SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Ben Kimseyi Öldürmedim"

0
Güncellendi - 2015-12-27 19:02:01
A- A+ PAYLAŞ

12 Eylül döneminin derin izleri, Hekimhan’ın Davulku Köyü’nde 33 yıldır tazeliğini koruyor. Davulku Köyü’nden 24 yaşındaki Veysel Güney, Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından hiçbir somut delil olmamasına rağmen idama mahkum edilmiş, 11 Haziran 1981’de Gaziantep'te infazı gerçekleştirilmişti.12 Eylül sonrası asılan ancak nereye gömüldüğü saklanan Veysel Güney için yaptırılan anıt mezarın  açılışı 28 Eylül Cumartesi Günü saat 10.30’da  gerçekleştirilecek.

Geçtiğimiz yıl ziyaret ettiği Davulku Köyü’nde ailesine ve köylülere anıt mezar yapımı konusunda söz veren CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba , “12 Eylül bütün izleri hayatımızın her alanında devam ediyor. Başbakan, 2010 referandum öncesi, miting meydanlarında  12 Eylül’le hesaplaşmak için destek istedi. Ama yaptıkları sadece 90 yaşındaki Kenan Evren’i telekonferans yöntemiyle yargılamak. Bunun dışında 12 Eylül’le nasıl hesaplaşıldığı açıklanmalıdır. 12 Eylül’de gencecik bir canı hayattan koparacaksınız, sonrada cenazesini ailesine telim etmeyeceksiniz. Cenazeyi teslim alan komutanın ismini, yaşadığı yeri Mecliste basın açıklamasıyla tüm Türkiye’ye duyurduk. Bir  tek AKP duymadı. Veysel’in annesi gözleri açık hayata veda etti. Babası ve kardeşleri  32 Yıldır kayıp bir mezarı arıyor. 17 yaşındaki Erdal Eren’in yaşını büyüterek asanlar, binlerce kişiyi işkenceden geçiren,kaybettiren bir zihniyetin devamı olanlar Veysel Güney’in mezarını bulmamakta direniyor. Genel Başkan Yardımcımız Bülent Tezcan’ın da katılacağı cumartesi günü gerçekleştirilecek anıt mezar açılışında yetkililere bir kez daha Veysel’in cenazesinin bulunması için çağrıda bulunacağız. Tüm duyarlı insanları Davulku Köyü’ndeki anıt mezar önünde buluşmaya  davet ediyoruz. ” şeklinde konuştu.

VEYSEL GÜNEY..

Veli Güney için, "Özgür Ansiklopedi" Vikipedi'de şu bilgiler yeralıyor:

Veysel Güney (d. 14 Şubat 1957, Davulku, Hakimhan, Malatya – ö. 10 Haziran 1981, Gaziantep), 12 Eylül Darbesinden sonra idam edilen Devrimci Yol'un İskenderun sorumlusudur.

28 Aralık 1980 günü sabaha karşı 02.30'da, Gaziantep'te Alleben Mahallesi İncilipınar Sokak'ta bir eve ihbar sonucu polis ve askerler tarafından düzenlenen baskında Veysel Güney yaralı, arkadaşı Ali İhsan Özer ise ölü olarak ele geçirildi. Yakalanmasının ardından Güney'in ilk ifadesini alan emekli savcı Mete Göktürk, Adaleti Gördünüz mü? adlı kitabında olayı şöyle anlatmatadır:

« 1980 yılı sonuydu. Gaziantep'in Kolejtepe mevkiinde bir apartmanın en üst katında yasadışı örgüte mensup iki kişinin barındığı haber alındı. Güvenlik güçleri tarafından eve yapılan operasyonda, biraz aceleci davranılması nedeniyle çatışma çıkmıştı. Bir militan ölmüş, bir teğmen şehit düşmüştü. Çatışmanın yaşandığı apartmanın havalandırma boşluğundan kaçmaya çalışırken yakalanan ve görevlilerce feci şekilde dövülerek ağır şekilde yaralanan Veysel Güney'in hastanede ilk ifadesini ben aldım. Hazırlık soruşturmasını ben yaptım. »

Yargı süreci ve idamı

Çatışmada ölen Teğmen Şahin Akkaya'nin faili olarak Adana Bölgesi Sıkıyönetim Komutanlığı 2 Numaralı Askerî Mahkemesi'nde yargılanan ve avukat tutmasına izin verilmeyen Güney, "kendisinin cezadan kurtulmasını temin maksadıyla adam öldürmek" suçundan Türk Ceza Kanunu'nun 450/9 maddesi uyarınca idama ve 6136 sayılı Kanun] uyarınca 10 yıl hapis ve 50 bin lira ağır para cezasına çarptırıldı.Güney'in yargılanmasında görev alan emekli savcı Mete Göktürk, Adaleti Gördünüz mü? adlı kitabında şöyle yazmaktadır:

« Çatışmada, Güney'in silah kullandığına ilişkin bir kanıt elde edememiştik. Benim ilk tespitlerimle mahkeme kararında varılan sonuç örtüşmüyordu. O günlerde yaşanan ortamın olağandışılığı da göz önüne alındığında, yargılamanın tarafsız ve adil yapılmamış olacağına ilişkin kuşku duyuyordum. »

O dönemde aynı cezaevinde kalan Aydın Kışılı, Güney'in ağır işkenceye maruz kaldığına tanık olmuştur. Temyiz sahfasında, verilen hüküm 21 Nisan 1981'de Askeri Yargıtay tarafından oybirliği ile onanmak suretiyle kesinleşti. Ölüm cezasının yerine getirilmesine dair kanun, 8 Haziran 1981'de Orgeneral Kenan Evren başkanlığındaki Millî Güvenlik Konseyi tarafından oy birliği ile kabul edildive Resmî Gazete'de yayınlandı. Güney'in infazı 10 Haziran 1981 tarihinde saat 03:00’da Gaziantep E Tipi Cezaevi'nde gerçekleştirildi. İdam edildiğinde henüz 24 yaşındaydı. Aydın Kışılı, infaza tanık olan bir gardiyandan duyduklarını şöyle aktardı:

« Veysel infaz bahçesine getirildiğinde başı dimdikti. Üzerinde infaz kıyafeti yoktu. Sivil giysiler vardı. Kendisinden son isteği sorulduğunda, "Benim sizlerden bir isteğim olamaz!" dedi. Darağacına yürü denmesine fırsat bırakmadan, başını önüne eğmeden, en küçük bir tereddüt göstermeden yürüdü. Sehpaya çıktı. Cellat boynuna ipi geçirmeye hazırlandığında "Sehpaya kimse dokunmasın" diye uyardı. Ardından öyle bir bağırdı ki, yer-gök inledi. Ne dediğini anlayamadık bile. Slogan bitince cellata 'ipi boynuma geçir' dercesine baktı. Boğazına ilmek geçirildi. Cellat Veysel'in isteğine uyarak sehpadan uzaklaştı. Kanımız donmuş gibi, pür dikkat onu izliyorduk. Üzerine bastığı sehpaya ayağıyla vurdu, kendi infazını kendi gerçekleştirdi. »

Güney'in idamından önce yanında olan emekli savcı Mete Göktürk, Adaleti Gördünüz mü? adlı kitabında şöyle yazmaktadır:

« Saat 02.00'de Veysel'in annesi babası ve erkek kardeşi geldi. Güvenlik açısından sakıncalı bulunduğu için, cemsenin içerisinde oturan Veysel'le birer dakika görüşmelerine izin verildi. Kucaklaşmalarına dahi izin verilmedi. Anne ve babası ağlıyordu. Kardeşinin, 'Sen inandığın bir dava uğruna ölüyorsun. Bunun için onur duymalısın. Korkmadan git ölüme' dediğini duydum. Kardeş Güney'in anında eli kelepçelendi ve sorgulanmak üzere götürüldü. Annesi ağlıyordu, 'Kulunuz köleniz olayım, bu oğlumu bari bana bağışlayın' diye yalvarıyor, kendini askerin ayaklarına atıyordu. Bu çırpınışlar ne Veysel'i, ne de kardeşini kurtaramadı.

Veysel'in son isteği, sigara içmek ve babasına mektup yazmaktı. Yazdı, ancak mektup, örgüt propagandası içerdiği gerekçesiyle babasına verilmeden mahkeme dosyasına kondu. Yarım kalmış sigara paketi ve çakmağını babasına vermemizi de istedi.

İdam sehpasına çıkarken Che Guevara'nın ünlü 'Ölüm hoş geldi, safa geldi' dizelerini bağıra bağıra okuyordu. O ölüme giderken yanında avukatı dahil hiç kimse yoktu. Ona yabancı olmayan tek şey kendi sesiydi. Ayağının altındaki sandalyeyi, slogan atarak kendisi itti. »

Güney'in son mektubu, 25 yıl sonra ailesine iletildi. "Ben kimseyi öldürmedim, suçsuzum" diye yazan Güney, mektubunu tek dörtlük bir şiir ile sonlandırdı:

« Mezarımı yol kenarına kazın

Üzerine devrim şehidi yazın

Başına yumruklu yıldız kazın

Gidiyorum ölümsüzlüğe hoşçakalın... »

Mezarının akibeti

Cenazesi ailesine teslim edilmeyen Güney'in mezarının akibeti bilinmemektedir. Konuyla ilgili Güney'in ailesinin ve bazı dernek ve vakıfların çabaları sonuçsuz kalmıştır. 2006'da Cumhuriyet Halk Partisi Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer, Güney'in mezar yerinin Adalet Bakanlığı tarafından bilinip bilinmediğine ve ailesine bildirilmesi için bakanlığın bir çalışma başlatıp başlatmadığına dair Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bir soru yönergesi verdi. Önergeyi cevaplayan Adalet Bakanı Cemil Çiçek, idam sonrasında Güney'in cesedinin Gaziantep Belediye görevlilerine teslim edildiğini ve ailesinin girişimleri sonucunda, asılarak idam edildikten sonra "hüviyeti meçhul" olarak defnedildiği tespit edilen bir cesedin 2006'da yapılan DNA testleri neticesinde Güney'e ait olmadığının belirlendiğini kaydetti.İstanbul Milletvekili Ufuk Uras'in 2008'de verdiği soru önergesini cevaplayan İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Güney'in cesedini teslim aldığı kaydedilen Yüzbaşı Burhan Erdem'in 1997'de emekliye ayrıldığını ve yönergede cevaplandırılması istenen diğer hususlara ilişkin Jandarma Genel Komutanlığı'nda herhangi bir bilgi veya belge bulunmadığını belirtti. 2012'de Cumhuriyet Halk Partisi Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 29 milletvekili, Veysel Güney'in mezar yerinin bulunması amacıyla bir meclis araştırması açılmasına ilişkin önerge verdi.

FOTOĞRAFLAR: Veysel Güney ve idamından 25 yıl sonra ailesine verilen son mektubu ile Resmi Gazete'de yayınlanan infaz kararı

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız