SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Bu Tayyip Erdoğan Değişmez"

0
Güncellendi - 2015-12-27 17:57:57
A- A+ PAYLAŞ

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ne kimseye dayatma yapacaklarını, ne de dayatmalara eyvallah diyeceklerini ifade ederek, "Çevre hassasiyeti daha farklı eylemlere ve amaçlara bir paravan işlevi taşımış, demokratik bir yönetime karşı illegal bir başkaldırıyı maskeleme görevi görmüştür" dedi. 

Başbakan Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısında Gezi Parkı eylemlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. "Yüzde 50'nin oyuyla da iktidara gelmiş olsak da kendimizi her zaman yüzde 100'ün iktidarı olarak gördük" diye konuşan Erdoğan, her zaman kucaklayıcı bir dil kullandıklarını, Türkiye'de asla etnik, dinsel, bölgesel ayrımcılık yapılamayacağını söylediklerini ifade etti. Erdoğan, şunları kaydetti: 

"Batı ne gördüyse Doğu'da, Güneydoğu'da aynısını görecek dedik. 81 vilayetin tamamına eşit mesafede olduğumuzu söyledik. 76 milyonu bir ve beraber olarak tanımlayan millet kavramı bizim konuşmalarımızda en fazla zikrettiğimiz kavramdır. Son iki haftadır devam eden olayları her boyutuyla değerlendiriyoruz. Bazı gençlerin neden bu tepkiyi verdiğini en ince detayına kadar araştırıyor, tabloyu sağlıklı olarak belirlemeye çalışıyoruz. Onların hassasiyetlerine kulak tıkamadık. Bütün bunları yaparken sapla samanın birbirine karıştırılmasına, meselenin bağlamından koparılmasına izin vermeyeceğiz. Farklı zeminlerde farklı hesaplaşmalar içine girenlere karşı bundan sonra da dirayetli bir duruş sergileyeceğiz. Biz ne kimseye dayatma yaparız, ne de kimsenin dayatmasına eyvallah ederiz. Son iki haftadaki olayları tek katmanlı, tek boyutlu olaylar olarak görmüyoruz. Burada bir itirazın yükselmesi ilk anlarda yanlış bilgilendirmenin, özellikle de siyasi istismarın sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Taksim'de yapılan Taksim'in yayalaştırılması kapsamında bazı ağaçların sökülüp başka bir yere taşınmasından ibarettir. Belediye Meclisi'nde CHP'li üyelerin onayıyla çıkan bir projedir. Bunlar şimdi onaylarını da inkar ederler."

"Çevre sadece yeşil bir ağaçtan ibaret mi? Kamu binalarının yıkılması, çiçek saksılarının yıkılması, araçların yakılması çevre katliamı değil mi?" diye konuşan Erdoğan, çevre hassasiyeti bahanesiyle çıkan olayların arkasında 4 cansız beden bıraktığını söyledi. Araç kornalarıyla, tencere tava sesleriyle evlerinde gece yarıları insanların rahatsız edildiğini, büyük bir gürültü kirliliğine neden olunduğunu belirten Erdoğan, hava kirliliğinin de, görüntü kirliliğinin de çevreye karşı bir tavır olduğunun bilinmesi gerektiğini söyledi. Erdoğan, "Türkiye ekonomisi doğrudan doğruya hedef alınmıştır. İçerisi ve dışarısının dayanışmasıyla bunlar devreye sokulmuştur. Uluslararası çevreler sistematik olarak yanlış bilgilendirilmiş, Türkiye'ye yönelik bir kampanya yürütülmüştür" dedi.

Erdoğan, Gezi Parkı eylemlerinin arkasına sığınılarak gerçekleştirilen şiddet eylemlerine işaret ederek, "Buraya gelenlerin yüzde 95'i bu olaylardan önce gezi parka nerededir diye sorsanız adresini bilmezler. Buralar benim doğup büyüdüğüm yerler. Çok iyi bilirim. Artık öyle yerler vardır ki ağaçlar ağaç sökme makineleriyle sökülür, bir başka yerde bunlar dikilir. Buna mani bir hal varmış gibi bunu göstermek sandıkta çıkamayanların kendilerine alternatif yol arama gayretidir. Çevre hassasiyeti daha farklı eylemlere ve amaçlara bir paravan işlevi taşımış, demokratik bir yönetime karşı illegal bir başkaldırıyı maskeleme görevi görmüştür. Bunlar hukuk içinde mi, yasal çerçevede mi yapılmıştır. Beşiktaş'ta Başbakanlık ofisine şiddet kullanarak saldıran kitleler hem Taksim Gezi Parkı bahanesinin arkasına saklanmıştır. Şu anda Dolmabahçe'de, Başbakanlık ofisinin olduğu o caddede bir tane yaya kaldırımında kilit taşı kalmamıştır. Bu çevre katliamı değil midir. Güçleri yetse inanın o dev çınarları yıkarlardı ama o dev çınarlar yıkılmaya müsait değil de onun için onları yıkamadılar" ifadelerini kullandı. 

Son iki haftadır İstanbul, Ankara ve İzmir'de farklı katmanlarda bir kısım gösteriler olduğunu hatırlatan Başbakan Erdoğan, Taksim Gezi Parkı'ndaki gösterilerin amaç değiştirerek farklı bir boyuta ulaştığını anlattı. AK Parti seçimden zaferle çıktığında kutlama için partililerin sokaklara dökülmesine dahi müsaade etmediklerini anlatan Başbakan Erdoğan, "Sandıktan çıkan sonuçlar tartışmasız bir zaferi de işaret ettiğinde kendimizi mağrurların, muzafferlerin değil kaybetmişlerin yerine koyduk. Meydanlara caddelere teşkilatlarımızın konuşmasına müsaade dahi etmedik. 2009 mahalli seçimlerinde olduğu gibi sandıktan çıkan sonuçlar kesim bir zafere de işaret etse, netice istediğimiz gibi olmadığında bütün detaylarıyla analiz ettik" diye konuştu. Cumhuriyet mitinglerine işaret eden Erdoğan, "Cumhuriyet mitinglerinin özünü bildiğimiz, hedefini, gayesini bildiğimiz halde 'acaba göremediğimiz farklı bir boyutu var mıdır' diye son derece dikkatli şekilde analiz ettik" şeklinde konuştu.

"Biz farklı toplum kesimleriyle inatlaşan bir parti asla olmadık, asla da olmayacağız" diyen Başbakan Erdoğan, daima kucaklayıcı bir dil kullandıklarını söyledi. Taksim Gezi Parkı protestolarını detaylı bir şekilde incelediklerini anlatan Başbakan Erdoğan, "Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hiç kimseyle, hiçbir kesimle onların hassasiyetlerini kulak tıkayarak bir kenara itmedik ve itmeyeceğiz. Meşru talepleri, demokratik hak taleplerini bugüne kadar nasıl dikkatle kulak verdiysek, bundan sonra da yine dinlemeye, anlamaya, empati kurmaya devam edeceğiz" diye konuştu. 

Taksim Gezi Parkı protestocuları için "Acaba ne istedikleri belli mi, ne talep ettikleri belli mi?" diyen Başbakan Erdoğan, protestolar çerçevesinde meseleyi özünden uzaklaştıranlara izin vermeyeceklerini belirtti. "Farklı zeminlerde farklı hesaplaşmalar içine girenlere karşı bugüne kadar olduğu gibi bundan onlara da dirayetli bir duruş sergileyeceğiz" diyen Başbakan Erdoğan, "Siyaset mühendisliği girişimleriyle nasıl baş ettiysek, onlara karşı nasıl dik durduysak, bundan sonra da milletin hassasiyetini aynı şekilde korumaya devam edeceğiz. Biz ne kimseye dayatma yaparız, ne de kimsenin dayatmasına eyvallah ederiz" dedi.

Taksim Gezi Parkı'ndaki durumun sadece ağaçların bir başka yere taşınmasından ibaret olduğuna vurgu yapan ve İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'ndeki oylamada CHP'li üyelerin de bu düzenlemeye onay verdiğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, daha sonra CHP'nin kendi onayını inkar ettiğini ifade etti. Erdoğan CHP'nin bu tavrı içinse "Akşam başka, sabah başka" yorumunu yaptı.

Başbakan Erdoğan, Taksim Gezi Parkı protestocularına bazı sorular da yöneltti. "Çevre sadece yeşil bir ağaçtan ibaret midir?" diye soran Başbakan Erdoğan, eyleme katılanların ağaçları söktüklerini, otobüsleri yaktıklarını, bunun da çevreye bir zarar olduğunu anlattı. Erdoğan, "İki haftadır yaşanan olayları çevre hassasiyetiyle izah etmek mümkün değildir" diyerek, "Bir kere çevre hassasiyeti diye başlatılan olaylar bugün maalesef arkasında 4 cansız beden bırakmıştır" diye konuştu. Erdoğan, "Bize çevrecilik dersi vermeye kalkanlar, hava kirliliğinin de, gürültü kirliliğinin de, görüntü kirliliğinin de çevreye karşı bir tavır olduğunu da bilmeleri gerekir" dedi.

"BUNA SERTLİK DİYORSANIZ, KUSURA BAKMAYIN BU TAYYİP ERDOĞAN DEĞİŞMEZ"

Başbakan Erdoğan, konuşmasının bir bölümünde ise, Gezi Parkı protestolarıyla başlayan olaylar sonrasındaki ekonominin durumuna değindi. Yaşanan olaylar için "Türkiye ekonomisi doğrudan doğruya hedef alınmıştır" diyen Başbakan Erdoğan, protestoların sistemli bir projeyle devreye sokulduğuna dikkat çekti. İçerideki ve dışarıdakilerin dayanışmasıyla olayların büyütüldüğünü anlatan Başbakan Erdoğan, uluslararası bazı kuruluşların desteğiyle olayların farklı bir boyut kazandığını dile getirdi. Bu protestoları demokratik bir hak arama mücadelesi olarak görmenin mümkün olamayacağını söyleyen Erdoğan, "Şu anda Taksim Gezi Parkı'ndaki eylemlerle diğer gösteriler arasına bir çizgi çekme çabası olduğunu görüyoruz. Bir kere bu hataya kimse düşmesin. Taksim Gezi Parkı'ndaki eylemler masum, demokratik, çevreci eylemler olarak yansıtılırken; şiddet sergilenen gösterilerin bu eylemlerle ilgisi olmadığı vurgulanıyor. Durum hiç öyle değil, kusura bakmasınlar. Türkiye'ye, Türkiye ekonomisine, Türkiye'nun uluslararası gücüne ve demokrasimize yönelik eylemler burada fitili ateşlenen eylemlerden dolayı bu boyuta ulaşmıştır" şeklinde konuştu.

Gezi Parkı eylemleri için "Bunlar Allah aşkına soruyorum hukuk içinde mi yapılmıştır, yasal çerçevede mi yapılmıştır?" diye soran Başbakan Erdoğan, Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'nin bulunduğu caddenin yaya kaldırımlarında bir tane bile kilit taşının kalmadığını söyledi. Eylemcilerin orada çevreye zarar verdiklerini belirten Erdoğan, "Bu çevre katliamı değil mi? Güçleri yetse inanın dev çınarları yıkarlardı. Ama o dev çınarlar yıkılmaya müsait değildi de onlar yıkamadı" dedi. Ankara'daki vandallıkların ise Taksim Gezi Parkı'ndan ilham aldıklarını ve Ankara'da Türk bayrağı yaktıklarını ifade eden Erdoğan, "Diyorlar ki, 'Başbakan geriyor, Başbakan sert, ne olacaktı? Yani biz hala bunların önünde diz çöküp ne olur şu Atatürk Kültür Merkezi'nden şu paçavraları indirin mi diyeceğiz? Şu terör örgütü mensuplarının posterlerini indirin mi diyeceğiz? Zaten burada güvenlik güçlerimizin başta bu işe müsaade etmemesi gerekirdi. Yahu kamu kurumunun içine bunlar nasıl sokulur, çatıya bunlar nasıl çıkarılır?" diye sordu. Erdoğan, "Bunların karşısında biz konuşunca 'Başbakan sert konuşuyor'. Eğer buna sertlik diyorsanız kusura bakmayın, bu Tayyip Erdoğan değişmez" diye konuştu.

Sabah saatlerinde Taksim meydanına emniyet tarafından gerçekleştirilen müdahaleyi de hatırlatan Erdoğan bu müdahale sayesinde Atatürk Kültür Merkezi üzerindeki yasa dışı bayrakların ve meydandaki anıtın üzerindeki flamaların temizlendiğini söyledi. Emniyet teşkilatına ve Vali'ye teşekkür eden Tayyip Erdoğan, "Kusura bakmasınlar Gezi Parkı, adı üzerinde gezi parkıdır, işgal alanı değildir" dedi.

"PROTESTOLARIN ASIL AMACI, ÇIKARILMAK İSTENEN KAOSU GÖLGELEMEK"

Başbakan Erdoğan, Gezi Parkı protestoların asıl amacına da değindi. "Taksim Gezi Parkı'ndaki gösteriler Türkiye genelinde arkasında ölüm bırakan şiddet eylemlerinin meşru görünümlü kılıfından, ambalajından başka hiçbir şey değildir" diyen Erdoğan, "Taksim Gezi Parkı'ndaki gösterilerin asıl amacı, asıl hedefi, asıl çıkarılmak istenen kaosu gölgelemek için kullanılan eylemlerdir" diye konuştu. Gezi Parkı eylemleriyle aslında Türkiye'de büyük bir oyun oynanmak istediğine vurgu yapan Erdoğan, "Bu ülkenin Başbakanı olarak sesleniyorum. Bu eylemler çok açık bazı sermaye grupları, bazı faiz lobileri, medya organları tarafından kullanılmıştır. Taksim'de eylem yapanlar Türkiye ekonomisine, Türkiye turizmine, Türkiye yatırım ortamına kastedenler tarafından kullanılıyorlar" şeklinde konuştu. Protestoların artık bitmesi gerektiğine vurgu yapan Erdoğan, "Onların oradan çekilmelerini istiyorum ve bir Başbakanları olarak onlardan bunu bekliyorum" dedi.

Protestocular için "Bunlar özgürlük derken başkalarının özgürlük alanına tecavüz etmişlerdir" diyen Başbakan Erdoğan, "Niye? Bunlar Taksim'deki oteller yüzde 80 boşalmıştır. Bu şimdi birilerinin özgürlük alanına tecavüz değil mi?" diye sordu. İstiklal Caddesi'ndeki esnafın satışlarının da durduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Bira satanlar hariç" diyerek Taksim etrafında bira satanların dışında esnafın iş yapamadığına vurgu yaptı. Gezi Parkı protestolarına katılan gençlere seslenen Erdoğan, 19 yaşındaki bu gençlerin daha önceki Türkiye'nin durumunu pek bilmediklerini anlattı. Gençlerin bugün sahip olduğu özgürlüğün 10 buçuk yıl önce rüyası bile görülemeyen bir atmosfer olduğunu belirten Erdoğan, "Gençlerimize o kadar güvendik, o kadar güvendik ki siyasi tarihimizde hiç örneği olmayan 3 dönem uygulamasını partimizin uygulamasına koyduk. Şuanda da kararlılıkla uyguluyoruz" dedi. Seçilme yaşını 18'e indirme gibi bir çalışma içinde olduklarına vurgu yapan Erdoğan, buna karşı çıkanlara ise "18'e seçme yetkisini veriyorsun, seçilme yetkisini vermiyorsun" diyerek tepki gösterdi.

Gençlerin yönetime katılmasının önemine bir örnek veren Erdoğan, "Tarihte bunun en önemli örneği Fatih Sultan Mehmet'tir" dedi. Erdoğan, Fatih Sultan Mehmet'in genç yaşta bir çağı açıp bir çağı kapattığını hatırlattı.

Taksim Gezi Parkı'nda özgürlük isteyenlere geçmişteki uygulamaları hatırlatan ve başörtülü kızların okullara dahi giremediğine dikkat çeken Erdoğan, "Bir genç kızın başı örtülü olmak suretiyle okuma hakkı yok mu, okumayacak mı? Bunları yaşayan bir baba olarak ben de çok iyi biliyorum. Ve başörtülü kızlarımızın başörtülerinden tutmak suretiyle onları yerlerde süründürenler acaba bunun hesabını nasıl verecekler. İşte bu olaylarda bile maalesef çok önemli bir yakınımın gelinini, yanında 6 aylık çocuğuyla yerlerde süründürdüler. Kendisini taciz ettiler, çocuğunu taciz ettiler. Bunun özgürlük mücadelesiyle uzaktan yakından ne alakası var? Soruyorum size; bu mudur özgürlük, bu mudur çevrecilik? Ama biz bütün bunlara sabır, sabır, sabır dedik. Kuzey Afrika'dan dönerken İstanbul'a 2 saatte toplanan İstanbullu orada bir şey dile getirdi aslında. Nedir o, asıl 'özgürlük budur' dediler. Ama hukuk içinde dediler, yasalar içinde dediler" şeklinde konuştu.

 

"BİZ HİÇBİR ZAMAN İNTİKAM PEŞİNDE OLMADIK"

Geçmişte yaşanan sıkıntıları salondaki partililere anlatan Erdoğan, " 'Selamün aleyküm' demenin, 'Elhamdülillah' demenin aşağılanma sebebi olduğu dönemleri yaşadık" diyerek, "Onlara göre biz siyasetten anlamayız, sanattan anlamayız, onlara göre biz okumamış, cahil, alt tabaka, verilenle yetinmesi gereken yani zenci bir güruhuz. İnanın hep böyle baktılar. Bugün de aynı nazarla, aynı gözle bakıyorlar" dedi.

"Biz Mamak zindanlarının şahidiyiz ve Mamak zindanlarında yatanları ziyaret etmek suretiyle kuyrukta bekleyenlerdenim" diyen Erdoğan, "Ama biz hiçbir zaman intikam peşinde olmadık. Hiçbir zaman bize yapılanı kimseye reva görmedik" diye konuştu. Alkol düzenlemesine de değinen Erdoğan, "Eğer alkol kullanımına düzenleme getirdiysek bunu birilerini mağdur durumuna düşürmek için değil, mağduriyetleri gidermek için yaptık" şeklinde konuştu. "Biz imtiyazlı sınıflar oluşturmaya çalışmıyoruz, biz imtiyazları kaldırmaya çalışıyoruz" diyen Başbakan Erdoğan, "Kimse kimsenin yaşam tarzına karışmıyor ve karışmayacak. Hiç kimse diğerine dayatma yapmıyor ve yapmayacak. Ortak noktalarda buluşacağız. Birbirimizin özgürlük alanlarına müdahale etmeden, saygılı şekilde yaşayacağız. Bu ülkede isminin başında sanatçı sıfatı olanlar, profesör sıfatı olanlar, gazeteci, yazar sıfatı olanlar, kimi siyasiler, on yıllar boyunca bu milleti aşağılamaktan, horlamaktan, topluma ayrımcılık tohumları ekmekten lütfen derhal vazgeçsin. Gençlerin arkasına saklanarak imtiyazları için mücadele edenler derhal bunlara son vermeliler. Gençlerimiz de bu çevrelere karşı çok dikkatli olmalıdır" diye konuştu.

Gezi Parkı'ndan aldığı haberlere göre parkın pis kokudan geçilmediği bilgisini paylaşan Erdoğan, "Herhalde ne demek istediğimi biliyorsunuz. Bunlar çevrecilik adına yapıyorlar değil mi?" diye sordu. Eylemcilerin camiye ayakkabı ile girdiklerini, orada alkol içtiklerini, müezzini tehdit ettiklerini söyleyen Erdoğan, bunların görüntüsünün ellerinde olduğunu belirterek "Bunların hepsini millet görecek" dedi.

"FAİZ HORTUMUNU KESTİĞİMİZ İÇİN BİRİLERİ ÇOK RAHATSIZ OLDU"

Başbakan Erdoğan, özgürlük isteyen, demokrasi isteyen eylemcilerin barış için uğraşan Akil İnsanlar Heyeti ile neden görüşmediklerini sordu. Eylemlere katılan kişilerin hep aynı kişiler olduğunu belirten Erdoğan, CHP milletvekillerinin ise polise küfrettiğini belirtti. CHP'nin yeni anayasa istemediğini, yeni anayasa için süre konulmasına karşı çıktığını anlatan Erdoğan, "Daha fazla özgürlük isteyenlerin bu statüyle iç içe geçmesi büyük ironidir" dedi.

Kapitalizme karşı çıkan eylemcilere de seslenen Başbakan Erdoğan, eylemcilerin nasıl karşı çıktıkları faiz lobisinin oyuncağı olduklarını örnek vererek açıkladı. 2002 yılında görevi devraldıklarında Türkiye'deki faiz oranının yüzde 63 seviyesinde olduğunu ve 100 liradan 45 lirasının faiz lobisine gittiğini hatırlatan Erdoğan, "Bir deyişiyle toplanan verginin o zaman yüzde 85'i faize gidiyordu. Ama bugün yüzde 15'i faize gidiyor. Bakın nereden nereye" dedi. Türkiye'nin bugün faiz oranlarının düştüğünü ve bu faiz oranlarından elde edilen tasarrufun 10 yıl içinde 642 milyar lira olduğunu kaydeden Erdoğan, "10 yılda milletimin 642 milyar lirası yine milletim için harcandı. Eğer 2002 yılındaki gibi kalsaydı tam 642 milyar lira faiz lobisine gidecekti" şeklinde konuştu.

"İşte biz hortumu kestiğimiz için birileri içeride ve dışarıda çok rahatsız oldular" diyen Başbakan Erdoğan, olayların başladığı zamanlamaya da dikkat çekti. 22 milyar liralık nükleer santral için adım atıldığını, üçüncü havalimanı ve üçüncü köprü için harekete geçildiğini hatırlatan Erdoğan, "Türkiye çok uzun yılların ardından Uluslararası Para Fonu'na olan borcunu sıfırlıyor. Bunlara tabi dayanamıyorlar" diye konuştu. Erdoğan, "Kimse kusura bakmasın, ağaç diyerek, taksim gezi parkı, topçu kışlası, Atatürk Kültür Merkezi diyerek mızrak çuvala sığmaz. Bunların hepsi İstanbulumuz için, hepsi Taksim'in daha güzelleştirilmesi için" dedi.

Taksim Gezi Parkı protestolarını ABD'deki Wall Street Journal eylemlerine benzetenlere de cevap veren Erdoğan, "Orada faiz lobisinin kazandığı havadan milyarlarca dolara itiraz vardı. Bura ise solculuk altında faiz lobisinin figüranları var" diye konuştu.

"ŞU OLAYLAR MENDERES'E KURULAN TUZAĞIN AYNISIDIR"

CHP'nin eylemlerdeki tavrını da eleştiren Başbakan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türkiye'de demokrasi güç kazandıkça, birileri yıllardır var olan imtiyazlarını kaybediyor. Şu olaylar 27 Mayıs 1960 öncesi merhum Menderes'e kurulan tuzağın aynısıdır. Bu son olaylar 1980 öncesi karanlık senoryalarıın tekrar edilmesi girişimidir. Türkiye'de istikrarsızlık huzursuzluk oluşturarak birileri kaybettikleri imtiyazları geri almak istiyorlar. Ama o birileri bu kez sert kayaya çarpmış bu kez millete toslamıştır. 28 Şubat'ta müdahale senaryolarıyla hukuku çarptırarak, cumhuriyet mitingleriyle, 27 Nisan bildirisiyle istediklerini elde edemeyenler, kitleleri sokağa dökerek istediklerini elde etmeye çalışıyorlar. Bu arada CHP her zaman yaptığını yine yapmak istemiş ama bu sefer her şeyi elini yüzüne bulaştırmıştır. Artık şimdi geri vitese takmak suretiyle toparlama gayreti içerisindeler. 2 yıldır sokak sokak direniş çağrısı yapan, toplumda gerilimi sürekli yükselten, Türkiye düşmanlarıyla işbirliği yapacak kadar aklını izanını kaybeden CHP, bu olaylarda başrolü oynamak istemiş, bunu becerememiştir. CHP formalarıyla meydanlarda olanları gördük. CHP Genel Başkanı kendi kurduğu tuzağa kendisi düşmüştür ve eylemlerde boğulmuştur."

"CHP ÇOK KÖTÜ BİR SINAV VERMİŞTİR"

Başbakan Erdoğan, "CHP'nin 2 haftalık süreçte tek yaptığı eylemcilerin arkasına saklanıp onları meydana itmektir" diyerek, "CHP çok kötü bir sınav vermiştir" dedi. Reyhanlı'ya bombalı terör saldırısı düzenleyen ekibin içindeki bir numaralı failin dün akşam yakalandığını da duyuran Erdoğan, saat 23.30 sıralarında Nasır Eskiocak isimli şahsın polisin, jandarmanın ve istihbaratçıların çalışmaları sırasında Hatay'ın Yayladağı ilçesinin sınır mevkiinde yakalandığını belirtti.

Reyhanlı faili Nasır Eskiocak'ın şuan sorgulama sürecinde olduğunu belirten Erdoğan, hem Reyhanlı olayından dolayı hem de Gezi Parkı protestolarından dolayı CHP Genel Başkanı ve ekibini istifaya davet etti.

"HİÇ KİMSE BU SÜREÇTE BAŞINI EĞMESİN"

Başbakan Erdoğan konuşmasının sonunda ise Gezi Parkı protestolarında görüntülere yansıyan detaylara dikkat çekti. Bu olaylar kapsamında Türk bayrağı yakıldığını, Atatürk ile terörist başı Abdullah Öcalan'ın fotoğraflarının yan yana kullanıldığını hatırlatan Erdoğan, "CHP işte bu eylemlerin, bu örgütlerin hamisi olmuştur. Aynı CHP gençleri ölümden kurtaralım çağrısını reddetmiştir" dedi. "7 ay sonra bu millet sandıkta bütün bu provokasyonların hesabını soracaktır" diyen Erdoğan, Türkiye'nin ekonomisine en güçlü şekilde güçlü çıkacağını kaydetti.

"Türkiye'de milli egemenliğe el uzatmak bilinsin ki kimsenin haddi değildir" diyen Erdoğan, "Bu millet 27 Mayıs'ı ve merhum Menderes'i unutmadı ve unutmayacak. Bu millet Merhum Özal'ı unutmadı ve unutmayacak. Bu aziz millet 28 Şubat'ı ve merhum Necmettin Erbakan'ı unutmadı ve unutmayacak. Bugün de bu millet en güçlü şekilde kendisine hizmet edenlere sahip çıkıyor" diye konuştu.

Erdoğan, "Biz kimsenin karşısına yüzde 50'yi çıkarmadık, çıkarmayız. Biz ne yaparsak hukuk içerisinde yaparız, demokrasinin verdiği haklar içerisinde yaparız" diyerek, Ankara ve İstanbul'da gerçekleştirecekleri mitingleri de 'sessiz yığınların sesini duyurmak için' yapacaklarına vurgu yaptı. Başbakan Erdoğan bu olayların da gelip geçeceğini söyleyerek, "Hiç kimse bu süreçte tedirgin olmasın, başını eğmesin, marjinaller karşısında hiç kimse eziklik hissetmesin. Bunlar gelip geçer. Çok güçlü bir hükümet iş başında. Bugün ne yaptığını bilen, nasıl adım atacağını bilen bir kadro iş başında. Bu günleri aşacak ve hakkını ve haddini bilmeyenlere demokratik sınırlar içerisinde haddini bildirecek bir kadro iş başında. Bu provokatörlerin, bu teröristlerin de her an ensesinde olacağız. Hiç kimsenin yaptığı yanına kar kalamaz ve kalmayacak. Polis katledenlerin bunu yanına bırakmayız ve bırakmayacağız" şeklinde konuştu.

Eylemci gençlere seslenen ve artık bu eylemlere son vermelerini isteyen Erdoğan, "Artık sağduyuya, sükunete davet ediyorum. Taksim başta olmak üzere çeşitli yerlerde gösteri yapan ve samimi duygularla oralara gittiğini kabul ettiğim gençleri özellikle bunlardan ayırarak 'artık bu işi bitirin' diyor ve gözlerinden öpüyorum. Ama bu işleri aynen terörize ederek devam etmek isteyenlere de diyorum ki, artık bu iş sona ermiştir. Bundan sonra da artık bunlara tahammül yoktur. Sizleri itidale davet ediyorum" diye konuştu. 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız