SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Burada Tarım Ordusu Yetişiyor'

0
Güncellendi - 2015-12-27 21:59:10
'Burada Tarım Ordusu Yetişiyor'
A- A+ PAYLAŞ

Sadece Malatya’nın değil Türkiye’nin de modern tarım tarihinin gelişiminde belirleyici bir rolü olan, alıştığımız adıyla Malatya Ziraat Meslek Lisesi, bugünkü resmi adıyla Malatya Tarım Meslek Lisesi, gelecek yıl 80. Kuruluş yıldönümünü kutlayacak. Genç Cumhuriyet’in sadece sosyal ve siyasal alanda değil aynı zamanda tarımsal ve hayvansal alanda da geleneksel üretim ve yetiştiricilik faaliyetlerini modernize etme çabası, Türkiye çapında tarım ve hayvancılık merkezli mesleki eğitim veren okulların kurulmasını sağlamış. Bu çerçevede Malatya da önemli bir merkez olarak seçilir ve bugün Eski Malatya sınırları içinde bulunan Tarım Meslek Lisesi’nin arazisi üzerinde ilk adım olarak Pamuk Deneme ve Üretme İstasyonu kurulur. Ardından bu istasyon tarımsal mekanizasyon merkezine daha sonra da Bölge Ziraat Okulu’na dönüştürülür. Tüm bu tarihsel akışta, tarım ve hayvancılık alanında nitelikli iş gücü yetiştirilmeye odaklanılır, binlerce öğrenci yetiştirilir. 

Uygulamalı eğitim sayesinde devlet bürokrasisinin ve özel sektörün ihtiyaç duyduğu tarım ordusunu yetiştiren merkezlerden biri olarak Malatya Tarım Meslek Lisesi bugün de bu misyonunu yenileyerek yerine getirme çabası içinde. 

Kayısıdan vişneye, kirazdan mısıra, arpadan buğdaya, yoncaya kadar fiilen tarımsal üretim yapan, 20 günde sıraya giren Malatyalı müşterilerine 20 bin civciv satışı yapabilen, büyükbaş hayvancılığı geliştiren projelere imza atan Malatya Tarım Meslek Lisesi… 

Geniş, peyzajı insan ruhuna huzur veren, verimli topraklara sahip, binlerce ağacı bağrında barındıran, binbir çeşit koku yayan çiçekle dolu kampusu içinde eğitim veren, eğitiminin büyük bölümünü uygulamalı olarak yürüten, öğrencisini üretim süreçlerine dahil eden Malatya Tarım Meslek Lisesi, ya da eski adıyla Malatya Ziraat Okulu…

Tüm bunların ayrıntılarını Malatya Tarım Meslek Lisesi Müdürü İdris Fırat ile okulun huzur veren yerleşkesindeki çimlerin üzerinde, güzelim yeşilini bize gölge yapan ağaçların altında konuştuk :

- Türkiye’de sayısı 23 olan Tarım Meslek Liseleri’nden birinin müdürlüğünü yapıyorsunuz. Daha önce de bu okulda öğretmen olarak çalışıyordunuz. Buradan hareketle şunu sormak istiyoruz: Geleneksel tarımdan modern tarım yöntemlerine geçiş sürecinde Türkiye tarımı nasıl bir seyir izledi, bu konuda gelişmiş ülkelerle Türkiye kıyaslandığında nasıl bir tablo ile karşılaşıyoruz?

- Türkiye olarak tarım ülkesiyiz esasında, ama tarımın önemi genelde ikinci plana atılır. Bu da bizi tabii ki olumsuz etkiliyor. Tarımın geliştiği, fakat hiçbir zaman istenilen seviyeye ulaşmadığı bir ülkeyiz. Çok geniş tarımsal alanlarımız, arazilerimiz var.  Biz batıyı genelde sanayi olarak biliriz. Yani Rönesans, reform ve ardından sanayi devrimiyle işçi hareketleri ve dolayısıyla sanayinin geliştiği bir kıta olarak biliyoruz. Ama daha sonra bilişim ve teknolojide de çok gelişti. Fakat çok farkında olmadığımız bir konu var. Batı sadece teknolojide değil, tarımda da çok gelişti. Avrupa Birliği ülkeleri bütçelerinin önemli bir bölümünü tarımsal sektörler için tahsis etti. Tarım 1870’lere kadar tarım kas gücü ile yapılan bir faaliyetti. Bu Hititlerden bu yana böyleydi. 1860’lı yıllara kadar olan tarım ilkel tarımdı. Modern tarım, benzinli motorların, dizel motorların çıkışıyla birlikte gelişiyor ve makine tarıma giriyor. Mekanizasyon tarıma giriyor. Hasat, bakım, bakım evreleri, bitki koruma süreçleri ve bunlardaki mekanizasyonun ilerlemesi batı tandanslıdır. Yani sanayileşme tarımı da tetiklemiştir.  Yani batıda çok geniş tarımsal sahalar yok. Hayvancılık çok daha ilerdedir. Hayvansal üretim, bitkisel üretimin 4 katıdır. Ancak tarımsal alanların dar olmasına karşın birim alanda alınan verim çok yüksektir. Buna rağmen Avrupa bitkisel üretim ihtiyacını gelişmekte olan ülkelerde karşılıyor. Türkiye de bunlardan biridir. Yani Türkiye’deki mekanizasyon ve modernizasyon tarımda ağır ilerliyor. Hala bizim kırsal kesimlerde tırpanla yonca biçiliyor. Orakla buğday biçiliyor. Bu Hititler döneminin tarımsal faaliyetidir. Bu üzücüdür. Bu kadar imkânı olan ülkenin tarımsal mekanizasyonda ağır ilerlemesi ve geride kalması 1900’lü yıllar. Ama sonraki süreçte tarımda önemli atılımlar oluyor. Özellikle Atatürk ile birlikte yani Kurtuluş Savaşı sonrası tarımda çok ciddi gelişmeler oluyor.  

MALATYA TARIM MESLEK LİSESİ TÜRKİYE TARIMINA YÖN VEREN BİR MİSYONA SAHİP 

-Okulunuzun adı önceleri Malatya Ziraat Meslek Lisesiydi. Son yıllarda Malatya Tarım Meslek Lisesi olarak adlandırıldı. Okulunuzun tarihsel gelişmesini ana hatları ile anlatabilir misiniz?

-Bizim okulumuzun kuruluş yılı 1935’dir. İlk olarak Pamuk Deneme ve Üretme İstasyonu olarak yapılandırılmış. Şu andaki kampus alanında pamuk üretimi merkezli deneme çalışmaları yapılmıştır. İstenilen sonuç da alınmayınca buna son verilmiş ve 1963’de Tarımsal Mekanizasyon Eğitim Merkezi’ne, daha sonra ‘Bölge Ziraat Okulu’na dönüşüyor.  Tarımsal Mekanizasyon Eğitim Merkezi ile birlikte biçerdöver, traktör veya genel deyişle tarım alet ve makine kullanım merkezine dönüşüyor okulumuz. Bu merkezler, Aydın Söke’de, Amasya Gökhöyük’de bir de Malatya’da konuşlandırılıyor. Bilinçli çiftçiler veya bu sahada eğitim alacak çiftçiler, çiftçi eğitim birimlerinde tarımsal alanda kullanılan makinelerin eğitimini alıyorlar. Kullanma, bakım ve ayar. Okulun ikinci bir işlevi ise işletme alanında karşılık buluyor. Bu nedenle, okulumuz 1980 yılında ‘Zirai Üretim İşletmesi ve Ziraat Meslek Lisesi’ olarak yeniden organize ediliyor. 1981 yılında Türk-Alman Teknik işbirliği çerçevesinde kuruluşumuza Tarımsal Mekanizasyon Eğitim Merkezi görevi de verilerek ismi ‘Zirai Üretim İşletmesi, Ziraat Meslek Lisesi ve Tarımsal Mekanizasyon Eğitim Merkezi’ şeklinde değiştiriliyor. Sonraki yıllarda ise Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı 20’nin üzerindeki okulun çoğu çeşitli sebeplerle kapatılırken bizim okulumuz ve işletmemiz, gerek coğrafi konumu, gerek alt yapısının çok güçlü olması ve gerekse tarımsal kültürümüzün önemli bir aktörü olması nedeniyle önemini daha da fazla arttırmış ve Tarım Bakanlığı’nın güzide okullarından biri haline gelmiştir. Son aşamada ise okulumuz 5450 Sayılı kanun doğrultusunda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan Mayıs 2006 tarihi itibariyle Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır. 

TARIMIN HEM TEORİSİNİ HEM UYGULAMASINI ÖĞRETİYORUZ

-Okulunuzun tarımsal eğitim alanındaki işlevi son derece önemli. Fakat o konuya geçmeden önce, Tarım Meslek Liseleri’nin Türkiye’nin tarım sektörüne katkısını, burada yetişen öğrencilerin ülke tarımına kazandırdığı yeniliklerin neler olduğunu konuşmak istiyoruz. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

-Bu okulların Türkiye tarımı ve hayvancılığı için hayatı önemi olan bir eğitim müfredatı var. Uygulamalı tarımsal eğitim müfredatı uyguluyoruz. Gücünü ve farklılığını uygulamalı eğitimden alan genç, yeni kuşak tarımcılar yetişiyor bu okullarda. Tabii bir de  tarımsal işletme hüviyeti var bu okulların. Malatya Tarım Meslek Lisesi’nde ciddi anlamda hayvansal ve bitkisel üretim yapılıyor. Civciv yetiştiriliyor. Ziraat Meslek Lisesi’ndeki öğrenciler de burada hem eğitim hem de bir bakıma tarımsal ve hayvansal yetiştiriciliğin uygulamasını yapıyor. Çünkü teorik olarak öğrendikleri bilgileri uygulama imkânına sahipler.

Burası aynı zamanda yöre çiftçisine büyük katkı sağlıyor. Modern tarımsal faaliyetleri yerinde görerek, kurslara katılarak kendini yeniliyor ve geliştiriyor. Bütün bunlar, tarımın mesafe kat etmesinde çok etkili oluyor.

Türkiye’de son yıllarda Tarım Meslek Liseleri arttı. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı teşkilatına baktığımızda, teşkilatın değişik kademelerinde teknisyen olarak çalışanlar arasında bizim okul mezunları var. Bu bize büyük haz veriyor. Çünkü bu okullarda mezun olan, ardından üniversite eğitimi gören öğrenciler çok başarılı. Üniversitedeki eğitim doğal olarak daha üst düzeyde ve teorik ağırlıklı bir eğitim var. Tarım Meslek Liseleri ve Ziraat Okulları’ndaki eğitim ve uygulamalarda ise bire bir, üretimin içinde, sahada eğitim verildiği için tarımın ilerlemesinde önemli bir misyon yükleniyorlar. TİGEM’ler ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın geniş teşkilatında okulumuzun mezunları aktif ve etkin personel olarak görev yapıyor. Tarım Meslek ya da Ziraat Meslek Liseleri’nde yetişen kişiler kendi alanlarında özel bir donanımla yetişiyorlar. Bu nedenle ülkemizin ve kurumlarımızın hemen her alanında görev alıyorlar, görevlerinde yükseliyorlar, Türkiye için hayati önemde projeler yönetiyorlar. Ben, bu insanlarımızın Türkiye tarımını daha ileriye taşıyacak kadrolar olarak görüyorum. 

-Malatya Ziraat Meslek Lisesi, Tarım Meslek Lisesi’ne dönüşürken nasıl bir değişimden geçti? Okulunuzda hangi bölümler bulunuyor, teorik ve pratik eğitim kadronuzun durumu nedir?

-Okulumuz 2006 yılında Milli Eğitim Bakanlığına bağlandı.  Daha önce Gıda tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na bağlı bir okuldu. Milli Eğitim Bakanlığı’na geçişte, yeni müfredat çalışması yapıldı. Övünçle söylemeliyim ki bizim okulumuzun kadroları Türkiye geneli için geçerli olacak yeni müfredatın hazırlanmasında öncü bir rol oynadı. Çünkü okulumuzda kadromuz zengin. Teknisyen kadromuz var, işçi kadromuz var, veteriner kadromuz var. Müfredat çalışmalarını ağırlıklı olarak bizim okulumuz üstlendi. Milli Eğitim biraz sahaya yabancıydı. Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı’nda kanatlı hayvan yoktu, süt sığırcılığı, arpa buğday, yonca yetiştiriciliği yoktu. Bunlar bizim demirbaşımızda olan canlı hayvancılık ve tarımsal faaliyetlerdi. 

Önceleri okulumuzda Tarım Teknolojileri alanımız vardı. Tarım Teknolojileri alanında süs bitkileri, meyve, tarla bitkileri, sebze ve tarım alet makineleri dallarımız mevcuttu. Biz yönetime geldikten sonra ise ‘Hayvan Sağlığı’ ve ‘Hayvan Yetiştiriciliği’ bölümlerini açtık. Bu bölümlerin alt dallarını oluşturduk.  Çünkü burada fiilen hayvancılık faaliyetleri vardı. Hayvan yetiştiriciliği alanında da ‘Büyük-Küçükbaş Hayvan Yetiştiriciliği’ ve ‘Kanatlı Hayvan Yetiştiriciliği’  adı altında iki dal açtık. Hayvan sağlığı temel konumuz. Bu nedenle Veteriner Sağlık Dalı’ndaki eğitim ve uygulamalara büyük önem veriyoruz. 

Ayrıca ‘Gıda Teknolojisi’ alanını açtık. Gıda Teknolojisi alanında süt işleme ve meyve/sebze işleme dalları mevcut. Bizim şöyle bir avantajımız var. Okulumuzun 12 ziraat mühendisi var. Bunlar farklı branşlarda faaliyet gösteriyorlar. Hem derse giriyorlar hem de tarımsal uygulamaları, yönetiyorlar. Veterinerlerimiz var. Derslere giriyorlar, hem eğitim veriyorlar hem de hayvancılık faaliyetlerini, hayvan sağlığı kapsamındaki çalışmaları yürütüyorlar. Bu açıdan öğrencilerimiz hem teorik eğitim alıyor hem de yaparak, üreterek, yaşayarak öğreniyor. Bu derslere girecek eğitim kadrosu anlamında bir zorlanma yaşamadık. Haliyle eğitim kadromuz güçlüydü. Uygulama sahaları da mevcut olunca zaten bu sahaları açmak için kriterler sağlanmış oldu. 

TÜRKİYE'NİN HER BÖLGESİNDEN ÖĞRENCİMİZ VAR VE HEPSİ O KADAR MUTLU Kİ YAZ TATİLLERİNDE MEMLEKETLERİNE BİLE GİTMEK İSTEMİYORLAR 

-Malatya Tarım Meslek Lisesi’nde ne kadar öğrenci eğitim görüyor? Okulunuzu tercih eden öğrenciler hangi şehirlerden geliyor, Malatya ağırlığı nedir? 

-Okulumuzda 294 öğrenci eğitim görüyor. Gıda alanındaki öğrenciler ağırlıklı olarak Malatya’dan. Pansiyonumuz da var. 150 öğrencimiz bu pansiyonda yatılı olarak okuyor. Pansiyonda kalan öğrencilerimizin çoğu doğu illeri ağırlıklı olmasına rağmen batıdan da bir hayli öğrencimiz var. Manisa’dan, Amasya’dan, Karadeniz’deki birçok ilden öğrenci var.  1998 yılından bu yana Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı teknisyen almıyor. Geçmişte bakanlık teknisyen alırdı. Bu çok konuşuldu. Tarım Çalıştayı’na gittiğimizde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı müsteşarımız ‘Bundan sonra teknisyen yerine mühendis çalıştıracağız. Ve artık teknisyen almayacağız demişti. Bu da bizi üzdü tabii ki. Bakanlık teknisyen almayınca öğrencilerin istihdam anlamında çalışacağı yerler sınırlandırılmış oldu, bu sınırlama da öğrencilerin tercihini etkiledi. Öğrencilerimizin Malatya’ya gelme tercihlerini etkileyen başka faktörler de var. 

- Ortaokulu bitiren öğrencilerin Tarım Meslek Liseleri’ni tercih etme nedenleri konusunda herhangi bir çalışma yaptınız mı ya da öğrencilerinizin bu konudaki tutumlarının temelindeki sebepler üzerine konuşuyor musunuz?  Buna bağlı olarak Tarım Meslek Lisesi mezunu öğrenciler iş hayatında diğer lise mezunlarından farklı olarak hangi avantajlara sahip olup olmadığını öğrenmek istiyoruz.

-Yaşları 13-17 olmasına rağmen öğrencilerimizin farkında olduğu çok önemli bir husus var: Onlar artık milyonlarca lise mezunu arasından farklılaşarak bir yerlere ulaşabileceklerini biliyorlar. Tarım Meslek Lisesi olarak biz bu farklılık avantajını kazandırıyoruz öğrencilerimize. Ayrıca son yıllarda tarımda bir takım teşvikler ve hibeler var. Tarım popülerleşti. Kişiler kendi işletmelerini kurdu, var olan işletmelerini büyütebiliyor. Çok önemli bir hususu burada vurgulamak gerekir: Tarım meslek Lisesi’nden mezun öğrencilerin devletin tarım sektörü için ayırdığı hibelerden ve kredilerden direkt yararlanma hakkı var. Çünkü bu hibe ve krediler bazı özelliklere sahip olmayan çiftçiye verilmiyor. Yüklü kredi verilecekse veya hibe verilecekse bu hibeyi olacak kişinin sahanın içinde olması ve bu işi biliyor olması lazım. Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu’nun bu anlamda bir takım kıstasları var ve bizim öğrencilerimiz de bunları karşılıyor. 

Öğrencilerimizin okulumuzu tercih etmelerine neden olan faktörlerden biri de diğeri modern işletmeler kuruldu. Bu modern işletmelerin insan kaynağı ihtiyaç oluyor ve bizden öğrenci talep ediyorlar. Staja gidiyorlar. Beceri eğitimi alıyorlar. Hayvancılık ve Tarım işletmeleri bu öğrencilerimizden son derece memnunlar. Çünkü hem teorik hem sahanın içinden geldikleri için kalifiye elemanlar.  Mezun olduklarında da işe giriyorlar. Geçen yıl 40 öğrenci mezun oldu bunların 11 tanesi tarımsal işletmelere yerleşti. İstihdam edildiler.

MALATYA'DA TÜRKİYE'NİN MODERN TARIM ORDUSUNU YETİŞTİRİYORUZ

-Malatya Tarım Meslek Lisesi öğrencilerinin sosyo-ekonomik profili konusunda neler söylenebilir? Öğrencilerinizin okula uyum süreci ve okuldaki psikolojik gelişimi nasıl bir seyir izliyor, sonuç olarak şunu sormak istiyoruz: Öğrencileriniz bu okulda olmaktan mutlu mu?

-Öğrenciler burada olmaktan mutlu. Çok ciddi mutlular. Bunu okul müdürü olarak söylemiyorum. Onlarla konuştuğunuzda sizler de göreceksiniz. Öğrencilerimiz, sosyal ve ekonomik gelişmişlik açısından kısmen dezavantajlı gruplarından geliyorlar. Ekonomik imkânları sınırlı. Buraya geldiğinde beraberinde sosyal yaşamı da öğreniyor. Davranışsal Zenginleşiyor. Farklı kültürlerden gelen öğrencilerin birlikte yaşamanın verdiği ortaklıkla bir kültür harmonisi de oluşuyor.  Okulda herhangi bir öğrencimizin bir kusuru olduğunda kusurlu öğrenciyi bulamayız, çünkü müthiş bir dayanışma içindeler. Öğrencilerin gezinti alanı olabilecek şekilde yeşil alan çok fazla. Bir diğer nokta işçi personel var, teknik personel var ve lojmanlar var. Öğrenci bu insanlarla birlikte çalışıyor arazide. Aralarında bir yakınlık bir sıcaklık oluşuyor. Hayatı öğreniyor bir anlamda ve mutlu oluyorlar. Bazen yarıyıl veya yaz tatillerinde memleketlerine gitmeme yönünde bir direnç de sergiliyorlar. Bu da onların bu okulda ne kadar mutlu olduklarının en iyi göstergesi.

- Son yıllarda Malatya Ziraat Meslek Lisesi olarak pilav günleri düzenliyorsunuz ve eski mezunlarınızla bir araya geliyorsunuz. Bu organizasyon okulunuzla bağı olan insanlar arasında nasıl bir iletişim dili geliştirdi?

-Okulumuzun tarihsel akışında mezun olup da okula gelmeyen öğrenci yok. Aidiyet bağı çok güçlü. Birçok etken vardır belki ama okulumuzun özgün atmosferinde 24 saat aynı insanlarla aynı havayı teneffüs etmek çok kalıcı izler bırakıyor. Sosyal medya sayfalarında ve diğer web sitelerinde bunları paylaşıyorlar. Geçmişe yönelik bir takım anılar anlatıyorlar. Dönem mezunları zaman zaman okulda buluşup piknik yaparlar. Dediğiniz gibi birkaç yıl önce başlattığımız ve artık geleneksel hale gelen pilav günleri ile de çok güzel, duygu dolu buluşmalar gerçekleşiyor. Okulumuzun ilk mezunu ile bugünkü öğrencilerimizin buluşmasını düşünebiliyor musunuz? Çok güzel bir atmosfer, uzun yıllar birbirini göremeyen eski mezunların heyecanlı buluşması…Tam anlamıyla büyük bir tarım ailesi oluyoruz o anlarda. Biz burada bilim, sevgi, saygı ve aile sıcaklığında Türkiye'nin modern tarım ordusunu yetiştiriyoruz. 

TARIMSAL İŞLETMECİLİK ANLAMINDA BİR EĞİTİM DESTEKLİ BİR MARKA OLMA YOLUNDAYIZ 

- Malatya Tarım Meslek Lisesi’nin tarımsal ve hayvancılık alanındaki işletmecilik kimliğinin içini dolduran faaliyetlere gelelim isterseniz. Buğdaydan, arpaya, yoncadan kayısıya, vişneden mısıra kadar geniş bir yelpazede tarımsal üretim yapıyorsunuz.  Bütün bunların ayrıntılarını sizden dinleyelim…

-Üretim süreçlerimiz farklı alanlara yayılmış durumda. Döner sermayeli bir kuruluşuz. Bizde kayısı bahçesi var. 40 dönüm 300 kayısı ağacımız var. Yetişkinler ve verimdeler. Fakat kayısı yetiştiriciliğinin risklerini biliyorsunuz. Don olayı oluyor ve kayısının kimi zaman bir bölümünü, kimi zaman da bu yıl olduğu gibi adeta doğal bir afet sonucu tamamını yakıyor. Buna karşılık biz normal, bireysel kayısı üreticisi gibi kayısılarımızı TARSİM’e sigorta da yaptıramıyoruz. Çünkü biz bir resmi kurumuz. Bu nedenle okulumuzun kayısı bahçeleri sigortalanamıyor. Yani sigortalayıp herhangi bir don ya da dolu olayında giderlerimizi, kayıplarımızı karşılama şansımız yok. 

Kayısı yetiştiriciliği uygulamalı öğrenci eğitimi bakımından güzel ama ticari anlamda biz kayısıda görünür bir gelir elde etmiş değiliz. Kirazımız var. Dalbastı dediğimiz Napolyon cinsi kirazımız var. Bizim kirazımız erkencidir. Yeşilyurt’tan önce çıkması nedeniyle pazarı güçlüdür.  Her yıl kiraz tutar. Bakımı kolaydır. Battalgazili çiftçilerimize öneririz. Kirazlar okulun döner sermayesine katkı sağlar. Meyve koleksiyonumuzda ayrıca vişne var. 40 vişne  ağacımız var. Öğrenciler hasat eder. Bu vişneleri gıda bölümünde reçel ve marmelat üretiminde değerlendiririz. Kayısıda da aynısını yaparız. Bitkisel üretimde 90 dekarlık alanda yonca üretimimiz var. Bizde yonca üretimi yem bitkisidir. Okulumuzun ihtiyacı olan hayvansal üretimde kullanırız hem de yöre çiftçisinden talep olur. Yonca kaliteli ve besleyici değeri yüksek olan bir bitkidir. Yeterli değildir ama olduğunca veriyoruz. Yonca hasadında tarım alet ve makinelerini kullanıyoruz.  Balya makinelerimiz var. Bizdeki alet ve makineleri yöre çiftçisine kullandırıyoruz. Taş toplama makinemiz var mesela, şu anda bir çiftçimizin arazisinde kullanılıyor.

Bu konuda şunu söylemek istiyorum: Tarımsal işletmecilik anlamında eğitim destekli bir marka olma yolundayız. 

MISIR SILAJI ÜRETEREK ÇİFTÇİYE DESTEK OLUYORUZ 

- Önemli büyüklükte mısır da üretiyorsunuz. 

-Evet. Okulumuzun üretim alanlarından biri de mısır. Mısır üretimi her yıl olur. Bazen 80 dönümlük arazide ekimimiz olur. Çünkü mısır da hayvancılıkta vazgeçilmez bir yem bitkisidir. Vazgeçilmezliği de silaj yapılmasından kaynaklanır. Silaj yeşil sulu bitkilerin havasız ortamlarda turşulaştırılması ile elde edilen hayvan yemlerine denir. Bu yöntemle elde edilen yemler sayesinde, özellikle yeşil bitki bulunmayan yaz ve kış aylarında hayvanlar sağlıklı bir şekilde beslenebilmektedir. Her yeşil bitki silaj yapımına uygun değildir. Silaj yapımı için en uygun bitki mısır bitkisidir.  Maliyeti düşük protein değeri yüksek ve dolayısıyla kaliteli bir yemdir. Hayvancılığın olmazsa olmazıdır. Mesela, samanın hiçbir besin değeri yok. Dolgu maddesidir. Buğday ve arpayı da uygulamaya yönelik ekiyoruz. 30-40 dönümlük bir alanda buğday ve arpa ekimi yapıyoruz. 

-Okulunuzun hayvancılık faaliyetleri hangi alanlarda yoğunlaşıyor?

-Hayvancılık sektörüne geldiğimizde, irili ufaklı 20 büyükbaş hayvanımız var. Geçmiş yıllarda bu çok fazlaymış ama bu son zamanlarda biz burada sınırlamaya gittik. Çünkü onu ticari olarak düşünemiyoruz, daha çok eğitim ve öğretime yönelik yetiştiriyoruz. Hayvan Sağlığı ve Hayvan Yetiştiriciliği alanlarındaki öğrencilerin pratik uygulama alanı oluyor. Kanatlı hayvanlarımız da var bizim. Kanatlı hayvan konusunda talep çok. Biz de şaşırıyoruz esasında. Son yıllarda bir patlama oldu. Geçmişte çok sorgulanmazdı. Kuş gribi oldu. Tüm kanatlılar itlaf olundu. Kırsaldaki ve şehirdeki bahçesi olanlar tavuk besleme ihtiyacı oldu. Ama tabi bu biraz gıda güvenliği ile de ilgili. İnsanlarımız buraya güveniyor. Bir de artık normal marketlerdeki yumurtayı endüstriyel görüyor. Çünkü onlar kapalı ortamda yapılan, suni yemle üretilen tavuk yumurtaları ama insanımızın tercihi artık doğal yumurta. Tercih bu olunca pazar da güçleniyor. İnsanlar artık parasına bakmadan doğal yumurta tercih ediyor. Bu da kanatlı dediğimiz yumurtacı tavuk talebini arttırdı. 

TAVUK TALEBİNE YETİŞEMİYORUZ, İZDİHAM YAŞANIYOR 

Biz Ankara Tavukçuluk Araştırma Enstitüsü’nden getiriyoruz okulumuza. Getirdiğimiz tavuklar henüz 1 günlük olan Atak ve Atak-S ırkı iki cins tavuk ırkı.  Bunlar adaptasyon ve yumurta verimi açısından çok iyi, yüksek kalitede iki cins tavuk. Haliyle bunları bir günlük getirip yetiştiriyoruz ve yöre çiftçisine satıyoruz. Geçen yıl talebi karşılayamadık. Çünkü Ankara Tavukçuluk Araştırma Enstitüsü sınırlı üretiyor. Bize de sınırlı veriyor. Biz ne kadar arttırmak da istesek yetiştiremedik. Geçen yıl 10 bin civciv getirmiştik bu yıl 20 bin civciv getirdik. Satışı da yapılıyor şu anda. Tavuk talebinde izdiham yaşanıyor.

OKULUMUZUN ARAZİSİ BİZE ANCAK YETİYOR 

-Tarım Meslek Lisesi’nin gelecekteki yapılanması nasıl olmalı?

-Tarım Meslek Liseleri, yeşil olmalı. Birinci kural bu. Doğayla iç içe olmalı ve bu peyzaj anlayışı benimsenmeli, önemsenmeli. Bakanlığın bu noktayı şart koşması elzemdir. Zaten şu anda belli kriterler var. Tarım Meslek Lisesi kurulacak alanın en az 1000 dönüm arazisi olmalı. Çünkü tarla bitkileri üreticiliği ancak 300-500 dönüm arazi üzerinde yapılabilir. Yeşil olmalı. Tarla bitkileri alanında çok geniş arazilere ihtiyaç vardır. Uygulama yapılacaksa makine parkı açısından zengin bir araç gereç olması ve uygun makine parkurunun olması gerekiyor. Öğrenciler orada değişik bitki ve meyveler üzerinde çalışarak kendini geliştirmeli. Sahada öğrenmeli. Tarım Meslek Liseleri teorik eğitimle hiçbir mesafe katedemezler.

Şu an netleşmemekle birlikte eğitim kampusu diye bir çalışma yapıldı. Yakında arıtma tesisi olması nedeniyle şu anda askıya alındı. Milli Eğitim Bakanlığı’nda Yap-İşlet-Devret mantığı ile planlanan yeni bir takım okul projeleri var. Eğitim kampuslarında kampus yapımını ve sonrasını girişimciye veriyorlar ama şu anda askıya alınmış durumda. Okulumuzun Hayvancılık Şubesi’nin bulunduğu arazinin oraya yapılacaktı. Eğitim Kampusunun artısı şu olacaktı bize: Şu anda bizde 60 bina var ama bunların çoğu miadını doldurmuş, çoğu 1960’lı yıllarda yapılmış binalar. Beraberinde onları da temizlemiş olacaktık. Yeni okul yapımı bizim için kütüphanesi, havuzu, spor salonları, gezinti alanları olan kompleks ve modern bir okul olacaktı. Bu askıya alındı. Şu anda lokal manada okullar yapılıyor. İlkokul, ortaokul ve Anadolu liseleri yapılıyor. Bizim de bağımsız yeni bir okul binamız yapılıyor. İhale aşaması bitti. Kazma vurulmasını bekliyoruz. 24 derslikli Ziraat Meslek Lisesi. Gıda binamızın bulunduğu binanın 100 metre daha ilerisinde. 300 yataklı bir de pansiyon binası yapılacak.

Tarım Meslek Liseleri, diğer meslek liselerinden çok farklı. Zihinlere bunu oturtmak lazım. Çünkü ülkemiz tarımsal alanda bu şekilde gelişecek. Bu anlamda bizim de temennimiz bunu da dikkate alarak bir takım yatırımlar ve ödeneklerin buraya aktarılması burayı güçlü kılar.

-İdris Bey söyleşi için bize bir hayli vakit ayırdınız. Teşekkür ediyoruz. Malatya Tarım Meslek Lisesi'nin Malatya için taşıdığı anlama ve öneme uygun biçimde başarılarının devamını diliyoruz. 

-Ben teşekkür ediyorum. Malatyahaber.com ve Yeni Malatya Gazetesi'nin okulumuzun faaliyetlerine gösterdiği ilgiye ve sesimizi duyurması konusunda gösterdiiği duyarlılığa teşekkürlerimi iletiyorum.

SÖYLEŞİ-FOTO: Güler HAZAR, yenimalatya.com.tr- malatyahaber.com

(GELECEK BÖLÜM: Malatya Tarım Meslek Lisesi Müdür Yardımcısı Enver Kalaycıoğlu, okulun kültürel, sanatsal, sportif ve sosyal etkinliklerini anlatıyor)

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız