SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Başbakana Yakışır mı?"

0
Güncellendi - 2015-12-27 16:47:11
A- A+ PAYLAŞ

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bizim belediye başkanımız Sinop’ta değil. Oturuyorsun belediye başkanımızı açıkça milletin gözünün içine baka baka suçluyorsun, bir başbakana yakışır mı bu?” dedi. 

Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, ‘milliyetçilik’ tartışmalarına atıfta bulunarak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye Cumhuriyeti topraklarını ‘NATO’ toprağı olarak adlandırdığını söyledi. Kılıçdaroğlu, “Bunu yapan kişi milliyetçiliği böyle tanımlıyor. Sen kendi ülkenin toprağını, şehitlerin yattığı bu toprağı nasıl ‘NATO’ toprağı olarak dillendirirsin” dedi.

BDP’nin Karadeniz turu sırasında Sinop’ta çıkan olaylarla ilgili değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın grup toplantısında CHP'li belediye başkanını suçladığını savunarak, “Daha önceki grup toplantılarında söylemiştim. Yalancıdan Başbakan olmaz. Yalan söyleyen adamdan Başbakan olmaz. Yalan söyleyen adamdan bu ülkeye hayır gelmez. Sen Başbakansın, vali emrinde, açarsın sorarsın. Bu olayları kimler çıkardı? İçişleri Bakanı emrinde. Sorarsın İçişleri Bakanına. Arzu edersen Sinop Belediye Başkanına da açar sorarsın bu olayları kimler çıkartıyor diye. Onları hiç arayıp sormuyorsun. Bizim belediye başkanımız Sinop’ta değil, oturuyorsun belediye başkanımızı açıkça milletin gözünün içine baka baka suçluyorsun. Bir Başbakana yakışır mı bu arkadaşlar. Sen ülke yönetiyorsun. Bizim Sinop Belediye Başkanımız CHP’den seçildi ama bütün Sinoplulara hizmet veriyor. Asla ve asla siyasi parti ayrımı yapmıyor. Kendi beldesini kucaklıyor. Hangi belediye başkanı kendi beldesinde olay çıkmasını ister. Belediye başkanımız Samsun’da, Sinop’ta çıkan olaylardan CHP’yi sorumlu tutuyor. Bunu yapan adama herhangi bir demokratik ülkede Başbakan denilemeyeceğini önce bu kişinin öğrenmesi lazım” dedi.

“BAŞBAKAN ERDOĞAN, CHP’DEN İKİ KEZ ÖZÜR DİLEMEK ZORUNDA”

Başbakan Erdoğan’ın CHP’li belediye başkanlarına yönelik suçlamalarının sadece Sinop olaylarıyla sınırlı olmadığını, daha önce de başka bir suçlama yaparak CHP’li belediyelerin yaptıkları ihalelerde terör örgütü PKK’ya para aktardığını iddia ettiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Çıkıp burada söylemiştim. Hangi CHP’li belediye, hangi ihalede para aktardı. Tık yok. Senin CHP’den iki kez özür dilemeni bekliyorum. Biri Sinop olayları dolayısıyla, ikincisi 'CHP’li belediyeler yaptıkları ihalelerde PKK'ya para aktarıyorlar' dediğin için. Bu iki konuda açıkça özür bekliyorum senden. Özür dilemek ertem işidir. Yaptığı hatadan dolayı özür dilemek şerefli insanların işidir. Olgunluk işidir. BDP’li milletvekilleri çıktı belediye başkanından özür diledi. Yanlış yapmışız dediler özür dilediler ve olgunluk gösterdiler. Sen Başbakansın çık olgunluk göster ve belediye başkanından açıkça özür dile” diye konuştu.

“YA ÖZÜR DİLEYECEKSİN YA DA O SÖZLER SENİN YAKANA YAPIŞIR”

BDP milletvekillerinin İmralı’ya gerçekleştirdikleri ziyareti de değerlendiren Kılıçdaroğlu, BDP milletvekillerinin İmralı görüşmelerinin ardından bir açıklama yaptıklarını hatırlatarak, “BDP milletvekilleri açıklamasında, ‘PKK’nın elinde tutsaklar var, devletin de elinde tutsaklar var.’ Çok önemli bir cümle. PKK’ın elindeki tutsakları biliyoruz. Sayın Başbakana açıkça bütün milletinin önünde soruyorum, ‘Türkiye Cumhuriyeti hapishanelerinde tutsaklar var mı yok mu?’ Çık bunu açıkça söyle bize. Milletin bilgi sahibi olmaya ihtiyacı var. Sen Başbakansın, hiçbir Başbakan kendi ülkesini aşağılamaz. Öyle bir yetkisi ve hakkı da yoktur. Ben soru soruyorum elli dereden su getiriyorsun. İster elli dere, ister yüz elli dere ağzından çıkan sözün artık esirisin. Ya özür dileyeceksin ya da o sözler senin yakana yapışır” dedi.

“BURADA VATANA İNAHET VAR MI, YOK MU?”

Kılıçdaroğlu, dün Başbakan Erdoğan’ın otoyol ve köprü ihalesi ile ilgili yaptığı açıklamaları hatırlatarak, şunları kaydetti:

“Başbakan Erdoğan dün ilginç bir şey daha söyledi. Otoyollarla ilgili bir özelleştirme yaptıklarını, onlarla ilgili bir çalışma yaptıklarını ve rakamların yüksek olduğunu söylüyor. Başbakan Erdoğan ‘Ben bunu verirsem vatana ihanet ederim’ diyor. Çok önemli bir cümle. Bir Başbakanın özelleştirme bedeli düşük olduğu için eğer bunu özelleştirirsem ben vatanıma ihanet ederim diyor ve çok önemli bir cümle. Şimdi Sayın Başbakana soruyorum TEKEL’in içki bölümü 2004 yılında AK Parti iktidarı döneminde 292 milyon dolara özelleştirildi. İki yıl sonra 292 milyon dolara satın alan şirket bunun yüzde 90’nını 810 milyon dolara sattı. 810 milyon dolara alan şirkette bunu 2011 yılında 3.3 milyar dolara sattı. Soru şu, Burada vatana ihanet var mı, yok mu?”

“KENDİ MİLLETİNİ AŞAĞILAYAN BİR BAŞBAKAN KİMLİĞİ ÇIKMIŞTIR ORTAYA”

Diğer özelleştirme ihalelerinden de örnekler vererek konuşmasına devam eden Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin iyi yönetilmediğini herkesin bildiğini, vatandaşın hayatından memnun olmadığını öne sürdü. Türkiye’nin değişime, dönüşüme, halktan yana politikalar üreterek halkçı, özgürlükçü CHP’yi ihtiyacı olduğunu sözlerine ekleyen Kılıçdaroğlu, “Sokağa çıktığınızda, kahvehanelere gittiğiniz de göreceksiniz. Bizim insanımız sağduyusu güçlü olan bir insandır. Recep Tayyip Erdoğan bir saat kendi grubunda acaba ben bunu nasıl düzeltirim demesinin nedeni de budur. Kendi milletini aşağılayan bir Başbakan kimliği çıkmıştır ortaya. Kendi milletini aşağılayan bir başbakan, kendi milletini bayrağı aşağılamıştır. Bu algı çıkmıştır ortaya. Asla ve asla etnik kimlikle hiçbir CHP’linin ilgisi yoktur. Bizim milliyetçilik anlayışımızın ölçüsü yurt severliktir. Yurdumuzu seviyoruz, insanımızı seviyoruz, toprağımızı seviyoruz, bayrağımızı seviyoruz. Hiç kimsenin kimliğini ayaklarımızın altına alıp çiğnemeyiz. Herkesin kimliği kendi şerefidir” dedi.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız