SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Belediye Başkanı ve Çevresi..

A- A+ PAYLAŞ

İsmet YALVAÇ Yazdı

 

Malatya çok zor günler geçirdi.

Kanalizasyonun karıştığı konusunda “net” saptamalar bulunan içme suyundan kaynaklanan bir salgın yaşandı.

Sorumlu sağlık kuruluşlarının belirlediği ve uyardığı kirliliği, belediyenin “salgın hastalığa” dönüştüğü dönemden önce ve hemen sonrasında garip bir şekilde ısrarla “reddi”, ciddi şekilde üzerinde durulmaya değer..

Uzmanlar açıkladılar.. Halk içme suyu konusunda uyarıldı, önlemler anlatıldı.. Hastalığın seyrinde düşüş oldu ve gerilemekte olduğu ifade ediyor.. Şimdi, muhtemel tehdit “kuluçka” süresi daha uzun olan Tifo ve Hepatit başta, başka salgın hastalıkların ortaya çıkması.. Tehlikenin büyüğü geride yani..

...

Malatya’nın, “yönetilmeyip”, “idare edildiği”ne, idare edenlerin de aslında Malatya halkı tarafından mecazi anlamda“idare edildiğine” dair düşüncemiz var, bunu tekrarlıyoruz..

Bu son olay, bunu bir kez daha ortaya koydu..

....

21 Kasım Pazartesi gününden itibaren “patlayan” sudaki kirlenme kaynaklı salgın hastalığın öncesi de var. Bizim çevremizde de son 1.5-2 ayda hastalananlar oldu. Ancak bu denli yaygın olmadığı için, gündeme gelmedi. Sebebin ne olduğu gerek salgın çıktıktan sonra ortaya çıkan bilgi ve belgeler, gerekse açıklamalardan anlaşılıyor. Sağlık Müdürlüğü kayıtlarını yayınladık.. Nisan 2005’den itibaren suda kirlilik saptanıyor, yaz döneminde artıyor.. Vatandaş fark ediyor, şikâyet ediyor.. Belediye reddediyor!.. Malatyahaber.com’un “Malatya Platformu”nda, salgını aylar, haftalar öncesinden haber veren okur mektupları var. Alt geçit çalışmaları nedeniyle plansız-programsız ve uzun süreli yapılan su kesintileri, inşaat bölgesinde patlayan kanalizasyonlar, başka yerlerdeki kanalizasyon arızaları ve “kesinti” nedeniyle “geri emme” şeklinde pis suyun içme suyuna karışacağına dair her şey var.. Ama bir tek belediye, rahat.. Bir tek belediye endişesiz..

Salgının ortaya çıkmasının ardından 23 Kasım Çarşamba günü yapılan İl Hıfzısıhha Meclisi toplantısına ilişkin bazı bilgileri önceki yazımızda aktarmıştık.. Toplantıdaki belediye yetkililerinin, tavırlarını.. Belediye başkanının bu yetkililer tarafından yanlış yönlendirilerek, “yanlış ve garip” açıklamalar yapmasını.. 23 Kasım Çarşamba günkü "suyumuz tertemiz" açıklamasında bir yanlış yaptı, yaptırıldı.. Peki, 29 Kasım günü Ankara'da yapılan bakanlık açıklamasını nasıl yanlış yorumlar ve yine çıkıp "Ben evimde suyu musluktan içmeye devam ediyorum.." dersiniz? Bir gün sonra konuşan yine aynı yetkili, yanlış yaptığınızı söylemedi mi?

Belediye, maalesef ortaya çıkan “kriz” durumunu, yönetememiş, özellikle belediyenin başındaki isim Cemal Akın, çevresinde kendisini yanlış bilgilerle, yanlış yönlendirenler yüzünden bir “skandal”ın en önündeki isim durumuna düşmüştür. Belediye başkanı, bu salgın hastalık dönemindeki açıklamaları ile ciddi yara almıştır. Belediye başkanı, daha önce de çok kez dile getirildiği, çok eleştirildiği gibi, “ehil” olmayan çevresi tarafından, bu kez Malatya’nın sınırlarını aşan, ülke gündemine gelen bir “skandal”ın kahramanı yapılmıştır. Belediye başkanına en büyük kötülük ve darbe, kendisini bu olayda yanlış yönlendirenlerden gelmiştir. Bu yanlış yönlendiriciler, ayrıca belediye başkanını, bu olay bahaneli başka polemiklere sokma becerisini (!) de göstermişlerdir.

Her nedense, belediye başkanı uzman kurum ve kişilere itibar etmemiş, yakın çevresinin yönlendirmeleriyle hareket etmeyi seçmiş ve sonuçta en azından inandırıcılık ve belediyeyi yönetme becerisini tartışılır hale getirmesi açısından ciddi bir yara ve darbe almıştır.

Malatya’daki salgının ortaya çıkmasının ardından, ortaya çıkan bilgiler yanlış yorumlanmıştır. Oysa daha önce uzun yıllar Malatya’da görev yapmış olan Ankara Refik Saydam Hıfzısıhha Merkezi Başkanı Doç. Dr. Turan Aslan, hastalığın içme suyu kaynaklı olduğu ve şebekede lokal kirlenme bulunduğuna ilişkin Belediye başkanını bizzat uyardığını, suyun içilebileceğine dair açıklama yapmaması gerektiğini bize ifade etmiş ve belediye başkanının Hıfzısıhha raporuna rağmen, “2 çeşme dışında sorun yok..”şeklindeki açıklamasının doğru olmadığını söylemiştir. Aslan, Malatya’nın ana su kaynağı ve depolarda bir sorun bulunmadığını, şebekede lokal kirlenme olduğunu, bu iki çeşmeyi besleyen şebekenin, bağlı oldukları depodan itibaren kontrol edilmesi gerektiğini bize anlatırken, belediye farklı şeyler söylemiştir.

Belediye başkanının, Malatya’daki olayın boyutları açısından, garip açıklamaları yaptıktan sonra, ancak 30 Kasım gecesi, bir grup hekimle yaptığı toplantıda net olarak bilgilendirildiği bilgimiz dahilindedir. Burada kendisine anlatılanlardan sonra, sanırız belediye başkanı da geride kalan 9 gün içerisinde ne yanlış yaptığını fark etmiştir.

...

Bu skandalın başka boyutlarında, belediyenin dışında bazı kurum ve kişiler vardır. Mesela, Çocuk Yuvası olayı nedeniyle ciddi eleştirilere muhatap olan ve hakkında İçişleri Bakanlığınca inceleme yaptırılan, bugün-yarın görevden alınacağı konuşulan Vali Osman Derya Kadıoğlu, başından beri konunun direkt içerisinde olmadığı gibi, geçtiğimiz Pazartesi gününden beri de, çeşitli toplantılar vesilesiyle Malatya dışındadır.

Vali Vekili de konuya ilişkin çok ortada değildir. Geçtiğimiz Çarşamba günü Malatya’daki olayla ilgili olarak TRT-2 Televizyonunun öğle haberlerinde “Malatya Vali Vekiline bağlanacağız” anonsundan sonra, Malatya’dan bir başkası, muhtemelen orada çalışan bir görevli tarafından verilen “Sayın valimiz şu anda burada yok..” yanıtı, yayına girmişti. Bu yanıt, yayıncıları şok etmiş, “az sonra bağlanacağız”la geçiştirmişlerdi.. Sayın Vali Vekili 5 dakika sonra yayına bağlanmıştı. Ertesi gün kendisine soran arkadaşımıza, TRT radyosuna açıklama yaptığını söylemiş.. Televizyona açıklama yaptığından habersizmiş!..

Malatya’daki sorunun, iki muhalefet partisi milletvekili tarafından TBMM’de gündeme getirilmesi ve bundan bir gün sonra “Çevre Komisyonu” başkanı olan diğer Malatya Milletvekilinin, bu iki milletvekiline verdiği yanıt, Malatya’nın “vahim” durumunu bir kez daha ortaya koydu. Bu Malatya milletvekili, sorunu dile getiren diğer iki milletvekiline "veryansın" ediyor!.. Aynı zamanda “Çevre Komisyonu” başkanı olan bu milletvekili, neredeyse bir “çevre felaketi” boyutuna gelen salgından 12 gün sonra, seçim bölgesi, memleketi Malatya’ya geliyor. Gerçi, bu milletvekilinin gündemine alacağı, uğraşacağı büyüklükte (!), önemde (!) çok fazla sorunumuz olmadığı için, kendisinin çözüme yönelik yüksek katkılarını pek duymuyoruz ama.. 12. günde nihayet geliyor.. Bu da bir gelişme..

 

...

 

Malatya'da bu vesileyle gündeme gelen "kamu yönetimi" sorumluluğu konusunda ciddi bir sorun olduğu ortadadır. Sağlık Müdürlüğü kirliliği belirlemiş, belediyeye yazmış.. Ne olmuş? Hiçbir şey.. Belediye "suyumuz kirli değil" demiş, devam etmiş.. Tekrar kirlilik saptanmış, ne olmuş? Hiçbir şey.. Peki, bu duyarsızlığın bir yaptırımı yok mu? Belediyenin duyarsızlığı karşısında, "Hemen gereğini yapmalısın.." diyen bir merci ortaya çıkmamış..

 

İl Hıfzısıhha Kurulu diye bir kurul var.. Son olay nedeniyle adı daha  çok duyulur oldu.. Bu kurulun çalışmaları ile ilgili "ciddiyet" konusunda sorun olduğunu düşünürüz hep... Çünkü, bu kurulun rutin toplantılarının kamuoyuna yansıması, ağır işleyen sekreteryası nedeniyle, haftaları, hatta bazen ayları bulur.. Yani toplanıp, ertesi gün kamuoyu bilgilendirilmez.. Haftalar sonra kararlarını bildirirler.. En son toplantısı, çok önemli, tüm dikkatlerin üzerinde olduğu bir konuda ve dönemde.. Toplantı bitiyor, yine ortada yazılı bir karar yok..

 

Ve Malatya'da çok büyük bir hava kirliliği tehdidi var.. Malatya'nın sokaklarında, caddelerinde dolaşırken, kirli hava genzinizi yakar, gözünüzü yaşartır.. Ama, hala bu İl Hıfzısıhha Meclisi'nden bir açıklama gelmez..

 

Havası kirliydi, şimdi suyu kirli bir Malatya.. Allah hepimize sabır versin..

 

 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız