SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Bu Bir Provokasyondur"

0
Güncellendi - 2015-12-27 14:32:01
A- A+ PAYLAŞ

Doğanşehir ilçesine bağlı Sürgü beldesinde Alevi bir aileye saldırı yapıldığı iddiasıyla aileyi ziyaret eden BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, olayın toplumsal zemini olan bir kıvılcım olduğunu ileri sürerek, "Bu kıvılcım tutuşursa, Türkiye bunun altından kalkamaz" görüşünü savundu. 
 
Tuncel, saldırıyı kınadıklarını ifade ederek, "Saldırıya uğrayan ailemizin yanında olduğumuzu ve saldırıyı gerçekleştirenleri de kınadığımızı ifade etmek istiyorum. Bu Türk-Kürt ya da Alevi-Sünni çatışması değildir. Bu bir provokasyondur. Burada Aleviler ile Sünniler yılardır birlikte yaşıyorlar. Bunu bütün Sünnilere mal etmek kabul edilir bir şey değildir. Mübarek Ramazan ayında oruç tutan halkımızın da bunu kabul etmeyeceğini düşünüyorum. Gerçek anlamda Müslümanlar bu saldırıyı kabul etmez" dedi.
 
"Bu olayların bir geçmişi var. Burada yaşanan olayların AK Parti iktidarıyla çok bağlantısı var" diyen Tuncel, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Hem Kürt politikasında hem Alevi politikasında insanları ayrıştıran, insanları bu kadar birbirine yabancılaştıran bir nokta, bugün yaşananları beraberinde getirmiştir. Kahramanmaraş, Çorum, Sivas hatta Malatya’da geçmiş yıllarda Ümit Cihan Tarho Ramazan ayında öldürüldü. Alevilerin bu konuda bir gerginlik duyması abartılacak bir durum değil normaldir. Buradaki esas problem hükümetin bu olayları önleyecek tedbirler almamasıdır." 
 
"Belediye yetkililerinin buraya gelip, 'buradan çıkın, biz sizin güvenliğinizi alamayız' gibi bir açıklama yapması devletin zihniyetini gösteriyor" ifadelerini kullanan Tuncel, "Tarih boyunca Dersim’de de bunu yapmışlar, Sivas’ta da, Kahramanmaraş’ta da insanları zorunlu göçe maruz bırakmışlar. Alevileri göçertecekler mi? Nasıl olacak bu mesele? Önemli olan burada bu aileye saldırı yapanları açığa çıkartmaktır" şeklinde konuştu.
 
Tuncel, olayın toplumsal zemini olan bir kıvılcım olduğunu iddia ederek, bunun bireysel bir kavga olmayıp aslında toplumsal zemini olan bir kıvılcım olduğunu söyleyip, konuşmasını şöyle tamamladı:
 
"Eğer bu kıvılcım tutuşursa, Türkiye bunun altından kalkamaz. Bunun uyarısını bir kez daha yapmak istiyoruz. Bunun tedbiri alınmalıdır. Bu ailenin güvenliğini sağlayarak, diğer yurttaşlarla birlikte huzur içinde yaşamaları sağlanmalıdır. Bu da devlete düşer, hükümete düşer. Biraz önce bile burada bir meclis üyesinin gelip, 'yapılan haberleri kınıyorum, burada bir sorun yok' gibi açıklaması, kabul edilir bir durum değil. Malatya Valiliği'nin bu konuda sorumlu davranmasını bekliyoruz."
 
DEMOKRASİ PLATFORMU’NUN AÇIKLAMASI..

Bu arada Sürgü’deki olayla ilgili olarak Malatya Demokrasi Platformu sözcüsü Ali Ekber Baytemur, şu açıklamayı yaptı:

“Türkiye’de geçmişte halkları birbirine düşürerek katliamlara zemin hazırlayan derin güçler, ayrımcı, ırkçı-gerici politikalarını sürdürerek halkların barış içinde bir arada yaşamasını engellemek için bugün de ellerinden geleni yapmaya devam etmektedir.

Dün Malatya’nın Doğanşehir İlçesi’nde yaşanan olaylar, yine benzer nefret söylemlerinin provokasyona dönüşmesi ile farklı din, kültür, kimlik ve inançlardaki yurttaşlarımızın bir arada yaşam umutlarını hedef almıştır.

Geçmişte, Çorum, Maraş, Malatya ve Sivas'ta acıyla yaşadığımız benzer bir tablo, bugün bir kez daha Malatya’da tekrarlanmaktadır. Malatya'nın Doğanşehir İlçesine bağlı Sürgü Beldesinde yaşayan bir Kürt, Alevi ailenin evi, gece saatlerinde yaşanan bir tartışma sonucu taşlanmış, ahırı yakılmak istenmiştir. Köye nereden geldiği belli olmayan 50-60 kişilik bir faşist güruh ise, Tekbir ve sloganlarla köyde geniş bir provokasyona başlamıştır. Alevi aileye bir linç girişimine dönen olay, bugün bizzat iktidar tarafından beslenen ırkçı-şoven atmosferin hangi boyutlara geldiğini göstermesi açısından çarpıcıdır.

Doğanşehir Sürgü’de yaşanan linç girişiminde dikkat çekici olan bir diğer nokta ise, olaylar esnasında olaya müdahale amacı ile gelen, fakat gerici grubun adeta provakasyonunun taşıyıcılığını üstlenen Jandarma Komutanı ve Belediye Başkanı’nın açıklamaları olmuştur. Bu kişilerin Alevilere karşı yöneltilen “köyü terk edin” tehdidini destekleyen ifadeleri, farklı kimlikleri ve mezhepleri tehdit olarak görüp, halkları birbirine karşı kışkırtmak isteyenlerin provokatif söylemlerinden farklı olmamıştır. Bir arada eşit ve kardeşçe yaşamı teminat altına almakla görevli olan bu yetkililerin saldırıya uğrayanları suçlu göstererek böylesi bir söylemde bulunması derhal sorgulanmalı ve haklarında gerekli işlemler başlatılmalıdır.

Hiç kuşku yok ki, son günlerde gerek medya kanalı ile yayılan nefret söylemleri, gerekse de AKP hükümetinin Sivas katliamına yönelik zaman aşımı kararı ve cemevlerine getirilen yasakçı zihniyet, tetikte bekleyen ırkçı, şoven, gerici zihniyeti harekete geçirmiştir.

12 Eylül’ün ırkçı zihniyetinin “tek kimlik, tek din, tek mezhep” anlayışının takipçisi olan AKP’nin, daha önce Adıyaman’da alevi ailelerinin evlerini işaretleyip Maraş katliamının provasına yeltenenlere sessiz kalması, bu kez Malatya’da ev yakmaya cesaret vermiştir. Yaratılan bu nefret ortamının yanında, yaşanan olayların sorumlularının ve faillerinin de ortaya çıkartılmaması, tarihi acı ve kanla dolu olan bu karanlık senaryonun sürekli tekrarlanmasına da zemin yaratmaktadır.

Eşit, özgür ve demokratik bir ülkede kardeşçe bir arada yaşamı sağlayabilmenin yolu, ancak toplumun farklı din, dil, kimlik, kültür grupları arasında yaratılmak istenen uçurumların aşılması ile sağlanabilecektir. Kendisi gibi olmayana tahammülsüzlüğünü arttıran ve her fırsatta Alevi karşıtı mezhepçi tutumunu ortaya koyan AKP hükümeti, ürettiği nefret siyasetinden bir an önce vazgeçmelidir. İnsanlık suçlarını zaman aşımına mahkum eden, katliamcıları affeden bir zihniyetin, bugün Malatya’da yansımasını gördüğümüz karanlık tarihi tekerrürden ibaret kılacağı aşikardır.

Bizler    Malatya demokrasi güçleri  olarak, Malatya’da saldırıya maruz kalan Kürt, Alevi vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletirken, eşit, özgür, demokratik bir yaşamı sonuna kadar savunup mücadele edeceğimizi buradan bir kez daha yineliyoruz. Bir arada yaşam temellerinin sağlanması ve yaşanan olayların sorumlu ve faillerinin derhal ortaya çıkartılmasının takipçisi olacağımızın altını çizerek, hükümeti bu konuda göreve davet ediyoruz.”

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız