Malatya'daki 40 sivil toplum kuruluşunun bir araya gelerek yaptığı açıklamada, başörtüsüne karşı çıkan rektörlere tepki gösterildi.
Hukukçular Derneği Malatya Şubesi'nde bir araya gelen 40 sivil toplum kuruluşu temsilcisinin ortak açıklamasını Hukukçular Derneği Malatya Şubesi Başkan Yardımcısı Av. Abdulkadir Artan okudu. Açıklamada, "Dünyanın bütün ülkelerinde üniversiteler, her türlü düşünce ve inancın özgürce tartışıldığı ve yaşandığı kurumlardır. Ancak bir kısım üniversite rektörleri, esasen Anayasa ve yasalarda yer almayan başörtüsü düşmanlığını, hayatlarının neredeyse tek amacı olarak görerek yüz binlerce genç kızın eğitim ve
öğretim hakkından mahrum kalmasını savunmaktadır. Bir kısım rektörler, üniversitelerimizi gerilim üretme merkezi olarak kullanmaktadır. Bu rektörlerin antidemokratik uygulamaları ile bilim ve özgürlük merkezi olması icap eden üniversiteler var oluş nedenlerini bir kenara bırakarak milletin değerlerini, kültür ve inancını aşağılamayı hedefleyen eylem ve işlemlerin odağı haline gelmiştir. İnönü Üniversitesi Senatosu'nun 27-01-2008 tarih ve 2008/3-1 sayılı kararını şiddetle kınıyoruz. Asli görevi eğitim ve öğretimi düzenlemek ve bilimsel araştırmaları koordine etmek olan İnönü Üniversitesi Senatosu'nun sürekli siyasi amaçlarla toplanmasını Malatya kamuoyu olarak tasvip etmiyoruz. İnönü Üniversitesi Senatosu, türban olarak adlandırdığı başörtüsünü, başörtüsü olarak kabul etmeme garipliğine imza atmıştır. Bu tuhaf mantığa göre, Türk kültüründe hiçbir zaman genç kızlarımızın başörtüsü yer almamıştır. Milletimizin kültürüne ve tarihine ancak bu kadar yabancılık olur. Tarih kitapları ve sosyolojik araştırmalar,
İnönü Üniversitesi Senatosu'nu doğrulamamaktadır. Türk kadını asırlar boyu ve günümüzde kahir ekseriyetle başını örtmüştür. Bu örtünün adı kimi zaman eşarp, kimi zaman tülbent, kimi zaman dolak, kimi zaman yazma, kimi zaman puşi, kimi zaman kullik, kimi zaman leçek olmuş ancak örtünme olgusu değişmemiştir. Hiç kuşkusuz toplum katmanlarına, eğitim-öğretim durumuna, sosyal ve ekonomik yapısına, zamansal ve coğrafi etkilere göre de başörtüsü biçimi ve şekli değişmiştir. Kimi kadınlarımız ve kızlarımız ise özgür iradeleriyle başlarını açmıştır. Bazı rektörler, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni, milli iradeyi ve yüce Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni aşağılamayı meslek edinmiştir. Bu yüzden Malatya Barosu'na bağlı onlarca avukat, İnönü Üniversitesi Rektörü hakkında suç duyurusunda bulunmuştur" denildi.
"Hiç kimse laiklik ilkesini Enver Hoca'nın Arnavutluk'ta, Stalin'in Sovyetler Birliği'nde uyguladığı gibi din düşmanlığı için araç olarak kullanamaz. Bu despot uygulamalar, tarihin çöp sepetine atılmıştır. Laiklik ilkesi, devletin inançlar karşısında tarafsızlığının, din ve vicdan özgürlüğünün garantisidir" denilen açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"Hiçbir rektör, başörtülü kızlara düşük not verebileceğini söyleyemez. Bu sözlerin sahipleri derhal bütün görevlerinden istifa etmelidir. Bu sözler esasen ceza yasalarımıza göre ayrımcılık suçudur. Hiçbir YÖK adayı insanlığın ortak atası Adem babamız ve Havva annemize inanmayı, kutsal kitabımızda yer alan Hz. Nuh kıssasını safsata olarak göremez. Herhangi bir dine inanmama hakkı, İslam'ın değerlerine küfretme hakkı olarak algılanamaz. İnanmama özgürlüğü, inananlara hakaret hakkı doğurmaz."
