SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Bir Soru da Savcıdan!

A- A+ PAYLAŞ


Geçtiğimiz günlerde Malatya Belediyesi tarafından düzenlenen, AKP milletvekilleri Ömer Faruk Öz ve İhsan Koca ile Belediye Başkanı Ahmet Çakır'ın da dinlediği ‘’Özal’ın Vizyonu’’ konulu toplantının konuşmacısı eski bakan Hasan Celal Güzel'e Malatya Cumhuriyet Savcısı Kubilay Eryiğit'in de (ortadaki fotoğrafta eli havada olan)  aralarında bulunduğu birçok dinleyici soru yöneltti. Güzel, bu sorulara ilginç yanıtlar verirken, Ergenekon'un görünmez yüzünün Türk Silahlı Kuvvetleri olduğu iddiasında bulundu.

 

Savcı, Güzel’e Saadet Partisi’nin Ergenekon Tutumunu Değerlendirmesini İstedi

 Malatya Belediyesi tarafından düzenlenen ‘’Özal’ın Vizyonu’’ konulu toplantıda Malatya Cumhuriyet Savcısı Kubilay Eryiğit, CHP ve MHP’nin Ergenekon Davası ile ilgili tutumunu değerlendiren konuşmacı Hasan Celal Güzel’e, SP Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Veysel Candan’ın Ergenekon konusundaki bir açıklamasını hatırlatarak Güzel’den SP’nin Ergenekon’a ilişkin tutumunu değerlendirmesini istedi.

 

Geçtiğimiz Cumartesi günü belediye konferans salonunda 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın 16. ölüm yıldönümü nedeniyle düzenlenen konferansın konuşmacısı Devlet Eski Bakanı ve Radikal Gazetesi yazarı Hasan Celal Güzel’di. Güzel, konferansın ilk bölümünde Turgut Özal’ın kişiliği, devlet adamlığı ve siyaset anlayışına yönelik bir konuşma yaptıktan sonra konferansın 2. bölümünde dinleyicilerden yazılı olarak gelen soruları cevapladı.

 

Hasan Celal Güzel, dinleyicilerden gelen ve çoğunluğu Ergenekon davası ile ilgili olan soruları cevapladıktan sonra veda konuşması yapmaya hazırlanırken konferansı protokol bölümünde izleyen Malatya Cumhuriyet Savcısı Kubilay Eryiğit sözlü olarak Hasan Celal Güzel’den SP’nin Ergenekon’a bakış açısını da değerlendirmesini isteyerek 29 Mart seçimleri öncesinde SP Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Veysel Candan’ın ‘’Silivri AKP`nin Guantanamosudur’’ yolundaki açıklamasını hatırlattı.

 

Hasan Celal Güzel Savcı Kubilay Eryiğit’in bu isteği üzerine SP’nin Ergenekon’a bakış açısını değerlendirirken şöyle dedi : ‘’ Ha, evet… Onun gibi bir de Rize milletvekilleri bir profesör var… Mehmet…Bekaroğlu…İşte o da ‘Ergenekon dalgası tekrar gelecek’ filan gibi şeyler söyledi. Ben bunları doğru bulmuyorum. Ben Sayın Erbakan’ın yaptığını da doğru bulmuyorum. Sayın Cumhurbaşkanı bir sürü riski göze alarak, bir sürü eleştiriyi sineye çekerek onu affetti, bıraktı. Ellerinden gelen hürmeti hiç eksik etmediler. Sen gelmişsin 85 yaşına kardeşim, hala ortalarda gezmenin ne alemi var, ne anlamı var? Sonra pırıl pırıl da bir adam bulmuşsun. Benim arkadaşım Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, pırıl pırıl bir bir çocuk, bırak da o politika yapsın yav… Yani olacak iş değil. Allah selamet versin, ne diyelim. Bir zamanlar dostumuzdu’’

 

Soruyu yönelten Savcı Kubilay Eryiğit, Güzel’in bu cevabını zaman zaman kafasıyla onayladı ve ‘doğru’ dedi.

 

Hasan Celal Güzel’in konferansı takip eden vatandaşların sorularına verdiği diğer cevaplar ise şöyleydi :

 

Fatih Hilmioğlu Dediğiniz Kişi…

Ergenekon taşeron bir çetedir. Esas görevi de anayasal demokrasiyi ve meşru hükümeti ortadan kaldırmaktır. Gerçek olduğu ortaya çıktı. Medyayı, sendikaları, üniversite öğrencilerini, sivil toplum örgütlerini nasıl kullandıkları ortaya çıktı. İdamı mucip bir cezadır. Şimdiki TCK’da ağırlaştırılmış müebbettir. Otellerde gizli toplantılar, bu işin büyük şefleri ile buluşmalar yapacaksınız, yemediğiniz nane kalmayacak, sonra da ortalarda büyük ilim adamı diye gezeceksiniz. Doğrudur, Mehmet Haberal büyük bir ilim adamıdır. Türkan Saylan Türkiye’de cüzzamın ortadan kaldırılması için önemli çalışmalar yapmıştır. Ama onların suç işlememesi gerekirken suç işlemişlerse bu onların yargılanmalarına engel değildir. Fatih Hilmioğlu dediğiniz kişi Cumhuriyet Mitinglerine otobüsle adam gönderen adamdır. Bunu bilmiyor muyuz yani?  

 

Savcınıza Hakiminize Sahip Çıkın Arkadaşlar, Yoksa…

TSK kendi içini temizlerse, bu dava da daha fazla uzamadan neticelenirse Türkiye’de yepyeni bir dönem başlayacaktır. Bu nedenle bu davaya milletin sahip çıkması lazımdır. Aksi takdirde hep böyle derin devlet diye sırıtarak aciz şekilde dolaşmaktan başka bir şey yapamazsınız.  Savcınıza sahip çıkın, mahkemenize, hakiminize sahip çıkın arkadaşlar.

 

Deniz Som’a Namussuz ve Alçak Demeyi Sizin Adınıza Yaptım

Normal olarak ben böyle terbiyesiz adamlarla muhatap olmam aslında. Ama bizi kendi sözcüleri gibi gören halktan tarizler geldi, ‘Ya başkanım niye o adamın cevabını vermedin, üzüldük’ filan gibi. Onun için o herife namussuz ve alçak demeyi sizin adınıza yaptım ve memnun oldum. Esasında da öyle zaten.

 

Özal, Baba Bush’un Dolduruşuna Geldi

1. Körfez Savaşı…Yav bu çok uzun bir hikaye. Ama şunu söyleyeyim, 1. Körfez Savaşı’nda rahmetli Özal baba Bush’un dolduruşuna geldi. Ama ne yazık ki, Genelkurmay desteklemediği için biz Kuzey’den giremedik. Amerika’ya emrivaki yapacaktık. Kendisinin niyeti de Musul–Kerkük hattı çizip oradan çıkmaktı. Yani fetih gibi değil, hakimiyet kurmaktı. Eğer bu olsaydı Çekiç Güç rezaleti olmazdı. Şu anda PKK dahil başımızdaki belalar olmazdı. 2. Körfez Savaşı’nda zaten ne yazık ki pasif kaldık.

 

Ergenekon’un Görünmeyen Yüzü TSK’dır, Açık Söyleyelim

Soru: Ergenekon Örgütü buzdağının görünen kısmı mıdır? Evet öyledir. Soru: Görünmeyen kısmına dokunmak mümkün müdür? Şimdi görünmeyen kısmı kendisini temizlemeli, en önemlisi o. Görünmeyen kısmı Türk Silahlı Kuvvetleri’dir, açık söyleyelim. (Salondan alkışlar)  Ben TSK’yı bir vatansever milliyetçi bir insan olarak Peygamber Ocağı olarak kabul ederim. Biliyorsunuz, İlker Başbuğ Paşa da böyle dedi. Ama benim o davalardan birisi de buydu biliyor musunuz? Ben ‘Ordumuz peygamber ocağıdır’ dedim diye Çevik Bir hakkımızda dava açtırmıştı. Nerden nereye geliyor. Şimdi Genelkurmay Başkanı kendisi söylüyor. Gerçekten şu ayrımı yapmak lazım: İşinin başında, vatanını koruyan, milli savunma görevini yapan bir general, bir subay, bir astsubay, bir er gerçekten mukaddes, muazzez, mübarek bir iş yapmaktadır. Bizim de başımızın üzerinde yeri vardır. Ama eğer, bu işi bir tarafa bırakıp halkın kendi emeği ile, vergisini vererek kendi eline tutuşturduğu silahı, tankı halkın üzerine yürütüyorsa ondan şerefsizi de yoktur. Bu kadar açık. (Salondan alkışlar) Bu kadar açık. Onun için ben, eğer tank sınır ötesi harekata gidiyorsa - Tabi zayıflamam lazım biliyorum ama- o tankın önünde koşarım. O paşaların da emir eri olurum. Ama eğer tank Ankara sokaklarında geziyorsa üstüne çıkarım. Sizi de yanıma isterim.

                                                

Evren ve Arkadaşları 1983 Seçimlerinden Sonra Yeniden Darbe Yapmayı Gündeme Almış

1983 seçimlerinden sonra Cumhurbaşkanı Evren’in Özal’a hükümet görevini vermek istemediği doğrudur. Hatta oturup, tekrar darbe yapmayı da konuşmuşlar kendi aralarında.

 

Azeriler Fazla Tantana Ediyor

Turgut Bey Azeri-Ermeni Savaşı sırasında şöyle bir pot kırdı: O sırada Turgut Bey ‘Onlar Şii biz Sünni’ derken ayrılığı kastetmiyordu, farklılığa işaret ediyordu. Bence böyle bahsetmese daha iyi olurdu. Hata etmiştir, ama Azerileri, Azerbaycan’ı çok seviyordu. Ben şahidim biliyorum. Şu anda da ben o sınırın açılacağını pek sanmıyorum. Azerbaycan biraz fazla tantana ediyor gibi geliyor bana.

 

Ulusalcılar, Ergenekoncular Dinimizin İmanımızın Düşmanıdır. MHP Ergenekon’u Savunmaya Kalkışırsa Ruhuna Fatiha Okumaktan Başka Yapacak Bir Şey Yok

 

Soru: CHP’nin Ergenekon’un avukatlığı yapmasını anlıyoruz ama MHP’nin 12. dalgadan sonra MHP neden Ergenekon’un savunuculuğunu yapıyor?

Valla MHP pek savunuculuk yapmadı. Şimdiye kadar ihtiyatlı yaklaştı. MHP’nin şuna dikkat etmesi lazım: MHP şu veya bu şekilde yarım asırdır politika yapan ve Soğuk Savaş döneminde marksistlerin, teröristlerin karşısına çıktıkları için halk tarafından sevilen ve Hira Dağı kadar Müslüman Tanrı Dağı kadar Türk kabul edilen, özellikle merhum Türkeş’in son devresi ve rahmetli Dündar Taşer’le Kurt’tan Hilal’e doğru akış yapan benim de sempatiyle baktığım bir misyondur. Sempati başkadır, mensubiyet başkadır. Onun da altını çiziyorum.

 

Şunu iyi bilsin arkadaşlar: Ulusalcılar ile milliyetçiler birbirinden tamamen farklıdır. Çünkü bir milliyetçi bir muhafazakâr kadar, bir MHP’li bir AK Parti’li kadar dinine, İslam’a, imanına, geleneklerine sahiptir. Halbuki bir ulusalcı, bir Ergenekoncu bizim dinimizin, imanımızın düşmanıdır. Din düşmanıdır. Yani böyle bir misyonun tutması hiç mümkün değil. Siz bakmayın Yaşar Okuyan’a. Allah ona boy vermiş, aklını almış koyvermiş derler ya… Geçen gün de 32. Gün’de…Onun ne MHP’liliğine, ne ANAP’lılığına bakın. O gitmiş Mehmet Haberal’a çırak olmuş meğer. Türk milliyetçileri asla ırkçı değildir ve demokrattır, demokrasiye inanmıştır. Ulusalcılar demokrasi düşmanıdır, darbecidir. Milliyetçi halkın içindedir, daha çok fakir fukara çocukları ülkücü olmuştur hep. Hâlbuki ulusalcılar hep kaymak tabakasıdır. Onlar birbirinden çok farklıdır. Yani bir MHP’li ile bir ulusalcının, bir Ergenekoncunun en ufak bir benzerliği olamaz. Eğer MHP buna rağmen Ergenekon’un avukatlığını yapmaya kalkışırsa MHP’ye Fatiha okumaktan başka elimizden bir şey gelmez. Onu da söyleyeyim. Kusura bakmasınlar.

 

Maille Değil Telefonla Bana Ulaşın

Günde yaklaşık bin mail alıyorum. Bu yüzden bakamıyorum ve cevap veremiyorum, kusura bakmayın. Telefon numaram 0533.551 25 81. Bana ulaşmak isteyenlere telefonla aramalarını tavsiye ediyorum. Televizyonlarda filan hep söylüyorum. Bu yüzden gece 2’de arayıp ‘ Helal olsun sana. Sen Türkiye’nin bilmem en ne’li adamısın filan’ diyenleri dinleyip sonra yatmaya devam ederim.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız