SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Ben de Dahil Dinleme Bitmedi"

0
Güncellendi - 2015-12-27 16:03:15
A- A+ PAYLAŞ

Erdoğan, devletin bazı kurumları arasında yanlış alışkanlıklar olduğunu belirterek ''Dinleme de buna dahil. Ben de dahil dinleme bitmemiştir. Evimin altındaki ofisimde olan şey'' dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, canlı yayınlanan NTV-Star ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

''Siz de fişlendiğinizi söylediniz? sorusuna karşılık Erdoğan, şunları söyledi:

''Devletin bazı kurumları ve birimleri arasında ciddi yanlış alışkanlıklar var. Bu yanlış alışkanlıkları siz tamamıyla törpüleyip, kazıyıp atamıyorsunuz. Bu dinleme de buna dahil. Kim derse ki bunu tamamen kazıyıp attık, hayır. Ben de dahil bu dinleme bitmemiştir. Bugün bazı yazılı görsel medya grupları, 'Bunu durduramadıysan neden oradasın?'' başlığını atacak. Öyle bir yanlış anlayışlar kumkuması içerisindesiniz ki, doğruyu söylersiniz 'Eğer engelleyemediysen neden oradasın?'... Bir defa tohumlama yanlış yapıldı. Yanlış bir tohumlama üzerinde bu sistem kuruldu. Onun için bu sistemi siz nereden düzeltmeye kalkarsanız kalkın bir yamalı bohça oluyor. Şu anda da böyle bir durumun içerisindesiniz ve yani makama burada kalkıp da bir böcek koydular, koymadılar vesairesinde, bunu sen bilemezsin ki. Zaten bu tür şeyleri yapanlar en yakınınızda yapıyorlar. Biz ne yaptık, arama-tarama esnasında ilgili birimlerimiz bunu buldu, çıkardı. Epey oldu. Bunu bulup çıkartmak yetmiyor ki. Bunu buraya kim koydu, bunu da çıkartacağız.''

''Makam odanızda mı, aracınızda mı?'' sorusu üzerine Erdoğan, ''Evimin altındaki ofisimde olan şey. Bu tür şeyler ne yazık ki oluyor. Bütün tedbirlere rağmen oluyor. Sayın Baykal ve diğer milletvekilleriyle ilgili olan olay. Derin devlet dediğiniz olay var ya boş durmuyor onlar da çalışıyor. Bunlar devletin içine sızmış vaziyette, bunlar var'' dedi.

Kuvvetler ayrılığı

Başbakan Erdoğan, ''Kuvvetler ayrılığına gerçekten karşı mısınız?'' sorusu üzerine, şunları söyledi:

''Bir defa Türkiye'de kuvvetler ayrılığı prensibini en güçlü savunan partinin lideriyim. Bu konuyu bir defa altını çizerek güçlü bir şekilde ifade edeyim. Kimse bunu eğip büküp sağa sola çekmesin. Kuvvetler ayrılığı dediğimiz yasama, yürütme, yargının, Anayasa ve yasalarda belirlenmiş bir hareket alanı vardır. Bu belirlenmiş hareket alanı içerisinde bunlar hareket etmek durumundadır. Dolayısıyla yasama, yürütmenin alanına giremez, yürütme yasamanın alanına giremez, yürütme yargının yerinde olamaz, yargı, yürütmenin veya yasamanın yerinde olamaz. Hepsinin alanı bellidir. Kuvvetler ayrılığını en güçlü şekilde savunan ülkeyiz, çünkü bunun bedelini ağır ödedik, geçmişte ödedik. Düşünün Türkiye'de 330'a yakın bir oya sahip iktidar partisinin kapatılmasıyla karşı karşıya kalmış bir partiyiz. Onun için diyoruz ki, biz burada, erkler yetki ihlaline gitmesin, yasama da gitmesin, yürütme de gitmesin, yargı da gitmesin.''

Başkanlık sistemi

Başkanlık sistemi tartışmalarına ilişkin soruya karşılık Başbakan Erdoğan,''Başkanlık sisteminde kuvvetler ayrılığı ortadan kalkıyor mu, böyle bir şey mi var? Tam aksine daha da güçleniyor'' dedi.

Şehit anasını ağlatamam

Diyarbakır Cezaevi konusundaki kanaatini açıkladığını belirten Erdoğan, ''Bunları ben lanetle kınamışımdır. Onun için dikkat edilirse ben bir yolculukta ifadeyi şöyle kullandım, 'Biz teröristlerle mücadeleye devam ederiz ama parlamentonun içindeki uzantılarıyla müzakere ederiz' dedim. Parlamentonun içindeki uzantının elinde bir yetki yoksa, hakikaten burada temsil kabiliyeti yoksa, bir irade kullanamıyorsa, gidip de teröristle de kucaklaşıyorsa, sarmaş dolaş olup öpüşüyorsa, ben onunla görüşemem. Çünkü ben şehidimin anasını ağlatamam, onları sıkıntıya sokamam. Bir kişiye şirin görüneceğim diye kalkıp böyle bir tarihi yanlışın içine giremem'' diye konuştu.

Bizim yolumuz bu değil

''(Diyarbakır Cezaevi'ndeki filancaya işkence edildi, bana da böyle işkence yapılsa ben de dağa çıkarım)... Hayır, bizim yolumuz bu değil'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

''Biz bir yol seçtik kendimize. Dağdaki, dağdan kaçanı öldürüyor, infaz ediyor. Şunu da açık söyleyeyim, bizim değerlerimizin içinde bu yok. Öyle bir anlayış yok. Bizim değerlerimizin içinde yol hiçbir zaman bu değildir. Bizim yolumuz nedir? Biz kalkıp anlatacağız, ikna yollarını seçeceğiz. Bunları merkeze, doğru yola çekebiliyorsak ne mutlu bize.''

Girmezsen girme

ODTÜ'de ''Göktürk-2'' uydusunun fırlatılması dolayısıyla düzenlenen tören sırasında yaşanan olaylarla ilgili soru üzerine Erdoğan, ''Ben şuna üzülüyorum. Siz nasıl bir üniversite yönetimisiniz ki, kalkıyorsunuz orada o gün, Türkiye Göktürk-2'yi fırlatacak, gururlanmamız lazım. Siz ne biçim öğretim üyesisiniz, sizin yetiştirdiğiniz öğrenciler bunlarsa bizim ülkemiz batmış, bitmiş. Bunlarda böyle bir heyecan yok. Ne rektöründe var, ne diğer akademisyenlerinde var. Ondan sonra utanmadan, sıkılmadan kalkıp söyledikleri şey; 'polisin, güvenliğin olmadığı bir üniversite istiyoruz'. Neymiş? Derslere girmiyormuş. Girmezsen girme, bu tür öğretim üyeleri olsa ne olur olmasa ne olur. Bunların elinde ancak bunlar olur.''

Gül'e davet gitmemesi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Göktürk-2 uydusunun uzaya fırlatılması törenine davet edilmemesine dair,''Keşke TÜBİTAK böyle bir şeyi geçmemiş olsaydı. Bu davet tamamen bizim dışımızdadır. TÜBİTAK'ın davet listesidir, her şey onundur. TÜBİTAK sayın Cumhurbaşkanımızla bu konuyu görüşüp bunun kararını vermiş olsaydı, çok daha isabetli olurdu. Bunun faturasını bize kesmeye çalışıyorlar'' dedi.

Uludere olayı

Uludere olayı ve PKK terör örgütü elebaşısı Öcalan hatırlatılarak ''Söylemlerde daha dikkatli olmak, siyaseti güvenliğin çok gerisine itmemek daha doğru değil mi?'' şeklindeki soru üzerine Başbakan Erdoğan, ''Biz AK Parti iktidarı olarak hep yaşatmanın gayreti içinde olduk, birileri de öldürmenin gayreti içinde oldu. Birileri öldürmenin gayreti içindeyken, buna kimler sahip çıkıyor, kimler sahip çıkmıyor bakmamız lazım. Dün Meclis'te bakıyorsunuz oradan bağırıyor; 'Uludere bir soykırımdır' diyor. Bunu söyleyen kişi Gediktepe'yi, Başbağlar'ı, Bingöl'ü konuşmuyor. Buralarda 17, 33 kişi öldü, askerlerimiz şehit oldu. Bunları kimse gündemde tutmuyor'' diye konuştu.

Eşim zehirlenecekse ben zehirleneyim

Erdoğan, ''Yemeklerinizi kim kontrol eder? Önce kime tattırıyorsunuz, Emine Hanım'a mı?'' sorusuna cevaben de ''O kadar da değil. Eşim zehirlenecekse ben zehirleneyim. Olur mu öyle şey? Benim Rabb'imden temennim, eşim benden önce ölmesin. Ben eşimden önce öleyim. Çünkü eşim benden önce ölürse bana kim bakacak?'' dedi.

Kılıçdaroğlu'nun sözleri

Erdoğan, ''Kılıçdaroğlu'nu geçen hafta konuk ettiğimizde cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Abdullah Gül ile sizin aday olmanız durumunda Gül'ü destekleyebileceğini söyledi. Nasıl değerlendirirsiniz?'' sorusuna ''Şimdi bu tür basit tartışmaların içine Tayyip Erdoğan girmez. Bu, Kılıçdaroğlu'nun çok basit alışkanlıklarıdır. Ben o tür atışmanın içerinde asla olamam. Sayın Cumhurbaşkanımız da yerini konumunu çok iyi bilir, ben de bilirim. Biz sayın Kılıçdaroğlu'nun önünde satranç taşı olmayız, bunu bilmesi lazım'' yanıtını verdi.

Fitch'in Türkiye'nin notunu artırması

Başbakan Erdoğan, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch'in Türkiye'nin notunu yatırım yapılabilir düzeye yükselttiği hatırlatılarak, geçmişte karşı karşıya geldiği bu tür kuruluşlarla barışıp barışmadığının sorulması üzerine, ''Hayır, hayır, barışmadım. Onlarla barışmam mümkün değil. Bunlar siyasidir'' dedi.

Saçmalıyor bu Genelkurmay Başkanı

Başbakan Erdoğan, ''İran ile Esed sonrası bir anlaşma olabilir mi? Patriotlar sonrası İran Genelkurmay Başkanı'nın, '3. Dünya Savaşı çıkabilir' şeklinde sert bir açıklaması vardı'' sorusu üzerine de ''Saçmalıyor bu Genelkurmay Başkanı. Benim cevap vermem gereksiz. NATO mensubu bir üyeyiz. Biz NATO Birliği olarak oradayız. Biz de teklifimizi yaptık, Amerika, Hollanda, Almanya hepsi ikişer batarya verdiler. Bunlar Gaziantep, Kahramanmaraş ve Adana'ya yerleştirilecek. Ona göre de burada bir yıllık sürede görev yapacaklar. Uzatılması talebinde bulunursak uzatılır'' diye konuştu.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız