SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Bunu Yapmaya Mecburum"

0
Güncellendi - 2015-12-28 03:59:25
A- A+ PAYLAŞ

CHP'nin 2 dönem Malatya milletvekilliğini yaptıktan sonra 3. döneminde İstanbul milletvekili iken TBMM'ye giden, geçtiğimiz yıl geçirdiği bir rahatsızlık sonucu İstanbul'da vefat eden Mevlüt Aslanoğlu'nun oğlu Erdem Aslanoğlu, genel yayın yönetmenliğini yaptığı oncehalk.com adlı internet sitesinde yazdığı yazıda, babasını anlattı ve O'nun yolunda siyaset yapmaya ilişkin görüşlerini dile getirdi.

Erdem Aslanoğlu'nun, "BABA'nın Ardından" başlıklı söz konusu yazısı şöyle:

"Siyasetle tanıştığımda 1999 senesiydi, babam CHP Malatya milletvekili adayı olmuştu, onun öncesinde siyaset benim için TV de haberlerden izlediğim ve gazetelerden okuduğum kadarı idi. Malatyalı olunca da İsmet İnönü, Erdal İnönü ve Turgut Özal, akrabamız olması dolayısı ile de Yüksel Çengel'di. Basından takip ettiğim siyaset ile yapılan siyasetin farkını babamın yanında siyasi gezilere gitmeye başladığımda seçim süreci boyunca köy köy gezerken daha da iyi anladım. 

Neden her köye gidiyorduk, neden herkesin elini sıkıyorduk ve neden her gittiğimiz köyde konuşma yapıp vaatler sıralıyorlardı? O seçim döneminde CHP Malatya'da iki milletvekili çıkarabilecek kadar oy almıştı fakat barajı geçememişti. O zaman da sorgulamıştım şimdi de sorguluyorum seçim barajı nedir ve neden insanların iradeleri belli bir oranda olmazsa mecliste temsil edilemiyor diye (Hala değişmedi),. Arkasından babam değişik bir refleks gösterip Malatya da o köylerde kime ne sözler verdiyse onları yerine getirmeye başladı. Vaatler sıralayıp arkasına bakmadan giden değil dimdik vaatlerinin arkasında duran olmayı tercih etti ve insanlara değişik bir siyasetçi olduğunu da göstermiş oldu. Milletvekili olamamasına rağmen bir milletvekili gibi, hatta daha da fazla çalıştı.

O dönemde bilgisayar şimdiki zaman gibi çok kolay ulaşılan birşey değildi ve ona rağmen Malatya'daki bütün köy okullarında bilgisayar olmasını sağlamak için herkesin kapısını çaldı ve sonunda bütün köylerdeki bilgisayarı olmayan okullar bilgisayar ile tanıştı. Malatya İnönü Üniversitesi'nde Avrupa'nın önde gelen bir  internet merkezini kurdu.Söz verdiği gibi de en az 2 haftada bir Malatya'da ve Malatyalı'nın yanında oldu.

2002 seçimlerinde artık seçim çalışmaları sırasında hangi köye gitsek hangi eli sıksak insanlar artık bize güleryüzle ve inanarak bakıyordu. Çünkü aradaki 3 senede artık insanlar Mevlüt Aslanoğlu söz verirse yaparın ne anlama geldiğini net olarak görmüşlerdi. Seçimler sonucunda CHP her zaman olması gereken yere meclise Malatya'dan 2 vekil ile gitmişti. Milletvekilliği dönemi başladıktan sonra iş yaşamındaki çalışkanlığını meclise de yansıttı. Sabah 8 de meclise gidip geç saatlere kadar çalışıyordu, hatta ilk zamanlarda meclise gittiğinde meclis polisleri tanımadığı için meclise çok erken gelen vekil görmediklerinden kimlik kontrolleri bile yapmışlar.

Malatya'nın her ihtiyacına koştu, ilk Malatya Pötürge'ye bir köprü yaptırarak başladı ve arkasından sayısız eserler; okullar, sağlık ocakları,hastahaneler, bakım evleri, çeşmeler ve daha benim bile bilemediğim bir çok şey.Hep hayır yapmak isteyen arkadaşlarını yönlendirdi ve birçok insana hayır yapması için vesile oldu.

2009 da artık çok tecrübeli bir vekildi. Plan Bütçe komisyonunda çalışmalarını sürdürüyor ve Malatya'nın haklarını savunuyor aynı zamanda 'DS' kendi tabiri ile 'Modern dilenci'liğine de devam ediyordu. Artık bu hızlı yaşam onu çok yormuştu ve hastalıklar ile uğraşmaya başladı. 2011 de Malatya'dan bazı sebepler yüzünden artık yoruldum diyip 35 senedir yaşadığımız İstanbul 3. bölgeden aday oldu. Artık ben biraz rahatlayacağını ve yorgunluklarının azalacağını kendisine söylediğimde 'Bak ben İstanbul milletvekilliği modelini de değiştireceğim' dediğinde ne demek istediğine pek anlam vermemiştim. Artık 3. dönemiydi, seçim döneminden sonra ne dediğini ve bana ne söylemek istediğini daha iyi anladım. 3. bölge de gitmediği yer kalmıyordu, örgüt nereye isterse orada oluyor belediye başkanları nereye çağırsa gidiyor ve nerede bir sorun varsa mutlaka orada bulunuyordu. Ama 1999 senesinden beri tek bir şeyi değiştirmemişti 'Siyaseti halkı için yaptığı'gerçeğini, onun için 'Halka hizmet Hakk'a hizmetti'.

Vefat ettiğinden sonra cenazesindeki kalabalık ve insan profili Mevlüt Aslanoğlu'nun siyasi yaşamında bana siyasetin nasıl yapılması gerektiğinin en büyük işareti olmuştur. İnsanlar din,mezhep,ırk, siyasi görüş gözetmeden oradaydı. Mecliste sorunlarını çözdüğü 5000 üniversite öğrencisinin temsilcileri de, her zaman yanında olduğu engelliler derneği de,emeklilikte yaşa takılanlar da ve bizim daha göremediğimiz bir ucundan elini tuttuğu insanlar da,caminin avlusuna baktığınızda birleştiriciliğin ve siyasetin nasıl yapılması gerektiğini görebiliyordunuz ve tabiki büyük CHP ailesi, başta  Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere, partinin her kademesinden insanlar, partinin değerli emekçileri ve örgütleri hep ailemizin yanında oldular. Vefatından sonra Salı günü yapılacak ilk grup toplantısında babam adına hazır bulundum.

Mecliste yürüdüğümde çaycısından sekreterine yanımdaki danışmanını gören herkes ağlıyordu ve Plan Bütçe Komisyonu'na onun adına girdim, 2 saat boyunca plan bütçe komisyonu odasında partimiz ve diğer parti mensubu milletvekilleri babamı anlatıp ağladılar. Bu bir evlat için en değerli miras, orada babam hakkında duyduklarım gururların en büyüğüydü.

Ankara'dan döndüğümde annem bana 'Oğlum babanın bayrağını devam ettirmen gerekir' dediğinde ben çok şaşırmıştım. 12 sene boyunca eşini hiç evde göremeyen,beni ve  kardeşimi neredeyse tek başına yetiştiren annem bana bu lafı söylemişti ve bunun üzerine çok düşündüm. Babamın yakın arkadaşları iş çevrelerinden olsun siyasi çevrelerden olsun hepsi benim bu bayrağı devralmamı ve siyasete girmem gerektiğini söylediler,çok düşündüm acaba yapabilir miydim? 

Mevlüt Aslanoğlu siyaset yaparken çıta hep yüksekteydi ve en sonunda kararımı verdim. Evet ben Aslanoğlu soyadını layıkı ile taşımam lazımdı ve babamın bana bırakmış olduğu bu muazzam ismi daha da yükseğe taşımalıydım Önümde bir seçim dönemi vardı. Partimiz örgütlerinin sesini dinledi ve ön şeçim ile milletvekili adayı belirleme seçeneğini seçti. Çoğu partiden tanıdığım dostlarımız benim ön seçimlere girmem konusunda bana telkinde bulundular, fakat ben babamın siyasi yaşamında aileden bir kişi siyasetin içinde olur mantığından dolayı vekillik döneminde örgütlerin içine fazla girmedim. Vekillik döneminde bazı siyasilerin çocukları gibi her yerde bulunmadım ve hep dışarıda kaldım ki, doğrusunun da bu olduğunu net olarak şimdi görüyorum, örgütümüze kendimi seçim dönemindeki çalışmalarım ile tanıtmak istedim ve ön seçime girmedim.

Benim de çok çalıştığımı göstermeli insanların aklında soru işareti bırakmamalıydım. Adaylıklar açıklandığı günden seçim sonuçları açıklanıncaya kadar İstanbul 3. bölgede çok yoğun bir şekilde çalıştım. Örgütümüzün değerli emekçileri ile tanıştım ve babama olan sevgileri beni daha da çok çalışmam gerektiğini gösterdi. Seçim dönemi boyunca babamın değerli dostu ve benim de çok sevdiğim abla dediğim bir insan Bihlun Tamaylıgil ile birlikte yoğun bir program ile çalıştım. Siyasi birikimleri ve tecrübelerinden çok şeyler öğrendim. Bu dönemde iki sefer Malatya'ya gidip oradaki  vekil adaylarına destek oldum ve onlar ile birlikte ilçelere, köylere gittim. Malatya'daki o sevgiyi bir kez daha derinden hissettim.

Ben hep Mevlüt Aslanoğlu'nun Malatya'daki insanların sevgisini nasıl kazandığına şahit olmuştum ama İstanbul 3. bölgedeki seçim çalışmaları sırasında insanların benim O'nun oğlu olduğumu öğrendiğinden sonraki bana sarılışları ve konuşmaları bana 'Baba hadi Malatya'yı anladım da İstanbul gibi bir yerde bu sevgiyi nasıl kazandın' diye  defalarca sormama sebep oldu. Hangi ilçeye gitsem değerli örgütümüzden kiminle otursam hep bana babamın yaptıklarını büyük bir sevgi ile anlattılar ve o sıralarda babamın bana İstanbul vekilliğini değiştireceğim dediğindeki anlamı çok net olarak anladım.

Önümde çok değerli bir örnek var. Siyasetin insanlara dokunmak olduğunu gösteren,insanları dinlemek olduğunu gösteren, örgütleri ile her zaman kol kola,omuz omuza çalışan,onların iç işlerine karışmayan, her çağırdıklarında yanlarında olan ve örgütlerine çok değer veren bir örnek, insanları ayrıştırmayan, adalet, hak ve özgürlüklere önem veren, zalimlere karşı mazlumların yanında, özellikle de çok çalışan bir örnek. 

Her kesimin sevgisini ve saygısını kazamış önemli bir örnek.

Lakabı 'BABA'idi herkes 'BABA' diye hitap ederdi hatta ben aradığımda bazen kendimi tanıtmak zorunda kalırdım. O kadar çok 'BABA' diyen vardı ki.Samimi ve babacan tavırlarıydı insanları böyle hitap etmeye iten. İşim çok zor farkındayım, o ismi taşımak, o isme göre hareket edip çalışmak zor. zor ama bunu yapmaya mecburum. 

Babam Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun her insana nasip olmayacak ve sadece ismi ile bana bırakmış olduğu bu çok değerli mirası, bu bayrağı en yükseğe taşımalıyım ve taşıyacağım da..."

FOTOĞRAF: Erdem Aslanoğlu, merhum babası Mevlüt Aslanoğlu ile..

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız