılı öğrenciler yetiştiriyorlar. O yüzden hocalarımızın hakkını ödemek mümkün değil, bir öğrenci ağzı ile söylüyorum. Hepsinden Allah razı olsun” dedi.

Dr. Ferhat Bozyiğit, doktorluk görevine Malatya’daki bir ilçe devlet hastanesinde acil doktoru olarak sürdüreceğini söyledi. 

FOTO: Dr. Ferhat Bozyiğit, diplomasını aynı zamanda mahalleden arkadaşı olan ve kendisinden 1 yıl önce liseyi bitiren Prof. Dr. Cengiz Ara’nın (soldaki) elinden  aldı. 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız