SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Çağdaş Hukuk Devleti Teferruattır!'

A- A+ PAYLAŞ

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Malatya şubesinin konferans serisinin sonuncusu Belediye Konferans Salonunda Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Şahin Filiz’in konuşmacı olarak katılması ile gerçekleşti.

Konferansa İnönü Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halil Çivi, Güzel Sanatlar Fakültesi dekanı Prof. Dr. Kadir Karkın, öğretim üyeleri, Dilek Belediye başkanı Muzaffer Güven, Köy ve mahalle muhtarları derneği başkanı Ali Seydi Yücekaya, bazı sivil toplum örgütü temsilcileri, üyeler ve çok sayıda davetli katıldı.

ADD Şube başkanı Ali Ekber Tunçdemir’in açılış konuşmasından sonra kürsüye gelen Doç. Dr. Şahin Filiz; bazı kesimlerin yorumlarına atıfla, o kesimce konunun nasıl algılandığını vurgulamak için “Söz konusu türbansa gerisi teferruattır! Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet ve yaptığı devrimler, onun ilkeleri, çağdaş hukuk devleti teferruattır!” diye başladığı konuşmasını “İspanya’da ortaya çıkan türban ülkemize 1960’lı yıllarda geldi, 70’li yıllarda ise farz kılındı! Soruyoruz türban farz mıdır? ‘Farzdır’ diyorlar, bunu kimler söylüyor? Siyasiler ve onların danışmanları söylüyor. Sonra bu siyasiler ve danışmanları diyor ki ‘İnanç gereği takılan türbana üniversiteden önce olmaz. Kamu hizmetinde de olmaz. Yani 4-5 yıl inancı gereği örtünecek ondan sonra da örtemeyecek. Hiç dört yıllık inanç olur mu? Bu düpedüz istismardır. Emeviler’de ve Osmanlılarda da bu istismar uygulandı ve koskoca uygarlıklar yok oldu. Siyasiler ve arkasındaki dinle alakası olmayan danışmanları ‘örten kadın’ inanan kadın, ‘örtmeyen kadın’ inanmayan kadın söylemiyle insanları ikiye ayırıyorlar. Bu insanlar ortaya çıkmıyorlar, kapalı kapılar ardında konuşuyorlar. Bilimsel tartışmalara katılmıyorlar ama kapalı kapılar ardındaki toplantılarında sürekli bunu işliyorlar. Bunlar 10-15 yıl önce AB Hıristiyan. Demokrasi ile İslam bir arada olmaz diyorlardı ama bugün AB’ye girmek için yaptıkları ortada. Bu düpedüz türban istismarı, bunlar ve türban fetvası veren ve ilahiyatçı olmayan kalemşörler; bunu amaca ulaşmak için gerekli sayıyorlar.

Arap dünyasına baktığımızda İslam’dan önce soylular, zenginler ve üst tabakadaki kadınlar giyinirlerdi. Çoğunluğu fakir olan halk ve kadınlar ya yarı çıplaktı ya da tamamen çıplaktı. Ayetler 11 yıl sonra inmeye gelmeye başladı ve örtünme ile olarak da başörtünüzü yakalarınızın üstüne atın diyor. Saç gibi, baş gibi, boyun gibi, gerdan gibi bir mealler yok, kılı kırk yaran Kur’an’da böyle bir ifade yok.

İran’lı kadınlar Türk TV’lerini izliyorlar ve Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak ve Türkiye’de yaşamak için can atıyorken bizden bazılarının da İran’a özenmek ve İran’da yaşamak için can attığını bilmiyorlar.

Örtünme İslamiyet’ten önce de Yahudilerde vardı. Türban farz olsaydı Yahudilikte olmazdı.

Bir cemaat önderi ağlayarak ‘Sizinle güldüm, sizinle ağladım, iyi ile iyi, kötü ile kötü oldum’ diyor. Bunun aynısı İncil’de var. Aynı cemaatin lideri birkaç yıl önce türban teferruattır dediğinde o cemaate bağlı kızlarımız türbanlarını hemen atmışlardı. Şimdi ise türban farzdır diyor.

Bizim yüce dinimizde kesinlikle kadın-erkek ayırımı yoktur. Kur’an insan üzerine kurulmuştur. İslam dini de öyle. Mevlana, Hacı Bektaş, Ahmet Yesevi gibi alimlerde bunu görüyoruz.

Türban arkasında Araplaşma isteği ve özlemi yatıyor. Bazıları Ortaçağ karanlığına dönmek istemiyoruz diyor. Keşke dönsek. Çünkü İslam’da ortaçağ karanlığı, Hıristiyanlık gibi engizisyon olmamıştır. İslam ortaçağında Estetik, bilim, fen, astronomi, felsefe dallarında altın çağını yaşamıştır. Farabi, İbni Sina, Ali Kuşçu, Elbeyrüni gibi büyük alimler de bu 300-400 yıllık dönemde yetişmiştir. İslamiyet’in altın çağı İmam-ı Gazali ile son bulmuş Araplaşma başlamıştır. Arap kültürü İslam dini ile eşdeğer görülmüştür. Dinde de Araplaşma başlamıştır. Mısır’lı Seyyid Kutup’un ( Müslüman kardeşler)tüm kitapları Türkçeye çevrilmiştir. Aynı şekilde Mevdudi, Ali Şeraiti gibilerin kitapları Türkçeye çevrilmiştir. 60 dile çevrilen Kuran Türkçe’ye çevrilmez. Çünkü tamamıyla Türkçe’ye çevrilse gerçekler anlaşılacak ve foyaları meydana çıkacak.

Bazı Arap hayranları Kuran’ı esas alarak çocuklarınıza güzel isim koyunuz diyor. Onlar için güzel isim Arap ismi’dir. Birde sakal bırakan erkek gerçek Müslümandır diyorlar. O zaman papazlarda sakal bırakıyor onlarda gerçek müslümandır!” diye konuştu.

Konferans soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.

HABER-FOTO: Yaşar KARAASLAN

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız