SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Bu Makamlar Saltanat Olmuş"

0
Güncellendi - 2015-12-27 18:00:00
A- A+ PAYLAŞ

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Karşınızda, İstanbul gibi bir şehrin belediye başkanlığını yapmış bir başbakan olarak bulunuyorum. Sizin derdinizi en iyi ben anlarım, en iyi ben bilirim. Bunu Kılıçdaroğlu mu anlar, bunu Bahçeli mi anlar, bu diğeri mi anlar? Onların eline 5 tane koyun ver, kaybeder gelirler" dedi. 

Başbakan Erdoğan, Büyükşehir Belediye Kanunu'nda yapılan değişikliğin ardından kapanan belde belediyelerinin AK Partili başkanlarıyla Rixos Otel'de bir araya geldi. Katılımcılara, konuşmalar öncesi AK Partili belediyelerin çalışmalarını anlatan bir film gösterildi. Filmde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı döneme ait bölümler de yer aldı. Ardından AK Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Antalya Milletvekili Menderes Türel bir konuşma yaptı. "Bu ülkede bizden önce siyaset hep kağıt üzerinde, özellikle haritalar üzerinde yapılmıştır" diyen Erdoğan, "Seçim sandıkları kapatıldığında iktidar partileri önlerine haritayı açtılar, nereden oy aldıklarını, ne kadar oy aldıklarını, ne kadar oy almadıklarını renkli kalemleriyle işaretlediler. Oy aldıkları köylere, beldelere, ilçe ve illere hizmet taşırken, oy almadıkları yerleri adeta cezalandırdılar. AK Parti olarak böyle bir siyaseti ve hizmet anlayışını elimizin tersiyle ittik. Seçim sandıkları kapatıldığı andan itibaren biz önümüze tertemiz bir Türkiye haritası koyduk. Üzerinde hiçbir siyasi işaretleme yapmadan 780 bin kilometrekareye, 76 milyona tek bir nazarla baktık. 76 milyonun her bir ferdi bizim nazarımızda birdir, beraberdir. 81 ilin 81'i bizim için birdir" ifadelerini kullandı.

"SANDIKTA BAŞARILI OLAMAYANLAR, 'SANDIK DIŞINDA NASIL NETİCE ALIRIZ' GAYRETİ İÇİNDE"

Türkiye'nin çıkarlarını el üstünde tuttuklarını dile getiren Erdoğan, "Bin 637 belde belediyesini yüzde 57'sinin AK Partili olduğu halde bu dönüşüme, bu değişime tabi tutuyor olmamız, bizim samimiyetimizin, objektif siyaset anlayışımızın en anlamlı ispatıdır. Değerli kardeşlerim, ben karşınızda bir belediye başkanı başbakan olarak bulunuyorum. İstanbul gibi bir şehrin belediye başkanlığını yapmış bir başbakan olarak bulunuyorum. Sizin derdinizi en iyi ben anlarım, en iyi ben bilirim. Bunu Kılıçdaroğlu mu anlar, bunu Bahçeli mi anlar, bu diğeri mi anlar. Ne anlarlar onlar ya. Onların eline 5 tane koyun ver, kaybeder gelirler. Onların böyle bir durumu yok. Kaybeder gelirler. Şu anda bütün yaşananlar bu değil mi. Sandıkta başarılı olamayanlar, 'sandık dışında nasıl netice alırız' diye şu anda onun gayreti içindeler" şeklinde konuştu.

"SEÇİLME YAŞINI 18'E İNDİRECEĞİZ"

"AK Parti kadroları, bu makamları bizlere emanet edenlere haksızlık yapacak bir kadro değildir" diyen Erdoğan, AK Parti kuruluş tüzüğüne "3 dönem kuralı" getirdiğini belirtti. 30 olan seçilme yaşını 25'e indirdiklerini vurgulayan Erdoğan, "Müsteşarıma talimat verdim. Dedim ki 'çalışma yapacaksın.' Sağ olsun hızla çalışma devam ediyor. Bunu 18 yaşa indirebilir miyiz, dünyada bu uygulamayı yapan yerler var mı? Dünyada bırakın dünyayı Avrupa'da yoğun bir şekilde seçme-seçilme yaşının 18 olduğu ülkeler var. Hollanda, Almanya, Finlandiya hatta seçme yaşının 16, seçilme yaşının 18 olduğu ülke var. Bu çalışma devam ediyor" açıklamalarında bulundu.

"PARLAMENTOYU ÇOLUK ÇOCUĞA MI BIRAKACAĞIZ"

Muhalefet partilerinin, "Parlamentoyu çoluk çocuğa mı bırakacağız" yönünde eleştirilerine cevap veren Erdoğan, "Gençliğine güvenmeyen bu zihniyetlerle nereye gideceğiz. Yani bu cesareti gösteren iktidar bizim iktidarımız ve gençliğine demokrasi mücadelesi içinde parlamentonun yolunu açmada bu kadar cesur hareket eden bizim iktidarımız. Nerede CHP, nerede MHP. Hadi görelim, çıksınlar onlar da meydana. Desinler ki 'biz böyle bir düzenlemenin içinde varız.' Bizim önümüzde örnek var. Nedir o örnek, bir karanlık çağı kapatıp, bir karanlık çağı açan Fatih bizim en güzel örneğimizdir. O bu yaştaydı" şeklindeki sözleriyle yüklendi.

"TÜRKİYE'DE BU MAKAMLAR HEP SALTANAT İŞLEVİ GÖRMÜŞ"

Sahibi millet olan bir emanetle hizmet yolunda yürüdüklerini belirten Erdoğan, "Hem millet hem de Allah gün gelecek bize bu emanetin hesabını soracak. Biz bunun bilincindeyiz. Allah'ın izniyle hem milletin huzurunda hem Allah'ın huzurunda biz alnımızın akıyla bu hesabı vermek istiyoruz. Eğer devletin hazinesinden, milletin hazinesinden belediyelere giden para hakkıyla kullanılmıyorsa, verimli kullanılmıyor, hizmete dönüşmüyorsa bunun vebali bizim için çok ağır olur. Öyle belde belediyelerimiz var ki 2 bin, 3 bin nüfus var, bu ideal olanı. 500 civarında olan da var. İşte o bir kere ilçe olmuş. O ilçe olduğu için onunla uğraşacak halimiz yok. Bakın İstanbul, Ankara gibi yerlerde 30 bin, 40 bin nüfuslu muhtarlıklar var. Belediye demiyorum, muhtarlık var. Ama Türkiye'de bu makamlar hep saltanat işlevi görmüş. Onun için 2 bin, 3 bin nüfusu var ama yanlarında bakıyorsunuz 250 tane maaşlı çalışanı var. Şimdi sen burada nasıl hizmet vereceksin. Hizmet verebilir misin. Öyle belde belediyelerimiz var ki gönderilen ödenek bırakın hizmet üretmeyi maaş ödemeye yetmiyor. Bu çarpık yapının sorumlusu on yıllardır birikerek gelen bu sorunu ele almayanlardır. Biz ele birlikte aldık ve bu soruna biz neşter vurduk. Daha önce neşter vurduk ama Danıştay'dan döndü. Onların da vebali var. Engellediler bu süreci" değerlendirmesinde bulundu.

"BELDE BELEDİYE BAŞKANLARI İLÇE BELEDİYE BAŞKANI OLARAK KARŞIMIZA ÇIKABİLİR"

Belediyeciliği bir yarışa benzeten Erdoğan, "İlçe seçimlerine katılmamız lazım. İl seçimlerine katılmamız lazım ve bu seçimlerden de en büyük başarıyı elde ederek çıkmamız lazım. Dolayısıyla ben belde belediye başkanlarımın bir kısmının karşımıza yarın ilçe belediye başkanı olarak çıkacağına inanıyorum. Bunu da görüyorum. Olmaması için hiçbir sebep yok" dedi. 

Bazı belde belediye başkanlarının ayağa kalkarak, "ilçe kabul etmiyor" sözlerine ise Erdoğan, "İlçe belediye başkanlarımın böyle bir hakkı yoktur. İl başkanlarımın da böyle bir tasarrufu yoktur. Bu bir yarıştır ve bu yarışın içerisinde bizi en ideal kim temsil edecekse ve o ilçede, ilçedeki mensuplarımız kimi belediye başkanı olarak görmek istiyorsa ilçe başkanım da, il başkanım da onun yanında yer alacak. Aksi takdirde bu davaya haksızlık yapmış olurlar, bu davaya ihanet etmiş olurlar. Biz kimsenin nefsini tatmin etmek için buralarda değiliz" karşılığını verdi.

Sözleri sık sık belde belediye başkanlarının alkışlarıyla kesilen Erdoğan, makamların değişebileceğini ancak millete hizmet üretmeye devam edeceklerini söyleyerek, şöyle konuştu: 

"Değiştiği anda da bulunduğumuz makam ne ise orada da bu göreve devam etmemiz gerekir. Belediye başkanlığı süresince edindiğiniz tecrübeden, birikimden her aşamada istifade edeceğiz. İlçe başkanlarıma ve il başkanlarıma sesleniyorum. Bu kardeşlerimizden diyelim ki belediye başkanı adayı olamayan kardeşlerimiz olduğu zaman da bunları dışlamayıp, bunlardan nasıl istifade edeceğiz, bunların da yolunu yordamını süratle bulacaksınız. Yetişmiş insan öyle kolay kolay bulunmuyor. Belli deneyime, tecrübeye sahip olan insan kolay kolay elde edilmiyor. Yani bunları kolay kolay harcayamayız. Her kademede millete hizmet mümkündür."

"MİTİNGLER SESSİZ YIĞINLARIN SESİNİ, HEM TÜRKİYE'YE HEM DE DÜNYAYA ULAŞTIRMAYI AMAÇLIYOR"

Yaklaşık iki haftadır devam eden Taksim Gezi Parkı olaylarını değerlendiren Erdoğan, "Taksim'de başlayıp ülke genelinde devam eden gösteriler, sizleri de halkımızı da ciddi şekilde rahatsız ediyor. İbretlik ve son derece anlamlı bir sükut içinde, sessiz yığınlar sabırla, itidal içinde gelişmeleri takip ettiler, takip ediyorlar. Yarın partimizin genişletilmiş il başkanları toplantısında, bu gösteriler yoluyla Türkiye'de nasıl bir oyun oynanmak istendiğini bütün boyutlarıyla milletimizle paylaşacağız. Ardından Ankara Sincan'da Cumartesi günü, Pazar günü İstanbul'da saat 18.00'de Kazlıçeşme'de bir miting yapacağız. Bu mitingler bir kitlenin karşısına başka bir kitle çıkarmayı amaçlamıyor. Eğer böyle bir şeyi düşünecek olsak aynı mahalde bunu yaparız. Ama biz aynı mahalde yapmıyoruz dikkat edin. Hukukun tayin ettiği, belirlediği yer neresiyse orada yapıyoruz. Ama bu mitingler sessiz yığınların sesini, hem Türkiye'ye hem de dünyaya ulaştırmayı amaçlıyor" ifadelerini kullandı.

Ulusal ve uluslararası medyayı da eleştiren Erdoğan, şunları kaydetti: 

"Şu anda Türkiye'deki bir takım medya, onlarla birlikte bazı uluslararası medya kuruluşları gösterileri, bir 'Türkiye manzarası' olarak sunmak gibi aldatıcı, aynı zamanda ahlaksız bir girişimin içindeler. Sanki bütün Türkiye yanıyor, bütün Türkiye yıkılıyor. Belli yerlerde lokal, mevzi olarak bu tür şeyler yapıldı. Bu otelden çıktığınız zaman alt geçitlerdeki o canım canım seramiklerin nasıl kırıldığını görürsünüz. Kimler kırdı bunları, bu ülkeyi sevenler mi, çevreciler mi, bütün belediye duraklarını kimler yakıp yıktı, otobüsleri kimler yaktı yıktı, emniyetin bütün araç gereçlerini kimler yaktı, yıktı. Benim sivil vatandaşımın, iki yüz kadar aracını, gerecini kimler yaktı, yıktı? Bunları dürüst anlamak, anlatmak görevimiz değil mi?"

"GENÇLİĞİM GEZİ PARKI ÇEVRESİNDE GEÇTİ"

Erdoğan, "Hep söyledik, 'samimi, dürüst olanların başımız, gözümüz üstünde yeri var' dedik. Sorun Gezi Parkı olayı ise kusura bakmasın. Bazılarının otelin üst katlarından Gezi Parkı'nı seyretme ihtiyaçları olabilir. Ama benim öyle bir ihtiyacım yok. Çünkü ben o Gezi Parkı'nı çok iyi bilenlerdenim. Gençliğimin en ideal yılları hep o Gezi Parkı çevresinde geçti. Belediye başkanlığımda bütün hizmetimin ağırlıklı kısmı oralarda geçti" dedi.

"Bir Kasımpaşalı olarak ve Beyoğlu'nun bir çocuğu olarak orayı çok iyi bilirim" diyen Erdoğan, "Kimse bize Gezi Parkı'yla ilgili ders vermesin. Kaldı ki Gezi Parkı'nda ağaçların tamamının temizlenmesi söz konusu değilken bu yaygaralar kopartıldı. Biz çevre bilincini iyi anlamamız lazım. Çevre sadece yeşil değildir, sadece bir başlıktır. Bunun yanında tarih, kültür, görüntü, gürültü kirliliği, ses kirliliği vardır. Bütün bunlar çevre kapsamı içindedir. Yok, farz edemezsiniz" ifadelerini kullandı.

"BÜYÜK ABDESTLERİNİ ORAYA YAPIYORLAR"

"Taksim Meydanı otobüslerden geçirilmezdi" diyen Erdoğan, şunları kaydetti: 

"Bu kardeşiniz belediye başkanınız olduğunuz zaman, aleyhte yazılar yazan maske dağıtıyorlardı İstanbul halkına. Çöp yığınlarından geçilmiyordu. Şu anda çok enteresan, aynen o Gezi Parkı'nı çevrecilik adına, açık konuşacağım pislikten geçilmiyor. Sidik kokusundan geçilmiyor ve birçoğu affedersiniz büyük abdestini oraya yapıyor. Bunların hepsi tespitle mevcut. Samimi olanları kastetmiyorum. Bazı otellere gidip ihtiyaçlarını gideriyorlar. Orada her şey ücretsiz biliyorsunuz. Kaynağı enteresan. Her durum orada onlara göre meşru. Bunu da güya çevrecilik adına yapıyorlar." 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız