SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Bu Hem Tabii Hem Sosyal Afet'

0
Güncellendi - 2015-12-27 21:27:43
'Bu Hem Tabii Hem Sosyal Afet'
A- A+ PAYLAŞ

İnönü Üniversitesi Battalgazi Meslek Yüksek Okulu Yerel Yönetimler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Orhan Gündüz, 29 – 30 Mart tarihlerinde meydana gelen don olayının tabii bir afet olduğunu belirterek “Meyveye durmuş kayısı ağaçlarında benzeri daha önce görülmemiş şiddette zarar meydana getiren don olayı, 2090 Sayılı Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardım Hakkında Kanun kapsamında değerlendirilmeli ve Malatyalı çiftçiye bu doğrultuda devlet yardımı yapılmalıdır” dedi. 

Doç. Dr. Orhan Gündüz, kayısının Malatya için sosyo-ekonomik anlamda çarpan etkisine sahip olduğunu vurgulayarak “Kayısı ölçeğinde bugün yaşananlar Malatya açısından hem tabii afet hem de sosyal afet özellikleri taşımaktadır” şeklinde konuştu. Gündüz, devletin, Anayasa’nın ‘Sosyal hukuk devleti’ ilkesini işleterek kayısı yetiştiricilerinin mağduriyetini gidermesi gerektiğine işaret etti ve bu konuda 3 farklı öneri sundu. 

Tarımsal Riskler Uzmanı Akademisyen 

Doktorasını Tarımsal Riskler ve Risklerin Tespiti alanında yapan Battalgazi MYO Öğretim Üyesi Doç. Dr. Orhan Gündüz, Malatya’nın büyük bölümünde, bugüne kadar tanık olunmayan bir şekilde kayısı ağaçlarının don nedeniyle büyük zarar görmesi ve don sonrası süreçte, çiftçilerin mağduriyetinin nasıl giderilmesi gerektiği konusundaki soruları cevapladı. 

Malatya ve yöresinde özellikle meyve üretiminin iklimsel belirleyicisinin ilkbahar son donları olduğunu kaydeden Doç. Dr. Orhan Gündüz, istatistiksel verilere göre Malatya’da 3-4 yılda bir kayısı ağaçlarını, dolayısıyla şehir ekonomisini olumsuz yönde etkileyen bir don olayı meydana geldiğini söyledi. 

Şu ana kadar elde edilen veriler ve gayri resmi açıklamalar ışığında, bu yıl meydana gelen don olayının geçmiş yıllardaki don olayları ile kıyaslanmayacak düzeyde olduğunu belirten Doç. Dr. Orhan Gündüz, don olayının yarattığı hasarın büyüklüğünün tespit edilmesi çalışmalarının sürdüğünü, ancak bu yıl Malatya’da kayısı üretiminin gerçekleşmeyeceğinin gözlendiğini ve Malatyalı çiftçiyi zor günlerin beklediğini kaydetti. 

‘Don olayı 2090 Sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmelidir’ 

Tüm boyutları irdelendiğinde don olayının tabii bir afet olduğunun görüleceğine vurgu yapan Battalgazi MYO Yerel Yönetimler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Orhan Gündüz, don olayının ‘2090 Sayılı Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardım Hakkında Kanun’ kapsamında değerlendirilmesi ve kayısı yetiştiricisine bu kapsamda devlet yardımı yapılması gerektiğini söyledi.

Devletin kayısı üreticileri için Anayasa’nın ‘Sosyal hukuk devleti’ ilkesini işleterek mağduriyetini gidermesi gerektiğini belirten Doç. Dr. Orhan Gündüz, ‘Çiftçinin mağduriyetinin giderilmemesi durumunda tabii afet sosyal afete dönüşebilir” uyarısında bulundu. 

Devletin Anayasa’nın ‘Sosyal hukuk devleti’ ilkesini işletmesinin temel aracının 2090 Sayılı Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardım Hakkında Kanun’ olduğunu ifade eden Battalgazi MYO Yerel Yönetimler Bölümü Başkanı Doç. Dr. Orhan Gündüz, kayısı üreticisinin mağduriyetinin giderilebilmesi için bir dizi öneri de sundu. 

Doç. Dr. Gündüz’den 3 öneri 

Doç. Dr. Orhan Gündüz bu önerilerini şöyle açıkladı: “Kayısı üretiminin doğrudan yararlanıcıları olan üreticilerimiz, don olayından da en fazla etkilenen kesim olacaktır. Geçim kaynağı kayısı olan yaklaşık 40 bin aile, bu yıl geçinmekte zorlanacaktır. Bu durumda, hükümetimiz, Anayasa’nın 2. Maddesine uygun olarak sosyal devlet ilkesini çalıştırmalıdır. Burada birkaç öneri sıralamakta yarar var. Bunlardan birincisi, 2090 sayılı kanun işletilerek olay bir tabi afet gibi düşünülmeli ve üreticilere bu yönde doğrudan yardım sağlanmalıdır. Her ne kadar tarım fuarı için Malatya’ya gelen Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tabii afet kapsamında bir değerlendirme yapmanın zor olacağını ifade etse de Malatyalılar açısından bu olay hem doğal hem de sosyal bir afet özelliğindedir. İkinci önerimiz, bu yıla münhasır olmak üzere, sigorta için gerekli şartlar aynen muhafaza edilerek üreticilerin tamamı tarım sigortası (don riskine karşı) yaptırmış gibi kabul edilebilir. Üçüncüsü, borçlar mutlaka ertelenmeli ve bu yıla düşen miktarı sıfırlanmalıdır, faizsiz ve en az iki yıl ödemesiz kredi verilmelidir”

Doç. Dr Gündüz, ayrıca kayısı üretiminin dolaylı etkilenenleri (sanayiciler, tedarikçiler, yayımcılar gibi) için de, borç ertelemesi, istihdama yönelik tedbirler ve kredi kullanımı konusunda gerekli düzenlemeler yapılması gerektiğinin altını çizdi. 

‘Kayısının olumsuz etkisi tüm kesimlere yansıyacak’ 

Doç. Dr. Gündüz sözlerine daha sonra şöyle devam etti. “Kayısı üretiminin çarpan etkisinin yüksek olduğunu biliyoruz. Yani, kayısı üretimi sadece üreticisini ilgilendiren bir olay olarak görülemez. Kayısı üretimi sekteye uğradığında ilaç satıcısından gübre satıcısına, özel tarımsal danışmanlıktan kamu yayım hizmetlerine, bir yıl boyu kayısının hasat zamanını bekleyen yöre illerdeki gezici ve geçici işgücüne, konuyla ilgili bilimsel araştırmalara, hasat sonrası için borçlananı, kayısıdan elde edilecek gelirle düğün dernek yapmayı planlayanları, hasılan daha birçok kesimi ve birçok olayı olumsuz etkileyecektir. Kuru kayısı bir yandan da ülkemizin en fazla dış satıma konu ürünlerindendir. Kuru kayısı ihracatını yapan sanayi sektörü ve bu sektörün istihdamı yine sorun yaşayacaktır. Kuru kayısı ihracatından kazanılan ve tarımsal ihracatımızın önemli bir kısmını oluşturan bir döviz girdisi kaybedilmiş olacaktır. Tüm bu nedenlerle bir kriz yönetimi konsepti içinde don olayının yaratacağı sosyo-ekonomik olumsuzlukların minimum düzeye indirilmesi için zaman kaybetmeden gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir”. 

“Bir başka tehlike de kuraklık” 

Doç. Dr. Gündüz, bu yıl sadece don olayının olumsuzluklarıyla değil, iklim şartları değişmediği takdirde ilimizde ve hatta ülkemizin birçok bölgesinde kuraklık riskinin de aşırı olumsuz etkileriyle karşılaşılabileceği uyarısında bulundu.

FOTOĞRAFLAR: Dondan zarar gören "meyveye durmuş" kayısı ağacından bir görüntü ve Doç.Dr. Orhan Gündüz

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız