SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Beni Azmettiren...'

A- A+ PAYLAŞ

Malatya Zirve Yayınevi cinayetinin 13. duruşmasında, davanın "kilit adamı" Emre G. ilginç iddialarda bulundu.

13. DURUŞMA..
Malatya E Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan sanıklar Emre G., Salih G., Cuma O., Abuzer Y. ve Hamit C., yoğun güvenlik önlemleri altında adliyeye getirildi. Polis, adliye binasında geniş güvenlik önlemleri aldı. Sanıkların yerini almasının ardından 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki 13. duruşmaya başlandı. Bugün görülen duruşmaya; öldürülen Alman Tilmann Geske'nin eşi Suzanna Geske, olayın kilit isimlerinden olduğu ileri sürülen tutuklu sanık Emre G.'nin babası Mustafa G., Ankara Kurtuluş Kiliseleri
Başpastörü İhsan Özbey, Alman Büyükelçiliği Hukuk Bürosu Temsilcisi Tülay Kırgil, Protestan Kiliseleri mensupları, taraf avukatları, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve bazı sanık yakınları katıldı. Sanıklar, "misyonerlik faaliyetinde bulundukları gerekçesiyle Alman uyruklu Tilmann Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel'i öldürmek, silahlı örgüt kurmak, terör örgütü faaliyetleri çerçevesinde birden fazla adam öldürmek, iş yeri dokunulmazlığını bozmak ve silahlı terör örgütüne yardımda bulunmak" suçlarını işledikleri iddiasıyla yargılanıyor.

Bu arada, Suzanna Geske'nin duruşmaya paltosunun yakasına Türk Bayrağı rozeti takarak gelmesi dikkat çekti.

ERGENEKON İDDİANAMESİ DE GELDİ..
Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden 13. duruşmada mahkeme başkanı, zanlıların yakalanırken üzerlerinden çıkan cevşenin anlamına ilişkin olarak Malatya Müftülüğü'nden istenilen yazının gönderildiğini bununla birlikte Ergenekon davası iddianamesinin de İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından gönderilerek dosyaya konulduğunu belirtti.

Zanlı Salih G.'nin avukatı Ekrem Karadeniz, soruşturmanın genişletilmesi talebini mahkemeye sunarak, davanın ilk 16 klasörünü oluşturan misyonerlik faaliyetleriyle ilgili olarak, MİT, Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nden misyonerlik çalışma şekillerini ve istihbarat raporlarının istenmesini talep etti. Avukat Karadeniz, dava dosyasındaki klasörlere göre, misyonerlik faaliyetlerinin sırf dini inanç sistemini yaymak olmadığını belirterek, "Misyonerlik ülkemizde var olan veya meydana getirilmeye çalışılan etkin dini ve kültürel farklılıkları körükleyerek, ülkenin insanlarını ayrıştırmaya çalışan bir hareket tarzı olduğunun aşikardır" dedi. Avukat Karadeniz, zanlıların psikolojik durumlarının yeniden belirlenmesini talep etti.

"ÖRGÜT YOKTUR" İDDİASI..
Zanlı Emre G.'nin Avukatı Niyazi Tokmak ise, mahkemenin görevsizlik kararı vermesini talep ederek, "Zanlılar arasında bir örgütlenme yoktur" dedi ve ideolojik bir boyut olmadığını, bu nedenlerle mahkemenin bunları göz önünde bulundurarak görevsizlik kararı verilmesini talep ettiğini bildirdi.

Mağdur avukatları adına konuşan Avukat Ali Koç ise, misyonerlik faaliyetleriyle ilgili dosyanın mahkemece genişletilmesi talebinde bulunulmasının davayı amacından döndürmeye yönelik olduğunu ileri sürerek, talebin red edilmesini istedi. Avukat Koç, belli bir din ile ilgili faaliyetlerin mahkemeye taşınmasının Anayasa ve Danıştay kararlarına göre suç olduğunu belirtti.

Mağdur avukatları, mahkemeden davanın genişletmesi ve görevsizlik talebinin red edilmesini istedi. Cumhuriyet savcısı ise, misyonerlik dosyalarının, devam eden davaya bir yararı olmayacağından davanın genişletilmesi isteminin red edilmesini talep etti. Cumhuriyet Savcısı, işlenen suçun bir terör örgütü faaliyetleri içerisinde gerçekleştirildiği iddia ederek, mahkemenin görevsizlik talebinin red edilmesini istedi.

"BENİ AZMETTİREN..."
Zirve Yayınevi cinayetinin kilit ismi Emre G., cezaevinde cumhuriyet savcısına verdiği ifadesinde kendisini azmettiren kişinin Varol Bülent Aral olduğunu iddia etti.

Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 12. duruşmasında tanık olarak dinlenen Varol Bülent Aral'a "'Sana devlet desteği sağlarız' demiştin" şeklinde seslenen sanık Emre G.'nin 14 Kasım 2008 günü Malatya E Tipi Cezaevi'nde ifadesinin yeniden alındığı belirtildi.

Emre G.'nin cezaevindeki cumhuriyet savcısının odasında avukatının yanında verdiği ifadesinde, "Benim Varol Bülent Aral ile kendisinin iddia ettiği şekilde, sadece 25 dakika değil, bir çok kez görüşmelerim olmuştur. Her ne kadar kendisi ile Malatya Birlik Gazetesi'nde, 3 gün süre ile birlikte çalışmışsak da, kendisi gazeteden ayrıldıktan sonra sürekli olarak (bir partinin) gençlik kollarının bulunduğu binada olacağını söylemişti. Ben bu binaya hiç gitmedim. Ancak, nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde Varol Bülent Aral ben dışarı çıktığımda sürekli olarak bana ulaşıyordu. Ancak, telefon kullanmıyordu, bulunduğum yerlere geliyordu. Ben bunun tesadüf mü olduğunu yoksa birileri tarafından izlenerek bu şahsa haber verilmesi üzerine bulunduğum yere gelmesi şeklinde bana mı ulaşıyordu bilmiyorum. Ben sabahlan dershaneye giderken genellikle, kız meslek lisesinin arkasında bulunan bir iş hanının altındaki çay ocağında kahvaltı yapıyordum. Kendisi beni orada buluyordu. Kendisi çok bilgili birisiydi. Sürekli olarak sorduğum şahıslar hakkında bilgi verebiliyordu" dediği belirtildi.

İfadesinde Varol Bülent Aral'un aşırı derecede bilgili olduğu için söylediği sözlerin kendisini şaşırttığını belirten Emre G., "Sözünü ettiğim çay ocağında ve bir lokantasının alt tarafındaki çiğköfteci de 6-7 kez görüşmüşümdür. 2006 yılının Ekim ayına kadar bu şekilde ara ara görüştüğümüzü hatırlıyorum. En son görüşmemizde bana şehir dışına çıkacağını söylemişti. Konuşmalarımızın birinde Malatya'daki misyonerlerin yerlerinden bahsetti. Ancak, adres olarak veya yayınevi olarak bir şey söylemedi. 'Oradaki bilgiler elimize geçerse, neler olur biliyor musun' şeklinde, konuştu, Ben tekrar sorduğumda, 'Bilgiler ile köşeyi dönebileceğimizi, hem kendisine, hem de bu bilgilerin birilerine lazım olduğunu' söyledi. Ancak, ben bu birilerinin kim olduğunun kendisine soramadım. Çünkü kendisi ile konuşabilmek belli kurallara bağlıydı. Örneğin, yürürken önünde yürüyemezdim. Kendisi sormadıkça ona bir şey soramazdım. Kendisi bana gazeteden ayrılırken, 'Benimle birlikte ol, sana devlet desteği sağlarız' demişti.

Ben gazetede çalışan patronlarıma Varol Bülent Aral'ın bana bu şekilde söz söylediğimi de hatırlıyorum. 2006 yılı, Ekim aynın sonuna doğru Varol Bülent Aral'ın Malatya'dan ayrılacağını söyleyerek, buradaki misyonerlerin ellerinde olan bilgilerin değerli olduğunu, ele geçirilmesi gerektiğini, bu işi bana havale ettiğini, 'Senin bunu yapman lazım' diyerek beni yakamdan tutarak ve gözlerini de ayırarak beni etkiledi. 'Sen dara, düştüğünde benim haberim olur, ben sana kavuşurum' dedi" iddialarında bulundu.

Bu tarihten sonra yani 2006 yılı Ekim ayının sonundan itibaren, Varol Bülent Aral ile mahkemede tanık olarak ifadesi alınıncaya kadar hiç görüşmediğine ifadesinde yer veren Emre G. şunları anlattı:

"Varol Bülent Aral ile daha öncede ifadelerimde de belirttiğim üzere birlikte kendisinin kaldığı bir eve gittik. Evi ne şekilde açtığını hatırlamıyorum. Bekar evi olduğunu iyi hatırlıyorum. Evde kimse yoktu. Her şeyi ile gizemli bir adamdı. Evde başka bir şey görüp sönmediğimi su an hatırlayamıyorum. Varol Bülent Aral isimli şahıs, demin söylediğim gibi, misyonerlik ile ilgili bilgilerin değerli olduğunu, bu işi bana havale ettiğini söylemişti. Ancak, orada çalışan şahıslar bana 'öldür' şeklinde bir şey söylemedi. Ben misyonerlerin bulunduğu yerdeki bilgileri almayı bunları da Varol Bülent Aral'a vermeyi düşündüm. Ben Varol Bülent Aral'ın beni bulacağını düşündüm.

Kendisine güvendim. Bu şekilde hem para kazanacak, hem de devlete yardımcı olacağımı düşündüm. Ben Varol Bülent Aral'a yaptığım konuşmaları diğer arkadaşlarıma da anlatıyordum. Ancak, onları bu işe ben sokmadım. Kendileri bu süreçte misyonerler ile ilgili bilgileri alma hususunda benimle ortak hareket ettiler. Ben kimseyi yönlendirmedim."

"ÇEKİ GÖRDÜM.."
Emre G., olay günü Zirve Yayınevi'nde 480 bin dolar tutarındaki bir çeki de gözleriyle gördüğünü, ancak bu çeklerin nerede olduğunu hatırlayamadığını iddia ederek, "Şu an hatırlıyorum, Zirve Yayınevi'ne girdikten sonra ve içeridekileri bağlayıp etkisiz hale getirdikten sonra yapılan araştırma sırasında 2 ya da 3 tane çek gördüğümü hatırlıyorum. Her ne kadar daha önceki soruşturma sırasında böyle bir çek olmadığın söylemişsem de şu an hatırlıyorum, yayınevinde şahıslar etkisiz hale getirildikten sonra yapılan araştırma neticesinde en az iki tane çek yaprağı gördüğümü çok net şekilde hatırlıyorum. Elime 480 bin dolar meblağlı çeki aldığımı hatırlıyorum. Ancak, bu çekin hangi bankaya ait olduğunu kime ait olduğunu hatırlamıyorum. Çekleri gördüğümde çok sevinmiştim. Telaştan ne yaptığımı hatırlamıyorum. Ben hatta çekleri diğer arkadaşlarıma da gösterdiğimi ve onların da sevindiğini hatırlıyorum. Avukatım olayla ilgili internet haberlerini getirdiğinde bu çeklerle ilgili haberler de olduğunu söylemiştim.

Hatta avukatım kolluk ifademde bu çeklerle ilgili herhangi bir bilgi bulunmadığını söyleyince de şaşırdım. Ben emniyetteki ifademde, bu çekle ilgili bilgi verdiğimi hatırlıyorum, zapta niçin geçip geçmediğini anlayamadım. Sayısı 2 ile 4 arasında değişen çek yapraklarını gördüğümü kesinlikle hatırlıyorum. Çekleri nerede bulduğumuzu şu an hatırlayamıyorum" ifadelerini ileri sürdü.

"MİLLİYETÇİYİM.."
Emre G. ifadesini sonunda şu iddialarını aktardı:

"Ben fikir olarak milliyetçi bir kişiyim. İçlerine gir bu şekilde söz söyledidiğimde evangelist inancı ile karşılaştım. Doğu ve Güneydoğu topraklarının daha öncede belirttiğim şekilde Büyük İsrail topraklarına katılacağını yönünde bende bir inanç oluştu. Ben de kendime göre bunu engellemeye çalıştım. Biz Zirve Yayınevi'ne giderken kafamız çok karışıktı. Planda yapmış değiliz. Sadece kendimizi korumak amaçlı tedbirler aldık. Ben yaptığımdan da çok pişmanım. Bu olayla ilgili bizi Malatya ilinde veya başka illerde tanıdığım Milliyetçi çizgide alan herhangi bir kişi yönlendirmiş değildir. Ben Varol Bülent Aral'ın beni bulup, bana devlet desteği sağlayacağını düşündüğüm için bu işe girdim. Olay nedeniyle çok pişmanım ve üzgünüm."

GÖRÜNTÜLER İZLENDİ..
Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada sanıkların olay yeri incelemesi sırasındaki ifadelerinin yer aldığı video görüntüler izlendi. Duruşmada son olarak olayın kilit ismi Emre G.'nin olay yeri incelemesi esnasındaki görüntüleri gösterildi. Olayın meydana geldiği Zirve Yayınevi bürosuna getirildiğinde elindeki sigarayı içen Emre G.nin ifadesi esnasında, "Ben hayatımda tavuk bile kesmiş değilim. Hayatımda tavuğun nasıl kesildiğini görmüş değilim. Burada yapılan insanlık dışı. Ben yapmadım. Aklıma bir şey gelirse size ulaştırırım" dediği görüldü. Emre G.'nin savcıya sürekli "Abi" olarak hitap etmesi dikkat çekti.

Görüntülerin izlenmesinin ardından söz alan Emre G., "Ben yoğun bakımdan çıktıktan sonra olay yeri incelemesine götürülmüştüm. Olay yeri incelemesi esnasındaki ifadelerimi kabul etmiyorum" dedi.

Emre G.'nin ek ifadesinde olay yerinde 480 bin dolarlık çek gördüğünü iddia etmesi üzerine cumhuriyet savcısı, 4 sanığa, "Emre bu çeklerden size bahsetti mi, böyle bir şey hatırlıyor musunuz?" sorusunu yöneltti. Tutuklu sanıklar Salih G., Hamit Ç., Cuma Ö. ve Abuzer Y. böyle bir çeki görmediklerini ifade etti.

"HATIRLAMIYORUM!"
Cumhuriyet savcısının, kendisini azmettirdiğini söylediği Bülent Varol Aral ile ilgili sorusuna Emre G., "Bülent Varol Aral, beni bir şekilde gelip buluyordu. Bana devlet desteği sağlanacağını söyledi" şeklinde cevap verdi.

Savcının, "Bu durumu neden daha önce kabul etmedin?" sorusu ile mahkeme başkanının "Neden ifadende değişiklik yaptın?" sorularına Emre G., "Hatırlamıyorum" cevabını verdi. Bunu üzerine mahkeme başkanının "Af beklentin var mı?" sorusuna Emre G, "Özel bir beklentim yoktur" yanıtını verdi.

ERGENEKON BAĞLANTISI VAR MI?
Cumhuriyet savcısı mahkemeden Zirve Yayınevi olayı ile Ergenekon davası arasında bir bağ olup olmadığının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan sorulması talebini iletti.

Mahkeme heyeti, duruşma sonucunda verdiği ara kararında Zirve Yayınevi ile Ergenekon soruşturması arasında bir bağın olup olmadığının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na sorulmasını, misyonerlik faaliyetleri ile ilgili olarak davanın genişletilmesi talebinin yargılamayı etkilemeyeceğinden reddini, olay yerine, olay esnasında görevliler dışında girenlerin olup olmadığının araştırılması için Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazı yazılmasını, görevsizlik talebinin reddine, Emre G.'nin hastanedeyken çekilen görüntülerinin delil teşkil etmeyeceğinden görüntü talebinin reddine karar vererek duruşmayı 16 Ocak 2009 gününe erteledi.

Bu arada, mağdur avukatlarından Ali Koç, davadaki önemli gelişmelerden birisinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Zirve Yayınevi dosyasını istemesi, Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin de Ergenekon davası ile Zirve Yayınevi olayının arasında bir bağ olup olmadığının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na sorulması kararını alması olduğunu söyledi. Avukat Koç, geçen duruşmada tanık olarak dinlenen Bülent Varol Aral'ın Emre G.'nin verdiği ek ifade ile şüpheli durumuna düştüğünü ve bu durumun savcılıkça değerlendirileceğini beklediklerini kaydetti.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız