SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Ben Kernek'te Öyle Konuşunca'

0
Güncellendi - 2015-12-28 01:49:48
'Ben Kernek'te Öyle Konuşunca'
A- A+ PAYLAŞ

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Eski Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, “17 Aralık’ta ve 25 Aralık’ta ben genel başkanınızın ‘küresel operasyona karşıyız’ diye haykırdığımız mesele ibadet edenlerle mesele değildir. İbadet edenlerle kavga meselesi değildir. İbadet edip gözüküp de ihanet edenlerle kavga meselesidir” dedi. 

Eğitim-Bir-Sen’in 5. Olağan Genel Kurulu Rixos Otel’de divan seçiminin yapılmasıyla başladı. Divan Başkanlığına Şeref Malkoç, Başkan Yardımcılığına üye Halit Ortaköy, Üye Hüseyin Öztürk, Katip Üye Hülya Ayhan, Katip Üye Kadriye Kaplan seçildi. Genel kurulda milletvekilli aday adaylığına başvurmak için görevinden istifa eden Gündoğdu’ya divana gelen teklif üzerine Eğitim-Bir-Sen Onursal Genel Başkanı unvanı verilmesine Genel Kurul onayıyla karar verildi.

Genel Kurul’da yaptığı konuşmada Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Eski Genel Başkanı Gündoğdu, Eğitim Bir-Sen gibi kuruluşları niçin kurduklarını anlatarak, “Vesayet ve darbelerden kurtulmak için darbecileri tarihin çöp sepetine tıkmak için. Irkçılıktan faşizmden kurtulmak için. İnanç hürriyetinin önündeki engellerin kaldırmak için. İslam aleminin birliği ve ümmetin uyanışı için. Eğer bu dört gerekçeyi iyi içselleştirirsek Erbakan’ın da Akif İnan’ın da bizim de ve başkaca kanaat önderlerinin de akıttığı ter anlam kazanacak. Bu terin anlam kazanmasının en karşılık oluşturma biçimi örgütlülüktür, örgütlü toplumdur, sivil toplumdur. Sivil toplumu Eğitim Bir-Sen ve Memur-Sen’den önce varolan darbecilere beşli çetelik yapanları Ergenekon’a ev sahipleri yapanları hatırlarsak sivil toplumun, sivilceli topluma inat ne anlama geldiğini görmüş oluruz ki ben Rabbıma hamd ediyorum ki bizim bu örgütlerin başına gelmezden önce bu davanın içerisinde nefer oluşumuza vesile olan iyi ki bu güzel insanlar vardı. Bu çağrımıza kulak veren Eğitim Bir-Sen’e 320 bin, Memur-Sen’de 800 bin dava önderi var” diye konuştu.

Bir örgütün sahici örgüt olabilmesi için konjonktürel olmaması için onun durduğu bakılması gerektiğini ifade eden Gündoğdu, “Ben durduğumuz yeri üç ana başlıkla paylaşmak istiyorum. Dünya görüşü bizden olan en azından tepe noktasıyla yüzde yüz bizden olan iktidarı işini yapması için harekete geçirme gayretleri. 2004 yılında kat sayı zulmünden kurtulma mitingi ve kat sayı engelinin kaldırılması, 2 milyon imza kampanyası. Sonra eğitim çalışma ve siyaset hakkı boyutuyla başörtü özgürlüğü için önce 12 milyon 300 bin imza, sonra yürürlükte olan şapka kanuna rağmen, şapka giymemek suç olmuyor da yürürlükte olan darbecilerin 82 model yönetmeliğine uymamak neden suç olsun gerekçesiyle suç değil bu yönetmeliliği tanımamak, erdemli olmaktır ilkesiyle başlattığımız sivil itaatsizlik eylemi. Sonra şuralar” ifadelerini kullandı.

İktidarın üç şurasına katıldıklarını anlatan Gündoğdu, şöyle konuştu:

“Başka dünya görüşüne mensup iktidarlar geldiğinde de söyleyecek sözümüz olması için sararmamak adına verdiğimiz kararlar ve yaptığımız uygulamalar. Bunun onlarca örneği var ama 2009 yılında iktidarın 7.yılında hala sendikacılık yapıyormuş gibi gösteren eski iktidarın o toplu görüşme yasasına sığınan o günkü iktidara ya “Siz bilirsiniz. Bu yasayla bizde gelir topluca masaya otururuz ama bu imzaların suya atılmış imza oluşuna da evet der ayrılırız” diyecektik. Bizden önceki yetkili konfederasyonun dünya görüşü kendinden olan iktidara teslim olduğu gibi veya “Hayır bu yasayla bir daha masaya oturmayız. Toplu sözleşme istiyoruz” diyecektik ki 2009’un en önemli kararı ya toplu sözleşme hakkı verirsiniz ya da bir daha bu masaya oturmayız kararıydı ki Allah’a hamd olsun. 2012’den umutlarımız fazlaydı. 666 sayılı kanun hükmünde kararnameyle büyük emek verdiğimiz özellikle Milli Eğitim Bakanlığı ve üniversitelerde çalışan genel idare hizmetleri sınıfının o güne kadar başka bakanlıklara geçmek için 200-300 TL maaşı daha fazla diye aynı statüye geçmek için can attığı o uygulamayı eşit işe eşit ücret sloganıyla hayata geçirip mükemmel bir kazanıma imza atmıştık ama biz imzayı atıp masadan ayrıldıktan sonra öğretmenlerin başka bakanlıkta karşılığını bulamayan bununla yetinmeyip, çalışmıyor gösterenlerle kavgamızı da ek ödeme alamayacağımızın kesinleştiği son gece saat 24’ten sonra şuandaki yönetimimle 17 dakikada iş bırakma eylem kararı verişimiz ve ertesi gün eylem yapışımızla ortaya çıkmaktadır ki bu ya sizden olanların kızgınlığından çekinip, vermediniz ama siz bilirsiniz deyip Kamu-Sen MHP ilişkisinde olduğu gibi sararıp ebedi sarılık hastası olacaksınız ya da kuruş mu duruş mu sorusuna kesinlikle duruş deyip ebedi karizma imkanını kazanacaksınız. Allah’a hamd olsun.”

İlçe başkanlığında Bakırköy’de 1991 yılında başladığı görevinin 2002 Aralık sonundan bugüne 12 yıl 51 gün Genel Başkanlıkla geçen bu süreçte zaman zaman yaptıkları eylemler ve harika duruşlarıyla, ana muhalefetinde hedeflerinde olduklarını anlatan Gündoğdu, “İktidara muhalefet edememe acziyetiyle bizi iktidar yerine koyarak muhalefet eden ana muhalefetle karşı karşıya kaldık ama halen bugün milletvekili olan iktidarın o günkü eylemimize katılan milletvekili halay çektiler. Davamız ve milletimiz için karşı koyduklarımız sadece karşılığını Allah’tan bekleyerek her türlü bedeli göze aldığımız eylemler. Bugün Eğitim Bir-Sen’in Memur-Sen’in Genel Başkanının kükremesinde hiçbir sorun yok. Arkasında 100 binlerce dava adamı var. Milyonlarca millet var. Milyonlarca insanın duası var ama 28 Şubat’ta İstanbul’da Eğitim Bir-Sen olarak el ele eylemlerinin önünde 720 başörtülü öğretmenin davasında ikna odalarını kuran faşistlerin karşısında eylem yaparken bu gücümüz yoktu. Sadece inancımız vardı, dava bilincimiz vardı. Onun için bu davanın adı sendika olsun, siyaset olsun, bürokrasi olsun birinci aşaması durduğu yeri bilmektir. Durduğu yerde birinci görevi bütün şeytanları taşlamaktır, ikinci görevi tavaf etmektir, inşa etmektir Allah’a hamdolsun. Ortak akıl mitingleri yeniden darbe oldu olacak günleriydi. Malatya Kernek meydanındaki konuşmamdan samimi arkadaşlarım bile ürkmüş beni bana acıyarak arayıp “Darbe oldu oluyor, mektebi Yusufiye’nin yolunu görmüyor musun” dediklerinde ya darbeyi engeller huzur içerisinde yaşarız ya da darbeyi engelleyemezsek ha içerisi ha dışarısı zaten fark etmiyor bilinci siz yürekli dava arkadaşlarımın desteğiyle ortaya koymuştum” şeklinde konuştu.

“Gezi’de ağaç sevgisi var gibi gösterildi ama bir sanatçının tweetiyle anladık ki mesele ağaç meselesi değilmiş” diyen Gündoğdu, “Eğer mesele ağaç meselesi olsaydı, Taksim’de 11 ağacın 9’unun yerinden sökülüp başka yere dikilmesine 2’sinin kesilmesine gösterilen tepkinin hiç değilse yüzde 1’i Yalova’da 147 ağaca, Diyarbakır’da onlarca ağaca gösterilirdi. Mesele ağaç meselesi değil, mesele millet iradesinin önünü kesmek için, milleti göbeğini kaşıyan adamlar olarak mahkum etmek için ağaçlar üzerinden terbiyesizlik yapma meselesiydi ki Allah’a hamd olsun hep beraber karşı koyduk. 17-25 Aralık’ı birlikte yaşadık. Ağustos’ta memurun bütün memurların 5 bin 250 TL emekli ikramiyesine bir toplu sözleşmeyle kavuşmasına öğretmenin 123 TL taban aylığın neti 150 TL ek ödeme alışına 4C’lilerin yüzde 50 alışına ve emeklilerin ilk kez son aylarda 146 TL zam alışına çifte bayram manşeti atanlar 17 Aralık’tan sonra memur aldatıldı demeye başladılar. Ana muhalefet ve sağımızdaki konfederasyonun orkestrasına dahil oldular. 17 Aralık’ta ve 25 Aralık’ta ben genel başkanınızın küresel operasyona karşıyız diye haykırdığımız mesele ibadet edenlerle mesele değildir. İbadet edenlerle kavga meselesi değildir. İbadet edip gözüküp de ihanet edenlerle kavga mesesidir. 6-7-8 Ekim’deki Doğu ve Güneydoğu’da yaşatılan olay karşısındaki duruşumuz dün Jön Türklerin JİTEM’ine nasıl karşı koyduysak bugün de Jön Kürtlere müsaade etmeme meselesidir. Muhafazakar, dindar bu ülkesini seven Kürt kardeşimizin yanında yer alma meselesidir” değerlendirmesinde bulundu.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız