SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Bu Adam Salatalık Gibi!.."

0
Güncellendi - 2015-12-27 16:19:17
A- A+ PAYLAŞ

Malatya’da, 3 misyonerin öldürüldüğü Zirve Yayınevi davasında savunma yapan İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim görevlisi tutuklu sanık Ruhi Abat, davada hem sanık, hem de tanık olan İlker Çınar'ın yazdığı 2 kitap ve verdiği röportajlarındaki kalıp cümlelerin kelimeler değiştirilerek alınıp iddianameye konularak, o cümlelerin kendileri üzerine atıldığını iddia etti. 

Malatya'da 18 Nisan 2007 tarihinde Zirve Yayınevi'nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel'in öldürüldüğü Zirve Yayınevi davasının 55. duruşması, Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. Duruşmaya tutuklu sanıklardan Emre Günaydın, Salih Gürler, Abuzer Yıldırım, Hamit Çeker ve Cuma Özdemir katılmazken, tutuklu sanık Varol Bülent Aral ile birlikte diğer tutuklu sanıklar Malatya Jandarma eski Komutanı emekli Albay Mehmet Ülger, Binbaşı Haydar Yeşil, astsubay Abdullah Atılgan, uzman çavuşlar Murat Göktürk, Mehmet Çolak, Adil Akçay, öğretim görevlisi Ruhi Abat, tutuksuz sanıklar Levent Ercan Gelegen ve Adem Gedik katıldı.

Duruşmaya, Kurtuluş Kiliseleri Derneği Lideri İhsan Özbek, öldürülen Alman Tilman Geske'nin eşi Suzanna Geske ile birlikte taraf avukatları da katıldı.

Duruşmada tutuklu sanık Ruhi Abat, 850 sayfalık savunmasını yapmaya devam etti. Ruhi Abat, 10 yıl süreyle Türkiye’de misyonerleri hedef gösteren İlker Çınar’ın ifadesi ile yargılandıklarını söyleyerek, İlker Çınar’ın daha önce yazdığı kitap, yaptığı televizyon programı ve verdiği röportajlarında anlattığı konuların psikolojik hareket planı şeklinde iddianameye konularak, kendileri üzerine atıldığını ileri sürdü.

İlker Çınar’ın "Şifre Çözüldü" ve "Siyasi Amaçlı Misyonerlik Enstitüsü" adlı kitaplarında verdiği röportaj ve yapılan haberlerde kullandığı birçok kelime ve konu başlığından örnekler veren Abat, Çınar'ın yıllar önce kitap, dergi ve gazete haberleri ile röportajlarında kullandığı cümle kalıplarının, bazı yerlerinde kelimeler değiştirilerek kendileri söylemiş gibi iddianameye konulduğunu savundu. Abat, "Suçlandığımız belgelerin tamamı İlker Çınar’ın kendisine aittir" dedi.

Sanık Ruhi Abat, "İlker Çınar’ın tanık olma beyanları ile Müslüman olma beyanları tıpatıp aynıdır. Sadece kelimelerin yerini değiştirmiş" diye konuştu.

İlker Çınar'ın konjonktür avcılığı yaptığını öne süren Abat, “Bu adam İsrail’den getirilmiş salatalık gibi korunuyor. Bu entrikacının sadece bu mahkemede değil, uluslararası mahkemede yargılanması gerekiyor” şeklinde konuştu.

Ruhi Abat ayrıca, “Ceviz Kabuğu programında eski bir belediye başkanının İlker Çınar için söylediği, 'şimdi de Müslümanların arasına mı casus olarak girdiniz' sözü, iddianamedeki polis tutanağında 'misyonerlerin arasına casus olarak mı girdiniz' şeklinde değiştirilmiştir. Bunu mahkeme heyetinin dikkatine sunuyorum” dedi.

Abat, savunmasında İlker Çınar için, “Her sakala göre cebinde bir tarak var” nitelendirmesini yaptı.

Haksız yere tutuklu bulunduğunu iddia eden Ruhi Abat, "Edepten, ahlaktan bahsederken öğrencilerimin yüzüne nasıl bakacağım? Öğrencilerime cinayetin, adam öldürmenin günah olduğunu nasıl söyleyeceğim? Çocuklarıma, bu ülkeye hizmetin ibadet olduğunu nasıl diyeceğim" ifadelerini kullandı.

KOZMİK ODA BELGELERİ..

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a yönelik suikast girişimi sonrasında Kozmik Odada yapılan aramada elde edilen dosyalarda Zirve Yayınevi ile ilgili belge ve bilgi olup olmadığı araştırılacak.

Zirve Yayınevi’nin 55. duruşmasının ikinci bölümünde tutuklu sanık Ruhi Abat, 850 sayfalık savunmasına devam etti. Sanık Ruhi Abat, “Ben tutuklama olayından önce bize iftira atan İlker Çınar’ın kitaplarını okumamıştım. Cezaevine girince 6 ay süreyle bütün kitaplarını okudum. İlker Çınar’ın kitabındaki ifadeler ile iddianamede geçen ifadeler arasında çelişkiler var. Kitaplarında ve konuşmalarındaki ifadeler ile iddianamede geçen ifadeleri bambaşka. İlker Çınar’ın yerel bir gazetede köşe yazmasına rağmen iddianamede bununla ilgili hiçbir belge yoktur. İlker Çınar’ın kitaplarında olumsuz olarak bahsettiği misyonerlikle ilgili bütün ifadeleri bizim üzerimize bırakılmış” dedi.

Kendileri ile ilgili kitap yazar hakkında suç duyurusunda bulunmalarına rağmen Cumhuriyet Savcılığının hiçbir şey yapmadığını söyleyen Ruhi Abat, haksız yere tutuklandıklarını ve yargılandıklarını savundu.

Mağdur avukatlarından Erdal Doğan, mahkemeye verdiği talep dilekçesinde TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonunca yapılan araştırma sonucunda düzenlenen rapordaki Zirve Yayınevi ile ilgili iddialarında bulunduğunu belirterek, elde etikleri raporu mahkemeye sundu. 

Avukat Doğan, “Kamuoyuna yansıyan ve bazı haber ve bilgilerden TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonuna Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından gönderilmiş, gizli belge olması nedeniyle rapor ekinde yayınlanmayarak Meclis kayıtlarında tutulan 300 sayfaya yakın bir klasörden oluşan tutanağın eki ihbar mektubu veya tutanakla birlikte mahkemenize gönderilmesini talep ediyoruz. Çünkü ekte basından edindiğimiz 4 sayfadan oluşan ve ilgili klasörün üst yazısı veya eki şeklinde sunulan ihbar mektubunda Zirve Yayınevi Davasının 2. ek iddianame bağlamında yargılama konusu edilen cinayetlerle ilgili olarak doğrudan bahsi geçen Özel Harp Dairesi Özel Kuvvetler Komutanlığına bağlı oluşturulan Beyaz Kuvvetler ve Siyah Kuvvetler tarafından işlendiği açıkça belirtilmektedir” dedi.

Avukat Doğan,  Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a yönelik yapılan suikast girişimi sonrasında Özel Harp Dairesi’ne bağlı kozmik odada yapılan arama ve araştırma da elde edilen belgelerde Zirve Yayınevi’ni ilgilendiren dosya ve belgelerinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından istenilmesini de talep etti. 

Mahkeme Heyeti,  ise talepleri kabul ederek, istenilen belge ve dosyaları talep edecek.

Mahkeme duruşmayı sonlandırarak, 18 Ocak Cuma günü duruşmalara devam kararı aldı.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız