SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Can Düşmanlığından, Can Dostluğa

A- A+ PAYLAŞ

Üstteki Fotoğrafta: (Soldan Sağa) Hacı İlhan, Yusuf Cömertler, Hasan Adak, Nuri Özdemir ve Turan Emeksiz 77'liler Dernek Başkanı Yusuf Sümer Yalçın, Yandaki Fotoğrafta: Hacı İlhan, Nuri Özdemir ve Yusuf Cömertler..

 

Türkiye'nin sağ-sol kavgalarına sahne olduğu, bireysel terörün arttığı, okullarda, sokaklarda, caddelerde insanların "ideolojik görüş ayrılıkları" nedeniyle vurulduğu, katledildiği ve 12 Eylül 1980 ihtilali ile olayların "bıçak gibi kesildiği" dönemi.. 1975, 1976, 1977'li yıllar.. Ve tabi, tüm bunlara idealizmiyle, deli akan kanıyla potansiyel oluşturan gençlik. Özellikle de öğrenci gençlik.. Liselisi ile üniversitelisi ile.. 
 
İşte o yıllarda, karşıt görüşlü gençler arasında kavganın, olayın eksik olmadığı bir yer, şimdinin Malatya Lisesi,  o zamanki adıyla Turan Emeksiz Lisesi.. 1976, 1977'li yıllar. Özellikle de 1976- 1977 dönemi.. Her yerde; sınıfta, kantinde, koridorda, bahçede birbirine giren, birbirlerini acımasızca yumruklayan, sopalarla bıçaklarla kesici aletlerle yaralayan gençler.. Turan Emeksiz Lisesi öyle bir haldeki, yöneticileri çaresiz, polis çaresiz.. Öyle ki, birbirlerini her gördüklerinde kapışan karşıt görüşlü gençlerin kavgasını önlemek için, zaman zaman sınıflarda polisler geziniyor.. Ders aralarında öğrencilerin teneffüse bile çıkmalarının yasaklanması bir önlem olarak geliştiriliyor.. Zil çalıyor, koridorda polisler geziyor, öğrenciler sınıfta.. Sadece derse giren öğretmenler değişiyor.. O eğitim ve öğretim yılı bitiyor bitmesine de nasıl?!.. Okul 872 mezun veriyor. Ama, ne bir veda gecesi, ne bir vedalaşma, ne bir kucaklaşma.. Neredeyse can havliyle kaçarcasına ayrılıyor mezunlar.. 
 
***
 
İşte böyle koşullarda birbirlerinden ayrılan mezunlardan bir kısmı 2008'de Malatya'da biraraya geliyorlar. Sonra Malatya'da, Malatya dışında ulaşabildikleri arkadaşlarıyla irtibat kuruyorlar, buluşmaların sayısı artıyor. Sonra Turan Emeksiz 77'liler Derneği'ni kuruyorlar ve buluşma, hasret giderme koşullarını daha organize bir şekilde yapmaya başlıyorlar. Yıllarca birbirlerini görmeyenler, dargın ve hasım olarak ayrılanlar vs.. Buluşmaları öğrenen Türkiye'nin değişik illerinde ve hatta yurt dışında yaşayan mezunlar da dahil olmaya başlıyorlar bu organizasyonlara.. Malatya'nın dışına taşıyor buluşmalar; İstanbul'a, Ankara'ya, İzmir'e, Mersin'e.. Ama, her yıl geleneksel hale getirmeye karar verdikleri "Büyük Buluşma"nın yeri Malatya.. Dernek başkanı Yusuf Sümer Yalçın'ın ifadesine göre, kurulduktan sonra geçen 3 yılı aşkın zamanda, 872 mezundan yaklaşık 500'üyle irtibat kurabiliyorlar. Bunların epeycesi değişik buluşma etkinliklerinde biraraya geliyor. Saptayabildikleri kadarıyla, 1977'den 2011'e kadar olan 34 yıllık sürede birçok arkadaşlarını da kaybetmişler. İsmini saptayabildikleri kayıplarının sayısı 30. İrtibat kuramadıklarıyla ilgili de bilgileri yok..
 
***
 
Turan Emeksiz 77'lilerin son buluşması, geçtiğimiz günlerde Malatya'da yapıldı. Onların buluşmasını, herhangi bir okulun mezunlarının sıradan buluşmasından, pilav gününden ayrı ve özellikli kılan, ayrıldıkları dönemin koşullarıydı şüphesiz.
 
İşte bu son buluşmada da, o dönem "birbirlerine düşman olan, karşıt görüşlü, hatta birbirlerine ciddi bir şekilde zarar veren" isimler vardı. Türküyle, Kürdüyle, Alevisiyle, Sünnisiyle, Ermenisiyle.. İşte onlar biraraya geldiler, birkez daha.. Duygulandılar, sarılıp hasret giderdiler. Hatta bazıları vardı ki, hiç de iyi ayrılmamışlardı, okuldan, birbirlerinden.. Onlar da buluştular, konuştular, birbirlerinden helallik aldılar.
 
Son buluşmada yaşanan bir olay vardı ki, geceye katılan tüm mezunlar uzun süre alkışlarıyla destek verdiler. Turan Emeksiz Lisesi'nin 1976-1977 eğitim ve öğretim yılında 6 Tabii Bilimler D sınıfında öğrenci olan, halen İstanbul'da görev yapan 1. sınıf Emniyet Müdürü Hasan Adak aldı eline mikrofonu. Dostluğu, kardeşliği anlatan bir şiirle giriş yaptıktan sonra, gecede farklı masalarda oturan iki ismi sahneye çağırdı. Bunlar, yine aynı sınıfta olan, okulun da karşıt görüşlü öğrenci gruplarının önemli isimleriydi. Birinin adı Yusuf Cömertler, diğerinin adı Nuri Özdemir.. İstanbul'dan gelen Cömertler sağ gruptan, Mersin'den gelen Özdemir ise sol gruptandı. Üstelik bu ikili arasında bir "kan davası" da vardı. Okuldaki bir kavgada, Cömertler'le Özdemir kapışmış, Cömertler ciddi bir şekilde yaralanmıştı. İdeolojik de olsa, gençlik kavgası ya.. Cömertler, o dönemde tüm ısrarlara ve baskılara rağmen kendisini yaralayanın adını vermemişti. Sonraki dönemde bir daha karşılaşmamışlardı. İkisi de kendi siyasi görüşleri doğrultusundaki faaliyetleri nedeniyle, 12 Eylül işkencehanelerinden de geçenlerdendi. İşte, Emniyet Müdürü Adak'ın sahneye çağırdığı isimler 34 yıl önce kanlı bıçaklı ayrılan iki sınıf, okul arkadaşıydı. İkisi de sahneye geldiler, o dönemi anlattılar. Sonra birbirlerine sarıldılar, helallik dilediler. Bu sahne uzun uzun alkışlandı. Emniyet Müdürü Adak, sonra sahneye, geceye katılanlardan okuldaki Ülkü Ocakları temsilcisi, yani ülkücü grubun lideri Hacı İlhan'ı davet etti. Bu üçlü bir kez daha birbirlerine sarıldılar, şakalaştılar, espriler yaptılar. Ardından, yine mezunlardan, Ermeni cemaatinden olan ve buluşma için İstanbul'dan ailesiyle birlikte gelen arkadaşları Udi Nubar Daşı'nın muhteşem saz ve söz icrasıyla "Eski Dostlar"ı, dönemlerinin hit şarkıları "O Ağacın Altı"nı, "Duydum ki Unutmuşsun Gözlerimin Rengini" şarkılarını terennüm ettiler. Oyun havalarında oynadılar, halay havalarında halay çektiler.
 
***
 
Turan Emeksiz 77'liler; 34 yıl önce 1977'de o dönemin Türkiye'sinin koşullarında, birbirlerini gırtlaklayacak duruma getirilen gençlerden; 2011'de 50'li yaşlarının başında, olgun, yaşadıklarını çok daha iyi değerlendiren, bu ülke için herşeyden en önemlisinin, insanlarının dostluğu ve kardeşliği, birliği olduğunu farketmiş, birbirlerini seven, dayanışan insanlar olarak buluşmanın mutluluğuyla, daha sonraki buluşmalar için sözleşerek ayrıldılar.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız