SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Bu Doğru mu?

A- A+ PAYLAŞ

Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Fevzi Çiçek, Malatya için çok önemli olan, "Kayısı Genetik Kaynakları"na sahip Meyvecilik Araştırma Enstitüsü'nün, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker'in memleketi olan Diyarbakır'a bağlı bir istasyon haline dönüştürülmek istendiğini öne sürdü.

Çiçek, Bakış Gazetesi'nde yazdığı köşe yazısında konuyla ilgili şöyle dedi:

" İlimizde 70 yıldan bu güne tarım konusunda çok önemli araştırmalar yapan, Teknik elemanlar yetiştiren bir Enstitü var. Hani halk arasında Tecde fidanlığı dediğimiz ve önemini bir türlü anlatamadığımız veya anlayamadığımız bir yer. Hani halk arasında bir söz vardır; Özür dileyerek “ Evde yetme danadan öküz olmaz”. İşte tam bu hesap bir yer. Birçok Araştırma Enstitüleri, TÜBİTAK, Avrupa da birçok enstitü müşterek projeler yürütür, Kayısının gen merkezi, DNA bankası olarak bilinir. Ancak bizde Tecde Fidanlığından öteye gidememiştir. Enstitünün geçmişine Baktığımızda;

1937 yılında Türk-Alman işbirliğiyle “Kayısı İstasyonu” olarak kurulan ve günümüze kadar birçok isim ve görevler altında Malatya ve çevresine tam 70 yıldır hizmet üreten Malatya Meyvecilik Araştırma Enstitüsü sahip olduğu bitkisel materyalle Türkiye’nin köklü kuruluşlarından bir tanesidir. Kuruluş dünyada kayısının başkenti olan Malatya’da bulunması münasebetiyle de çalışmalarını daha çok kayısı yetiştiriciliği, ıslahı ve sorunlarının çözümüne yoğunlaştırmış, bununla birlikte birçok meyve türünde de çalışmalarına devam etmektedir.

Gelişen bilim ve teknoloji çağında bütün Dünya ülkeleri bilimsel araştırmaları ülke politikası haline getirirken, araştırma ve deneme sonuçları sonucunda bulunan teknoloji ve sistemlerle ülkelerinin bir başka ülke için güç kaynağı olarak kullanırken biz az gelişmişliğin en bariz örneğini ısrarla yaşamak ve yaşatmak gayreti içindeyiz.

Kayısının Başkentinde ağırlıklı olarak kayısı ıslahı ve kayısının değerlendirilmesi konusunda önemli çalışmalar yapan, Kayısılar üzerinde yapılan çalışmalar için Türkiye’deki ve dünyadaki tüm araştırıcılara kapılarını açan enstitü son zamanlarda yaptığı çalışmalarla özellikle yerel ve ulusal basında bir hayli gündem oluşturmuştur. Enstitü’de çalışan araştırmacıların kayısı koleksiyonundan yararlanarak yaptıkları çalışmalar yeni çeşitlerin farklı ıslah yöntemleriyle elde edilmesi, yetiştiricilikte verimin arttırılmasına yönelik yeni gübreleme, sulama, budama yöntemlerinin denenmesi, bodur kayısı yetiştiriciliği, ihracata giden kuru kayısılarda yapılan kükürtlemede doz ayarlamasının sağlanması, 13 haftaya kadar taze kayısıların soğuk hava deposu koşullarında muhafazası, kayısıların DNA’larının çıkartılarak parmak izi yöntemlerinin kullanılması ve uluslar arası patent yasalarından yararlanılarak kayısımıza sahip çıkılması ve bunlara benzer birçok çalışma enstitü tarafından gerçekleştirilmektedir Bu konularda birçok üniversite ve araştırma kuruluşuyla ortak hareket eden daha bir çok araştırma ve çalışma yürüten bu enstitüyü elimizden çıkarmak için elimizden gelen gayreti harcıyoruz.

Daha bundan 2-3 hafta önce İlimizde incelemeler yapmak üzere Avrupa ülkelerinden gelen araştırmacılar Kızılcığın gen kaynağının dünyada 2 yer olduğunu, biri Ukrayna, diğeri Malatya ve gen kaynaklarının da bu enstitüde tutulduğunu söylediler.

Bünyesindeki 270 tip ve çeşit kayısıdan oluşan “Kayısı Genetik Kaynakları” Türkiye’nin tek, dünyanın ise 2-3 kayısı koleksiyonundan sadece bir tanesi olan ve Türkiye’nin kayısı müzesi olarak da anılan bölgedeki tek Araştırma Enstitüsünü ne yapacağımızı şaşırdık, elimizde kaldı. Önce sanki başkalarının toprakları, sanki başka memleketlerin enstitüsüymüş gibi Malatya ya kazandırdık. Kadimden beri Malatya toprağı olan 70 yıldan bu güne Malatya Tarımına Malatya Meyvecilik Araştırma Enstitüsü olarak hizmet veren bu yeri durup dururken kim elinden aldık, ne yaptık bilinmez Malatya ya kazandırdık.

Dünyanın kayısı başkenti olarak anılan Malatya’mız için vazgeçilmez bir değer bir nimet olan Meyvecilik Araştırma Enstitüsü sadece bir makine parkının nakli, kapalı alanda üretim yapan bir fabrikanın nakli gibi olayı oldukça basit bir çerçevede değerlendirilerek bu gen kaynaklarının ve 3500’ün üstünde materyal bulunan bu merkezi basit şekilde nakledileceği gündeme getirildi. Nakledip yerine Rekreasyon alanları yapılacak, mesire yerleri, eğlence merkezleri, daha sonra cazibe merkezleri ve sonunda imara açılarak birilerine arsa olacak rant olacak. Kime ne? Malatya’nın kayısısından, kime ne? Malatya’nın tarımından.

Enstitünün bulunduğu yer itibariyle özel bir coğrafi ve iklim özelliği arz eden bu yer, uzun yılların deneme ve araştırmaları sonunda bulunmuştur. Rasgele burada boş alan var hadi buraya kuralımla olmadığı geçmişinden belli. Bir şekilde birileri ikna edildi enstitü, şehirden 30-35 Km uzaklıkta Akçadağ Öğretmen Okulu arazisine taşınmasına karar verildi.

Neyse; Malatya’lı bu olayı henüz anlamadan, anlam veremeden şimdi aynı yerle ilgili bir başka planlar olduğu ortaya çıktı. Yukarıda da öz geçmişini izah ettiğimiz Malatya Meyvecilik Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Diyarbakır Araştırma Enstitüsüne bağlı bir istasyon şekline dönüştürülüyor. Yani Diyarbakır Araştırma Enstitüsünün bir istasyonu, bir merkezi haline geliyor.

Geçmişte neyi var neyi yoksa bütün Müdürlüklerini Kuruluş yönetimlerini Elazığ’a taşınıp Malatya da sadece bir temsilcilik şeflik kalan kurumlara yeni bir açılım geliyor. Bu seferde Diyarbakır’a taşınmaya başlıyor. Planlamalar ödenek durumları çalışma alt yapıları tamamlanmış sessiz sedasız gidişini seyredeceğiz 70 yıllık Araştırma Enstitü Müdürlüğünün. Tabi daha önce söylenen gibi; Müdürlük gidiyor diye binaları toprakları da gitmiyor onlar burada kalıyor diyenler olacaktır. Şunu da biliyoruz kalan binalar, kalan topraklar bir süre sonra imar değişiklikleri ile cazibe merkezleri olacak, eskiden yeşil Malatya olarak bilinen ve şimdi yeşil alanı sadece bu bölgede kalan son yeşillikte birileri tarafından talan edilecek."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız