SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Boyundan Utan!."

0
Güncellendi - 2015-12-27 20:45:23
A- A+ PAYLAŞ

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "HSYK'yla şimdi yürütme organını da bağlıyorlar. Sayın Cumhurbaşkanı bunları imzalayacakmış. Ne diyorlardı, 'Acaba Cumhurbaşkanı görevde mi?' diyorlardı. Eğer görevdeyseniz Anayasa'nın gereğini yapacak, güçler ayrılığı ilkesini koruyacaksınız. Bunu yapmayacaksanız, 'Ben birisinin emrindeyim' diyeceksiniz. Biz de anlayacağız" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, ahlakın bütün dinlerin ortak alanı olduğunu belirterek, bir siyasetçinin ahlakının da yalanla ölçüldüğünü söyledi. Siyasetçinin ahlaklı olması gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Siyasetçi yalan söylüyorsa toplumun siyasete olan güveni sarsılır. Doğrular saklandı ama ben siyasete girerken, Genel Başkan olurken söz verdim, 'Halka hep doğruları söyleyeceğim' diye çünkü millet artık yalan söyleyen siyasetçiden bıktı. Doğruları söylememiz lazım ve onun arkasında duracağız. Kim sana yalan söylüyorsa emin ol onun eli senin cebindedir çünkü o, yalanı seni kandırmak, soymak için söylüyor. O nedenle yalan siyasette olmaması gereken bir kavram. Ahlaklı olan, gizli kapaklı işler yapmaz. 'Onun haberini yapmayın, göstermeyin bir yerlerde' demez. Sağlıklı bir ortamda rekabet edebiliriz ama bunların ahlak temeli üzerinde inşa edilmesi lazım" şeklinde konuştu.

Son günlerde 'Alo Fatih' döneminin başladığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Burada sizlere dinlettiğim tapeler mahkeme kararıyla alınmıştır. Bir savcı fezlekesini imzalayıp gönderdikten sonra o fezleke artık kamunun malıdır; gizli kapaklı değildir. Dün bir tape düştü, yine Alo Fatih'le ilgili ama bu kez Mustafa Sarıgül'ü göstermeyin' diyor" ifadelerini kullanarak söz konusu tapeyi toplantıda izletti.

Tapede, "Neden gazetenin birinci sayfasına koyuyorsunuz?" ifadelerinin yer aldığını belirten Kılıçdaroğlu, "Çıksın yalanlasın bakayım. Kendi sesinden, mahkeme kararıyla yayınlanmış bir dinleme. 'Sarıgül'ün karşısına Gürsel Tekin'i çıkaracağız' diyorlar. Kavga edecekler' diyor. Önümüzdeki günlerde göreceksiniz Gürsel Tekin gidip Sarıgül'ün elini kaldıracak. Onlar bizim parti kültürümüzü bilmezler, özgürlük var. Onların yaptığı gibi biz yapmıyoruz, onlar gibi düşünmüyor, demokrasiye, kadın-erkek eşitliğine, alın terine, güzel Türkiye'ye inanıyoruz. Biz bu ülkede yolsuzluk olmasın istiyoruz" dedi. 

Siyasetçinin ahlaklısına güvenilmesi gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, yalan söyleyen siyasetçiye prim verilmeyeceğini dile getirdi. Kılıçdaroğlu, "Geçen hafta Urla'daki villalardan söz etmiştim. Biz, ahlakı düşündüğümüz için o telefon konuşmalarında özel yaşamla ilgili belli bölümleri özellikle çıkardık. '35 yıldır' diyor. Sen neden yalan söylüyorsun arkadaş? Efendim diyor, 'Sadece Başbakan gelsin 3-5 gün tatil yapsın' diye biz o villaları yaptık. Kızının yaptığı konuşmaları yayınlamak istemiyorum. 'Tuvaleti böyle olacak' diyor. 3-5 gün tatile gelen için tuvalet böyle mi yaptırılır? 2 villa uğruna devletin valisini sattın sen. Neden merak ediyorum. Nasıl bir anlayıştır bu? Bir villa, iki villa, üç villan var. Ne yapacaksın bu kadar villayı sen? Dünya malına bu kadar sarılan insanı hayatımda hiç görmedim. Her konuşmanın arkasına Allah'ı ilave ediyor. En büyük günahtır. En temiz inancımızı siyasete alet ediyor, çıkarlarına alet ediyor. Onun için, 'Allah büyüktür' diyor. Parça parça belalarını buluyorlar. 'Başbakana' diyor, 'leke atıyor, iftira ediyorlar.' Başbakan biz iftira etmiyoruz, senin ses bantların yayınlandı. Elbise olsa diyeceğiz ki değiştir ama alnında leke var. Sorun da bu zaten" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, konuşmasında şunları kaydetti:

"Kabataş İskelesi'nde bir yalan söylendi. Yalanı söyleyen Erdoğan, 'Başörtülü bacımızı dövdüler' diyor. Çıktım grup toplantısında şunu söyledim, 'Bir kadına söylendiği gibi bir muamele yapılmışsa onu yapanlar insan değildir' dedim. 'Onların derhal bulunması gerekir' dedim. Eğer bu böyle değilse o zaman Başbakan yalan söylüyor dedim. Benim bu konuşmamdan sonra tabii bulmaları lazım. MOSESE'ler var. Nasıl olmuş, mağdurenin ağzından okuyorum. İnsanlık dışı bir olaydır, eğer böyle bir olaysa. Eğer yapılmışsa yapanlar insan değildir. Başbakanın Danışmanı Şenol Kazancı apar topar emniyete gidiyor. İzliyor bakıyor ki ortada kavga, dövüş yok. Binlerce kişinin geçtiği bir yer. Bir kanal, sonra olağanüstü bir habercilik başarısı yapıyor. Görüntüleri buluyor ve yayınlıyor. Şimdi ben size saniye saniye ne olduğu anlatacağım."

"Başörtülü bacımı yerde sürüklediler diye halkı tahrik ediyor" diyen Kılıçdaroğlu, "Bütün başörtülü kardeşlerime sesleniyorum. Artık sizin başörtünüz siyasetin dışında kalsın. Hiçbir zaman kılığı şöyle, kıyafeti böyle diye eleştirmedim ama birileri senin başörtünü kullandı. Neden bunları dile getiriyor biliyor musunuz, Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğu saklansın diye. Kadının baş örtüsü senin yolsuzluğunu örtmez. Sen Başbakansın, huzur getireceksin. Huzur getirmiyor, milleti tahrik ediyorsun. Ortada böyle bir şey yok. Olsa zaten üstüne gidilir. Üstleri çıplak 100 kişiyi Kabataş İskelesi'nde kim görmez? Benim değil o ifadeler, mağdurenin ifadesinde var. Şimdi hala diyor ki, 'Başörtülü bacımı sürüklediler.' Utan, utan. Boyundan utan. Asıl başörtülü kardeşimize nerede hakaret ettiler biliyor musunuz? Gezi olaylarında. Başörtülü bir kardeşimizi tokatladılar. Hiç sesi çıktı mı? Çıkmadı. Sen o kadıncağızı getirdin, siyasetin ve yalanın odağına koydun. Utanmadın mı hiç? Yalancıdan Başbakan olmaz" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, "HSYK'yla şimdi yürütme organını da bağlıyorlar. Sayın Cumhurbaşkanı bunları imzalayacakmış. Ne diyorlardı, 'Acaba Cumhurbaşkanı görevde mi?' diyorlardı. Eğer görevdeyseniz, Anayasa'nın gereğini yapacak, güçler ayrılığı ilkesini koruyacaksınız. Bunu yapmayacaksanız, 'Ben birisinin emrindeyim' diyeceksiniz. Biz de anlayacağız" dedi.

Başbakan Erdoğan'ın yanıtlaması gereken sorular olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, konuşmasında şunları kaydetti: "Bir bakana 700 bin liralık saati paralel devlet mi verdi? Ayakkabı kutusunda 4,5 milyon doları paralel devlet mi oraya koydu? Bakanların çocuklarının odalarına 7 kasayı paralel devlet mi yerleştirdi? O kasaların içindeki milyon dolarları paralel devlet mi yerleştirdi? Yatak odalarındaki para sayma makinelerini paralel devlet mi yerleştirdi? Umreye sizi paralel devlet mi götürdü? 4 bakan adı yolsuzluğa bulaşınca istifa ettiler. Onları paralel devlet mi istifa ettirdi? Kendine yandaş medya oluşturmak için havuz oluşturdun, bu havuzu paralel devlet mi oluşturdu? Oğlun Bilal Erdoğan, TÜRGEV diye bir vakıf kurdu. O vakfı senin oğluna paralel devlet mi kurdurdu. 2 villaya valiyi sattın, sana bunu paralel devlet mi öğütledi? Her soruya cevap var, diyorsun. Madem her soruya cevap var, benim bu sorularımı cevapla. Cevaplar mı? Cevaplayamaz."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız