SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Büyük Malatya Buluşması'

A- A+ PAYLAŞ

Alişan HAYIRLI

Tam 20 yıl sonra…

MASTÖB’ün İstanbul Abdi İpekçi Spor Salonunda, “Büyük Malatya Buluşması” adıyla düzenlediği programı takip etmek üzere Malatya-İstanbul uçağına adım attığımda garip duygular yaşadım.

Yeniden doğmuş gibi hissettim kendimi…

Özgürlük…

Tam 20 yıl sonra özgürlükle yeniden tanıştım.

Yıllar önce birlikte çalıştığım eski arkadaşlarımı görünce Vahap Güner, Bülent Yalvaç, Metin Kaya, İbrahim Kılıç ve diğerleri… İnanılmaz bir duygu atmosferine girdim.

Zordur bir insanın böyle duyguları tarif etmesi…

Herkes, (Tabii bir-iki kişi hariç) yeniden serbest gazetecilik hayatına dönüş yapmamı sevinçle karşılamış görünüyordu. Bana yeniden “Yuvana hoş geldin!” diyorlardı.

Gerçekten de çok özlemişim eski arkadaşlarımı, serbest gazeteciliği…

İşte bu garip ve tarifi zor duygular içinde Abdi İpekçi Spor salonundaki etkinliği izlemek için içeri girdik.
Eski dostlarımla karşılaşınca hüznüm daha da arttı.

Mahalle arkadaşım Ahmet, Fotoğrafçı Dinçer, tabii ki Nurzat abi… Ve yetiştirip ulusal bir TV kanalına haber spikeri olarak gönderdiğimiz sevgili çırağım Mehmet Derindağ…

20 yıl önce özgürlüğü bırakıp, esareti tercih ettiğimde Malatya’da 4 tane mahalli gazetede vardı. Gayret, Görüş, Yenimalatya ve Hamle…

Şimdi ise 12 mahalli günlük gazete, 5 TV, 14 radyo, haftalık gazeteler, dernekler, cemiyetler, ajanslar, temsilcilikler ve internet medyası…

30 kişi kadardık tüm sektörde… Şimdi ise 300’e yakın dev bir medya ordusu oluşmuş… 20 yıl sonra her şey değişmiş, hem Malatya, hem basın…

*************
Hep resmi bir gözle, kelepçeli ellerle takip etmeye alışmıştım bütün olayları ve etkinlikleri… Allah’a şükür ki esaretten önce 8 yıllık bir serbest gazetecilik hayatımız vardı. Vardı da programı özgür bir gözle seyretme moduna çabucak geçiverdim.

Tam 24 kişiden oluşan bir Malatya basın ordusuyla birlikte takip edecektik bu etkinliği…

Saat 16.00’da salonun içine girdiğimizde dikkatimizi çeken ilk şey bomboş koltuklar oldu.

15 bin kişi toplamak hedefiyle düzenlenen “Büyük Malatya Buluşması” , maalesef “Büyük Malatya Hayal kırıklığı” olarak ortaya çıktı.

Daha erkendir, birazdan salon dolar diyerek iyi niyetli beklentilerimiz de sonuç vermedi, ilerleyen saatlerde.

Malatya’dan sonra, en çok Malatyalıların yaşadığı İstanbul’da, resmi rakamlara göre 800 bin Malatyalı’nın yaşadığı İstanbul’da çok büyük duyurularla ve paralarla düzenlediğiniz bir organizasyonda, değil 15 bin kişiyi hedefinizin 4’te birini bile yakalayamıyorsanız, oturup iyice düşünmeniz gerekiyor. Acaba biz nerede hata yaptık?
Evet gerçekten MASTÖB nerede, nasıl, hangi hataları yaptı?

Şimdi bu toplantıyı birkaç açıdan ele alalım:

Şehirlerin gurbette, bilhassa İstanbul gibi büyük şehirlerde hemşehrilik duygularını ayakta tutmak, dayanışma ve yardımlaşmayı sağlamak adına bu tür organizasyonlar yapması teşvik ve taktir edilir.
MASTÖB de bu haklarını kullanmak amacıyla iyi niyetli bir girişimde bulunuyor.

Çok büyük emekler harcandığı, emeği geçenlerin aylarca çalıştığı, çok büyük paraların harcandığı besbelli…

Büyük bir ajansla anlaşılması, bir TV kanalının kiralanması, 5 mahalli TV’nin aynı anda vermesi, Malatya’dan bir basın ordusunun davet edilmesi, bütün Malatya üst düzey yöneticilerinin salonu doldurması, İstanbul’daki en büyük salonun tutulması, binlerce lira harcanarak tanıtım masrafları yapılması…

Düşünce güzel, hedef büyük…

Peki ya sonuç?

Tam bir fiyasko…

Neden?

Hikmet Tanrıverdi, ufku ve vizyonu olan bir spor, siyaset ve ticaret adamı… Kendi başkanlığı döneminde Malatyaspor küme düşmüş olmasına rağmen, omuzlarda Malatya’ya getirilen bir şahsiyet… Demek ki, bir karizma oluşturmuş, Malatyalılar’ın gözünde bir değer ifade ediyor ve bir hayli birikmiş kredisi var.

Malatyaspor idaresi döneminde Türkiye’de ve Malatya’da tarz-ı idaresiyle, tavır ve üslubuyla, duruşuyla bir sevgi ve saygı oluşturmuş.

Nitekim kendi işindeki başarısı, bir çok sivil, tüzel ve resmi organizasyonlardaki üst düzey yöneticiliği bunu gösteriyor.

Ne olursa olsun bir Hikmet Tanrıverdi gerçeği ile karşı karşıyayız. Daha önümüzdeki uzun yıllar süresince isminin Malatya ve Türkiye gündemini meşgul edeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Malatyaspor başkanlığı dönemi “Küme düşme” sonucuyla noktalanınca, karizmasının üzerinden kalın bir çizgi geçmişti.

Şimdi o kadar kalın olmasa bile, Cumartesi günkü “Büyük Malatya Buluşması”nda da karizması çizilmiştir. Yine cepten yemeye, kredisinin bir miktarını daha kullanmaya devam etti.

Siz 15 bin kişiyi toplama sevdasıyla yola çıkacaksınız ve 3 bin kişiyi zor toplayacaksınız.

Bu organizasyonda Başkan Tanrıverdi’yi kim nasıl yanılttı? Başarısızlıkla sonuçlanan bu organizasyonda nerede hatalar yapıldı?

1-Program neden paralıydı? Buna kim karar verdi? Böylesi toplantıların paralı olduğunu nerede gördük? Bırakın davetiyeli ve biletli toplantılarda, günümüzde ücretsiz ve hediyeli gece organizasyonlarda bile solanları dolduramazsınız… (Programın başında kapıların tamamen açılması, yapılan hatayı telafi etmeye yetmedi)

2-Programın içeriği… Bu tür gecelerin bir amacı, hedefi ve vizyonu olmalı… Bana söyler misiniz, bu programın amacı, hedefi ve içeriği neydi? Bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü? Toplantıda ne konuşuldu, neler yapıldı? Hangi kültürel, sosyal, politik, idari, sportif, sanatsal, yöresel etkinlik yapıldı? Fotoğraf sergisinden bile kimsenin haberi olmadı.

3-Gece tamamen bir konser ağırlıklı geçti. Uzun konuşmalar, dakikalarla protokolün sayılması ve değerli sanatçılarımın türküleri… İşte hepsi bu kadar. İzolluların gecesi bile bundan zengin olur.

Başkan Tanrıverdi, neden bu programın içeriğine müdahale etmedi. Neden zengin ve doyurucu bir programın yapılması hususunda etrafı ile istişare etmedi?

4-Gecenin en önemli skandallarından biri Gani Şavata’nın konuşmasında yaşandı. Şavata’yı beğenin beğenmeyin, yaptığı sinemayı seyredin seyretmeyin, o ayrı bir konu. Eğer siz bir kişiye konuşma hakkı veriyorsanız, onun sözünü kesme, mikrofonun sesini kesme hakkınız yoktur.
Ancak buradan Şavata kardeşime de birkaç şey söylemek istiyorum.

Kendisi benim eski dostlarımdan biridir. Yıllar önce acı-tatlı hatıralarımız oldu kendisiyle… 20 yıl aradan sonra salonda buluşup hasret giderdik. Severim kendisini. Kendi çapında bir şeyler ortaya koymaya çalışıyor.

Ancak Şavata kardeşime bir dost tavsiyesinde bulunmak istiyorum, acizane… Kendinin bu kadar agresif, sinirli, hırçın, saldırgan olmasına gerek yok. Size bir konuşma hakkı verdilerse, bir sanatçı ağırlığıyla selamlama konuşması yapar, oturursun yerine, herkes de seni taktir eder. Bu kadar çok bağırıp çağırma ile ancak kendisine zarar verebilir. Öfkeli davranışlar hep sahiplerine zarar verir. Ben Şavata kardeşimden, bundan sonraki konuşmalarında daha mütevazı, daha kibar, daha sakin, daha olgun konuşmasını ve davranmasını bekliyorum. Doğrusu bu kendisi için de iyi olacak. Korkarım ki bir daha hiçbir etkinlikte kendine konuşma hakkı vermezler.

Kaldı ki, yıllar önce Malatya’ya davet ettiğimiz Türkan Şoray, konuşmacı olarak katıldığı bir panelde, “Ben mesajlarımı zaten filmlerimde veriyorum. Benim konuşmama gerek yok” deyip sadece 3 dakika konuştu.

Sanatçı, yaptığı sanatla konuşur. Şavata kardeşim sen de filmlerinle konuş. Zaten filmlerinle de konuşuyorsun. Kendini fazla yormana ve heder etmene gerek yok.

5-Milletvekili Fuat Ölmeztoprak’a da buradan bir iki söz söylemek istiyorum. Konuşmanın makbulü ezbere yapılan ve kısa olanıdır. Böyle geceler yazılı ve uzun konuşmaların yeri değildir. Nitekim karşıdan dudak okuma yöntemi ile bir milletvekilinin fısıltı ile “Mecliste bu kadar konuşsa daha iyi olur” dediğini anladım!

6-Sunucu kardeşim ve çırağım Necdet Akboğa’ya gelince… Sunuculuk ayrı bir meslek ve Allah vergisi. Akboğa’nın gayretini ve samimiyetini biliyorum. Candan ve dost bir kişi. Ancak bu gecedeki salonun boşluğu kendi sinirini de yıpratmış olmalı ki, bazen kontrolü elinden kaçırdı. Gereğinden fazla bağırarak konuştu. Elindeki mikrofonun gücünü, ses sisteminin etkisini ve salonun boş oluşunu zaman zaman unutuverdi.

7-Programın en başarılı yönü bence protokol kesiminin yüksek düzeyde katılımıdır. MASTÖB yönetiminin protokol kesimi üzerinde etkili bir çalışma yaptığı anlaşılıyor. 250’nin üzerinde üst düzey resmi, sivil, tüzel kuruluşların yetkilileri vardı programda. Halkın ilgi göstermediği bir programa protokol mensuplarının bu kadar ilgi göstermesini bir yere kaydetmek lazım. Kaldı ki programın sonuna doğru Naci Şavata dışında bir tane protokol mensubu göremedik. Bir çoğu erkenden ayrıldı.

Milletvekili Ömer Faruk Öz’ün salona girişine ayrı bir parantez açmamız lazım. 25-30 kişilik bir çevresiyle şaşaalı ve gösterişli bir giriş yaptı, salona… Halkı dört taraftan selamlayıp protokol koltuklarını tek tek gezip, herkesle selamlaşıp, tokalaşıp öyle yerine oturdu.

8-Programın belki de en üzüntülü yanı, Halk Müziği Sanatçısı Hemşehrimiz Sabahat Akkiraz’ın boş salonlara konser vermesiydi. Planlama hatası, konser veren bütün sanatçılarımızın gündemine girdi.

9-Halk Oyunları ekibi tercih edilirken neden Malatya’nın mahalli halk oyunları ekibi düşünülmedi?

Bütün bunlara rağmen, şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, Sayın Tanrıverdi’nin adı, hatalarının ve eksikliklerinin önündedir. Bir takım çalışmaları ve organizasyonları akamete uğrasa da, Tanrıverdi büyük düşünmeye ve gündemde kalmaya devam edecek.

Büyük adamlar, yenilgilerden pes etmeyen adamlardır. Büyük adamlar kriz yaşamayanlar değil, krizi aşmasını bilenlerdir.

Malatya’nın her alanda büyük düşünen, vizyonu geniş olan, karizmatik liderlere ihtiyacı var. Başarısızlıklar ve hatalar, büyük adamların azmini artırır. Engeller her zaman aşılmak için vardır.

Başkan Tanrıverdi, toplantının adını iyi bulmuştu: “Büyük Malatya Buluşması”

Kimsenin cesaret edemediği bir salonu tutmuştu: Abdi İpekçi
Hedefi büyük koymuştu: 15 bin kişi
Harcanan para yüksekti: Binlerce TL

Çıtayı yüksek tutmuştu.

Cesur, inançlı, kendine güvenen, büyük düşünmekten korkmayan, hata yapmaktan ve başarısız olmaktan çekinmeyen liderler, yüksekleri ve zirveyi sabır merdivenleri ile çıkarlar.

Yaşanan hayal kırıklıkları, başarının sırrını da içinde barındırır, kim bilir…

Sonuç itibariyle, Tanrıverdi’nin ve ekibinin bu toplantıdan çıkaracakları çok ibret ve ders var.

Ben her şeye rağmen, kendi adıma, hatalarıyla sevaplarıyla bize bir Malatya gecesi yaşatan, nostaljik duygular tattıran Sayın Tanrıverdi ve ekibine teşekkür etmeyi bir borç biliyorum.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız