SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Başarıyı Yükseltmek Gerek"

0
Güncellendi - 2015-12-27 18:53:58
A- A+ PAYLAŞ

 Malatya’da 2013-2014 eğitim öğretim yılının açılışı törenle gerçekleştirildi. 

Fatih İlkokulu bahçesinde düzenlenen 2013-2014 eğitim öğretim yılının açılışı töreninde konuşan Vali Vasip Şahin, geçen eğitim öğretim yılında uygulamaya koydukları projeleri bu yıl arttırarak sürdüreceklerini ifade ederek, “Başarıyı daha yükseklere çıkarmamız lazım. İhtiyaçlara, daha kaliteli eğitimle cevap vermemiz lazım. İnsanımızı ne kadar iyi yetiştirip değerlendirirsek, muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarız” dedi.

Yeni teknolojiler ortaya çıktıkça, fiziki altyapı ihtiyaçlarının da ortaya çıkacağını söyleyen Vali Şahin, altyapının geliştirilmesi için de olabildiğince en iyisini hazırlamaya çalıştıklarına dikkat çekti.

İl Milli Eğitim Müdürü Mehmet Bulut ise konuşmasında, 172 bin öğrencinin 2013-2014 eğitim öğretim yılında eğitime başladığını hatırlatıp, geçen yıl uygulamaya konulan 4+4+4 eğitim sistemi ile öğrencilere seçmeli ders imkanları getirildiğini hatırlattı. Bulut, öğretmen fazlalığı bulunduğunu da sözlerine ekledi.

Konuşmalardan sonra protokol üyeleri sınıflara geçerek, öğrencilere kitaplarını dağıttı.

EĞİTİM SEN'İN AÇIKLAMASI..

Bu arada Eğitim Sen Malatya Şubesi'nden yapılan açıklamada da eğitimle ilgili sorunlar dile getirildi. Şube Hukuk Sekreteri Hüseyin Yanar tarafından yapılan açıklamada, "2013-2014 eğitim öğretim yılı, yıllardır acil çözüm bekleyen, özellikle geçtiğimiz yıl başlayan eğitimde 4+4+4 dayatmasının daha da derinleştirdiği yeni sorunlarla birlikte bugün resmen başlamıştır. Eğitim sistemi okul öncesinden yükseköğretime kadar, iktidar partisinin siyasal-ideolojik çizgisine uygun olarak biçimlendirildiği bir dönemde eğitimde yaşanan ve giderek artan sorunlara kalıcı çözümler üretilememiştir.  

2013-2014 eğitim öğretim yılı başında okullarda en çok gözlenen sorunların başında, 4+4+4 sonrası okulların dönüştürülmesi kararları ile başlayan ve halen devam eden mağduriyetler gelmektedir. Geçtiğimiz yıl 72 ay öncesi okulöncesi çağdaki çocukların zorla ilkokula kayıtlarının yapılması, kalabalık sınıflar, okullarda fiziki altyapı ve donanım eksikliklerinin sürmesi, taşımalı eğitim ve ikili eğitim sorununun sürmesi, liselerdeki dönüşüm nedeniyle öğrencilerin meslek, imam hatip ya da açık liseye yönlendirilmesi, öğretmen açıklarının devam etmesi, öğretmen ve yönetici atamalarındaki adaletsizlikler vb gibi birçok sorun, yeni eğitim öğretim yılında derinleşerek sürmektedir. 

Buradan bir kez daha vurguluyoruz. 60-72 aylık çocukların yeri ilkokul değil anaokuludur!  

72 ay öncesi yaş grubunda bulunan bütün çocukların okulöncesi eğitime gönderilmesi bir tercih değil, eğitim biliminin ilkesel olarak ortaya koyduğu bilimsel bir tespittir.

2012-2013 eğitim öğretim yılında okulöncesi çağdaki çocuklar ilkokulakaydedilerek başarısız bir deney yapıldı. Zorla ilkokula başlatılan onbinlerce çocuk bu deneyin “kobayları” oldu. 72 ay öncesi bütün çocukların, fiziksel ve zihinsel gelişimlerinin sağlıklı olması için ilkokula değil, okulöncesi eğitim kurumlarına gönderilmelidir.Çocuklarımızın geleceğine göz dikenlerin yalanlarına aldanmayalım.

Yıllardır eğitime yeterli bütçe, okullara ihtiyacı kadar ödenek ayrılmaması nedeniyle, her eğitim öğretim yılı başından itibaren velilerin cebinden yaptıkları eğitim harcamaları katlanılamaz hale gelmiştir. Sendikamızın yapmış olduğu araştırmaya göre, bu yıl çocuğunu ilkokulda okutacak olan bir öğrenci velisi yıl boyunca ortalama 3 bin 602 TL eğitim harcaması yapacaktır. Eğitim sistemini adım adım ticarileştiren, Anayasada ilköğretimin devlet okullarında parasız olduğu yazarken yoksul halkın cebinden yaptığı eğitim harcamalarının son 11 yıl içinde 5 kat artmış olması düşündürücüdür.   

Eğitimde 4+4+4 dayatması ile birlikte, zorunlu din derslerine ek olarak, din içerikli seçmeli derslerin fiilen “zorunlu seçmeli” hale getirilmesi, anadilinde eğitim hakkı taleplerinin görmezden gelinmesi gibi sorunlar, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi, 2013-2014 eğitim öğretim yılında da öne çıkan temel sorunlar olarak dikkat çekmektedir. 

AKP hükümetinin dayatmasıyla uygulanan 4+4+4 dayatması, eğitimde sadece biçimsel bir değişikliği değil, genç kuşakların daha yoğun sömürüye hazırlanması, muhafazakâr ve dini değerlerin yönlendirici olduğu bir toplum oluşturmanın eğitim programının temelini oluşturması açısından bu yıl da eğitimde temel tartışma başlıklarından birisi olacaktır. 

Türkiye’de yıllardır demokratik bir toplumda eğitim sistemi ile ilgili olarak tartışılması bile son derece anlamsız olan iki temel konu üzerinden çeşitli tartışmalar yürütülmektedir. Bu konulardan birisi 12 Eylül darbe rejiminin hayata geçirdiği ve 12 Eylül düzeninin günümüzdeki temsilcisi AKP iktidarı tarafından ısrarla sürdürülen zorunlu din dersi uygulaması, diğeri ise temel bir insan hakkı ve eğitim biliminin temel ilkesi olmasına rağmen, yıllardır ırkçı-şoven bir anlayışla yok sayılan anadilinde eğitim hakkıdır.  

Bütün içeriği devlet tarafından belirlenen zorunlu din dersi uygulaması, dininin öğrenciler arasında bir ayrım ve eşitsizlik unsuru olarak kullanılmasına neden olmakta, devletin ağırlıklı olarak tek bir dinin tek mezhebini öğreterek, diğer dinsel inançlara karşı açık bir adaletsizlik yaratılmasına yol açmaktadır. Bu durum, Türkiye gibi çok kültürlü, çok dinli ve çok mezhepli toplumlarda, birçok sıkıntının doğmasına yol açmaktadır. Türkiye’de dinin siyasallaşması ve siyasal çıkarlara alet edilmesinin engellenmesi, ancak devletin dinden elini tamamen çekmesiyle olanaklıdır.

Demokratik, laik ve bilimsel bir eğitim sisteminin oluşturulmasının öncelikli koşulu, eğitim bilimlerinin temel ilkesi olan her çocuğun kendi anadilinde eğitim almasıdır. Anadilinde eğitim, çocukların zihinsel gelişimlerinin, öğrenme yeteneklerinin ve sağlıklı bir kimlik edinmelerinin en temel koşuludur."denildi.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız