SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Beddua Etti, Ayet Okudu

A- A+ PAYLAŞ

Balyoz Davası'nda aslen Malatyalı olan Orgeneral Bilgin Balanlı savunmasını yaptı. Balanlı savunmasını yaparken "Allah Balyoz komplosunu yapanları ve bizlere bu acıları yaşatanları helak etsin" diyerek beddua etti. Balanlı'nın bu sözleri üzerine sanık ve izleyici bölümünden "Amin" sesleri yükseldi. Yargılamanın adil yürütülmediğini iddia eden Balanlı, Nisa Suresi'nden de ayet okudu.

 
Balyoz Davası'nda Orgeneral Bilgin Balanlı savunmasını yapıyor. Balanlı savunmasında ''Türk ulusu adına, Türk hakimleri önünde temelsiz sahte iddialar nedeniyle savunma yapmak zorunda bırakıldığım için son derece üzgünüm. Beni bu duruma düşürenleri de lanetliyorum'' dedi.
 
"Balyoz Planı" iddialarına ilişkin 224 emekli ve muvazzaf askerin yargılandığı davanın 51. duruşması başladı. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmaya, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek, Eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, MHP İstanbul Milletvekili Emekli Korgeneral Engin Alan, emekli albay Dursun Çiçek ve YAŞ üyesi Orgeneral Bilgin Balanlı'nın da aralarında bulunduğu 148 tutuklu sanık hazır bulundu. 36 tutuklu sanığın katılmadığı Balyoz davasında 4 tutuksuz sanık da hazır bulundu. Hakkında yakalama kararı bulunan sanıklar emekli orgeneral Ergin Saygun ve Tümamiral Ahmet Sinan Ertuğrul ise duruşmaya katılmadı. Mahkeme Başkanı Ömer Diken, tutuklu sanık Bilgin Balanlı'nın savunmasının alınacağını belirterek, Balanlı'yı kürsüye çağırdı.
 
"SAVUNMA YAPMAK ZORUNDA BIRAKILDIĞIM İÇİN SON DERECE ÜZGÜNÜM"
 
Son Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısında YAŞ üyeliğine atanan sanık Bilgin Balanlı ilk kez yaptığı savunmasında suçlamaları reddetti. Balyoz Davası kapsamında tutuklandıktan 6 ay sonra savunma yapan Balanlı savunmasında şu ifadelere yer verdi: "Türk ulusu adına Türk hakimleri önünde temelsiz, sahte iddialar nedeniyle savunma yapmak zorunda bırakıldığım için son derece üzgünüm. Beni bu duruma düşürenleri de lanetliyorum. Bizlere iftira atanlar bunun hesabını bir gün mutlaka vereceklerdir. İstiklal Marşında da belirtildiği gibi 'Kim bilir belki yarın belki yarından da yakın" dedi.
 
"İDDİA MAKAMINI İSPATA DAVET EDİYORUM"
 
Görsel sunum eşliğinde savunma yapan Balanlı, davanın sahte dijital verilere dayandığını ileri sürdü. Balanlı, "Davanın iddianamesi hiçbir somut delil bulunmamaktadır. İddialar hayal ürünüdür. Cumhuriyet savcıları ve mahkeme tarafsızlığını yitirmiştir. Balyoz davasında masumiyet karinesi ihlal edilmiştir. İddia sahibi, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Bu nedenle iddia makamını ispata davet ediyorum. Kartalın başı kopartılmış ve donanma Hasdal Limanı'na demirletilmiştir. Bu dava ile TSK mensupları suç örgütü gibi gösterilmiştir" dedi. Balanlı davada yaşanan hukuksuzluklar nedeniyle Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarını istifa ettiğini de sözlerine ekledi.
 
BALANLI'DAN BEDDUA, SANIK VE İZLEYİCİLERDEN 'AMİN'
 
Orgeneral Balanlı, "Allah Balyoz komplosunu yapanları ve bizlere bu acıları yaşatanları helak etsin" diyerek beddua etti. Balanlı'nın bu sözleri üzerine sanık ve izleyici bölümünden "Amin" sesleri yükseldi.
 
'DİJİTAL VERİLERİ İÇEREN VERİ SAHTE'
 
Balanlı, “Bilvanis Çiftliği isimli klasörde, Bilgin Balanlı adına imzaya açılmış Nisan 2007 tarihli bir belgede, çiftliğin mevcut detaylı hava fotoğraflarının incelenmesi ve emir verildiğinde havadan yere taarruzlar icra etmek üzere ayrıntılı hedef analiz çalışması yapılacağı” iddialarına değindi.
 
Nisan 2007 tarihli bu dijital veriyle ilgili yapılan incelemede, Hava Kuvvetleri Komutanlığının hiçbir biriminde izine ve kaydına rastlanmadığını ifade eden Balanlı, bunun kesin olarak sahte olduğunun ortaya çıkarıldığını savundu.
 
Tutuklanmasına neden olan dijital verileri içeren flash bellek ile ilgili 19 Şubat'ta e-postayla ihbar yapıldığını, arama kararının da 20 Şubat'ta çıkarıldığını ifade eden Balanlı, sanıklardan Hakan Büyük'ün evinde yapılan aramanın 21 Şubat günü saat 08.35'de başladığını, ancak aramada bulunuğu belirtilen 8 ve 31 No'lu delil klasörlerinin bundan 7 gün önce 14 Şubat tarihinde DVD'ye yazıldığını anlattı.
 
'YASA DIŞI HİÇ BİR FAALİYET İÇİNDE OLMADIM'
 
Sanık Balanlı, şöyle devam etti:
 
“Ancak, bu komplocu çete yüzünden, yüzlerce general, subay soruşturmaya tabi tutulmuş ve birçoğu tutuklanmış, birçoğunun istikbali karartılmış yüce Türk milleti adına görev yapan mahkemeniz aldatılmıştır. Bu çete için en kısa zamanda gereğinin yapılması, millete saygının gereği olduğu gibi mahkemenizin de sorumluluğudur.
 
Söz konusu gerçek dışı belgelerde ifade edildiği şekilde, suç işlendiği gibi gerekçelerle hava operasyonu icra etmek Hava Kuvvetleri Komutanlığının görev alanı içinde değildir. Bir hukuk devleti olarak ülkemizde, suç işlenmesini önlemek için gerekli tedbirleri almak, suç işlendiği konusunda şüpheler var ise soruşturmak ve gerektiğinde kovuşturmak, Hava Kuvvetlerinin değil, kolluk kuvvetlerinin ve yargı mercilerinin görevidir.
 
Meslek hayatımın hiçbir döneminde yasa dışı hiçbir faaliyet içinde olmamama rağmen, hayal bile edilemeyecek bir şekilde gerçek dışı dijital belgelerle kasıtlı olarak suçlanmamın, hakkımda kamuoyunda yanlış kanaat uyandırma amacına yönelik olduğu açık bir şekilde anlaşılmaktadır.”
 
'ÇİFTLİK MGK TOPLANTISINDA GÜNDEME GELDİ'
 
Balanlı, Bilvanis Çiftliği'nin ilk defa, 4 Nisan 2003 tarihinde Eskişehir İl Valisi başkanlığında toplanan İl Emniyet Komisyonu Toplantısı'nda, Başbakanlığa bağlı MİT Bölge Müdürlüğü ve İçişleri Bakanlığına bağlı İl Jandarma Komutanlığı tarafından gündeme getirildiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
 
“Yapılan faaliyetler, devletin milli güvenlik politikaları doğrultusunda icra edilmiştir. Konu ile ilgili olarak İl Emniyet Komisyon Toplantısı'nda tespit edilen bu gelişme ile ilgili istihbarat ihtiyacı ortaya çıkmıştır. İlde asayiş ve emniyetinin tesisinden sorumlu olan Garnizon Komutanlığı, İl Jandarma Komutanlığı ve MİT Bölge Müdürlüğü söz konusu çiftliğe yönelik bilgi toplamak amacı ile müşterek bir faaliyet başlatmışlardır. Bu toplantılar, ilin mülki amiri olan vali başkanlığında icra edilmekte, elde edilen istihbarat her kurum tarafından burada dile getirilmektedir. Bu faaliyet, devletin hiçbir resmi merci ve kurumundan saklı olarak icra edilmemiş, devletin ve halkın asayiş ve güvenliği ile ilgili olası bir gelişmeye ait endişeden kaynaklanmış ve yasa gereği yapılmış bir faaliyettir.
 
Görüldüğü gibi, devletin MİT gibi diğer istihbarat kurum ve yetenekleri, başından itibaren buradaki faaliyetlerin izlenmesi için kullanılmıştır. 1'inci Hava Kuvveti Komutanlığı ise Eskişehir İli Garnizon Komutanlığı görevi nedeniyle, İl Emniyet Komisyon toplantılarına katılarak, ilin asayiş ve güvenliğine ilişkin alınabilecek tedbirlerin içerisinde bulunmuştur. 1'inci Hava Kuvveti Komutanlığının Bilvanis Çiftliği ile ilgili istihbarat faaliyeti ise MGK toplantısında konunun gündeme getirilmesini takiben, Hava Kuvvetleri Komutanlığının emri ile başlatılmıştır. Görev yaptığım süre içinde Bilvanis Çiftliği'yle ilgili hiçbir faaliyet yapılmadı. Ben bir gazetede çıkan haberden öğrendim. Tamamen rutin bir işlemdir.”
 
'BU NEFRET NİYE?'
 
Savcıların tarafsızlığını yitirdiğini ileri süren Balanlı, “Bizler, bu 'hukuk garabeti' iddianame ile kendi ülkemizde aylardır özgürlüğümüzden yoksun, esir olarak tutuluyor ve dünya hukuk tarihine kara bir leke olarak geçecek şekilde haksız ve hukuksuz olarak yargılanıyoruz. Masum insanların tutuklanmasına, 15-20 yıl ceza ile yargılanmasına, bir insanın yüreği nasıl olur da isyan etmeden katlanır? Bu nefret niye? Bu düşmanca uygulamanın nasıl haklı bir sebebi olabilir?” diye konuştu.
 
'KOMUTA KADEMESİ TASFİYE EDİLDİ'
 
Ordunun komuta kademesinin tasfiye edildiğini öne süren Balanlı, TSK'nın kötülenmeye, mensuplarının da küçük düşürülmeye çalışıldığını iddia etti.
 
NİSA SURESİ'NDEN AYET OKUDU
 
Yargılamanın adil yürütülmediğini, iftiraya uğradıklarını ifade eden Balanlı, Nisa Suresi'nde geçen “Kim de bir hata veya günah işler sonra da onu bir suçsuza atarsa, o, iftira ve büyük bir günahı yüklenmiş olur” mealindeki ayeti okudu.
 
Balanlı, “Haksız yere iftira ile suçlanan insanlar, bir anda çalmadan 'hırsız', öldürmeden 'katil' veya aklından bile geçmediği halde 'darbeci' oluverir” dedi.
 
'İHTİMALAT PLANI'
 
İddianamede yer alan ve almayan bilirkişi raporlarına değinen Balanlı, sanıkların lehine çok ciddi bulgular ifade eden raporların görmemezlikten gelindiğini, hem Gölcük, hem de Eskişehir'deki aramalar esnasında, kayıt alma işlemlerinin yapılmasında, evrensel hukuk kurallarına uyulmadığını söyledi.
 
İddianamede yer alan Şubat 2003 tarihli “İhtimalat Planı” isimli belgeye değinen Balanlı, Fırtına'nın 10 Şubat 2003 tarihli sözlü emrine istinaden “Oraj Harekat Planı”nın muhtemel başarısızlığına yönelik “İhtimalat Planı” çalışmalarına başlandığı, bu planın çalışmalarına da kendisinin 3 Mart 2003 tarihli sözlü direktifiyle başlandığının öne sürüldüğünü anlattı.
 
'FIRTINA'DAN DİREKTİF ALMADIM'
 
Balanlı “Öncelikle ben, Fırtına'dan böyle bir direktif almadım ve benim adımın açıldığı imzasız belge de bana ait olmayıp tamamen sahte dijital bir kayıttır. Kimseden de herhangi bir evrak veya elektronik ileti almadım” diye konuştu.
 
Fırtına'nın sözlü direktif tarihi ile ilgili olarak polis tespit tutanakları ile iddianamede yer alan tarihlerde çelişkiler olduğunu dile getiren Balanlı, Gölcük Donanma Komutanlığından elde edilen 5 no'lu hard disk içerisindeki kendisi tarafından hazırlandığı öne sürülen “İhtimalat Planı” ile ilgili belgedeki yazıda da 17 ve üst verisinde ise 5 olmak üzere toplam 22 hata bulunduğunu söyledi.
 
Balanlı, “İhtimalat Planı” hazırlıklarının genel koordinatörü olarak görevlendirildiği, bu vazifeyi kabul ettiği ve bu yönde çalışmalara başladığının yazıldığı belgenin geçerli kayıtlara ve imzaya sahip olmadığını, dijital kayıt hataları nedeniyle de “manipülatif” olarak hazırlandığını savundu.
 
“Suga Harekat Planı” kapsamında tutuklu sanıklardan emekli Oramiral Özden Örnek'in kontrol ve koordinesinde yürütülen çalışmaların, istifade edilmek üzere kendisine gönderildiği iddiasına ilişkin de Balanlı, “Benim 'Oraj Harekat Planı' ve 'İhtimalat Planı'nda genel koordinatörlük görevi üstlendiğim, hem de 'Suga Harekat Planı'nın hazırlayıcıları ile işbirliği içerisinde olduğum kanaatine varıldığı' iddia edilmiştir. Bu konuda deniz kuvvetleri personelinden tarafıma gösterilmiş hiçbir dijital kayıt veya doküman bulunmamaktadır. Ayrıca gönderildiği öne sürülen bu sözde dokümanların sahteliği konusunda bir kısmını benim de belirttiğim çok sayıda kanıt bulunmaktadır” diye konuştu.
 
'ODATV YÖNETİCİLERİNİ TANIMIYORUM'
 
Ayrıca Odatv'den elde edilen hard disk içerisinde, hakkında yorum yapılan bir bilgi notunun ele geçirildiği, yine Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Kadıköy Şubesinde yapılan aramada elde edilen hard disk içerisinde de isminin geçtiği ve yorumda bulunulduğunun iddia edildiğini hatırlatan Balanlı, şöyle devam etti:
 
“Odatv yöneticilerini, çalışanlarını ve notta ismi geçen şahsı (Yalçın Hoca) tanımıyorum. Hayatım boyunca kendilerini ne gördüm, ne de herhangi bir vasıta ile haberleştim. Bu notun gerçekliği ve ne anlama geldiği bu kişilerin kendilerine sorulmalıdır. Aynı şekilde ÇYDD Kadıköy Şubesinde ele geçirildiği öne sürülen bir hard disk içinde de hakkımda bazı yorumların bulunduğu bir kayıttan bahsedilmektedir. ÇYDD ile herhangi bir temasım olmamıştır.
 
'İDDİALARI REDDEDİYORUM'
 
Bilvanis Çiftliği ile ilgili olarak dosyada adıma imzaya açılmış bir belgede, çiftliğin mevcut detaylı hava fotoğraflarının incelenmesi ve emir verildiğinde havadan yere taarruzlar icra etmek üzere ayrıntılı hedef analiz çalışması yapılacağına dair bilgi verildiğim iddia edilmiştir. Bilvanis Çiftliği konusunda da bana yöneltilmiş olan tüm iddiaları reddediyorum. Benim 1. Hava Kuvveti Komutanı olarak görev yaptığım Ağustos 2006-Ağustos 2009 tarihleri arasında herhangi bir keşif uçuşu yapılmamıştır.”
 
Balanlı, “Türk ve dünya kamuoyuna yargılama yapılıyormuş görüntüsü altında, TSK aleyhine bir oyun sergilenmektedir” diyerek savunmasını tamamladı.
 

 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız