SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Bilirkişi de İntiharı Kabul Etmiyor

A- A+ PAYLAŞ
Ölümü şüpheli bulunan Özel Harekât eski Daire Başkanı Behçet Oktay'la ilgili hazırlanan bilimsel mütalaada, Oktay'ın ölümünün intihar olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı belirtiliyor.
 
Prof. Dr. Özdemir Kolusayın imzalı mütaalada gerekçe olarak "Behçet Oktay'ın baş, göğüs, el ve ayaklarda travmatik belirtilerin bulunması, olay anında ölenin yanında bulunan şahsın elinde barut izi kalması, ölüm anında kandaki alkol miktarının kişinin direncini yok edecek derecede çok yüksek olması" gösteriliyor.
 
Cenazesi Malatya Hekimhan'da toprağa verilen Behçet Oktay'ın sağ ve sol el üstü svaplarında atış artıkları tespit edilirken; sağ ve sol el içi svaplarında atış artıklarına rastlanmadı. Halil Kesici'nin ise sağ ve sol el içi svaplarında atış artıkları belirlenirken; sağ ve sol el üstü svaplarında atış artıkları bulunamadı.
 
Ankara 4. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 7.5.2010 tarih ve 2009/1182 sayılı yazısı ile Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu'nun Behçet Oktay'ın ölümüne ilişkin hazırladığı raporda dikkat çekici bilgiler yer alıyor. Prof. Dr. Özdemir Kolusayın imzalı 22.10.2009 tarihli bilimsel mütaalada, olayın intihar olması halinde vücudunda travma belirtilerinin olmaması gerektiği belirtilerek, "Halbuki otopside travma bulgusu olarak; kişiye kalp masajı yapıldığı bildirilmiş, sağ ve sol kaburgaların 2,4, 5, incilerinde midklaviküler hatta ve sterinim de ekimozsuz kırık yanında sağ 5, 6, 7. kaburgalarında ekimozlu kırık tespit edilmiştir. Bu durum, ekimozlu kırıkların kişi canlı iken, ekimozsuz kırıkların kişi öldükten sonra oluştuğunu kanıtlar." deniyor.
 
Ölüm olayı gelişirken, Behçet Oktay'ın yanında bulunan Halil Kesici'nin elinde barut artığı izi bulunmasının, Halil Kesici'nin ölüme yol açan ateşli silahı tuttuğunun ya da dokunduğunun kesin delili olduğunun vurgulandığı mütaalada, "Behçet Oktay'ın baş, göğüs, el ve ayaklarda travmatik belirtilerin bulunması, olay anında ölenin yanında bulunan şahsın elinde baruz izi kalması, ölüm anında kandaki alkol miktarının kişinin direncini yok edecek derecede çok yüksek olması nedeniyle Behçet Oktay'ın ölümünün intihar olarak kabul edilmesinin pek mümkün olmadığı kanaatini bildirir, bilimsel mütaaladır." ifadeleri kullanılıyor.
 
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 25.02.2009 tarihli otopsi tutanağında ise Oktay'ın sağ ve sol kol dirsek büklümlerinde birer adet iğne izlerinin bulunduğu tespit edildi. Tutanakta, "Her ne kadar kesin ölüm sebebi belli ise de giriş ve çıkış lezyonlarının tam olarak tefriki, atış mesafesinin yapılabilmesi ve toksikolojik incelemeler bakımından klasik otopsi yapılmasının uygun olacağı" şeklinde kayıt bulunuyor.
 
BEHÇET OKTAY'IN AVUÇ İÇİNDE ATIŞ ARTIĞI BULUNAMADI
 
Ateşli silahların kullanıldığı olaylarda, silahı kullanan veya kullanması muhtemel kişi veya kişilerin her iki eli üzerinde yapılan atış artığı arama ve tespit etme işlemine 'El Svabı' deniyor. Behçet Oktay'ın sağ ve sol el üstü svaplarında atış artıkları tespit edilirken; sağ ve sol el içi svaplarında atış artıklarına rastlanmadı. Halil Kesici'nin ise sağ ve sol el içi svaplarında atış artıkları belirlenirken; sağ ve sol el üstü svaplarında atış artıkları bulunamadı.
 
Raporlarda, olay gecesini de anlatan Halil Kesici, Behçet Oktay'ın yaklaşık 10 yıldır aile dostları olduğunu, kendisini öz evladı gibi sevdiğini söylüyor. Zaman zaman ziyaret amaçlı evlerine geldiğini anlatan Kesici, Oktay ile balık tutmaya, avlanmaya ve pikniğe gittiklerini ifade ediyor. Manevi olarak dertleştiklerini dile getiren Kesici, 2008 yılında kaybettiği babası Hüseyin Kesici'nin cenaze işlemleriyle bizzat ilgilendiğini kaydediyor.
 
KARA SAPLANAN ARACINI KURTARMAK İÇİN UĞRAŞMIŞ
 
Behçet Oktay'ın, 25 Şubat 2009 tarihinde saat 02.00 sıralarında evlerine geldiğini anlatan Halil Kesici, Oktay'ın alkollü olduğunu ve kahve ikramlarını geri çevirdiğini belirtiyor. Evde bulunan annesine Oktay'ın "Benim annem öldü, seni annem gibi seviyorum, bir ihtiyacınız var mı?" dediğini aktaran Kesici, kol kısmına kadar giren Oktay'ın daha sonra kapıyı çekerek çıktığını ifade ediyor. Dışarda patinaj sesleri duyunca camdan baktığını ve Oktay'ın arabasının kara saplandığını gördüğünü dile getiren Kesici, yanına gittiğini ve aracı ittiğini kaydediyor. Arabayı kardan kurtaramadıklarını ve kendisinin kürek getirdiğini anlatan Kesici, ön taraf tekerlerin altındaki karları temizlemeye başladığını söylüyor. Behçet Oktay'ın, bu sırada direksiyonda olduğunu dile getiren Kesici, şöyle devam ediyor: "Yönetici camdan lastiklerin altına paspas koyarsanız aracı çıkarırsınız dedi ve içeriye girdi. Ben karı temizlemeye devam ederken Behçet abi araçtan indi ve yere düştü. Sinirli bir şekilde ayağa kalktı, yanıma gelerek kızgın bir şekilde aracın sağ ön ve arka kapısını tekmelemeye başladı."
 
DÜŞÜRDÜĞÜ SİLAHINI ARAMIŞ
 
Behçet Oktay'ın, silahını düşürdüğünü söylediğini ve silahın kılıfını gösterdiğini anlatan Kesici, kendisinin araç içine düşürmüş olabileceğini söyleyerek eve telefonunu almaya gittiğini aktarıyor. Geldiğinde, Oktay'ın tekrar şoför koltuğuna oturduğunu dile getiren Kesici, kendisinin de araç içinde silahı aradığını belirtiyor. Oktay'ın deri bir çanta içerisinden küçük siyah renkli bir silah çıkardığını ancak bunun o silah olmadığını ifda eden Kesici, "Orada bakınırken ben araçtan inerken düşürmüş olabileceği düşüncesiyle şoför tarafına doğru geçerken 'lanet olsun, çok sıkıntıdayım, yaşamak istemiyorum' diye bağırdı ve bir anda şuan hatırlayamadığım elinde gördüğüm toplu smith wesson marka parlak renkli tabancayı kafasına doğru götürerek bir el ateş etti ve aracın sol ön kapısı yanından arka kapısına doğru yüzü koyun yere düştü." diye anlatıyor.
 
Hemen kendi cep telefonunda 155 Polis İmdatı aradığını dile getiren Kesici, Oktay'ın rahat nefes alabilmesi için kucağına doğru sırtını yasladığını belirtiyor. Kafasından yoğun şekilde kan geldiğini ifade eden Kesici, bina yöneticisinden de yardım istediğini belirterek daha sonra polis ve acil servis ekiplerinin olay yerine geldiğini kaydediyor. Kesici, Oktay'ın ne sebeple intihar
 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız