SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Bitmeyen Soruşturma..!

A- A+ PAYLAŞ

BURHAN KARADUMAN-Özel Haber

Şanlıurfa'da 5 yıl önce askeri birliğinde nöbet tutarken nöbet kulübesinin devrilmesi sonucu vefat eden Malatyalı askerle ilgili olarak yürütülen soruşturma 5 yıldan beri sonuçlandırılmazken, ailesi çocuklarının ölüm sebebinin tam olarak ortaya çıkartılmamasına tepki gösteriyor.

Şanlıufa'daki 20'nci Zırhlı Tugayı'ndaki Boru Trampet Takım Komutanlığı emrinde görevli Bando Er Erol Algül (20), 28 Eylül 2005 günü nöbet yerinde nöbetçi olduğu esnada nöbet kulübesini devrilmesi sonucu altında kalarak hayatını kaybetti.

Harran Üniversitesi'nde görevli 2 uzmana hazırlattırılan Bilirkişi Raporunda kulübenin devrildiği zaman diliminde aşırı bir rüzgar ve yer sarsıntısı rastlanmadığı, kulübenin ağırlığının 440 kg olduğu, kulübenin yaklaşık 40 santimetreden daha fazla hareket ettirilerek sürüklendiği, kulübenin belli bir mesafe sürüklendiği ve daha sonra itme ya da çekme kuvvetiyle devrildiğinin tespit edildiği kaydedildi.

Kara Kuvvetleri Komutanlığı 7'nci Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı tarafından verilen Görevsizlik Kararında "Şahısın yaralanma şekli ve dereceleri göz önünde bulundurulduğunda, bu işlemleri tek başına gerçekleştirmediği, askerlikten tamamen veya kısman kurtulmak maksadına ulaşmak için bir yada bir kaç kişinin yardımını temin ettiği anlaşılmaktadır. Şahısın intihar kastıyla hareket etmediği de gerek seçilen yol, gerek bilirkişi raporları, gerekse yaralanma şekil ve derecelerinden anlaşılmaktadır. Şöyle ki, vücudunda herhangi ciddi bir yaralanma şekli görünmeyen şahısın, kalın bağırsak mezosundaki yırtılmayı öngörerek bu şekilde bir intihar yolunu seçtiğini de söylemek mümkün değildir" ifadelerine yer verildi.

Olayla ilgili olarak Kara Kuvvetleri Komutanlığı Diyarbakır 7'nci Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı tarafından başlatılan soruşturma 3 Kasım 2008 tarihinde Görevsizlik Kararı verilerek dosya Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi. Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı ise, 10 Şubat 2009 tarihinde, olayın askeri suç olması nedeniyle görevsizlik kararı vererek, gelen tüm dosya ve adli emanetleri tekrar Diyarbakır 7'nci Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı'na gönderdi. Olay halen Askeri Savcılıkça soruşturuluyor.

Algül ailesinin avukatları aracılığı ile Diyarbakır 7'nci Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı'na gönderdiği dilekçede, çocuklarının faili meçhul şekilde öldürüldüğünü ve olaya karışan fail ve faillerinin tespit edilmesini talep etti. Dilekçede, "Ortada ölen bir şahıs vardır ve bu olayın aydınlatılması gerekir. Vatani görevini yaparken nöbet kulübesinin devrilmesi sonucu öldüğü belirtilse de böyle bir şeyin söz konusu olamayacağı bilirkişi raporunda da belirtilmektedir. Kısacası Erol Algül'ün neden
öldürüldüğü anlaşılamamıştır" denildi.

AİLEDEN "ÇOCUĞUMUZUN KESİN ÖLÜM SEBEBİNİ ÖĞRENMEK İSTİYORUZ" AÇIKLAMASI

Baba İlyas Algül, "Oğlumun vefat etmesinden dolayı hiç bir sonuç alamadım. 5 yıldır mahkemedeyim, hiç bir sonuç alamadım. Diyarbakır'dan Urfa'ya, Urfa'dan Diyarbakır'a gönderiliyor. 440 kiloluk nöbet kulübesi devrilir mi. Bütün raporlar elimde. Bu olay nasıl oldu? Oğlumu öldürdüler. Ben oğlumun ölüm sebebini istiyorum, ben bu devletten hiç bir şey istemiyorum. Oğlum nöbette iken vefat eti, neden şehitlik verilmedi. Ben yoksullukla oğlumu büyütüp askere gönderdim. Neden oğluma sahiplik edilmedi. Harran Üniversitesi'nden bilirkişi inceleme yaptı. Rüzgar olmadığı halde 440 kiloluk nöbet kulübesi devrilir mi? Madem böyle tehlikeliydi, niye monte etmediler. Eğer tehlike varsa bunda niye nöbet tutturuyorlar. Olay 6. yılına giriyor. Bu zaman aşımına uğrayıp, olayı dosya altı ediyor. Ben oğlumun ölüm sebebini istiyorum" ifadelerini ileri sürdü.

Anne Zülal Algül ise şunları söyledi, "Olaydan 2-3 gün önce çocuğumuzu aradık, çocuğumuzu telefona vermediler. Bize telefonla çocuğumuzu görüştürmediler. Gece saat 1'de telefon geldi. Dedi, '3 kişi şınav çekiyormuş, duvar devrildi, sizin çocuk altta kaldı, 2 kişi kaçtı' 5 yıldır bir sonuç verilmedi. Ölene kadar bu olayın ardındayım. Olay açıklığa çıksın. O 2 kişi kimse, gelsin mahkemeye göreyim. Biz ne ölüyüz, nede diriyiz. Kimse demesin ki, bunlar bir şey bilmiyor, biz biliyoruz. Bize kimse yardım etmiyor. Bir yerde bir sonuç alamadık. Oğlum babasının kesesinden gitti. Kendileri de bizden daha beter olsun" ifadelerini ileri sürdü.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız