SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Bizi Getiren Güç Oraya Koymuş'

0
Güncellendi - 2015-12-28 01:42:55
'Bizi Getiren Güç Oraya Koymuş'
A- A+ PAYLAŞ

Malatya Türk Ocağı’nın bu haftaki toplantısında "Geçmişten Bugüne Suriye Türkleri-Suriye'de Neler Oluyor?" konusu tartışıldı. 

Her Cuma akşamı düzenlenen sohbet programında bu hafta "Geçmişten Bugüne Suriye Türkleri-Suriye'de Neler Oluyor?" konusu görüşüldü. Panelin oturum başkanlığını İnönü Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yaşar Kaya yaparken programa Malatya'da okuyan Suriyeli öğrencilerde katıldı.

Türk Ocağı Malatya Şube Başkanı Nadir Günata'nın selamlama konuşmasının ardından Gaziantep Üniversitesi’nden Suriye'li Türkmen öğretim görevlisi Murtaza Karaali ile yine Suriyeli Türkmen siyasetçi Hamis Türk panele geçti.

İlk olarak konuşan Murtaza Karaali, Suriye Türkmenlerinin tarihini anlatarak Suriye'ye yerleşen Türkmenlerin nereden geldikleri ve yerleştikleri coğrafyaya nasıl uyum sağladıkları hakkında bilgielr verdi. Suriye'de 3,5 milyon Türkmen’in yaşadığını ve bunların sadece 1,5 milyonunun Türkçe konuşabildiğini belirten Karaali, Halep'in bir Türkmen şehri olduğunu ve Halep'in Anadolu'dan önce Türkleştiğini dile getirdi.

Diğer bir panelist Hamis Türk ise ‘Ne Türkiye'de Türk, ne de Suriye'de Arap olamadık" diyerek başladığı konuşmasında ortaya çıkan Arap milliyetçiliğinin altında çok ezildiklerini söyledi. Suriye’de rejimin Kürtleri kimliksiz, Türkmenleri ise topraksız bıraktığını söyleyen Türk, Suriye'de büyük bir oyun oynandığını ve kimin kimi öldürdüğünün belli olmadığı bu süreçte asıl amacın azınlıkları yok etmek olduğunu söyledi.

Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin Türkmenlere yeterince sahip çıkmadığını ifade eden Türk, sınırdan geçerken Kürtlerin Kobani'ye gösterdiği ilgi ve alakayı Türkiye Türkmenlerinin kendilerine göstermediğini söyledi. Hamis Türk, hiçbir ortamda siyaset yapma imkanı bulamadıklarını da belirterek seslerini duyurma imkanlarının çok kısıtlı olduğundan bahsetti. Türk, “Keşke şu an burada konuşan bir eczacı ile bir yüksek lisans öğrencisi değil de profesörler, akademisyenler olsaydı, ama maalesef böyle adamlarımız yok, iş bize düştü" dedi.

IŞİD terör örgütünün emperyalist bir organizasyon olduğunu savunan Türk, örgütün öncelikle Türkmenlere saldırdığını belirterek, Musul, Kerkük ve Kobani’de tamamen ırksal ve bir nesli ortadan kaldırmaya yönelik saldırılar yaptıklarını söyledi. Kızılay’ın Türkmenlere yaptığı yardımlar sırasında unutamadığı bir anısını da paylaşan Türk, yardım yapılan bir çadıra girdiklerinde 117 yaşındaki yaşlı bir kadının yardım kolisine sarılarak öptüğünü gördüğünü ilk başlarda kadının açlıktan bunu yaptığını düşündüğünü ancak olayın aslının ise kolinin üzerinde Türk Bayrağı’nın gören kadının bu nedenle koliye sarıldığını anlattı.

Bu sırada salondaki izleyiciler arasında duygusal anlar yaşanırken yaşlı kadının kendisine Türk Bayrağını gösterip, "Ben 100 senedir bu sancağı bekliyorum, bu bayrağa hasretim oğlum" dediğini belirten Hamis Türk, Türkmenlerin Türklerle etle tırnak gibi olduğunu sözlerine ekledi.

Panelin oturum başkanlığını yürüten Doç.Dr. Yaşar Kaya ise, Suriyeli Türkmenlere atadan kan bağı ile bağlı olduklarını belirterek, “Onlar keyfekeder gidip Halep'e, Golan'a yerleşmiş değiller. Bizi Malatya'ya yerleştiren güç onları oraya koymuş. Adam haritayı çizerken cetveli biraz aşağı koysa bugün oralar bizim toprağımızdı. Bizim bu topraklarda ne kadar yaşama hakkımız varsa Türkmen kardeşlerimizin de o kadar hakkı vardır. Sokaklarda ya da kamplardaki Suriyelileri görüp de bunlar nereden çıktılar derken bir daha düşünün. Şu an bizlerden sadece asli vazifemiz olan Türk dünyasının hakimiyet görevini tekrar ele alıp, eski günlerimize geri dönmemizi, dünya Türkmenlerine sahip çıkmamızı istemektedirler. Burada gördüğünüz genç Türkmen kardeşlerimiz tıptan mühendisliğe kadar birçok bölümde eğitim faaliyetlerini devam ettiriyorlar. Bu kardeşlerimize destek veriyoruz. İnşallah eğitimlerini tamamlayıp, yarının mutlu, hür, müreffeh Suriye'sinde görev alacaklar" dedi.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız